Selahattin Demirtaş: Aday olmama kararını bizzat aldım
Mezopotamya Ajansına konuşan Selahattin Demirtaş, kongrede aday olmama kararına ilişkin 'Kimsenin beni tasfiye ettiği yok, kararı bizzat aldım' dedi.
4 Kasım 2016 tarihinde gözaltına alınan ve Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin 11 Şubat’ta yapacağı 3. Olağan Kongre’de aday olmayacağını açıkladı. Açıklama üzerine pek çok tartışma yaşandı. Mezopotamya Ajansından Kenan Kırkaya, yaşanan tarışmaları avukatları aracılığıyla Selahattin Demirtaş'a sordu. İstifa kararını telkin ya da yönlendirmeyle değil, olasıklıkları değerlendirmesi üzerine bizzat aldığını söyleyen Demirtaş "Tutumum halka verilmiş bir özeleştiridir. Yönetimimizin son yıllarda üstün bir performans gösterdiğini söyleyemeyiz. Bunun ilk sorumlusu da siyaseten benim elbette" ifadelerini kullandı. Öte yandan açıklamasının ardından başlayan tartışmaları yakından takip ettiğini aktaran Demirtaş "Bu tartışma sürecinin büyük bir politik olgunlukla ve politik kazanım odaklı olarak sürdürülmesini bekliyorum" dedi. DHA muhabirine yaptığı Hasip Kaplan ile ilgili açıklamada da "Umarım Hasip Bey, kastını aştığını kabul edecektir" dedi.
Demirtaş'ın Kırkaya'ya verdiği cevaplar şöyle:
'TUTUMUM HALKA VERİLMİŞ BİR ÖZELEŞTİRİDİR'
Sayın Eş Genel Başkan, yapılacak olan HDP 3. Olağan Kongresi’nde aday olmayacağınızı açıkladınız. Bu kararın kimi anlaşılmayan, farklı açılardan tartışılan yönleri var. Öncelikle bu kararınızı biraz daha açabilir misiniz? Sizi bu kararı almaya iten nedenler nelerdir?
Öncelikle kimsenin beni tasfiye ettiği falan yok. Bunu net olarak herkesin bilmesi lazım. Aday olmamam konusunda ne bir telkin ne de bir yönlendirme asla söz konusu değildir. Bu kararı bütün gelişme ve tartışmaları, olasılıkları değerlendirerek bizzat ben aldım. Tabii ki, beni bu kararı almaya götüren süreçte birçok etken bir araya geldi diyebilirim. Öncelikle HDP’deki kolektif liderliğin bir parçası ve etkili bir sözcüsü olarak fiilen bu görevlerimi yapamıyor olmam parti merkezini zorlayabilir. Benim tutuklu olmam nedeniyle de arkadaşlarım bunu bana açıkça iletmekten imtina ediyor olabilirler belki. Ama benim bizzat kendimin bunun önünü açmam ve yeni siyasi hamleye, seçimlere hazırlanan partimin bu konuda özgürce tartışabilmesini sağlamam gereklidir. Ben bu yönlü bir irade beyanında bulunmadan, partim ve taban bunu gündemine almaya yanaşmıyordu belki de, bilemiyorum. Varsa böyle bir ihtiyaç, artıları ve eksileriyle özgürce tartışılmasını istiyorum. Asıl olan HDP’nin ve halkın çıkarlarıdır. Hepimiz bunu esas alacağız. Benim tutumum bir diğer açıdan bütün yönetim adına kongreye doğru giderken halka verilmiş bir özeleştiridir. Yönetimimizin son yıllarda üstün bir performans gösterdiğini söyleyemeyiz. Bunun ilk sorumlusu da siyaseten benim elbette. Kongrede daha kapsamlı bir özeleştiriyle pratikte bu yetmezlikleri gidermek üzere hazırlık yapmamız gereklidir.
'EN DOĞRU KARARIN NE OLACAĞINI HEP BİRLİKTE BULACAĞIZ'
Kararınıza ilişkin kamuoyunda olumlu olumsuz kimi değerlendirmeler ve tartışmalar yürütülüyor. Takip ediyorsunuz, bunları nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce iyi niyetli tartışma ve değerlendirmelerin dışında bunu bilinçli bir şekilde mecrasından çıkarmaya yönelik yaklaşımlar da var mı?
Elbette benim aday olmama kararımdan sonra hiç şüphesiz pusuda bekleyenler, HDP’nin içine oynayıp karıştırarak dizayn etmeye çalışanlar olacaktır. Fakat bunlar öyle abartılacak kadar etkili olamazlar. Kimse HDP gibi bir halk hareketine dayalı partiye dışarıdan müdahaleyle sonuç alamaz. Ama bununla birlikte son derece iyi niyetli ve haklı tartışmaları da bu şekilde yaftalamaya yönelik en küçük bir yaklaşım büyük gaflet olur. Parti tabanı emektarları, dostlarımız HDP’ye dair görüş, öneri ve eleştiri sunarken son derece özgür, rahat, özgüvenle hareket etmelidirler. HDP tam da bu noktada farkını ortaya koymak durumundadır. Parti yönetiminin esas görevi de, bütün bu tartışmalar için elverişli ortamı ve mekanizmaları yaratarak tartışmaların önünü açmaktır. Sonuçta HDP için en doğru kararın ne olacağını bu tartışmaları esas alarak hep birlikte bulacağız.
'TARTIŞMALARI YAKINDAN İZLİYORUM'
Aday olmamanız nasıl değerlendirilmeli sizce?
Ben aday olmama konusunda son derece samimi ve net bir tutum ortaya koydum. Bundan da amacım elbette HDP’yi zayıflatmak değildir, olamaz. Benim yerime koşulları daha uygun ve görevi üstlenebilecek alternatifler çıkarılabilsin diye bunun önünü açtım. Şimdi bu tartışma sürecinin büyük bir politik olgunlukla ve politik kazanım odaklı olarak sürdürülmesini bekliyorum. Tartışmaları, konferansları yakından izliyorum. Sonuçlarını, parti yönetimiyle birlikte değerlendireceğiz. Her yerde bütün arkadaşların beni öneriyor olmalarını büyük bir saygıyla ve onur duyarak karşılıyorum. Ama mutlaka başka alternatif isimler de önerilmeli ve ortaya çıkarılmalıdır. Biz her türlü ihtimale karşı hazırlığımızı yaparak, tedbirlerimizi alarak ilerlemek zorundayız. Kaldı ki eş genel başkan sıfatım olmasa bile, ben HDP’nin sözcülerinden biri olarak, HDP’nin bütün bileşenlerinin sesi, nefesi olmaya devam edeceğim zaten.
'DENEYİMLERİMİ HALKIN HİZMETİNE SUNMAYA DEVAM EDECEĞİM'
Siz yeni dönemde ne tür katkılarda bulunursunuz?
İçeride de dışarıda da olsam, eş genel başkan olsam da olmasam da, hem pratik hem de teorik bütün birikimlerimi, deneyimlerimi HDP yönetiminin de uygun göreceği bir yöntemle halkın hizmetine sunmaya devam edeceğim elbette.
KONGREYE KATILIM ÇAĞRISI
HDP bu kritik dönemde, OHAL koşullarında nasıl bir kongre yapmalı? Bu açıdan halka yönelik bir çağrınız olur mu?
Bir defa olabildiğince kitlesel ve coşkulu olmalı. Türkiye’nin her yerinden bütün HDP’liler ve dostlarımız kendi renkleriyle, sesleriyle, farklılıklarıyla kongre salonunu adeta bir çiçek bahçesine çevirmelidirler. Kongre salonunun dizaynından pankartlara, sloganlara, sahneden verilecek mesajlara kadar her şey tam bir uyum içerisinde HDP’nin bütün Türkiye halklarının ortak partisi olduğunu net bir şekilde ortaya koymalıdır. Alınacak kararlar bu çerçevede her kesimin ve herkesin beklentisini karşılayacak genişlikte olmalıdır. Bütün halkımızı kongreye katılmaya davet ediyorum.
Ayrıca parti tabanınız kongrelere ilişkin konferanslar yoluyla tartışmalara dahil oluyor. Sizin bu konferanslardan beklentiniz nedir?
HDP’nin yeni dönemde eylem, söylem ve örgütlenme modeli ve karar alma süreçleri gibi başlıklarda herkes fikrini, önerisini açıkça sunmalıdır. "Faşizme, OHAL’e karşı mücadelede daha etkili nasıl sonuç alabiliriz, seçimlere hangi perspektifle hazırlanabiliriz, toplumda barış umudunu nasıl artırabiliriz, HDP’yi yeniden 7 Haziran ruhuna nasıl taşıyabiliriz, basın ambargosunu nasıl kırabiliriz, HDP üyesi olmayıp da HDP’ye destek vermek isteyen kesimlere nasıl kanallar açarak imkan yaratabiliriz?" gibi sorulara cevaplar üretmemiz gerekir.
'YAŞANANLAR ÖNEMLİ DERSLER SUNUYOR'
Bu tartışmalar ışığında HDP projesi ve fikriyatı açısından neler söylemek istersiniz?
HDP bugünkü Türkiye ve Ortadoğu koşullarında ortaya çıkarılmış, doğruluğu sınanmış en gerçekçi, kalıcı, ahlaki politik çizgidir. Bu projenin ne kadar elzem ve hayati olduğu giderek daha iyi görülüyor. Suriye, Irak, İran ve Kürdistan’da yaşananlar, Arap ülkelerinde yaşananlar, AKP-MHP faşist politikaları HDP’nin kıymetinin anlaşılması için bizlere çok önemli dersler sunuyor.
'OHAL VE KHK DÜZENİNİ SEÇİME KADAR SÜRDÜRMEK İSTEYECEKLERDİR'
OHAL’in altıncı kez uzatılması kararı alındı. KHK’lerle mağdur olan çok sayıda insan var. Bu düzen nereye kadar sürer, ne öngörüyorsunuz?
Seçime kadar bu koşulları sürdürmek isteyeceklerdir. Ama miting, yürüyüş vb. kitlesel kampanya ve demokratik her türlü protesto hakkının kullanımıyla her alanda direnişi büyütmek tek çıkış yoludur. HDP yeni dönemde diğer toplumsal muhalefet odaklarıyla ortaklaşarak halkı merkeze alan bir direniş ve demokratikleşme programı çıkartmalı ve hayata geçirmelidir. Bunun imkânları, potansiyeli ve gücü her zamankinden daha fazladır.
'ÖZÜMÜZ VE SÖZÜMÜZ NEYSE ÖYLE DAVRANDIK'
Mizahı siyasetle, tadında buluşturan nadir siyasetçilerden birisiniz. Bu yaklaşımla HDP ve kamuoyuna neler söylemek istersiniz?
Sahne arkasında her türlü alçaklığı, ilkesizliği, ciddiyetsizliği yaparken halkın karşısına ciddi ve asık suratla çıkıp büyük laflar eden siyasetçi tipi en tehlikeli olanıdır. Halkımız zaten bu konuda insan sarrafı oldu adeta. Bizler HDP’de özümüz ve sözümüzle neysek öyle davrandık, bu da samimiyetin ve hakiki olmanın kendisidir zaten. Bizler güler yüzle ciddiyetin aynı anda olabileceğini ispatladık. Benim de buna katkım olmuşsa, bundan mutluluk duyarım sadece. Herkese selam ve sevgiler.
'HASİP KAPLAN KASTINI AŞTIĞINI KABUL EDECEKTİR'
Demirtaş, DHA muhabiri Ferit Aslan’ın sorularını da yanıtladı. Hasip Kaplan’ın tartışmalara nedne olan açıklamalarıyla ilgili şöyle dedi: “Umarım Hasip Bey, kastını aştığını kabul edecektir; çünkü kendisi gerçekten de ne ırkçı ne de ayrımcı bir düşünceye sahiptir. Tam tersine, bunlara karşı mücadele etmiş bir siyasetçidir. HDP'de her türlü göreve talip olmanın yegane koşulu, parti ilkelerine inanmak ve saygılı olmaktır. Bunun dışında bir kriter olmaz, olamaz" diye konuştu. (HABER MERKEZİ)