Mısır’da Ekmek İntifadası
'Arap Halklarının Mücadele Tarihinden' yazı dizimizde bu hafta Mısır’da 18-19 Ocak 1977 tarihinde yaşanan Ekmek İntifadasına mercek tutuyoruz.
Demir ÇALIŞKAN
Nasır NAZAL
Ali KARATAŞ
“Ekmek İntifadası”, Mısır’da 18-19 Ocak 1977 yılında Enver Sedat yönetimine karşı, İskenderiye’den Asvan’a ve Kahire’ye kadar hemen hemen ülkenin bütün ana meydanlarını dolduran halk ayaklanmasıdır. Bu halk ayaklanmasının sebebi ise başta ekmek olmak üzere temel gıda fiyatlarının ikiye katlanmasıdır.
Mısır halkı, 18 Ocak sabahı ekmek, çay, şeker, yağ gibi temel gıda maddelerine yapılan zamla uyandı. Bu zamlar, bazı gıda maddelerinde hemen hemen mevcut fiyatın iki misline kadar ulaşmıştı. Buna karşı meydanlara inen halkı kontrol altında tutabilmek için yönetim, orduyu sokaklara indirdi. Bunun neticesinde de çoğunluğu öğrencilerden ve işçilerden oluşan binlerce kişi gözaltına alındı.
Yönetim bu halk ayaklanmasının ardından geri adım atsa da, Devlet Başkanı Enver Sedat, yaşananları “haramilerin ayaklanması” olarak nitelendirdi.
PERDE ARKASI
Mısır’da özellikle ’75-76’lı yıllarda bir sürü grev ve kitlesel eylemler meydana geldi. Mısır halkı, Enver Sedat’ın İsrail ile yapılan ‘73 (Yom Kippur) savaşından sonra vadettiği ekonomik refaha ulaşmak istiyordu. Enver Sedat, Nasır dönemindeki politikaları terk etmeye ve kapitalist politikalar uygulamaya başlamıştı. Bu politikalarında da Amerika Birleşik Devletlerinden büyük destek alıyordu.
17 Ocak 1977 tarihinde Mısır’ın maliye ve ekonomiden sorumlu devlet bakanı, halk meclisi önünde açıkladığı bir dizi kararın arasında, bazı temel gıda maddelerine yapılan devlet desteğinin kaldırılması da vardı. Bu kararlar neticesinde ekmek, yağ, pirinç, şeker, çay ve benzeri bir çok gıda maddesi ile benzin fiyatlarına yüksek miktarda zam yapıldı. Bu da özellikle işçilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde eylemlerin başlamasına neden oldu. Bu toplanma yerlerinin başında Kahire’de Helvan, Şubra ve İskenderiye’de el Maks geliyordu. Ufak çaplı toplanmalar daha sonra kitlesel eylemlere dönüşmeye başladı.
GÖSTERİLERİN YAYILMASI
Gösterilerin öfke dolu kitlesel eylemlere dönüşmesiyle beraber birçok işyeri ve kamu binası zarar görmeye başladı. Toplumun her kesiminden göstericilerin sloganlarının hedefinde; içişleri bakanlığından maliyeden sorumlu devlet bakanına ve Devlet Başkanı Enver Sedat’a kadar birçok siyasetçi vardı.
Gösterilerin kitleselleşmesi ve durumun oldukça ciddi bir hal alması özellikle Sedat’ı çok kızdırdı. Hatta Enver Sedat’ın daha önce bu kadar öfkelendiğinin görülmediği söylenir. Yönetim, “kaosu engellemek “ gerekçesiyle orduyu sokağa sürdü ve olağanüstü hal ilan edildi. Yaşanan olayların bilançosu, 79 kişinin hayatını kaybetmesi ve 214 kişinin yaralanması oldu.
Enver Sedat bütün açıklamalarında, bu olaylardan “komünistler”i sorumlu tuttu ve hayatı boyunca bu ayaklanmaya “Ekmek İntifadası” demeyi reddetti. Bunun yerine “haramilerin intifadası” nitelendirmesini kullandı.
ÖĞRENCİLERLE İŞÇİLER EL ELE
O dönemi yaşayanların tanıklıklarına göre, özellikle Kahire Üniversitesinden parlamentoya doğru öğrencilerin başlattığı yürüyüş oldukça ses getirdi. Bunun yanı sıra Kahire’nin farklı yerlerinden başlayan gösterilere giderek büyük bir halk desteği de eklendi. Özellikle işçilerle öğrencilerin gösterilerinin buluşmasıyla “Biz öğrenciler, fırsatçı hükümete karşı işçilerin yanındayız” sloganları yükselmeye başladı.
Gösterilerin ikinci gününde Tahrir Meydanı’nda toplanan kalabalıkların sloganları bu sefer ekonomik taleplerden çok siyasi taleplerden oluşuyordu. Göstericilerin “Hürriyet” şeklindeki sloganları ve talepleri, ayaklanmanın seyrini de değiştiriyordu. Hatta birçok gösteride, çok partili sisteme geçilmesi ve ifade özgürlüğü talepleri içeren sloganlar yükseliyordu.
19 Ocak günü hükümetin kontrolündeki gazeteler “Komünist örgütlerin Mısır’daki istikrarı bozmak için uygulamaya koydukları gizli planla” ilgili haberlerle çıktı. Bu örgütlerin yönetimi devirmeyi hedefledikleri de yine haberler arasındaydı.
Güvenlik güçleri ile göstericilerin çatışmaya başlaması, göstericilerin öfkesinin daha da artmasına neden oldu. 12.30’daki haber bülteninde ise hükümetin bu kararları geri çektiği ilan edildi. Ancak yönetim, ordunun sokağa çıkmasıyla da yetinmeyip olağanüstü hal ilan etti. Akşam 18.00 ile sabah 06.00 arasında da sokağa çıkma yasağı uygulaması başlatıldı.
DÜNYA BANKASI VE IMF MISIR’DA
Enver Sedat yönetimi, temel gıda maddeleri üzerindeki devlet desteğini kaldıran bu kararları Dünya Bankası ve IMF ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde aldı. Özellikle Dünya Bankasının, Cemal Abdülnasır yönetimi döneminde Mısır ile ilişkileri iyi değildi. Nasır’ın politikalarına karşı çıkan Dünya Bankası, meşhur Asvan Barajı için Mısır’a kredi vermeyi de reddetmişti.
Enver Sedat’ın yönetime geçmesi ve özellikle de 1974 yılındaki ekonomik açılım siyasetinin başlamasıyla Dünya Bankası ile Mısır arasındaki ilişkiler radikal bir dönüşüm geçirdi. Mısır ekonomisi bundan sonra Dünya Bankasının kontrolüne girmeye başladı.
Dünya Bankası, Mısır’a özellikle sanayi yerine tarıma önem verilmesi, özel sektörün geliştirilmesi, üretim yerine ticaretin desteklenmesi, maliye siteminin yabancı kapitalistler lehine dönüştürülmesi, yabancı banklara izin verilmesi gibi şartlar dayatmaya başlamıştı.
Gösteriler nedeniyle tutuklananlara 7 temel suçlama yöneltilmişti. Yöneltilen suçlamalar, bu kişilerin hayatlarını cezaevinde geçirmelerine yetecek düzeydeydi. 1978 yılında başlayan yargılama süreci 1980 yılında sonuçlandı. Ancak sadece 11 kişi 3’er yıllık, 9 kişi de 1’er yıllık hapis cezasına çarptırıldı. Geri kalan sanıklar ise beraat etti.