İHD Başkanı Türkdoğan: Barış istemek haktır
İHD Başkanı Öztürk Türkdoğan, Afrin paylaşımında bulunanlara dönük operasyonlara tepki gösterdi: 80 milyonluk ülkede tek ses istemek otoriterliktir.
Afrin operasyonuna karşı çıkanlara dönük yürütülen operasyonları değerlendiren İnsan Hakları Derneği (İHD) Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Dünyanın her yerinde savaş varsa, savaş karşıtları da vardır. Barış istemek bir haktır” dedi.
AKP Hükümeti’nin verdiği operasyon talimatı üzerine TSK’nin 20 Ocak’ta Afrin’e yönelik başlattığı harekatı, eleştirenlere yönelik başlatılan gözaltı ve tutuklama operasyonları sürüyor. “Savaşa hayır’ diyenlerin gözaltına alınmasını değerlendiren İHD Başkanı Öztürk Türkdoğan, “Türkiye Afrin’e dönük bir askeri operasyon düzenliyor. İnsanlar buna karşı çıkabilir, bu insanların en doğal hakkıdır.” dedi. “Savaşa karşı çıkmak, barış istemek Birleşmiş Milletler şartının gereğidir” diyen Türkdoğan “Bu şart, barış üzerine inşa edilmiştir. Bu şartı okuduğumuzda dünya barışının kalıcı olarak savunulması gerektiği yazar. Yani çatışma ve savaş karşıtı olmak bu şartın gereğidir. Çünkü askerler ölüyor, silahlı militanlar ölüyor ama en çok da siviller ölüyor. Dolayısıyla buna karşı çıkmak en doğal haktır. İktidar bu konuda barış isteyenlere bunu yapmamalı.” ifadelerini kullandı.
'İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ YOK EDİLİYOR'
İktidarın yargıyı kendi etkisi altına alarak savaş karşıtlarına dönük bir baskı politikası yürüttüğünü söyleyen Türkdoğan, “Hükümet bu konuda en küçük bir eleştiri duymak istemiyor, herkesin kendisini desteklemesini istiyor ama böyle bir şey olabilir mi? 80 milyonluk bir ülkede tek ses istemek antidemokratik bir durumdur. Böyle bir şey dünyanın neresinde var? Yarın hükümetin istediği amaç gerçekleşmezse, kayıplar artarsa ne olacak? Bu sorunun cevabı yok. Hükümet diyor ki ‘Ben bir şey yapıyorum, ben bunu başaracağım, hepiniz bizi destekleyin, kimse bana karşı çıkmasın.’ Bu tamamen otoriter bir düşünce. Dünyanın her yerinde savaş varsa, savaş karşıtları da vardır. Hükümet burada, anayasal sınırlarının tamamen dışına çıkarak davranıyor. OHAL koşullarını da kullanıyorlar. Sosyal medyada eleştiri yapan insanları siz gözaltına alıp, tutuklarsanız bu toplumda muhalefeti tamamen susturursunuz. Muhalefetin olmadığı toplumlar zaten demokratik toplumlar değildir. En önemlisi de ifade özgürlüğü tamamen yok ediliyor. Herkesin bu hakkı var, bu bizim anayasamızda da yazıyor. İnsanlar size karşı bir şey söylemiyor, insanlar sadece sizin yaptığınızı eleştiriyor. Buna bile tahammül edilmiyor ve bu hak tamamen yok edilmek isteniyor. Bu yapılmak istenenler, Türkiye’deki baskıcı yönetimin karakterini ortaya koyuyor.” şeklinde konuştu. (İstanbul/EVRENSEL)
HDP'Lİ BAŞARAN: SAVAŞ KARŞITLARININ HEDEF GÖSTERİLMESİ SUÇ
HDP MYK üyesi ve Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, son dönemde savaşa karşı seslerini yükseltenlere karşı artan baskılara ilişkin açıklama yaptı. Başaran yaptığı yazılı açıklamada, hükümetin, elindeki medya organlarıyla “savaşa hayır” diyen yurttaşları ve kurumları hedef haline getirdiği; baskı, gözaltı ve tutuklama furyası ile bu kesimleri sindirmeye çalıştığı, valiliklerin etkinlik yasaklarıyla gösteri ve toplantı hakkını engellendiğini hatırlattı.
Yargının da hükümetin bu politikasına ortak olduğuna işaret eden Başaran, açıklamasında şunlara işaret etti: “Van Milletvekilimiz ve Eş Genel Başkan Yardımcımız Nadir Yıldırım hakkında hiçbir hukuki dayanağı olmayan, tamamen usulsüz ve keyfi bir tutuklama kararı çıkarılıyor. Nadir Yıldırım’a yönelik bu kararla öncelikle HDP’lilerin savaş karşıtı çalışmalarının engellenmesi hedefleniyor. DTK Eşbaşkanı Leyla Güven, il, ilçe yöneticilerimiz ve gazeteciler sosyal medya paylaşımları bahanesiyle gözaltı ve tutuklanma ile karşı karşıya kalıyor.”
Barış istemenin suç olmadığının vurgulandığı açıklamada, “Savaşa hayır demek suç değildir. Barış istemek suç değildir. Bu konularda konuşmayı yasaklamak, konuşanları terörize etmek, soruşturmalar ve polis şiddetiyle sindirmeye çalışmak asla boyun eğilecek ve kabullenilecek tutumlar değildir. Ne vicdani ve ahlaki değerlerimiz, ne uluslararası demokratik anlaşmalar ne de siyasal anlayışımız ve ilkelerimiz iktidarın Afrin’e yönelik savaşını kabullenmemize izin vermez. Bu savaş iddia edildiği gibi bir ‘milli mesele’ değildir.” denildi. (HABER MERKEZİ)