TTB Onur Kurulu: TTB sözünün arkasında
TTB Onur Kurulu yaptığı açıklamada TTB’nin söylediği sözün arkasında olduğunu belirterek, Merkez Konsey üyelerinin serbest bırakılmasını istedi.
Türk Tabipleri Birliği Onur Kurulu bugün yaptığı basın toplantısıyla TTB’nin söylediği sözün arkasında olduğunu ifade ederek, Merkez Konsey üyelerinin serbest bırakılmasını istedi. TTB’nin her dönem savaşa karşı olduğunu vurgulayan Onur Kurulu üyesi Ali Çerkezoğlu, “TTB açısından yeni olan bir durum yoktur. Yeni olan durum ülkemizin geldiği durumdur. Yeni olan bu ülkedeki diktatöryel yönelimdir. TTB ile ilgisi yoktur ülkenin sorunudur” dedi.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey üyesi 11 hekimin gözaltına alınmasına tepkiler devam ediyor. Türk Tabipleri Birliği Onur Kurulu üyeleri TTB Genel Merkezinde sürece ilişkin basın toplantısı düzenledi. Toplantıya eski TTB’de yöneticilerinin yanısıra çok sayıda hekim katıldı. Basın toplantısında konuşan Onur Kurulu üyesi Ali Çerkezoğlu, TTB’nin söylediği sözün arkasında olduğunu vurgulayarak, TTB’nin hiçbir suç teşkil etmeyen bir tutum takınarak, evrensel değerlere sahip çıktığını belirtti. TTB’nin her zaman insandan ve yaşamdan yana olduğunu kaydeden Çerkezoğlu, şöyle devam etti: “ TTB açısından yeni bir durum yoktur. TTB her zaman savaşa karşı çıkmıştır. Her zaman darbelere, hak ihlallerine karşı çıkmıştır. Yeni olan TTB’nin açıklaması değildir. Yeni olan durum ülkemizin geldiği durumdur. Hukukun ayaklar altına alındığı iklimdir. Direktifle dava açılması sürecidir. Savaşa karşı olmanın suç vasfına dönüştüğü, barış talebinin terörle özdeşleştirildiği iklimdir. Yeni olan bu ülkedeki diktatöryel yönelimdir. TTB ile ilgisi yoktur 80 milyonun sorunudur”.
{{344447}}
‘İLK GÖREVİMİZ SERBEST BIRAKILMALARINI SAĞLAMAK’
Çerkezoğlu, TTB’nin şu an itibariyle birincil görevinin yöneticilerinin serbest bırakılmalarını sağlamak, onların haklılığını, meşruluğunu ülkeye ve tüm dünyaya aktarmak olduğunu ifade ederek, bu talebi Merkez Konsey üyeleri serbest bırakılana kadar dillendirmeye devam edeceklerini söyledi.
TTB’nin yöneticilerin malı olmadığını ifade eden Çerkezoğlu, TTB’nin Türkiye’deki 140 bin hekimin, 80 milyon yurttaşın kurumu ve örgütü olduğunu, bu vasfını 50 yıllık mücadele ve emek birikiminden aldığını söyledi.
‘MERKEZ KONSEY ÜYELERİ GÖREVİNİN BAŞINDADIR’
Çerkezoğlu, TTB yöneticilerinin savaşa karşı açıklamaları nedeniyle evlerinden sabah baskınlarıyla gözaltına alınabildiği bir sürece maruz bırakılmasının hukukun, adaletin geldiği noktayı gösterdiğini söyledi. Merkez Konsey üyelerine soruşturma açılması ve gözaltına alınmalarının görevlerinin başında olduğu gerçeğini değiştirmediğini ifade eden Çerkezoğlu, “Ülkeye olan sorumlulukları, seçilmişlikleri ve hekimlik mesleğinin tarihsel sorumluluklarıyla görevlerinin başındadırlar” dedi
‘AÇIKLAMA AÇIKTIR, NETTİR, TARİHSELDİR’
Merkez Konseyin yapmış olduğu açıklamanın spekülasyonlarını, demogojisini, çarpıtmalarını tartışmayı reddettiklerini ifade eden Çerkezoğlu açıklamanın ortada olduğunu, basit, net ve tarihsel olduğunu vurguladı.Dünya tarihinde ender rastlanan, bir başka örneğinin ancak diktatörlük rejimlerinde gerçekleşebileceği bir olayla yüz yüze geldiklerini belirten Çerkezoğlu, “Hekimlik, insana dairdir. Doğumdan ölüme kadar insanlar hekime ihtiyaç duyar. Ama hekimden kastımız tıp fakülteli diplomalı insanlardan ibaret değil. Hekim yaşamı ve yaşatmayı bir ilke, prensip olarak içselleştirmiş, binlerce yıllık bir geleneği Hipokrat, Galenos, İbni Sina’dan bugüne yaşamı ve yaşatmayı esas almış tarihsel bir meslektir, bir çalışma disiplinidir” dedi. Hekimlerin her şart ve koşulda savaşa karşı, barıştan yana olduğunu belirten Çerkezoğlu, bunun hangi ülke, hangi dönem, hangi parti iktidarı olduğuna bakmayacağını vurguladı. Hekimlerin dünyanın her yanında, tarihin her alanında, kendi kişisel çıkarlarını gözetmeden, zarar göreceklerini bilseler bile savaşa karşı, barışı dilendirdiklerini ifade eden Çerkezoğlu, “Bundan vazgeçmeleri de mümkün değildir. Zaten vazgeçenler de hekim denmez. Tıp fakülteli diplomalı insan denir” dedi.
‘TIP TARİHİNE KARA BİR LEKEDİR’
TTB Onur Kurulu üyesi Ali Özyurt da TTB 11 Merkez Konsey üyesinin gözaltına alınmasının tıp tarihine geçmiş kara bir leke olduğunu belirtti. Bu lekenin bir an önce kaldırılmasını isteyen Özyurt, “Hekimlik iktidara bağlı değildir, emir almaz, bağlı olduğu tek yer hipokrat yeminidir” dedi.
Onur Kurulu üyesi Taha Karaman da şunları söyledi: “TTB her dönem, 12 Eylül döneminden buyana yaşamı savunmuştur. Bugün de yaşamdan yana olduğu için yargılanmaktadır. Ülkemiz için ayıptır” dedi. (Ankara/EVRENSEL)
‘HEKİMLER ÖRGÜTLERİNE SAHİP ÇIKACAK’
Metehan UD
İzmir
TTB’ye yönelik operasyonlarla ilgili konuştuğumuz hekimler hem TTB’nin görevi gereği barışı savunmaya devam edeceğini vurguladı.
Afrin’e yönelik ‘Zeytin Dalı’ Operasyonu sonrasında yaptığı ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ açıklaması ile önce Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından hedefe koyulan ardından merkezi yöneticilerinin gözaltına alındığı TTB’ye yönelik operasyonlarla ilgili hekimlerle konuştuk.
Hekimler, savaşın riskleri konusunda uyarıda bulunmanın TTB’nin görevleri arasında yer aldığını belirterek bu görevi yerine getireceklerinin altını çizdiler. Savaşın gerekçe gösterilerek TTB’nin dizayn edilmesine izin vermeyeceklerini de ekleyen hekimler hem Dünyadan ve hem de Türkiye’den yapılan açıklamalarla yalnız olmadıklarını gördüklerini dile getirdiler.
Psikolog Doktor Türkcan Baykal, TTB’nin bilimsel, etiki ve demokrasi konularında yaptığı çalışmalarla örnek gösterilen ve atıf yapılan bir tabipler birliği olduğunu ifade ederek “ Dünya Tabipler Birliği, üyelerine halk sağlığı, sivil ölümlere karşı durma, savaşın riskleri konusunda tarafları uyarma konusunda görevler verdi. Bu süreçte yalnız olmadığımızı fark ettik. Pek çok uluslararası hekim örgütü, insan hakları örgütü TTB ile Türkiye’deki hekimlerle dayanışmayı yükseltiyor. Gözaltılara karşı kimsenin eli titremiyor, herkes dayanışmak için çaba içinde. En basit bir şey söylemekten bile insanların korkutulduğu bir tarihsel dönem yaşıyoruz. Sessiz kaldıkça sıra herkese gelecek. Şu anda çok basit temel hakları savunma dönemi” dedi.
Bir dönem TTB Merkez Konsey yöneticiliği yapan Dr. Harun Balcıoğlu da açıklamanın hekimliğin evrensel ilkeleri içinde var olduğunu ve hukuk açısından da suç içermediğinin altını çizerek şunları söyledi “Bu metne yönelik baskı ve cezalandırmalar anlaşılır ve kabul edilebilir değil. Arkadaşlarımız nezdinde savaşa karşı bir tutu baskılanmaya çalışılıyor. Ülke 82 milyon ve herkesin aynı düşünmesi beklenemez.
AVRUPA HEKİMLER BİRLİĞİNDEN DAYANIŞMA MESAJI
Avrupa Hekimler Daimi Komitesi (CPME) Başkanı Dr. Jacques de Haller, Türk Tabipleri Birliği (TTB) yöneticilerinin gözaltına alınmasını, fiziksel şiddet tehditlerini ve TTB hakkında suç duyurusunda bulunulmasını kınadı. Açıklamada, “CPME, savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğu yönünde kamuoyuna açıklamada bulunan Türkiyeli meslektaşlarına tam destek vermektedir. Türk Tabipleri Birliği’nin insan haklarını ve barışı destekleme gibi bir görevi bulunduğu konusunda dünya tıp camiasıyla aynı görüşü paylaşıyoruz; son gözaltı işlemleri ve suç duyurusundan büyük kaygı duyuyoruz. Meslektaşlarımızla birlikte, ifade özgürlüğüne yönelik bu saldırıları şiddetle kınıyoruz” denilen açıklamada TTB yöneticilerinin serbest bırakılması çağrısı yapıldı.
HASUDER: YAŞAMI SAVUNMAK MESLEK ÖRGÜTÜNÜN GÖREVİDİR
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) yaptığı yazılı açıklama ile gözaltıları protesto etti. açıklamada, TTB’nin bildirisi “Ülkemizin bulunduğu koşullar, bu koşullarda görev yapan askerlerimiz ve meslektaşlarımız başta olmak üzere, hepimizi önemseyen bir kaygıyla, konuyla ilgili uluslararası metinler gözetilerek düzenlenmiş düşüncenin açıklamasıdır” şeklinde nitelendi, “Düşüncenin açıklanması nedeniyle kamu niteliğine sahip meslek örgütünün hatta görevi “yaşatma, yaşam hakkını savunma” olan bir meslek örgütünün Merkez Konseyi Üyelerinin gözaltına alınmaları endişe vericidir. Meslektaşlarımızın gözaltı süreçlerinin biran önce son verilmesi talebimizdir” ifadeleri yer aldı.
DEV SAĞLIK-İŞ: TTB’NİN YANINDAYIZ
DEV Sağlık İş genel Merkezi’nden yapılan açıklamada, “Bizler Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası üyesi işçiler ve yöneticiler olarak; emek, demokrasi, özgürlük, insan hakları ve barış mücadelesini büyütme kararlılığı ile devam edeceğini; Türk Tabipleri Birliği ile bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da kardeş örgüt olarak her yerde bir arada olacağımızı ilan ediyoruz” ifadelerine yer verildi.
MERSİN EMEK VE DEMOKRASİ PLATFORMU’NDAN TTB PROTESTOSU
Mersin Tabipler Odası’nda bir araya gelen Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri gözaltına alınan TTB merkez konsey üyelerinin derhal serbest bırakılması çağrısını yaptı.
Platform adına açıklamayı okuyan SES Mersin Şube Eş Başkanı Yılmaz Bozkurt, yapılan baskın ve gözaltıların susturma operasyonu olduğunu, hekimlerin görevinin yaşatmak olduğunu ve yeminlerine bağlı kaldıkları için cezalandırılamayacağını belirterek, “İstiyorlar ki tüm toplum tek sıra halinde arkalarında dizilsin. Dizilmeyeceğiz. Kimse bizlerden tabutlara yaslanıp poz vermemizi, poz verenleri alkışlamamızı beklemesin. Gençlerimizin ölmemesi, çocuklarımızının geleceğinin karatılmaması, ekmeğimizin daha fazla küçültülmemesi için her zaman barış demeye devam edeceğiz’ dedi.
Başta düşünce ve ifade özgürlüğü olmak üzere, temel hak ve özgürlükleri, hukuku askıya alarak suç işleyen iktidarı bu politikalardan derhal vazgeçmeye çağırdıklarını ifade eden Bozkurt, “Yaşatmayı ant içmiş bir meslek grubu sorumluluğunu yerine getirerek ‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’ açıklaması yapan TTB’ye yapılan baskıları kınıyoruz. Bizler Platform olarak TTB’nin yanında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. Sağlık emekçileri, ilk çığlıktan son nefese kadar insanın yaşamını olumsuz etkileyen bütün uygulamalara karşı çıkmış, çıkmaya da devam ediyor. Özellikle sağlık emekçileri için bu bir tercih değil sorumluluktur.Bu süreçte toplumun tüm kesimlerinin sorumluluğu savaşa, şiddete, çatışmalı süreçlere karşı yaşama sahip çıkmak, barış talebine sahip çıkmaktır’ dedi.
Açıklamanın ardından söz alan Mersin Tabipler Birliği Başkanı Ful Uğurhan, ‘Gerçekten savaş bir halk sağlığı sorunudur .Bunu düşündüğümüzde kitle halinde ölümlere yol açan her şeyin, kitle halinde sağlığın bozulmasına yol açan her şeyin bir sağlık sorunu olduğunu daha yakından fark ettik. Bizler çok büyük bir destek gördük, bunun için teşekkür ediyoruz' dedi. (Mersin/EVRENSEL)
AYDIN TABİP ODASI'NDAN AÇIKLAMA
TTB Merkez Konseyi üyelerinin gözaltına alınmasıyla ilgili Aydın Tabip Odası tarafından yapılan yazılı açıklamada, tutuklamaların düşünce özgürlüğünün kısıtlanması anlamına geldiğini belirterek şöyle denildi: “Söz konusu açıklamaya tamamen ya da kısmen katılıp katılmamak ayrı, o açıklamayı bir suç unsuru olarak görmek ve bu nedenle meslektaşlarımızı tutuklamak ayrıdır. Bu durum düşünce özgürlüğünün kısıtlanmasıdır. Söz konusu açıklama düşünce temellidir. Öyle ki, Tabip Odalarının birçoğunda da bu düşünce destek bulmamış ve bu konuda açıklamalar yapılmıştır. Özgür bir ortam ve demokratik bir yapıdan beklenen tam da budur.
Düşüncelerini açıklaması nedeniyle, Merkez Konseyi üyelerimiz, olağan yolla ifadeye davet edilmeleri yerine evleri, hastane ve muayene odaları basılarak gözaltına alınmışlardır. Bu durum, hukuka ve insan haklarına uygun değildir. Sürecin bütünü endişe vericidir. Aydın Tabip Odası Yönetim Kurulu olarak, meslektaşlarımızın en kısa sürede serbest bırakılmasını talep ediyoruz." (HABER MERKEZİ)
KOCAELİ SES: BARIŞA SAHİP ÇIKMAK BİZİM SORUMLULUĞUMUZ
SES Kocaeli Şubesi, yaptığı yazılı açıklamayla TTB yöneticilerinin gözaltına alınmasını protesto etti.
SES Kocaeli Şube Eş Başkanı Gökhan Bektaş imzalı açıklamada, "TTB’nin yanında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz" denildi.
Açıklamanın satır başları şöyle:
"TTB’ye yönelik sürdürülen baskı, sadece TTB yönetici ve üyelerine yönelik değildir; barış talebini baskı altına alma çabasıdır.
Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak, ilk çığlıktan son nefese kadar insanın yaşamını olumsuz etkileyen bütün uygulamalara karşı çıktık, çıkıyoruz. Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak bu bir tercih değil, sorumluluktur. Savaşa, şiddete, çatışmalı süreçlere karşı mesleki sorumluluğumuz yaşama sahip çıkmak, barış talebine sahip çıkmaktır.
TTB ile dayanışmamızı bir kez daha ifade ediyoruz. TTB yöneticileri bir an önce serbest bırakılmalı, TTB’ye yönelik sürdürülen baskılara son verilmelidir." (Kocaeli/EVRENSEL)
ESKİŞEHİR’DE TTB’YE YÖNELİK BASKIN VE GÖZALTILAR PROTESTO EDİLDİ
Eskişehir’de DİSK, KESK, TMMOB ve EBTO üyeleri yaptıkları basın toplantısıyla TTB Merkezine yönelik baskını ve TTB Merkez Konsey üyelerinin gözaltına alınmasını protesto etti.
Grup adına açıklamayı okuyan DİSK Eskişehir Bölge Temsilcisi Günay Ayaz, TTB’nin “Savaş bir halk sağlığı sorunudur!” başlıklı hekimliğin binlerce yıllık değerlerini savunmaktan başka hiçbir ifade içermeyen basın açıklamasının hedef haline getirildiğini belirterek “İçinde hiçbir suç unsuru olmayan açıklama için soruşturma açanlar, her birinin adresi belli olan şehrimizin saygın doktorlarından Dr Nazım Yılmaz’ında içinde bulunduğu TTB Merkez Konsey yöneticileri ifadeye davet edilmek yerine evleri basılarak gözaltına alınmıştır” dedi.
Gözaltıların muhalif tüm kesimlere yönelik bir gözdağı ve korkutma amaçı taşıdığını ifade eden Ayaz şunları söyledi: “Hekimlerin görevi yaşatmaktır. Yeminine bağlı kaldığı için hekimler cezalandırılamaz. Hiç kimse bizlerden iktidar hırsları için Gençlerimizin ölmesini, çocuklarımızın geleceğinin karartılmasını, ekmeğimizin daha fazla küçülmesi karşısında susmamızı beklemesin. Bizler ülkede barış dünyada barış demeye devam edeceğiz. Üzülerek belirtmek istiyoruz ki, ülkemiz doludizgin uçuruma doğru itilmektedir. Gidişattan kaygı duyanların sıranın kendilerine gelmeden emek, demokrasi ve barış talebi etrafında bir araya gelmeleri ve mücadele etmeleri dışında bir yol, bir seçenek yoktur. Başta düşünce ve ifade özgürlüğü olmak üzere, temel hak ve özgürlükleri, hukuku askıya alarak suç işleyen iktidarı bu politikalardan derhal vazgeçmeye çağırıyoruz. Gözaltına alınan TTB yöneticileri derhal serbest bırakılmalı, başlatılan işlemler sonlandırılmalıdır.” (Eskişehir/EVRENSEL)
BURSA DEMOKRASİ GÜÇLERİ: TTB'NİN YANINDAYIZ
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey üyesi 11 hekimin gözaltına alınmasına tepkiler devam ediyor. Bursa Demokrasi Güçleri bugün Bursa Akademik Odalar Birliği (BAOB) da yaptıkları basın toplantısıyla gözaltıları protesto etti.
Bursa Demokrasi Güçleri adına açıklamayı okuyan İbrahim Mart; "Haftalardır yapılan hazırlıkların, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı’nın “bir gece ansızın gelebiliriz” tehditlerinin ardından 20 Ocak tarihinde başlatılan Afrin operasyonu ile ülkemiz savaş ortamıyla karşı karşıya kalmıştır. OHAL koşullarında her türlü hak arama sürecinin yasaklandığı, keyfi tutuklamalarla muhalif avına çıkıldığı ve bizler tarafından OHAL kaldırılsın demokrasi istiyoruz talebinin savunulduğu bir süreçte, bu savaş konsepti ve “milli güvenlik” söylemiyle hayat daha da çekilmez hale getirilmiştir. AKP’nin ‘milli güvenlik’ meselesi olarak gösterdiği operasyonun arkasında saf tutmaya zorlanan toplum, şovenizmin, militarizmin körüklendiği bir ortamda temel sorunlarını göremez, konuşamaz hale getirilmek istenmektedir. Bunun için ülkesinde ve bölgesinde daha fazla kan, acı ve gözyaşı istemeyen, yurtta ve dünyada barış isteyenleri hedef alan tehditlerin ardı arkası kesilmiyor. Türk Tabipler Birliği’nin hekim olmanın, mesleki sorumluluğun gereği olarak bir açıklama yayınlamıştır. Yayınlanan bu açıklamanın ardından TTB yöneticileri, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı tarafından “terörist seviciliği ve teröre destek vermekle” suçlanmış, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’da durumdan vazife çıkararak bakanlık eliyle savcılığa suç duyurusunda bulunmuş, sonuç olarak TTB Merkez Konseyinin 11 yöneticisinin evleri ve işyerleri basılarak, hatta gayri insani bir şekilde yıllarca Profesörlük yapan insanlara kelepçe takılarak gözaltına alınmışlardır. Hekim olmanın gereği insani ve vicdani bir düşünceyle yapılan bu açıklama sonucu yapılan saldırı, keyfi gözaltı uygulaması ülkenin nasıl tek sese dönüştürülmek istendiğinin açık göstergesidir.
TTB ne söylemişse bizlerde aynısını söylüyoruz. Vicdan sahibi hekimler gibi ölüme karşı yaşamı, savaşa karşı barışı savunuyoruz. TTB adına açıklama yapan Dr. Eriş Bilaloğlu "Hekimliğe yakışanı savunduğumuzdan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Yöneltilen suçlamaların karşısında duracağız.” diyerek bu saldırılara boyun eğmeyeceklerini ifade etmiştir. Dünden bu yana vicdan sahibi, demokrasi özlemi olan tüm kurum, kuruluş ve kişiler TTB İl Binalarının önüne giderek her türlü saldırıyı göze alarak ciddi bir destek sunmuşlardır. İktidarın saldırılarına boyun eğmeyerek barışın yanında saf tutmuşlardır. Bu nedenle bugün barışa dair tüm çabalar, eylemler yaşamsaldır. Halkları düşmanlaştıran bu çılgınlıkta ısrar etmek ülkemizi çıkmaz bir felakete sürükleyecektir. Bizler açıklamaları nedeniyle gözaltına alınan TTB Merkez Konsey Başkanı Raşit Tükel ile Merkez Konsey üyeleri Sezai Berber, Sinan Adıyaman, Selma Güngör, Hande Arpat, Ayfer Horasan, Taner Gören, Funda Obuz, Yaşar Ulutaş, Nazım Yılmaz’ın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Ülkemizdeki darbelerin, savaşların ve ekonomik krizlerin bedelini halkımız ve emekçiler ödemektedir. Savaş naraları atanların çocukları sefa sürerken, yoksul halkın çocukları ölümle sınanmaktadırlar"dedi. (Bursa/EVRENSEL)
BURSA BAROSU BAŞKANI ALTUN: TTB KONSEY ÜYELERİNE YÖNELİK SORUŞTURMA KABUL EDİLEMEZ
Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun, Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi'nin 11 üyesinin gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Altun, "Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” başlıklı basın açıklaması nedeniyle yürütülen soruşturma ve gözaltıların, demokratik hukuk devletinde kabul edilemez olduğunu söyledi.
OHAL süreci ile yargı bağımsızlığının ve demokratik hukuk devletinin diğer ilkeleri ile birlikte temel hak ve özgürlüklerde hukuka aykırı şekilde kısıtlamalara tabi tutulduğunu belirten Altun, "Anayasa ve başta ülkemizin de tarafı olduğu Uluslararası Sivil ve Siyasal Haklar Sözleşmesi uyarınca, ifade özgürlüğü bugün anlaşıldığı üzere yalnızca toplumun geneli tarafından benimsenen görüşlerin açıklanması değildir. Aksine ifade özgürlüğü şiddete çağrı yapılmadıkça toplumun geneli tarafından benimsenmeyen ve hatta rahatsız edici görüşlerin de açıklanmasıdır.
Türk Tabipler Birliği’nin açıklamasında şiddete çağrı değil, aksine bazı kaygılar ve barış talebi dile getirilmektedir. Afrin’e yönelik müdahale ve operasyonun yaratacağı sonuçlar ile ilgili kişi ve kurumlarca duyulan kaygıların ya da görüşlerin, şiddet ve şiddet çağrısı içermeyecek şekilde ifade edilmesinin soruşturmalara ve gözaltı işlemine konu edilmesi kabul edilemez" dedi.
Soruşturma kapsamında verilen gözaltı kararı ile TTB yöneticilerinin ev ve işyerleri ile birliğin merkezinde yapılan arama işlemlerinin hukuka aykırı olduğunun açık olduğunu vurgulayan Altun şunları söyledi: "Ülkemizde son yıllarda soruşturma makamı tarafından davet edilip ifadesi alınabilecek kişilerin yasal dayanak ve zorunluluk olmamasına rağmen sabaha karşı yapılan operasyonlarla gözaltına alınarak adeta kişilerin ve kurumların itibarsızlaştırılmaya çalışılması ne yazık ki olağan bir hal almıştır. Türk Tabipler Birliği yöneticilerine yönelik soruşturma kapsamında da aynı şekilde yapılan gözaltı ve diğer işlemler de hukuka aykırı olduğu gibi, itibarsızlaştırmaya yöneliktir. Kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan Türk Tabipler Birliği Konsey üyelerine bir basın açıklaması nedeniyle gerçekleştirilen bu soruşturma ve gözaltı işlemleri ülkede yaratılan korku ikliminin bir parçasıdır.
Hukuka, demokrasiye, temel insan hak ve özgürlüklerine sahip çıkmak; Avukatların ve Baroların görevidir. Bu nedenle Türk Tabipler Birliği Konseyi üyelerine yönelik başlatılan soruşturma ve gözaltı işlemlerinin demokratik bir hukuk devletinde kabul edilemez bulduğumuzu kamuoyu ile paylaşıyor, tüm kamuoyunu duyarlılığı arttırmaya çağırıyoruz." (Bursa/EVRENSEL)