09 Ocak 2018 00:16

Şehir Hastaneleri işlevsiz, yorucu ve herkes için uzak

Şehir hastaneleri nedir, şehir hastaneleri projeleri 6 ayda ne yaptı, ihale süreçlerinde neler yaşandı, sağlık hizmeti alan ve verenler ne diyor?

Paylaş

Sedat BAŞKAVAK
Mersin

Yapımı üç yılda tamamlanan ve Türkiye’nin ilk şehir hastanesi olarak şaşaalı tanıtımlarla açılan Mersin Şehir Hastanesi, sonrasında yapılan ve yapılması planlanan diğer şehir hastaneleri için de fikir veriyor. Her yönüyle tartışma konusu olan hastanede çalışma koşulları giderek ağırlaşan sağlık emekçileri, hastaların da beklediğini bulamadığını anlatıyor.  Mersin Tabip Odası Başkanı Ful Uğurhan ve SES Mersin Şube Yöneticisi Filiz Çelebi, çalışanların iş yükünün arttığını belirterek, “Bu gösterişli, ışıltılı vitrinin arkasına bizler varız” dedi. 

Mersin Şehir Hastanesi’nin açılışına cumhurbaşkanından başbakana devlet bürokrasisinin katılımıyla yapılmasının iki hedefi olduğunu söyleyen Mersin Tabip Odası Başkanı Ful Uğurhan, “Birincisi iktidar partisinin siyasi şovu ve gövde gösterisi ikincisi ise diğer şehir hastaneleri için de bir vitrin oluşturması” dedi. Şehir hastaneleriyle ilgili kamuoyu olumsuz etkilenmesin diye özel çaba sarf edildiğine işaret eden Uğurhan, “O nedenle Mersin’deki üç kamu hastanesinden sadece ikisi Şehir Hastanesine taşındı. Toros Devlet Hastanesi hizmet vermeye devam ediyor, çünkü şehir hastanesinin uzaklığından doğan olumsuzluğu bir miktar engelliyor. Taşınan kadın doğum çocuk hastanesi konum olarak şehir hastanesine yakın olduğu için oradan hizmet alan vatandaşlar açısından pek değişiklik olmadı. Yine de uzaklığı her kesim açısından şikayet konularından” diye konuştu. 

Uğurhan, Şehir Hastanesi’nin geniş, ferah ve aydınlık koridorlarının, bekleme alanlarının hastalar ve yakınları açısından “memnuniyet” nedeni olduğunu; ancak uzun ve geniş koridorların hastaları izleme, tedavi etme konusunda yardımcı personel, hemşire ve hekimlere zorluklar yaşattığını vurguluyor: “Yürüyen merdivenleri, bol ışıkları, güvenlik görevlileri, marketleri, büyük oto parkı ile hastaneden daha çok bir AVM’ye benziyor. Katlar arasında sadece asansörle ulaşım var. Asansör beklemek istemiyorsanız yan yana üç kişinin sığamayacağı, kafanızı çarpabileceğiniz derecede ergonomik olmayan yangın merdivenini kullanmak zorundasınız. Kadın doğum ve çocuk bölümünde hekimler, hemşiresiz muayene yapmayız diyerek kararlı durdukları için bu bölümler ve bazı yan dal alanlara yardımcı personel verildi. Ama diğer bölümlerde hekimlerin yardımcı personeli yok, bu da iş yükünü artırırken asıl olarak hastaya ayrılan zamanı azaltıyor.”

Hastanenin giderlerinin gelirlerinden çok olduğunu belirten Uğurhan, “Örneğin yemek için şirketlere ödenen paranın diğer hastanelerde aynı iş için yapılan ödemelerin 2.5 katı” dedi. Hemşire açığının olduğunu, bu nedenle tayin ya da ücretsiz izin taleplerinin geri çevrildiğini, hatta hastane deneyimi olup olmamasına bakılmaksızın, toplum sağlığı merkezleri gibi yerlerde çalışan hemşirelerle açığın kapatılmaya çalışıldığını anlatan Uğurhan, “Öte yandan fiziki durumun büyüklüğü hastalardaki beklentiyi yüksek tutuyor, her hastalığın bu hastanede çözümlenmesini bekliyor, başka hastanelere yönlendirilmek istemiyorlar” diye konuştu. 

