Liman işçisi: Afrin’e girsek ne geçecek elimize?
Ambarlı Limanı’ndan bir işçi, Afrin operasyonunun başlamasından sonra işyerlerinde huzurun kalmadığına dikkat çekerek sürekli tartıştıklarını yazdı.
Ambarlı Limanı’ndan bir işçi
İstanbul
Afrin savaşının başlamasından sonra Ambarlı Limanı’nda bulunan işyerimizde huzur kalmadı. Özellikle ilk günler çok tartışma oluyordu ve bir birimizle kavga edecek noktaya geliyorduk. Sonraki günlerde bu meseleyi daha az konuşmaya başladık, bunun nedeni ise aramızdaki gerilimin artmasını engellemek. Ama yine de tabi ki tamamen bitmiyor ve savaş meselesi konuşuluyor.
Savaşı destekleyenler, karşı çıkanlardan daha fazla. Savaşı savunan arkadaşlarımız çok saldırgan davranıyorlar, diyorlar ki “Orası Osmanlı toprağı, o toprakları geri alacağız.” Savaşa karşı olanlar da diyor ki, “Savaş bize bir şey kazandırmaz, orada yaşayan insanlar da bizim insanlarımız, kimin elinden neyi alıyoruz.”
Şu anda savunan arkadaşlar her şeyi söyleme hakkını kendilerin de görüyor ama karşı çıkanlar sözlerini söyleyemiyor. Korkuyoruz, çünkü fikrimizi söylediğimiz için işten atılabilir, tutuklanabiliriz. Ben de savaşa karşı olan bir işçiyim, benim gibi düşünen insanlar ekonomimizin daha kötüye gideceğini görüyoruz. Savaşın çözüm olmadığına, daha fazla insanın ölmesinden başka sonuç vermeyeceğine inanıyoruz.
Ayrıca bizim liman da bu savaşı din savaşı gibi savunanlar da var. Bakıyoruz Suriye’de herkes Allah için savaşıyoruz diyor, Allah’ın adı anılarak tarih boyunca hiç bu kadar kan dökülmemiştir belki de. Ben Cihatist gurupların, dini değerlerden uzak olduğunu düşünüyorum ve bu insanların ülkemizin geleceği ile anılmalarını istemiyorum. Daha dün limanda ekmeğimiz için yan yana olan bizler, bugün birbirimizle cepheleşmiş durumdayız. Ben arkadaşlarımızın gaza gelerek tartışması yerine, ne oldu Suriye’de, nerden nereye gelindiğine bakması ve düşünerek adım atması gerektiğini düşünüyorum.
Afrin’e girsek ne geçecek elimize? Düşünelim. Ülkemiz savaş batağına biraz daha batmış olur başka da bir şey olmaz. Bu nedenle savaş illa da savaş demenin anlamı yok. Şimdi limanda zam dönemi ama birbirimizle konuşamıyoruz bile. Metal işçilerinin grevi yasaklandı, konuşamıyoruz. Niye? Çünkü biz birbirimizle savaşı destekleyen, desteklemeyen diye kavga ediyoruz.
Suriyeli emekçiler geldi topraklarımıza. Şimdi deniyor ki bu göçmenler geri gönderilsin diye Afrin’e gidiyoruz. Bu insanlar savaştan kaçıp geldi, savaş devam ettikçe kimse Suriye’ye gitmez. Aksine daha fazla göç dalgası olur. Daha fazla insan yerinden olmasın, daha fazla insan ölmesin istiyorsak benim fikrim Türkiye, Irak, İran, yani bölge ülkeleri ve halkları birbirlerine sırt verecek ve emperyalistleri def edecek bu topraklardan. Bir öyle, bir böyle davranarak komşularımızın yarasını kaşıyarak barış sağlanmaz.
Ben arkadaşlarımıza sesleniyorum. Birbirimizi anlamaya çalışalım, birbirimizle dövüşmeden çare bulmaya çalışalım. Savaş istemiyorum diyen de bu ülkenin çıkarları için diyor, istiyorum diyen de... Madem herkes ülkemizin çıkarları için çabalıyor, o zaman birbirimizle kavga etmek yerine anlamaya çalışalım. Ve unutmayalım hiçbir savaş, en kötü barıştan daha iyi olamaz.
Ve unutmayalım TV’den izlediğimiz oyun değil. Bir çoğumuz askerliğimizi yaptık, savaşın ne kadar acı bir şey olduğunu biliriz. Ekran karşısın da oturup, izleyip, gaza gelip sabahta işyerimizde birbirimizi kırmanın anlamı yok. Bizim ekrana bakıp gördüğümüz görüntülerin altında insanlar hayatını kaybediyor. Ve daha şimdiden Afrin savaşı bizi bir birbirimizden uzaklaştırdı. Bu en büyük kayıptır. Gelin savaş batağına ülkemizin daha fazla gömülmesine izin vermeyelim ve hep birlikte savaşa hayır diyelim.