Bir kavram: Ortalama kâr nedir?
Bu sayımızda "ortalama kar"ı inceledik.
KÂR NEDİR?
Kapitalist üretimin amacı, emeğin karşılığı ödenmeyen kısmının -artı-emeğin- ürettiği artı-değere el koyarak yatırdığı sermayeyi genişletmektir. Kâr da bir ekonomik girişimde sermayenin artışı olarak görüldüğü için artı-değerle bir tutulur. Ancak artı-değer yatırılan toplam sermayenin yalnız emek-gücüne ayrılan değişen kısmıyla bağıntılı olduğu halde, kâr bu toplam sermayenin bütünüyle bağıntılıdır.
Artı-değerin üretim alanında değil, değişim alanında doğduğu öne sürüldüğü gibi kârın da ürünün satışıyla gerçekleşen bir fazlalık ve sermayenin bir yavrusu olduğu öne sürülür. Oysa artı-değer nasıl ki artı-emeğin bir ürünü olarak üretim alanında doğuyorsa artı-değerin dönüşmüş biçimi kâr da üretim alanında doğar.
ORTALAMA KÂR NEDİR?
Kapitalist üretim düzeninde, çeşitli metalar üreten farklı sanayi kolları bulunduğu gibi, aynı türden metalar üreten sanayi kollarında da üretimin örgütlenmesi, kullanılan teknikler birbirinden farklıdır. Bu nedenle farklı işletmelerde üretilen metaların bireysel değerleri birbirinden farklı olur. Ne var ki bu bireysel farklılıklara karşın aynı türden üretim yapan kapitalist işletmeler arasındaki rekabet sonucu, metaların fiyatları, kendi bireysel değerleriyle değil, bu metaların piyasa değerleriyle, yani toplumsal ortalama ile belirlenir.
ARTI-KÂR VE SERBEST REKABET
Metaların fiyatları, piyasa değerleri ile belirlendiği için, emek üretkenliği yüksek, teknik donatımları daha iyi olan işletmeler, ek bir kâr, yani artı-kâr sağlarlar. Ama serbest rekabet nedeniyle bu böyle sürüp gitmez. Yüksek kâr çekici bir etki yapar ve işletme sahibi kapitalistler hem üretim tekniklerini yetkinleştirirler hem de emeği yoğunlaştırarak verimliliği arttırırlar. Böylece bu işletmelerde üretilen ürünlerin değeri, ileri düzeydeki bireysel değer ile denkleşir ve bu değer, şimdi toplumsal değer, piyasa değeri haline gelir. Sözünü ettiğimiz artı-kâr kaybolur.
ORTALAMA KÂR VE TOPLUMSAL ORTALAMA
Aynı sanayi kollarındaki bu iç rekabete paralel olarak kapitalist toplumda bir de çeşitli sanayiler arasındaki rekabet vardır. Bu tür bir rekabet sonucunda çeşitli sanayi kollarındaki kâr oranları birbirlerine eşit hale gelir, yani aynı büyüklükteki sermayeler eşit kâr elde ederler. Eğer böyle olmasaydı kâr oranları düşük olan girişimlerin sermayeleri, kâr oranı yüksek olan girişimlere kaçar ve yüksek kâr getiren kollarda aşırı üretim yapılarak metalar değerlerinden aşağı satılmaya başlardı. Oysa rekabet, birbirinden farklı olan çeşitli kâr oranlarını, bunların ortalaması olan bir genel kâr oranında birleştirir. Belli büyüklükteki bir sermayenin payına düşen bu genel kâra ortalama kâr diyoruz. Böylece, değerlerde de fiyatlarda da bir toplumsal ortalamaya ulaşılmış olur.
ORTALAMA KÂR VE ÜCRETLERİN ARTMASI
“Farklı üretim alanlarında herhangi bir nedenden dolayı ortalama kâr oranında değişimler meydana geldiğinde genelde ne oluyorsa yine aynı şey olacaktır. Sermaye ile emek daha az kârlı kollardan daha çok kârlı kollara aktarılacak; bu aktarma süreci, bir sanayi kolundaki art artan talebe orantılı olarak yükselene, diğer kollarda ise azalan talebe uygun olarak düşene kadar devam edecektir. Bu değişiklik gerçekleşir gerçekleşmez genel kâr oranı, farklı sanayi kollarında yeniden dengelenmiş olacaktır. Bütün bu ani değişiklik, yalnızca farklı metalara olan talep ile bunların arzı arasındaki ilişkide meydana gelen bir değişiklikten kaynaklandığı için, neden ortadan kalkınca sonuç da ortadan kalkacak ve fiyatlar önceki düzeyine geri dönecek, yeniden dengeye kavuşacaktır. Ücretlerin artmasının sonucu olan kâr oranındaki düşüş, bazı sanayi kolları ile sınırlı kalmak yerine genel bir hal alacaktır. (…) ücret oranındaki genel yükselme, pazar fiyatlarında geçici bir karışıklık yarattıktan sonra, meta fiyatlarında herhangi bir kalıcı değişiklik meydana getirmeksizin yalnızca kâr oranında genel bir düşüşle sonuçlanacaktır.”
Karl Marx, Ücret, Fiyat ve Kâr, Evrensel Basım Yayın, sayfa 17.