10 Ağustos 2012 10:28

Olimpiyat oyunlarında emperyalizm

Londra’da yapılan olimpiyat oyunlarına katılan takımlar arasında, her türlü disiplinde tahrifat meydana getirmede son derecede maharetli olduğunu bir kez daha kanıtlayan, idmanları politik antrenörleri tarafında yaptırılan, gazetecilerden oluşan uluslararası bir takım vardır. Altın madalyayı, Çinli atletler “İnsanın aklını karıştıran, ol

Olimpiyat oyunlarında emperyalizm
Paylaş
Manlio Dinucci

Çinli atlet Ye Shiwen yüzme dalında başarı elde ettikten sonra, doping şüphesini fısıldayan BBC yayın kuruluşu ise, olimpiyat oyunlarında katıldığı dalda ikincilik elde etmiştir. Mirror yayın organı ekibi (İngiltere), Çinli atletlerin yaptıkları hazırlık çalışmalarında “Birer otomat aleti haline dönüştürüldüğü, insanoğluna işkence sınırlarını aşan tekniklerle antrenman yaptırıldığı, genetiği değiştirilmiş atletler haline getirildiği, olimpiyat oyunlarına insanüstü koşullarda hazırlık” çalışmaları yaptıkları hakkında yorumlarda bulunmuştur.
Gümüş  madalyayı, Çinli atletleri,  “Cıvata imal eder gibi sporcu yetiştirilen bir montaj zinciri dahilinde yarışmaya hazırlanan,  fizyolojik olarak aynı kafa yapısına sahip, askeri konsantrasyon sağlamada aynı duyguyu taşıyan, fiziki yapı olarak adeta birbirlerinin kopyaları, insani özellik taşımayan mekanik, kahramanlık duygusu olamayan otomatik varlıklar”,  açlık ve yoksulluk yaşamak yerine, güçlükleri olsa da, disipline tabi olma ve spor yapma tercihiyle karşı karşıya bırakılmış insanlar olarak tarif eden, İtalyan yayın organlarından birisi olan Il Sole 24 Ore almıştır.
Londra’da, altın yılların yaşandığı, geçmişte kalan bir nostalji hayal edilmektedir. 19. yüzyılda Çinliler “bilimsel alanlarda” hastalıklı, tembel, herhangi bir becerileri bulunmayan” insanlar olarak tarif edilmiştir. İngiliz emperyalistleri, ülkelerinde üretilen afyon maddesiyle Çinlileri uyuşuk hale getirip, ülkelerini istila etmiş, zenginlik kaynaklarını sömürerek kanlarını emmiş ve halkı köleleştirmiştir. Çin devlet yetkilileri afyon kullanımına yasak getirdikleri dönemden sonra, ülkelerine açılan savaş karşısında, aralarında İtalya’nın da bulunduğu yabancı devlet güçlerine, topraklarından bir kısmını “imtiyaz hakkı” olarak, bırakmak zorunda kalmıştır. Bu dönemde, İngilizlerin Shanghai’deki “imtiyaz” alanı sınırları içinde kalan Huangpu parkı girişinde bulunan bir levhada “köpeklerin ve Çinlilerin girmesi yasaktır” ibaresi yer almıştır.
1949 yılında özgürlüğüne kavuşan yeni Çin ülkesi, ABD ve müttefik devletleri tarafında bağımsızlığı tanınmadığından dolayı, 1984 yılından beri katıldığı Olimpiyat Oyunlarına dahil edilmemiştir. Bu tarihten itibaren, Çin’in olimpiyat oyunlarındaki sportif başarısı artarak devam etmiştir. Batılı güçleri endişelere sevk eden Çinli sporcuların başarıları değildir. Çin’in küresel düzeyde, Batılı güçlerin üstünlüğüne meydan okuyabilecek, yükselişe geçen bir güç olmasıdır.
Olimpiyat oyunlarına katılan ABD ekibinin üniformaları Çin’de üretilmesinin de sembolik bir değeri vardır. ABD Olimpiyat Oyunları Komitesinin yaptığı açıklamaya göre, 2014 yılından itibaren, Amerika’da üretilen üniformalar kullanılacaktır. Çünkü çokuluslu şirketlerin finansman sağladığı olimpiyat oyunları organizasyonu bu şirketlere “gelir sağlayan” bir faaliyet değildir. Çokuluslu şirketler, Amerikan Bayrağı altında Asya, Afrika ve Latin Amerika’nın insan kaynakları istihdamından ve maddi kaynakların işletilmesinden elde ettiği, yetersiz gördüğü gelir miktarı ile bu bölgelerden alarak olimpiyatlarda koşturdukları atletlerin istihdamını finanse etmektedir.
Mirror yayın organı, Çin yönetimini, olimpiyat oyunları ruhunun tam aksine, “sportif faaliyetlerine silahsız bir savaş” gibi bakmakla suçlamıştır. Bu yayın organı, olimpiyat bayrağının, diğer ülkelerin egemenliklerine saldırıda kullanılan silahlar kuşanmış İngiliz askerleri tarafından göndere çekildiğini unutmuştur. İtalyan yayın organı Il Sole 24 Ore ise, olimpiyatlara katılan 290 sporcudan 183’ünün İtalyan Silahlı Kuvvetler üniforması taşıyan devlet memuru olduklarını bilmezden gelerek, Çin yönetimini  “Devlet Spor Takımı” sıfatına sahip bir ekiple olimpiyat oyunlarına katılan tek ülke olmakla itham etmiştir.
Bir spor takımı böylesi bir desteği alarak  (belirli bir siyasal tercih sonucunda), tam zamanlı olarak sportif faaliyetlerine ancak yoğunlaşabilir. Diğer yandan, İtalyan takımı durumuna bakacak olursak, Savunma Bakanı Di Poala’nın  “Paylaşılan ahlak kurallarına bağlı, askeri yapıda bir kuruma dayalı, bir spor grubuna bağlı faaliyetlerde bulunacak şekilde, askeri-spor özellikleri taşıyan ikili bir hayat” diye ifade ettiği gibi sportif faaliyetlerin askerileştirilmesi (militarisation) demektir.
Bir spor takımı, Libya’da meydana gelen savaş gibi bir savaşa katılmayacaktır. Olimpiyat oyunlarına hazırlık çalışmaları yapacaktır. 

www.mondialisation.ca
Fransızcadan Çeviren: Nizamettin Karabenk

ÖNCEKİ HABER

‘Yusuf Devran görevden alınsın’

SONRAKİ HABER

Fabrika bacalarına online takip

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa