'İran'da reformcular, halkı hayal kırıklığına uğrattı'
İranlı serbest gazeteci Delbar Tavakoli ve Montreal Üniversitesi Doktora Öğrencisi Vahid Yücesoy, İran'daki protestoları yazdı.
Delbar TAVAKOLİ/İranlı serbest gazeteci
Vahid YÜCESOY/ Montreal Üniversitesi Doktora Öğrencisi
İran’da bir haftadan fazla bir süredir devam eden ve ülkenin hemen hemen tümüne yayılan gösterilerin ardı arkası kesilmiyor. Ülkenin ikinci büyük şehri olan ve muhafazakârlığıyla bilinen Meşhet şehrinden başlayan gösteriler bir kıvılcım gibi diğer muhafazakâr şehirlere ve hatta Tahran’a bile sıçradı. Ayaklanmaları körükleyen en büyük sebep ülkedeki son birkaç yıldır giderek kötüleşen yaşam şartları.
Son birkaç yıldır, ülkedeki fakir kesim olağanüstü zorluklarla yüz yüze kaldı:
1) Ülkede Devrim Muhafızlarına ait birkaç banka iflas etti ve iflas eden bankalarda birikimleri olanlar bütün varlıklarını bir günde kaybetti. Her ne kadar daha önce belirli şehirlerde küçük çaplı gösteriler yapılsa da devlet kurumlarından hiçbiri bu insanların yardımına koşmadı.
2) Ambargoların etkisi yüzünden ülkede yüzlerce fabrika, iş yeri ve devlete ait kurum işçi çıkarmak zorunda kaldı veya hâlâ istihdam halindeki işçilerin maaşlarını erteledi. Bu durum ülkede, özellikle de alt sınıfta, muazzam bir huzursuzluk ortamı yarattı. Bu göstericilerin sloganlarına da yansıdı. İran’dan gelen birçok videoda göstericiler enflasyon yüzünden zor durumda olduklarını, ekmek veya diğer birçok besini temin etmekte zorlandıklarını kaydettiler.
3) Ülkede son birkaç yıldır süregelen kuraklık nedeniyle kuruyan göller ve nehirler, küçük şehirlerdeki doğal dengeyi alt-üst edip, kırsal kesimden şehre göçü arttırdı. Devletin tutarsızlığı ve ilgisizliği bu vatandaşların devletten adalet göremedikleri yorumlarına da neden oldu. Yerel halk, devletin kendilerini temsil etmediğini belirterek sadece küçük bir sınıfın menfaatlerine hizmet ettiği kanısına vardı
4) Bu ekonomik zorlukların ortasında, Cumhurbaşkanı Ruhani'nin neoliberal ekonomik siyaseti de ülkedeki fakirliği had safhaya itti. Özellikle yeni bütçede fakirlere verilen aylık ödeneklerin azaltılacağı duyuruldu. Bütçe açığına karşı da enflasyonun giderek arttığı ülkede halkın alım gücü giderek azaldı.
5) Şüphesiz en büyük sebepse halkın giderek fakirleşmesine rağmen Devrim Muhafızlarının ve dini kuruluşların her yıl sorumsuzca bütçeden milyarlarca dolar değerinde paraya el koymalarıdır. Ülkenin dört bir yanında bulunan bu dini kuruluşlar hiçbir mesuliyet göstermeden yıllardır ülkenin bütçesinden milyarlarca dolar değerindeki parayı istedikleri gibi harcamaktadırlar. Bu zor ekonomik durumda bu kuruluşların hiçbir kemer sıkma çabası göstermemesi göstericilerin öfkesini arttıran bir faktördür. O yüzden hiç beklenmedik bir şekilde sloganlar kısa sürede daha da radikal bir hal alıp “İslam Cumhuriyeti istemiyoruz” seklini aldı. Bu da yetkilileri oldukça şaşırttı. Zira, gösterilerin yapıldığı irili ufaklı bu muhafazakâr şehirler yıllardır rejime karşı bir ayaklanma girişiminde bulunmamış şehirlerdi ve bu şehirlerde yaşayan insanların rejimden bu derece bıkmış olması hem İran uzmanlarını hem de rejimin kendisini şaşırttı.
GÖSTERİLERİN SEBEBİ EKONOMİK ŞARTLARLA MI SINIRLIDIR?
Her ne kadar ekonomik koşullar gösterileri körüklediyse de bu gösterilere katılan insanların taleplerinin siyasileşip “referandum”, “İran Cumhuriyeti’, “Din devletten ayrılsın” gibi sloganlara dönüşmesi molla rejimine karşı ülkede 40 yıla yakın bir süredir hakim olan hoşnutsuzluğun yeni bir yansımasıdır. İlk defa bu hoşnutsuzluk Tahran’da değil daha küçük şehirlerde başladı. Bu durum rejimin istikrarı için de tehlike teşkil ediyor.
REJİMİN TEPKİSİ
Bu ayaklanmaların ardının kesilmemesi yüzünden İran rejimi çareyi yabancı güçleri sorumlu tutmakta buldu. Reformcusundan muhafazakârına, İslam cumhuriyeti yetkilileri ABD, Suudi Arabistan ve İsrail’i sorumlu tuttular. Reformcuların muhafazakarlarla aynı şekilde tavır almaları da reforma inanıp ülkenin yavaş yavaş dünyaya açılmasını savunan birçok İranlıyı hayal kırıklığına uğrattı. Bu ayaklanmaların ışığında ileride sorulması gereken soru şudur: Acaba reformcuların göstericileri görmezden gelmeleri İran halkının bu sistemin reform süreciyle değişebileceğine olan inancını azaltmasına katkı sağladı mı?