‘BU IŞILTILI VİTRİNİN ARDINDA BİZ VARIZ’

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Mersin Şube Yöneticisi Filiz Çelebi, personel üzerindeki iş yükünün çok arttığını belirtti. Çelebi, “En büyük iki hastane kapatılarak açılan bu yeni hastanede ne personel ne de olanaklar arttı. Artan tek şey açılış töreninde yapılan reklam nedeniyle komşu illerden gelen hasta sayısı. Çünkü bu kadar büyük hastanede her derde çare vardır diye düşünülüyor. Gösterişli bir tören ile açılış, dev bir hastanenin içinde ulaşım için kullanılan mini araçları ve lüks koltukları ile reklam edilen bu ışıltılı vitrinin arkasına bizler varız” dedi. 

Filiz Çelebi, iş yükünün artışının nedenlerini ve çalışanları üzerindeki etkilerini ise şöyle anlattı: “Geçiş sürecindeki belirsizlikler sebebi ile çalışan kaygısının artması ve emeklilik, tayin ve ‘nöbet tutamaz’ raporlarındaki artış iş yükünün artmasının nedenlerinden. Bu artış özellikle yataklı servisler, ameliyathane ve acilde gözleniyor. Burada çalışan hemşireler ‘kalite standartları’ ve kötü yönetim sürecinin çakışması ile angarya işler yapmaya başladı. Yasal olmayan şekilde tek kişi nöbet tutmak zorunda kalıyor. Sıklıkla tükenmişlik, uykusuzluk ve depresyon gibi çeşitli psikolojik sorunlar hakkında şikayetler duyuyoruz. Personel dinlenme odalarının ortadan kaldırılma çabasının yanında ek olarak dinlenme saatlerinin kaldırılmaya çalışılmasına şahit oluyoruz.” Taşeron işçiler açısından da angarya ve iş yükünün ciddi şekilde arttığına işaret eden Çelebi, “Öyle ki daha çok ve hızlı çalıştırma çabası mobbing boyutuna ulaştı diyebiliriz” dedi.

İÇERİDE DE DIŞARIDA DA ULAŞIM BÜYÜK SORUN! 

Ulaşımın hasta yakınları kadar personel için de büyük sorun olduğunu söyleyen Çelebi, “Şehrin uzak bir noktası... Belediye otobüsü sayı ve sefer olarak yetersiz. Akşam tek çare özel araç ve taksi. Hastane personeli için servis araçları ile taşıma yapılmalı ama servis yok” diye konuştu. Çelebi, ulaşımın hastane içi için de sorun olduğunu belirtti: “Sağlık çalışanlarına şiddet ve acil sağlık durumlarında kod sistemi uygulanıyor. Kod verildiğinde görevli ekibin olay yerine ulaşması konusunda ciddi sorunlar yaşanmakta ve bu da büyük bir risk oluşturuyor.”
Hastane kantininin Mersin’in bu alandaki en büyük firmalarından birine ihale edildiğini ve artık önceki gibi fiyat kontrolü yapılmadığını aktaran Çelebi, bu durumun hem hastane çalışanlarını hem de hasta ve hasta yakınlarını, ihtiyaçlarını fahiş fiyatlara karşılamak zorunda bıraktığını vurguladı. 

ÖRGÜTLÜLÜK VE DAYANIŞMA YOK EDİLİYOR

Yönetimin “az şikayet, çok iş” için uğraştığını, dayanışma, moral ve motivasyonun kalmadığını, ardı arkası kesilmeyen nöbetler için çözüm üretilmediğini dile getiren Çelebi, şöyle devam etti: Eskiden devlet hastanesinin bir girişi vardı, giriş ya da çıkışta herkes birbiri ile karşılaşırdı. Öğlen arası yemekhanede gündüz çalışan tüm sağlık emekçisini görebilme olanağımız vardı. Şimdi ise her blokun ayrı girişinin yanı sıra 4 acil ve poliklinik girişini de sayarsak 8 giriş kapısı var. Yani dünkü gibi giriş ve çıkışta görüşme olanağımız azaldığı gibi 8’e bölündü. Yemekhanede birleşme ve görüşme olanaklarımız da azaltılmış, çünkü neredeyse her bölüme ayrı yemekhane yapılmış. Yani şehir hastanesi sanki sağlık emekçileri birbirini görmesin diye tasarlanmış gibi. Bu da hem örgütlülüğü zorlaştıran ve azaltan bir etken olurken aynı zamanda sağlık emekçileri arasında dayanışmayı da yok ediyor.”

