31 Aralık 2017 23:44

Pamukla pamuk şeker arasındaki çocuk işçiler

Adana'da pamuk tarlalarında çalışan çocuk işçileri filmleştiren genç yönetmen Ozan Takış, kısa filmi “Şekirê Pembû”yu anlattı.

Paylaş

İsmail AFACAN
İstanbul

Pamuk tarlalarındaki çocuk işçileri anlatan bir kısa film çekti genç yönetmen Ozan Takış. Kısa filmin ismi: “Şekirê Pembû”.  Türkçe’si “Pamuk Şeker”... Adana’nın Karataş ilçesinde çekilen filmin oyuncuları ise pamuk tarlasında çalışan çocuklar...

Film bir çocuğun pamuk ile pamuk şekeri arasında kurduğu benzerlikten yola çıkıyor. Filmin alt metninde insanın ürettiğine yabancılaşması çocuk gözünden anlatılıyor. Genç yönetmen “Şekirê Pembû”de izleyenleri çocuk işçilik gerçeğiyle bir kere daha yüzleştiriyor. Pamuk tarlaları arasında kaybolup giden hayatları tekrar hatırlatıyor.

Yönetmen Ozan Takış’la kısa filmi “Şekirê Pembû” üzerine sohbet ettik. Çocuk işçilerin yaşam koşullarını, gündelik hayatlarını ve film çekimi sırasında verdiği tepkileri konuştuk. Sinemasal anlayışını da bizimle paylaşan Takış, insanların isyanını seyirciyle buluşturmak için sinema yaptığını söyledi.

Kısa filmin öncesinde ne gibi hazırlıklar yaptın Ozan?

Adana’nın Karataş ilçesinde yaklaşık bir ay gözlem yaptım. Çadır kentlerdeki mevsimlik işçilerle diyalog kurdum. Bir ürün hakkında bir şeyler çekiyorsanız bu konu hakkında bilginiz olması lazım. Pamuğun nasıl yetiştiğini artık biliyorum.

Peki Çekim sırasında çocuklarla nasıl bir diyalog kurdun?

Bir çocukla kısa film çekmek bir yönetmenin karşılaştığı zor şeylerden biridir. Algılamakta ve yapmakta çok zorlanıyorlar. Ben çocukların seviyesine indim. Çocuklara “Hadi oyun oynayacağız, keyif alacağımız bir şey yapacağız, biz buraya eğlenmeye geldik” dedim. Çektiğimiz kısa film, onların dünyasında oyun olarak algılanmasını istedim. Aslında çok zor olmadı. Filmi çekerken “ona bakacaksın buna bakacaksın, keyifli keyifli bir şeyler yiyeceksin” dedim. Bunları eğlenerek gülerek yaptık. İlk gün kameraya tepkileri olumsuzdu.  Ondan sonra alıştılar. Ayrılırken çok duygusal anlar yaşadık. En kısa zamanda yeniden yanlarına gideceğim.

Neler gözlemledin?

Burası Kürtlerin ve Suriyelilerin yoğunlukta olduğu bir yer. Ama çoğunluk olarak Kürt işçiler bulunuyor. Tarım işçileri genellikle aile olarak çalışıyorlar. Mevsimlik işçilerin kaldığı yerler çok korkunç. Çocuklar öyle bir yerde yetişiyor ki görmek lazım. Bu durum onlar için normalleşmiş. Çocuk oldukları için her şeye oyun olarak bakıyorlar. Pamuğu oyunmuş gibi topluyorlar.

Çocuklar 9-10 yaşında pamuk işçiliğine başlıyorlar. Başladıktan sonra ömürlerinin çoğunu böyle geçiriyorlar. İçlerinden çok azı eğitim görüyor. Öyle bir gelenek oluşmuş ki, erkek çocuklar askerliğini yaptıktan sonra, akrabalık derecelerine göre bir kızla evleniyor, onlarında çocuğu pamuk tarlasında büyüyor ve sirkülasyon böyle devam ediyor. Kız çocukları ise çadır kentte günlerini geçiriyorlar, anne ve babalarına yemek hazırlıyorlar.

Unutamadığın bir anın var mı?

Biz filmi köyde çekiyorduk. Yemek yemeye Karataş merkezdeki bir pizzacıya gidiyorduk. Çocuklar ilk defa pizza yemişlerdi ve yarısını kardeşlerine götürmek istemişlerdi. Pizzanın yarısını kardeşlerine paketletmişlerdi. Bundan çok etkilenmiştim. Filmin içinde bir film daha geçiyor aslında.

KENDİ ARALARINDA BİR DİL OLUŞTURMUŞLAR

Suriyeli çocuklarla Kürt çocukların ilişkileri nasıldı?

Çok azı köydeki okula gidiyor. Suriyeli çocukların hiçbiri okula gitmiyor. Fakat çok enteresan bir şey daha var. Suriyeli çocuklarla Kürt çocuklar kendi aralarında bir dil oluşturmuşlar ve birbirleriyle anlaşabiliyorlar. Sanki Arapça’yla Kürtçe birbirine karışmış. Çocuklar arasındaki diyalog çocukluğun verdiği bir şey herhalde. Bunu tam çözemedim. Fakat çok az bir Türkçeleri var. Oynarken, bisiklet sürerken, göle atlarken yada pamuk toplarken kendi aralarında bir dil oluşmuş. Bu büyükler arasında bu durum yok sadece çocuklar arasında var. Ve birbirlerini anlıyorlar.

YAPTIĞIM SİSTEMATİK ELEŞTİRİDİR

Diğer sanat dalları değil de neden sinema...

İnsanların bir isyanı var. Bu isyanı seyirciyle buluşturmak için sinema yapıyorum. Bu isyanımı ne kadar perdeye yansıtabilirsem bu yakarışı kendimce belirtmiş olacağım. Yazdığım senaryoların birçoğu sistematik eleştiridir. Belli bir sistemin belli bir parçasından kopan insanları anlatmayı seviyorum. İnsanları etkileyen toplumsal vakalar, sosyolojik sorunlar varsa bunları senaryoyla dile getirmeyi bunları sinemalaştırmayı, filmlerini çekmeyi seviyorum. Şimdi daha çok kısa film çekiyorum. Bunun nedeni henüz bu yolun daha başında olmam, ikincisi ise kendimi bu işin mutfağında yetişmek istemem.

Nasıl bir sanat anlayışın var. Biraz açar mısın?

Kadrajın hareket etmediği, varoluşsal sıkıntıları anlatan bir dil kullanmak istiyorum. Biz gerçekliği karşı tarafı ne kadar hissettirebiliyorsak ve bütünleştirebiliyorsak o kadar başarılı olabiliriz. Benim için gerçekliği, az diyaloglu verebilmek; gerçekliğin tam karşılığını izleyiciye hissettirebilmek ve oyuncunun konuşmasından beden diline kadar estetiği doğal haliyle yansıtabilmek önemli.

ANLATAMAMAK İÇİMDE UKDE KALMIŞTI

Kısa filmi neden Ahmet Yıldız’a ithaf  ettin?

Ahmet Yıldız’ın bir hikayesi var. 2013 yılında pres makinesine sıkışarak 13 yaşında hayatını kaybetti. Katledildi demek daha doğru olur. İşveren buna ilk önce kaza süsü verdi. Daha sonra gerçek ortaya çıktı ve ağır ceza mahkemesinde yargılandı. Taraflar arasında uzlaşma sağlandı. 30 bin tl gibi bir rakamla Ahmet Yıldız unutuldu. Bu konu beni çok üzmüştü. Ahmet Yıldız’ı anlatamamak içimde ukde kalmıştı. Bir şekilde onun sesini duyurmam gerekiyordu. Buradan yola çıkarak çocuk işçiliği anlatan kısa filmi ona atfettim.

OZAN TAKIŞ KİMDİR?

1985 yılında Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesinde doğdu. Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünden mezun oldu. Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi; Radyo, Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı hocalarından senaryo yazılımı ve yönetmenlik dersleri aldı. “Uyanış” isimli kısa filmi post prodüksiyon; “Sınır” isimli kısa filmi ise pre prodüksiyon aşamasında bulunuyor. Aynı zamanda bağımsız fotoğrafçılıkla uğraşıyor.

ÖNCEKİ HABER

Siyasette 2017: ‘Tek adam’ rejimine doğru ittifaklar

SONRAKİ HABER

CHP'li Tezcan, Erdoğan'ın sözlerine cevap verdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa