Validebağ gönüllüleri: Karacaahmet ölülerin Validebağ bizim!
Validebağ gönüllüleri, İstanbul'un önemli yeşil alanlarından Validebağ için 20 yıldır devam ettirdikleri mücadeleyi anlattı.
Eylem NAZLIER
Görkem KINACI
İstanbul
Validebağ Korusu İstanbul Anadolu yakasının ikinci büyük yeşil alanı. İstanbul’un sayılı nefes alanlarından biri. İstanbul Koşuyolu’da 354 bin metrekare alana kurulu olan Validebağ Korusu, ’90’lı yılların başından itibaren yapılaşma tehdidi ile karşı karşıya. Bu tehlikelerden Koruyu korumak amacıyla 1998 yılında kurulan ‘Validebağ Gönüllüleri Derneği’ yıllardır sürdürdükleri mücadelelerini anlattı.
‘GELECEK NESİLLERE KALMASINI AMAÇLIYORUZ’
Validebağ Gönülleri Derneğinin kuruluş amacını konuşarak sohbetimize başlıyoruz. Derneğin gönüllülerinden Arif Belgin, 20 yıllık mücadelenin başlangıcını şu sözlerle anlatıyor: “Validebağ Korusu’nun 50 bin metrekarelik kısmının Marmara Üniversitesine tahsis edilmek istenmesiyle beraber bizler Acıbadem, Koşuyolu, Barbaros Mahallelerinden yüzlerce insan Koru’da toplanarak tepkilerimizi dile getirdik. Validebağ Korusu’nun korunmasını garantili hale getirmek için koruma kuruluna buranın sit alanı haline getirilmesi için başvurduk. Koruma kurulu da 1999 temmuzunda koruyu 1. derece doğal sit alanı ilan etti. Ancak sit alanı ilan edilmesi yetmiyormuş, bunu yaşayarak öğrendik. Koruya çeşitli müdahaleler devam etti. Biz de kurumsal olabilmek, kalıcılaşmak ve mücadeleye devam edebilmek için Validebağ Gönüllüleri Derneğini kurduk. Çeşitli yasal girişimler için, örneğin dava açabilmek ve süreci takip edebilmek için dernekleştik. Buranın yeşil, doğal ve bir bütün olarak gelecek nesillere kalmasını amaçlıyoruz.”
‘KARACAAHMET’E Mİ GİDİP NEFES ALALIM?’
Validebağ Korusu İstanbul Anadolu yakasının ikinci büyük yeşil alanı ve birinci derece doğal sit alanı olduğunu belirten Belgin, “Yeşil alan olarak bir de Karacaahmet var. Orası ölülere ait. Oraya mı gidip nefes alalım? İstiyoruz ki yaşayanlara ait doğal bir yeşil alan olarak burası kalsın. Çünkü başka bir yer yok. Bütün her yeri betonlaştırmaya çalışıyorlar. Burası çevreden binlerce insanın geldiği, yürüdüğü, gezdiği, spor yaptığı bir yer” diyor.
HABABAM SINIFI’NIN İLK ÇEKİLDİĞİ YER
Sohbetli gezimizin önemli durak noktalarından biri de Adile Sultan Kasrı oluyor.
Adını Sultan Abdülmecit’in kız kardeşi Adile Sultan’dan alan kasr, Hababam Sınıfı’nın da ilk serilerinin çekildiği yer olarak belleğimize işlemiş tarihi bir mekan. Ancak son günlerde düğün ya da çeşitli başka etkinlikler için kiralanıyor.
Validebağ gönüllerinden Şengül Kılıç, Adile Sultan Kasrı’nın cephesi ile kesişen eğimli yolu gösteriyor. Eşyaların içeri taşınabilmesi için yapılan yolu eleştiren Kılıç, “Bütün yağmurlarda burası su doluyor. Mazgal koymuşlar çok küçük ve verimsiz bir mazgal. Ayrıca elektrik kabloları var. Elektrik kabloları ile su mazgalları yan yana. Burada yangın olma tehlikesi var. Biz bunun için dilekçeler verdik, olmaması için elimizden geleni yaptık. Ama ‘Uygundur’ diye cevap geldi. Bizim zeminin çürüdüğüne dair ciddi kaygılarımız var” dedi.
‘ÇOCUKLAR TOPRAKLA, YEŞİLLİKLE OYNADIĞINDA MUTLU’
Kasrın hemen yanına 4-5 adet plastik oyuncak konulmuş. Tarihi kasrın yanı başına yapılan çocuk parkı ile ilgili söz alan Arif Belgin, “Böyle bir görüntü hiç hoş değil. Çocuklar için en güzel oyun alanı zaten toprak ve yeşilliktir. Çocuklar orada koşup oynadığında mutlu olur. Ayrıca bu plastik oyuncaklara çocukların hiç ihtiyacı yok. Bunlar her yerde rastlanacak şeyler. Çocukları kullanarak ticari kaygı ile bunları getirdiler. Maksat çocukları eğlendirmek değil, burayı ticari bir yere dönüştürmek” dedi.
‘DOĞAYA DOKUNMASINLAR BAŞKA BİR ŞEY İSTEMİYORUZ’
Daha sonra koru içindeki otoparkı gösteren Belgin, “Böyle bir yerde otopark olması iyi, sonuçta araçlar buraya kadar geliyor. Ancak 2014 yılının Ağustos ayında burayı genişletme projesi gündeme geldi. 2 kat daha büyüyecekti ve taş döşenecekti her tarafına. Biz bu konuda koruma kurulundan izin alıp almadıklarını sorduk. ‘Aldık’ dediler ‘madem aldınız gösterin’ dedik, gösteremediler.
Ve fiili engellemede bulunduk. İstanbul çapında büyük bir destek bulduk ve daha fazla genişlemesini engellemek için ağaç diktik” diyerek daha önce yaşanan bu saldırıyı kazanımla sonuçlandırdıklarını aktardı. Şengül Kılıç ise, “ Otopark için buraya taşlar yığılmıştı, kaldırılmadı. Ancak doğaya fırsat verdiğin zaman, dokunmadığın an taşların arasında yeşillikler çıkmaya başladı, böyle bir alan oluştu. Doğaya dokunmasınlar başka bir şey istemiyoruz” diye konuştu.
‘TARİHİ ATÖLYELER RESTORAN OLDU’
Röportajımız sırasında koru içindeki kafeyi gösteren Validebağ Gönüllüsü İbrahim Kayalar kafenin, Kültür Bakanlığı tarafından 2. derece tescilli kültür varlıkları olarak kabul edildiğini ve burada daha önce atölyelerin olduğunu söyledi. Kayalar, atölyelerin restorasyonu tamamlandığında, tarihi yapının yeme-içme mekanı olarak kullanıldığını belirtti. Kayalar süreci şöyle özetledi: “Eski yıllarda çeşitli bakım onarım çalışmaları amaçlarıyla kullanılırdı. Sonra yıkıldı, metruk hale geldi. Milli Eğitim burayı yeniden yapılaşmaya açtı. Validebağ Gönülleri olarak biz buranın bir kültür evi, gençlere kitabevi olmasını istedik. İmzalar topladık, ilgili yerlere imzaları ilettik. Oyaladılar, bir baktık bitmiş bina. Burasını restorana çevirdiler. Geldik, müdahale ettik. Elimizden gelen her imkanı kullanarak direndik ama engel olamadık. Buranın kullanılmaması için pasif eyleme geçeceğiz. Ellerimizde kitaplarla gelip, kitap okuyacağız.
ABDÜLAZİZ’İN AV KÖŞKÜ ŞİMDİ NE AMAÇLA KULLANILIYOR?
Korunun diğer yanında bulunan önemli mekanlardan biri de Sultan Abdülaziz’in Av Köşkü. Validebağlılar, Osmanlı hanedanından Abdülaziz’in senenin bir kaç ayını geçirdiği bu köşkün şimdi ne amaçla kullanıldığını bilmediklerini aktardı. Köşk hakkında bilgi veren Mualla Erdem, “Restorasyondan sonra köşkün içindeki eşyalar boşaltıldı. Bomboş bir yer haline geldi. Girişine de Edebiyat Evi tabelası astılar ama belediye burada nasıl bir edebiyat işi yapıyor, kimler edebiyat adı altında kullanıyor farkında değiliz” ifadelerini kullandı.
‘MAHALLELİNİN AZMİ HARMANTEPE’Yİ KORUDU’
2004 yılında Harmantepe olarak bilinen alana İBB tarafından elektrik direkleri dikmek amacıyla büyük çukurlar kazıldığını aktaran Belgin, “Buna karşı çıktık, suç duyurusunda bulunduk. Fakat dinlemediler, devam ettiler. Biz bütün mahalleliyi topladık ve o çukurları kapatmaya başladık. Belediye bizimle başa çıkamayacağını anladığında kendileri de makineler getirerek bu çukurları kapattılar. Böyle bir tehlike de yaşadı koru” sözleri ile süreci özetledi.
Alanın cennetten bir köşe olduğunu söyleyen Belgin, “Burası ’70’li yıllarda kaderine terk ediliyor. Üsküdar Belediyesi bu güzel alanı son 4 yıldır 23 Nisan şenlikleri adı altında toplu piknik alanı olarak kullanıyor. Bu yeşil alana arabalar, kamyonlar hatta otobüsler sokuyor. Mangal getiriliyor, yangın tehlikesi oluşturuluyor. Yüksek ses burada yaşayan canlıların huzurunu kaçırıyor. Burada yaşamaları zorlaşıyor. Her şey insanlar için değildir. İnsanlar doğanın bir parçasıdır. Bu parçası olma fikrini ne kadar içselleştirirsek doğaya daha az zarar veririz” diye konuştu.
‘AĞAÇ DİKEREK YOLLARI DARALTIYORUZ’
Bölgedeki geniş alanda 2009 yılında Ulusal Kros Şampiyonası ve arkasından Uluslararası Kros Şampiyonası yapılmış. Arif Belgin, “Bunun için de suç duyurularında bulunduk, kabul görmedi. Fiili engellemede bulunmaya çalıştık. Polisler her tarafı sarmıştı, barikat kurulmuştu. Basın açıklamalarını okuduk. Hatta mücadelemiz şampiyonayı canlı yayımlayan yayıncı kuruluşa da yansıdı. Engelleyemedik ama ondan sonra bir daha Kros şampiyonası yapılmadı. Kros şampiyonası yapacağız diye yolları genişlettiler. Mevcut patikaları iki arabanın geçebileceği yollar haline getirdiler. Yeni yollar açtılar, doğaya zarar verdiler. Biz o yoları daraltmak için ağaç diktik. Zaman zaman o yolları ağaç dikerek daraltmaya devam ediyoruz” dedi.
VALİDEBAĞ DİRENİŞİNİ BAŞLATAN CAMİ
2015 Validebağ direnişi olarak tarihe geçen mücadelenin merkezinde Koru Camii yer alıyor. Korunun yerleşime yakın bölgesinde hukuksuzca dikilen camiyle ilgili mücadeleyi Leyla Yıldız anlattı. “Korunun çevresinde tam 26 tane cami var ve biz bu cami inşatının alanı ranta açma niyetiyle yapıldığını biliyorduk. Civarda yaşayanlar bizlere gelip destek istedi. Validebağ Gönülleri dava açıp yürütme durdurma kararları alınmasına rağmen o inşaat devam etti ve bitti. Biz bu camiye tomalı cami diyoruz. Çünkü bu caminin yapımı esnasında büyük bir mücadele yaşadık, tomaları kullandılar, gaz sıktılar, defalarca ıslandık, gaz yedik yerlerde sürüklendik. Engel olamadık. Bu camiyi yapmaları siyasi şova dönüştü”
‘SONDAJA KESİNLİKLE KARŞIYIZ’
Validebağ’ı tehdit eden en önemli olaylardan biri bölgede plananlan sondaj çalışması. jeotermal ısıtma amacıyla bölgede yapılması planlanan 19 sondaj planının 6’sı Validebağ’a düşüyor. Validebağ gönüllülerinden Ali İhsan Sancar, Validebağ Korusu’nda planlanan sondaj çalışmasının ortaya çıkaracağı tehlikeleri anlattı. Sancar, “Sondajın yapılması halinde çevreye büyük zarar verecek. Suyu bulmasalar bile büyük bir zarar vereceği kesin. Çünkü sondaj sırasında önemli bir toprak ve çamur çıkıyor. Suyu bulduklarında da bu sefer yer altındaki su kurumuş olacak. Validebağ’da binlerce ağaç, çalı ve bunlara bağlı yaşayan canlılar var. Bunları bir çırpıda öldürmek demektir. Biz buna kesinlikle karşıyız” dedi.
‘TÜM DÜNYA İÇİN ÖNEMLİ’
Koruda anıt ağaçlar da dahil olmak üzere, yaşları 15 ila 400 arasında değişen 40’ı aşkın türde ağaç ve çok çeşitli bitki türleri var. “Koru içinde, koruma altına alınan Adile Sultan Kasrı, Abdülaziz Köşkü ve ek olarak Validebağ Sanatoryumu, Mustafa Necati Bey Öğretmen Huzur -evi, Çamlı Köşk ve Kuşevi mevcut. Çoğunluğu göçmen 100’ün üzerinde kuş türüne ev sahipliği yapan koru, dünyanın başlıca kuş göç yollarından biri üzerinde ve doğal yaşamın denge noktalarından birini teşkil ettiği için sadece İstanbul ve Türkiye için değil, tüm dünya için önemli.