Şehir Hastanesinin gelir ve giderlerinin tam olarak açıklanmadığını belirten Filiz Çelebi, “Fakat konuşulan Mersin Şehir Hastanesi şu anda 39 trilyon gideri, 20 trilyon geliri olan bir hastanedir. Sağlık Bakanlığından yapılan takviye ile ayakta durmaktadır. Bu desteğin ne kadar süreceği sorusu çalışanlar açısından güvensiz bir ortam yaratıyor. Çünkü Sağlık Bakanlığı takviyesi kesildiğinde ilk sorun yaşayacak olanlar başta doktorlar olmak üzere personel olacaktır, çünkü ilk olarak döner sermaye, performans ücretleri kesilecektir. Hastalara ise eksik malzeme nedeniyle sosyal güvenceleri olmasına rağmen ‘git malzemeyi al getir tedaviye devam edelim’ denecektir diye konuştu. 

GOLF ARABASI HASTAYI TEDAVİ ETMİYOR!

Mersin Şehir Hastanesi çalışanları kadro yetersizliği, malzeme sıkıntısı ve iş yükünün giderek artması gibi sorunlar yaşıyor. “Yürüyen merdiven ve golf arabası hastayı tedavi etmiyor” diyor sağlık emekçileri. 

Ameliyathanede çalışan bir sağlık emekçisi, hastane temizliğinin taşerona ihale edildiğini belirterek, bu konuda yaşanan durumu şöyle anlattı: “Garip bir uygulama var. Ameliyathanede büyük küçük her işlem sonrası temizlik için form dolduruluyor ve şirket her form başına ücret alıyor. Yani cerrahi büyük bir ameliyat sonrası da temizlik yapılırken yere üç beş spanç paketinin düştüğü küçük operasyon sonrası da kağıdın ya da paketin yerden toplandığı temizlik yapılıyor. Üç beş parça bir şey toplanıp bize temizliği yapıldı diye imzalatılan form başına 250 TL para ödeniyormuş. Sterilizasyonda her paket için ayrı ücret alınıyormuş. Her set ve spanç ayrı ayrı paketleniyor. Paket ne kadar küçülür ve ne kadar çok parça ayrı ayrı sterilize edilirse o kadar ücret ödeniyormuş. Taşeron hem temizlik ihalesini almış, hem de parça başı iş ve ücret alıyor. İnsanın içi yanıyor! Para bu kadar çoksa biz neden malzeme eksikliği yaşıyoruz? İntraket vb. pek çok sarf malzemeye yok denirken taşeron şirkete bir sürü para ödeniyor.” 

Anestezi teknisyeni olan bir emekçi de çok çalıştıklarını, sürekli fazla mesaiye kaldıklarını belirterek, “Ameliyat sonrası hastayı uyandırırken hekim müdahalesi gerekti, bulunduğumuz yerden hekime koşup haberdar ettik, o da gelip müdahale etti, ama bir uçtan bir uca ulaşmaya çalışmanın zorluğunu yaşıyoruz. Konumlanış gereği birbirimizi duyacak kadar yakın olmamız lazım ama öyle değil” dedi. 
Sağlık emekçilerinin aileleri de yoğun çalışmadan şikayetçi. Bir hemşirenin eşi “İmkanını bulsak ilçe hastanelerine gideceğiz” dedi. Eşinin çok fazla çalışmasından dolayı aile olarak hiçbir şey yapamadıklarını belirterek, şunları söyledi: “Eşim sürekli nöbete kalıyor ve her hafta fazladan nöbetleri oluyor. Çok çalışması ve yorulması bir yana, ailece bir yere ziyareti geçtim evde bile birlikte zaman geçiremez olduk. Gündüz çocuklar okula ben işe gidiyorum. Ayın çoğunda eşimin gece nöbetleri oluyor. Haftada 40 saat çalışması gerekiyor ama neredeyse 48 saat olunca sevinir duruma geldik. İş çok, hemşire az, bu da bize yansıyor.”

MEKTUP

AÇLIK SINIRINDA DEĞİL AÇ BİR HAYAT YAŞIYORUZ

Mersin Şehir Hastanesinde asgari ücretle çalışan kadın personelim. Geçimimi sağlayabilmek için en kenar mahallede kiralıya bildiğim en ucuz evin kirası 500 lira aldığımız maaş 1404 lira. 2 tane çocuğum var iyi besleyip iyi şartlarda büyütmek istediğim ama bu koşullarda karınlarını doyurabildiğim için şükür eder oldum. Gıda, temizlik ve faturalar gibi zorunlu giderlerim aylık 700 lirayı buluyor. Geriye kalan 200 lira ile çocuklarımın ihtiyacını karşılayamayacak, onların istediği bir şeyi alamayacak durumdayım. Nasıl bir psikolojiye sahip olduğumu çocuklarımın yüzüne nasıl mahcubiyetle baktığımı hatta bakamadığımı tahmin bile edemezsiniz. Sağlığımı da kaybetmeye başladım, bel fıtığı, kas yırtılması gibi… Bunun sebebi yanında yardımlaşacağım kimsenin olmaması, iş yükünü tek başıma alışım ve personel eksikliğiyle ya da çalışanın insan olduğunun unutulmasıyla günlük 9 saat çalışıyorum. 1.5 saat mola hakkımız olduğu söyleniyor. Ama iş yoğunluğu nedeniyle bu hakkımızı kullanamıyoruz. Yöneticilerimizde bu durumu yani mola kullanmadığımı bile bile mola hakkımı kullandım diye imza attırıyorlar. Atıyoruz çünkü bu maaşla ekmek yiyoruz. Ekmeğimizden de oluruz diye bütün zorlukları kabul edip çalışıyoruz. Açlık sınırında değil aç bir hayat yaşıyoruz. Milletin bir bardağa verdiği parayla 1 ay geçinmeye çalışıyoruz. Sadece bir kuru ekmek değil ekmeğimizin yanına katık da satın alabilecek bir ücret istiyoruz. Taşeronun kaldırılmasını istiyoruz.

MEKTUP

BU DÜZEN BÖYLE GELMİŞ AMA BÖYLE DEVAM ETMEMELİ

Mersin Şehir Hastanesinde asgari ücretle çalışan bir personelim. Aylık çalışma saati 180 saat gösteriliyor fakat günlük 9 saat çalışıyoruz bu da 1 ayda 234 saat ediyor. İşten atılma korkusu yaşadığımız için kimse ses çıkarmıyor. 4 kişinin yapacağı işi 1 kişiye yüklüyorlar. Normalde açlık sınırı 3 bin 500 lira iken biz 1404 lira alıyoruz. Aldığımız ücret yetersiz üstüne üstelik birde maaşlarımız 1 ay geç ödeniyor. Bugüne kadar gününde düzenli maaş alamadık. Taşeron sisteminin ortadan kalkmasını istiyoruz. Köle gibi kullanıyorlar herhangi bir itirazımızda ‘‘İşinize gelmiyorsa işi bırakın’’ diyorlar. 3 çocuk diyorlar ama asgari ücretle nasıl geçim olur? Bekarım evlenecek para yok. Asgari ücret yetmiyor. 600 lira ev kirası, 25 lira çay, 150 lira fatura, 65 lira tüp parası, 200 yol parası, 300 lira mutfak masrafı  toplam 1340 geriye kalan 64 lira 1 ay boyunca ev harçlığı. Çaya bisküvi batırıp yiyoruz. Bu böyle gelmiş ama böyle devam etmemeli.
 

Yarın: Halk ne ediyor? Hastanenin mimarisi uygun mu?

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

'Başka Elifler, Hiralar ölmesin diye mücadele edeceğim'

SONRAKİ HABER

Filistin-İsrail meselesi: Yanan evden atlayan adam

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa