14 Ocak 2018 00:51

'İktidarın beğenmediği bir kararı almak artık imkansız'

Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, AYM'nin Altan ve Alpay'a dair verdiği 'hak ihlali' kararı sonrası yerel mahkemenin tutumunu Evrensel'e değerlendirdi.

Paylaş

Meltem AKYOL
Eylem NAZLIER
İstanbul

Anayasa Mahkemesinin, Mehmet Altan ve Şahin Alpay için verdiği, “Tutukluluğun sona ermesi” kararına yerel mahkeme direnmeyi sürdürdü. Altan ve Alpay’ın tutukluluk hallerinin devamına hükmeden yerel mahkeme, ikinci kez yapılan tahliye başvurusunu da reddetti. Hükümet Sözcüsü Bozdağ, yine “AYM, Anayasa’nın sınırlarını ve yetkilerini aşıyor” dedi.

Kararı Evrensel’e değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, yerel mahkemenin hükümetin güvencesi olmaksızın bu kararı veremeyeceğini söyledi. “Bu güvenceyi alan her mahkeme artık dilediği gibi istediği karara uyar, uymaz” diyen Altıparmak, yaşananlar sonrası iktidarın aleyhine karar vermenin giderek imkansız hale geldiğini dikkat çekti.

YEREL MAHKEME AYM’YE DİRENİYOR

Mehmet Altan ve Şahin Alpay
Mehmet Altan ve Şahin Alpay 

Alpay ve Altan hakkında Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararı vermesi ardından yargılamaları gerçekleştiren İstanbul 13. ve 26. Ağır Ceza Mahkemeleri, önce gerekçeli kararın ulaşmaması ve Resmi Gazete’de yayımlanmamış olması gibi gerekçelerle Alpay ve Altan’ın tutukluluk hallerinin devamına hükmetti. Alpay ve Altan’ın avukatları bu karar üzerine her iki mahkemenin kararlarına itiraz etti. Avukatlar, AYM kararlarının kesin ve mahkemeleri bağladığını belirterek, “Mahkemelerin bu kararlara karşı direnme veya uymama gibi bir tavır geliştirmesi beklenemez” dedi.

Alpay’ın itiraz başvurusunu reddeden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dosyayı bir üst mahkemeye gönderdi. Mahkeme, ret kararında AYM’nin bireysel başvurular üzerine hak ihlali tespitine dair karar verme yetkisinin sınırlarını sıraladı. Mahkeme, AYM’yi kendini yerel mahkemenin yerine koyarak görev gasbı yapmakla ve “sınırını aşmakla” suçladı. Mehmet Altan’ın tahliye edilmemesine yapılan itiraz ise henüz bağlanmadı.

BOZDAĞ, YİNE AYM’YE YÜKLENDİ

Bekir Bozdağ
Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ

Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ ise AYM’nin kararına direnen yerel mahkemeye destek niteliğinde bir açıklama yaptı. Bozdağ, “Anayasa Mahkemesi vaka değerlendirmesi yapıyor ve anayasanın çizdiği sınırları tek tek aşıyor. Bu kararı hak ihlali değil beraat kararıdır. Anayasa Mahkemesinin beraat kararı verme yetkisi yoktur” dedi.  Bozdağ “hak ihlali” kararının hemen ardından “AYM sınırı aştı” açıklaması yapmış, yerel mahkeme ise “Gerekçeli kararı görmemiz lazım” diyerek tahliye talebini reddetmişti.

YÜRÜTMENİN DESTEĞİ OLMADAN BUNU YAPAMAZ

Yaşanan gelişmeleri yorumlayan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, önce hukuki olmayan bir yorum yapmakla başlamak istediğini vurguladı. Altıparmak, “4 bin 200 tane hakimin ihraç edildiği olağanüstü hal ortamında arkasında yürütmenin desteği olmayan bir hakim, Anayasa Mahkemesinin kararına afra tafra yapamaz. Bu kadar kolay hakim ve savcının ihraç edildiği bir ortamda düşünün ülkenin en yüksek mahkemesinin kararını “Tanımıyorum” diyorsunuz ve tanımadığınız mahkemesinin kararını yüzünden insanlar hapiste mahkum ediyorsunuz. O insanlar sizin yüzünüzden özgürlüklerinden mahkum ediliyor. Aslında bu bir suç, kamu görevinizi kötüye kullanıyorsunuz. Bu nasıl mümkün olabilir? Benim için tek açıklaması var. Bunun için bir güvence almış olduğunuzdur” diye konuştu.

Atilla Taş ve Murat Aksoy davalarında yaşananları hatırlatan Altıparmak, “Yanlış karar verdi diye Atilla Taş ve Murat Aksoy’u tahliye etti diye, Hakimler Ve Savcılar Yüksek Kurulu o heyeti açığa aldı. Ve siz şimdi Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorsunuz” dedi.  

HANİ HUKUKUNUZ BATIDAN DAHA İYİYDİ?

Altıparmak, “Tartışılacak bir konu yok, Anayasa Mahkemesi her mahkeme gibi yanlış karar verebilir, ama hukuk sisteminde iyi-kötü bir hukukun üstünlüğü ve normlar hiyerarşisi diye bir şey varsa bir mahkemenin kararının son olması lazım. Her mahkeme ben senin kararını beğendim, beğenmedim derse ne olur. Tamam Türkiye de her şey keyfiyete dönüştü ama bu durum daha da vahim” şeklinde konuştu. 

Cumhurbaşkanı ve  hükümet yetkililerinin her platformda “Bizim hukuk devletimiz Avrupa’dan ve Batı’dan daha iyi” iddiasında bulunduğunu hatırlatan Altıparmak şunları söyledi: “Kendileri söylemedi ama yandaş medya diye tabir edilen medya şunu söylüyor, ‘Abdullah Gül bu kararı verdirtti’ Eski Cumhurbaşkanının talimatıyla Türkiye’deki en yüksek mahkeme karar veriyor. Ondan sonra diyorsunuz ki ‘Bizim hukuk devletimiz her yerden daha iyi’ nasıl daha iyi olabilir ki. Eğer bir eski cumhurbaşkanı şimdi böyle bir talimat verebiliyorsa o zaman bugüne kadar da vermiştir. Bir sürü karar var hepsi de hoşumuzu gitmedi bizim. Talimatla karar almışlar demek ki.”

ARTIK HUKUK DİYE BİR ŞEYDEN BAHSEDEMEYİZ

“Hiç birimiz hükümetin telefonla yargıya talimat verdiğini kanıtlayamayız” diye devam eden Altıparmak şöyle konuştu: “Ama şunu söyleyebiliriz, daha önceki içtihatlardan farklı olarak, birdenbire kırılıp bambaşka bir karar veriyorsa mahkeme, orada bir sorgulama yapılması gerekir ve ispat yükü artık hükümet tarafındadır. Onlar kanıtlayacaklar “Nasıl oldu da birden bire böyle bir mucize oldu” diye. İşte o troller “ Milli ve manevi hakimler geldi” diyor. İyi de nasıl geldiler oraya, daha önce niye yoktular şimdi geldiler? Özetle eğer hükümetin güvencesini almasa 13. Ağır Ceza Mahkemesi böyle bir şey söyleyemez. Bunu hükümetin güvencesi ile söylemiş. Bundan sonra hukuk diye bir şeyden bahsedemeyiz.  Bu güvenceyi alan her mahkeme dilediği gibi istediği karara uyar, uymaz. Burada teknik olarak hiç kimsenin söyleyeceği bir şey yok. Bu güvenceyi alan her mahkeme dilediği gibi istediği karara uyar. Yargıtay kararına uymaz, İstinaf kararına uymaz, Anayasa Mahkemesi kararına uymaz, AİHM kararına da uymaz. Hukuk ve hukukun üstünlüğün olmaması yok dediğimiz şey bu.”

BİR HAKİM KARARI NEDENİYLE İHRAÇ EDİLİYORSA....

Son dönemde yargılanan gazeteci ve milletvekillerinin dava dosyalarının tamamını gördüğünü belirten Altıparmak şunları söyledi: “Türkiye son 15-20 yılını Avrupa Konseyi hakim eğitim çalışmalarını ayırdı. Bir sürü projeler yapıldı. Bu kadar eğitimden sonra bu iddianamelerin hazırlanması, bu tutuklamaların yapılması, bu kararların verilmesi açıkça ağır bir şekilde sözleşme mahkeme içtihadına aykırı. Bilgisizlikten cahillikten olamaz. Bunların hepsi karara bağlanacak elinde sonunda. Türkiye’de yargı her zaman öyleydi ama şu an tahammül sınırlarını fersah fersah aşmış durumda. Bağımsız ve tarafsız karar veremiyor mahkemeler.  Bir hakim verdiği karar nedeniyle eğer hakimler savcılar yüksek kurulu tarafından açığa alınıyor ve sen böyle karar verdin deniliyorsa diye ihraç ettim diyorsa biz neyi konuşuyoruz ki.”

ANAYASA MAHKEMESİNE DE ‘REFORM’ GELİR Mİ?

anayasa mahkemesi

Hükümetin daha önce yargıya çok çeşitli müdahalelerde bulunduğunu, bunun da reform adı altında yapıldığını hatırlatan Altıparmak, şimdi de yeni bir yargı reformunun gündemde olduğunu ifade etti. Altıparmak, “İşte efendim adaletmiş, reformmuş, buna anca Alev Alatlı’yı inandırırsınız belki, o da inandığından değil de. Hukukla ilgilenen birisi bunları ciddiye alamaz. Bir yüksek yargı organında 7 sene içerisinde 4 defa yüzlü rakamlar değişiklik yapıyorsanız onların ciddiye alınmasını beklemeyin. Yargıtay ve Danıştaydaki çatışma Cemaat ve Hükümet arasındaki kırılmadan kaynaklanıyordu. Şimdi ise Abdullah Gül’le Tayyip Erdoğan ya da AKP arasındaki çatışmanın bir sonucu olduğu söyleniyor. Şimdi AYM’ye ne olur, nasıl olur birlikte göreceğiz” diyerek anayasa Mahkemesine bir müdahalenin olabileceği sinyalini verdi

AYM ETKİLİ DEĞİLSE, AİHM NE YAPACAK?

Türkiye’de tutuklu bulunan gazeteci ve milletvekillerinin AİHM’ye başvuru yaptığını hatırlatan Altıparmak şunları söyledi:  “Hükümet AİHM’deki tutukluluk dosyalarını iki temel şey üzerinden itiraz ediyor. Birincisi diyor ki “CMK’nin 141. maddesine göre dava açmaları lazım. Şimdi CMK’nin 141 maddesine göre dava açması için bu kişilerin tahliye olması lazım, bundan umut yok. İkinci iddiası ise  “Anayasa Mahkemesini bekleyin, orası etkili hukuk yoludur”. Ama işte AYM’nin kararını ilk derece mahkemesi dahi uygulamıyor. Hem gazeteciler hem milletvekillerinin başvurularında ana savunma hattı bu hükümetin. Şimdi başvuranlar AİHM’ye diyecek ki “İyi de Anayasa Mahkemesi karar verdikten sonra bu kararlara uyulmuyorsa etkili bir hukuk yolu değildir”. Şu kesin Mehmet Altan ve Şahin Alpay dosyasında bu durumun etkisi olacaktır, buna hiç şüphe yok. Diğer gazeteciler ve milletvekillerinin dosyalarında da sonucu olacaktır.”

ÖNCEKİ HABER

KESK: Keyfi kararlara karşı mücadele edeceğiz

SONRAKİ HABER

Serpil Kemalbay: AKP darbeden beslendi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa