Dink cinayeti 11. yılında: Cinayet kararını verenler kim?
Hrant dink cinayetinin 11. yılında gelinen aşamayı anlatan Avukat Hakan Bakırcıoğlu, 'Cinayet kararını kimlerin verdiği hâlâ açığa çıkarılmadı" dedi.
Yasin KOBULAN
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in katledilişinin 11'inci yılında davanın geldiği aşamayı değerlendiren Avukat Hakan Bakırcıoğlu, "Cinayet kararını kimlerin verdiği hâlâ açığa çıkarılmadı" dedi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in İstanbul Şişli'de 19 Ocak 2007 tarihinde uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamanı yitirmesinin üzerinden 11 yıl geçti. Siyaset, yargı ve medyanın elbirliğiyle taşlarını döşediği Dink cinayeti davası ağır aksak ilerliyor. Bugüne kadar cinayet kapsamında üç ayrı iddianame hazırlandı. İlk iddianame cinayeti işleyenlere yönelik açılırken, ikinci iddianame ise cinayette kamu sorumluluğu bulunanlara yönelikti. Son iddianame ise cinayette sorumluluğu bulunan askeri yetkililere dair hazırlandı. İddianameler kapsamında 11'i tutuklu 85 sanık bulunuyor. 11'inci yılında devam eden davanın 64'üncü duruşması ise 29 Ocak günü görülecek.
'ETKİN BİR SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEDİ'
Dink cinayetinin 11 yılını dava avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu değerlendirdi. Bakırcıoğlu, cinayet işlendiği 2017 yılında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın daha etkili bir soruşturma yürütebileceğini kaydederek, "Etkin bir soruşturma yapılmış olsaydı 11 yılın sonunda düzenlenmiş olan iddianamelerle davanın geldiği aşama 2007 yılında da yapılabilirdi. O gün de cinayette sorumluluğu olanlar belliydi, o gün de iddianame düzenlenmesini gerektiren birçok delil vardı. Buna rağmen etkin bir soruşturma yürütülmedi. İddianameler düzenlenmedi. Yıllar içerisinde AİHM kararı, Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi kararı, Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu ihlal kararı gibi kararlar sonucu İstanbul Savcılığı yürütmüş olduğu soruşturmalar kapsamında iddianameler düzenledi. Ve bugünkü 85 sanıklı dava görülmeye başlandı. Fakat bizim müdahil tarafı olarak iddianame düzenlenmesini talep ettiğimiz bütün şahıslar hakkında iddianame düzenlenmedi ve hakkında soruşturma başlatılmasını talep ettiğimiz kişi ve kurumların bir kısmı hakkında da soruşturma yürütülmedi" dedi.
'CİNAYETİN KARARINI VEREN KİM?'
Davanın geldiği aşamanın önemli olduğunu dile getiren Bakırcıoğlu, şunları söyledi: "Ancak gelinen aşamada ciddi eksiklikler de bulunmaktadır. Biz cinayete İstanbul Valiliği'nin, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın İstanbul ve Trabzon Daire Başkanlığı görevlilerinin ciddi sorumluluğu olduğunu söylemekteydik. İstanbul Valiliği'nin, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın İstanbul ve Trabzon Daire Başkanlığı görevlileri hakkında ya soruşturma yapılmadı ya da yapılan soruşturmaya rağmen bir kısmı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Bu iddianamelerdeki önemli eksikliklerdir. 2004 yılında Hrant Dink ile İstanbul Valiliği'nde gerçekleştirilen görüşmenin nasıl gerçekleştiği meselesinin açığa çıkan bilgilere rağmen ciddi bir soruşturma gerçekleşmedi. Hrant Dink cinayetine giden süreçte yer alan kişi ve kurumlar yeterince soruşturulmadı. Soruşturulan kişilerden bir kısmı hakkında da kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildi. Hala Dink cinayetinin kararını veren mekanizma, bu kararının kimler tarafından verildiği, hangi tarihte verildiği, bu cinayetin nasıl örgütlendiği açığa çıkmayan ve açığa çıkarılması gereken meseleler bulunmaktadır. Bunlar yargılama ve soruşturmalardaki eksiklikler olarak karşımızda durmaktadır."
'BAMBAŞKA BİR BOYUTA TAŞIYACAK'
2007 yılında düzenlenen iddianamelerin, yalnızca bu cinayeti işleyen yapının en altında yer alan kişiler hakkında olduğunu hatırlatan Bakırcıoğlu, "Soruşturmanın kapsamı genişletildi. Cinayette sorumluluğu olan devlet görevlilerinin önemli bir kısmı hakkında dava açıldı. Fakat eksiklikler varlığını sürdürüyor. Biz esas olarak Dink cinayeti kararını kim veya kimler tarafından verildiği, bu sürecin nasıl örgütlendiği meselesini çok fazla önemsiyoruz. Elbette buna dair başlatılacak olan bir soruşturma, açığa çıkartılacak olan bilgiler, cinayetteki soruşturma ve yargılamayı bambaşka bir boyuta taşıyacak. Eğer bu haliyle devam ederse, soruşturmanın genişletilmesi yönündeki taleplerimiz reddedilirse, açığa çıkan bilgiler yeterince soruşturulmazsa çıkacak olan karar tabi ki tek boyutlu bir karar olur ve gerçeğin yalnızca bir kısmını açığa çıkarmış oluruz" dedi.
'SORUMLULUĞU OLAN KİŞİLER SORUŞTURMA YÜRÜTTÜ'
Dava kapsamında yargılanan Engin Dinç, Celalettin Cerrah gibi isimlerin bugüne kadar görevlerinin başında olmasını değerlendiren Bakırcıoğlu, şöyle devam etti: "Bu bir sorun. Hrant Dink cinayeti işlendiğinde çok kısa bir zaman içerisinde Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri, 15 Şubat 2006 tarihinde Hrant Dink'in öldürüleceğine dair elde ettikleri bilgiyi F4 adını verdikleri bir rapora aktarmış. 17 Şubat 2006 tarihinde de bu bilgi İstanbul il Emniyet Müdürlüğü ile Emniyet Genel müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'na da iletilmiş. Buna dair evraklar soruşturma dosyasında mevcut. Yine ifadesine başvurulan, şüpheli sıfatıyla ifadesi alınan ya da tanık sıfatıyla ifadesi alınanlardan da Trabzon İl Jandarma görevlilerinin en geniş Temmuz 2006 yılında Hrant Dink cinayeti işleneceği ve bu cinayetin işlenmesine dönük keşif yapıldı, krokiler hazırlandı ve silah temin edilmeye çalışıldığı ve hatta silah temin ettiği bilgilerine de sahip oldukları açığa çıkmıştı. Bu kapsamda yürütülen soruşturmada ismi geçen tüm kurum görevlilerinin görevlerinden alınmaları gerekiyordu. Görevlerinden alınmadılar. Bugün de birçoğu görevlerinin başında. Bu ciddi bir problem. Daha da ciddi bir problem olarak cinayette sorumluluğu olan şahıslar tarafından da cinayet soruşturması bir yönüyle yürütüldü o tarihlerde. Bu çok daha ciddi bir sorundu. Bırakın görevden el çekmeyi tamda cinayette sorumluluğu olan şahıslar Ahmet İlhan Güler, Celaleddin Cerrah İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü görevlileriydi; istihbarat görevlileri Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek'ti; Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri Engin Dinç, Reşat Altay'dı... Bunların her biri oldukları yerde cinayet soruşturmasını yürüten kişiler oldular. Doğrudan cinayet soruşturmasında yer almaları daha ciddi bir durum." (İstanbul/MA)