Erdoğan: Artık doktoradan sonra yardımcı doçentlik olmayacak
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yardımcı doçentliği ortadan kaldıracak düzenleme için 'YÖK başkanına talimat verildiğini' söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Marmara Üniversitesi Rektörlük binasında düzenlenen Marmara Üniversitesi'nin 135. Yıl programına katıldı.
Erdoğan programda yaptığı konuşmasında, “Türkiye'nin geçtiğimiz 15 yılda yaşadığı büyük dönüşüm, hayata geçirdiği tarihi reformların en müşahhas örneklerini görebileceğimiz alanlardan biri de yüksek öğretimdir. Biz hükümete geldiğimizde milyonlarca gencimizin girmek için kapıda beklediği, ancak çok azının bu imkanı elde edebildiği bir yüksek öğretim sistemi vardı. Arz talep dengesi bu kadar bozuk olunca, ister istemez dershaneler gibi fırsatçı bir takım ara eğitim mekanizmaları doğmuştu. Dershaneleri ele geçiren FETO zihniyeti, bu şekilde ülkemizin dört bir yanındaki en zeki, en parlak öğrencileri devşirebileceği bir zemin bulmuştu. Evlatlarımızın üniversiteye girişlerini kolaylaştırarak, bu çarpıklığı ortadan kaldırmak için attığımız her adımda birilerinin tehditleriyle, saldırılarıyla, kumpaslarıyla karşı karşıya geldik. Başta emniyet sistemi, öbür tarafta yargı sistemi, buralardan tehditler. Yıllar boyunca hükümet değişikliklerinde göreve gelen her milli eğitim bakanına ilk talimatım 'dershaneleri kapatın.' olmuştur. Buna rağmen allem edilmiş kallem edilmiş bin bir hile ve hurdayla dershanelerin varlığını sürdürmesi sağlanmıştır. En sonunda Nabi Avcı Hocamızın bakanlığı döneminde bu meseleyi kökten çözme imkanı bulduk. Türkiye'nin 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimlerine giden yolu dershane tartışmaları üzerinden takip etmek mümkündür. FETÖ, bu milletin çocuklarına yaptığı kötülükle geleceğimizi gasp etmiştir. Geleceğimizi çalmıştır ve bu ümmeti parçalamıştır" dedi.
YARDIMCI DOÇENTLİK AÇIKLAMASI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yardımcı doçentlik unvanıyla ilgili çeşitli şikayetler vardı. Birçok yardımcı doçent kardeşlerim var, yakın çevremde ahbaplarım, akrabalarım var. Tabii dinlediğimde ben de tatmin olmazdım. Bunun bir aldatmaca olduğunu da bilirdim ve yardımcı doçentliğin sadece bir siyasi karar olduğunu bilirdim. Yani bununla bir gönül çalmak, gönül almak... Bunun için yapıldığı belliydi. Dedik ki 'Biz öyle bir adım atalım ki bu ara unvanı ortadan kaldırıp, doktoradan doğrudan doçentliğe geçilebilmesini temin edecek bir çalışma yapalım.' YÖK Başkanımıza bu talimatı verdik. Doçentliğin şartları da buna göre yeniden düzenlenerek inşallah büyük ihtimalle önümüzdeki hafta parlamentoya gönderilecek ve böylece bu sorunu da çözeceğiz. Artık doktoradan sonra bir de yardımcı doçentlik olmayacak. Doktoradan kazanan doğru doçentliğe gidecek" şeklinde konuştu.
Erdoğan, "Türkiye'de imkan sorunu, para sorunu, kaynak sorunu yok. Bunların hepsine de hamd olsun artık sahibiz. Çünkü, israf ekonomisini bir kenara koyan, bilim ekonomisine uygulamaya sokan bir iktidar var. Biz böyle çalışıyoruz. Bizim en önemli handikabımız bu imkanları en iyi şekilde kullanarak neticeye ulaşacak insan gücünün eksikliği sorunudur. İnşallah bu sıkıntıyı da en kısa sürede aşarak, dünya çapında söz ve yer sahibi çok sayıda üniversiteye kavuşacağımıza inanıyorum" diye konuştu.
'FARKLI GÖRÜŞLERE TAHAMMÜLSÜZLÜK ÜZERİNE KURULU BİR SİSTEMDEN ÖZGÜR BİLİM ÇIKMAZ'
Erdoğan, “Türkiye uzun yıllar boyunca her alanda milletin değerinden kopuk, 'halka rağmen halk için' anlayışıyla hareket eden, söylemi sosyalist, zihniyeti faşist kadroların tasallutu altında kaldı. Üniversitelerimiz de bu alanlardan biri olmuştur. Ben rektörümüz Emin bey ile üniversite yıllarımızda işte bu çileleri çok çektik. Yalnız söyleyeyim, rektörümüz üniversiteye benden daha fazla giderdi ve ben onun kadar gidemezdim. Benim sıkıntım daha fazlaydı. 'Benim oyumla çobanın oyu iyi olabilir mi?' diyen bir zihniyetin olduğu yerde demokrasiden söz edilemez. Kendi tarihini karalamak için zayıf kaynaklara dayanarak hezeyanlar taşıyan bir zihniyetin olduğu yerde millilikten söz edemeyiz. Belli görüşlerin dayatılması, buna karşılık farklı görüşlere tahammülsüzlük üzerine kurulu bir sistemden özgür bilim çıkmaz. Nitekim de yaklaşık bunca yıldır çıkmıyor, çıkmamıştır" diye konuştu.
'ÜNİVERSİTEYE O KADAR SIK GİDEMEZDİM'
"Açık konuşuyorum Türkiye’de imkan, para, kaynak sorunu yoktur. Bunların hepsine de artık sahibiz. Çünkü israf ekonomisini bir kenara koyan verim ekonomisini uygulamaya sokan bir iktidar var. Ben rektörümüz Emin Bey’le üniversite yıllarında çileler çektik. Rektörümüz üniversiteye benden daha fazla giderdi ben o kadar sık gidemezdim." diyen Erdoğan şöyle devam etti: "Zihninizi belirli kalıpların ideolojilerin emrine vermişseniz bilim adamı sıfatınızı kaybetmişsinizdir demektir. Tüm “bilim insanları bizim gibi düşünecektir” demiyorum haşa. Ben aklını bu tür adamların emrine verenler için söylüyorum. Milletin değerlerine saygılı olmakla bilimde en üst sıralara çıkmak birbirinin alternatifi değildir. Bizim de kendi üniversitelerimizde görmek istediğimiz budur."
'BİLİMLE EN YAKINDAN İLGİLENEN BAŞBAKAN VE CUMHURBAŞKANININ ŞAHSIM OLDUĞUNU İDDİA EDİYORUM'
"Cumhuriyet tarihinde bilimle, bilimsel çalışmalarla, bilim kuruluşlarıyla, araştırmayla, geliştirmeyle teknolojik atılımlarla en yakından ilgilenen, bu yöndeki çalışmalara en çok destek veren Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın ben şahsım olduğunu iddia ediyorum" dedi. (DHA)
‘KENDİ KADROLARINI DOÇENT YAPMAKTA ZORLANIYOR’
Erdoğan’ın açıklamalarını değerlendiren Doç. Dr. Murat Birdal, Yardımcı Doçentliğin zaten henüz doçentlik sınavını verip doçent olamayan öğretim elemanlarının ders verebilmesi için getirildiğini, Erdoğan’ın konuyu yanlış değerlendirdiğini söyleyerek, “Doçentlikte özellikle dil gereksinimi olduğu için kendi kadroları doçent olmakta zorlanıyor. Doçentlik kriterlerini kolaylaştırarak bunları yardımcı doçenlikten doçentliğe terfi ettirecek. Olay bundan ibaret. Akademinin böyle bir meselesi yok. Bu Erdoğan’ın yakın çevresinin meselesi. Akademinin çok farklı meseleleri var, en başında da akademik özgürlük. Bu kadar insan atılıyorken nitelikli akademisyen hiçbirinin böyle bir derdi yok” şeklinde konuştu