1 Şubat 2018 08:06
/
Güncelleme: 14:39

10 Ekim davası: Sanıklar göz göre göre birbirlerini korudu

Birkan BULUT 
Damla YELTEKİN
Ankara

10 Ekim Ankara Katliamı davasının 7. duruşmasında sanıkların çeşitli yerlerdeki fotoğrafları ve görüntüleri tartışma yarattı. Keban Barajı’nda hatıra fotoğrafı çektiren sanıklar, fotoğraf çektirdikleri kişileri tanımadıklarını “Barajda karşılaştık”larını iddia ettiler. Müşteki avukatı Ahmet Özdel, sanıkların diğerlerini koruduğunu çünkü örgütün hâlâ faal olduğunu vurguladı.

‘SIRADAN EŞLER DEĞİL’

Sanıkların eşlerinin "sıradan eşler" olmadığını vurgulayan Özdel, Esin Durgun’un eşi Halil’den şüphelendiğini hatta kayıt almak için kamera almaya çalıştığını söylediğini hatırlattı. Mahkemede sanıkların örgüt üyesi mi yoksa yöneticisi mi olduğu konusunda bir değerlendirilme yapılmadığını belirten Özdel, bu dosyadaki en büyük eksiklerden birinin bir örgüt şeması olmaması olduğunu söyledi. Özdel, Esin Durgun’un üzerinde çıkan para miktarı, eşiyle görüşmediğini söyleyen Hatice Aklatın’ın üzerinde çıkan para miktarları ve telefon görüşmelerinin durumu değiştireceğini söyledi. Özdel, Hatice Akaltın’ın eşinin hiç Türkiye’yi terk etmediğini söylemesine rağmen telefon görüşmelerinin Metin Akaltın’ın çatışma bölgesinde olduğunu ve Hatice Akaltın’a aylık bağlandığını ortaya çıkardığını anlattı.

SANIKLAR MAHKEMEDE YİNE GERİLİM YARATTI

Özdel, Hüseyin Tunç’un ve Yakup Karaoğlu’nun tüm katliamdaki sanıklarla ilişkisi olduğunu belirterek, Hacı Ali Durmaz’ın ise Suriye’ye gidip eğitim aldığını söylemesine rağmen bir şeyleri gizlediğine dikkat çekti. Özdel, “Çünkü örgüt hâlâ faal ve bu sanıklara güven veriyor” dedi. Metin Akaltın’ın kasaplık yaptığını söylemesine rağmen hiç et taşımadığını ve elindeki kolilerle bomba malzemesi taşıdığının soruşturmada ortaya çıktığını belirten Özdel, “Bir kasap neden katliam sanıklarının bilgisayarlarını taşır?​” diye sordu. Özdel’in Suphi Alpfidan’ın ne zaman katliam olsa araçlarda parmak izlerinin çıktığını söylemesi üzerine Alpfidan “Sadece bir yerde parmak izim var” diyerek bağırdı. Özdel bunun üzerine Yunus Durmaz’ın evindeki poşette de Alpfidan’ın parmak izi çıktığına dikkat çekti. Sanık Mehmemedin Baraç’ın telefonlarında çok sayıda kesilmiş baş ve ceset fotoğrafları çıktığını da anlatan Özdel, “Sıradan bir insanın kurduğu dernek her seferinde Suriye’ye militan gönderir mi?​” diye sordu.

SEDAT PEKER İLE SAVUNDU

Sanık Alpfidan’ın avukatı Akın Deniz, daha önceki de parmak izinden bahsedildiğini belirterek poşetin getirilmesini istedi. Hacı Ali Durmaz’ın avukatı Hatice Aydın, gelen dökümanlarda bir suç unsuruna raslanamadığını savundu. Müşteki avukatlarının iddialarını yoruma dayalı olduğunu söyleyen Aydın, müvekilinin somut suç unsuruna sahip olmadığını iddia etti. Erman Ekici, emniyet patlaması davasından kendisinin ayrıldığını söyledi. Ekici, avukatların yalan attığını savundu. Yakup Karaoğlu, avukatlara yönelik “kendi yaşadığı devleti bile Avrupa’dan heyet getirerek suçlayan zihniyet, benim dini anlayışıma anlam yükleyerek size sunmaya çalışıyorlar” dedi. Halil Durgun’u Suriye geçirdiğini reddeden Karaoğlu, onunla husumeti olduğunu dile getirdi. AKP ve CHP’lilerin birbirini fotoğraflarla 'FETÖ’cü olarak suçladığını belirten Karaoğlu, Sedat Peker’in düğününe katılanları örnek vererek “Kimse bunları tutuklamadı” dedi. 

SAVCILIK KİME BİLGİ VERDİ?

Müşteki avukatları birgün önceki duruşmada savcılığın dosyada kısıtlılık kararı olmasına rağmen hazırladığı bilgi notuna dikkat çekmişlerdi. 17 Şubat 2016 tarihli bilgi notunda Yunus Durmaz’ın bilgisayarında çıkan Arapça metinlerde IŞİD ile YPG’nin 2014 yılındaki esir değişiminden bahsedildi. Ancak kime yazıldığı belirtilmeyen bilgi notunda kullanıllan “arz ederim” hitabı nedeniyle notun üst makama verildiği düşünülüyor. Söz konusu bilgiler o dönem basında da yer almıştı. Müşteki avukatlar hiç kimsenin  bilgi alamadığı bir dönemde savcılığın neden kime verildiği belli olmayan bir bilgi notu hazırlayarak kokteyl terör iddiasını ispatlamaya çalıştığını sordular. 

'ÖRGÜT ORTADAN KALKTI, TAHLİYE İSTİYORUM'

10 Ekim davasının 7. grup duruşmalarında ara karar için mhekeme heyeti ara verdi. Sanık avukatı Orhan Şahin müvekkileri için böyle tahliye istedi: “Gücünüz sanıkları burada tutmaya mı yarıyor? İşte suç. O terör örgütünün başı Amerika Birleşik Devletleri. Varsa suç duyurusunda bulunsun. Terör örgütü ortadan kalktı. Müvekkillerimin tahliyesini istiyorum” dedi.

POLİS NEDEN GELİP ANLATMIYOR?

Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda sanık savunmalarının alınmasına devam edildi. Sanık Suphi Alpfidan, katliamda yakınlarını kaybeden aileler kadar suçsuz olduğunu iddia etti. Havuz sistemi ile emlakçılık yaptığını ve bu nedenle hissesi olan yurt dışındaki kişilerin kendisini aradığını anlatan Alpfidan, "IŞİD’ci olduğu için" biri hakkında ihbar da bulunduğunu ve hâlâ bir polisin mahkemeye gelip bunu söylemediğini ifade etti.

Metin Akaltın, eşiyle yaptığı görüşmelerle ilgili beyanların yalan olduğunu iddia ederken, Nihat Ürkmez, Afganistan ve Bosna Hersek’e gittiğini reddetti. Hüseyin Tunç de gübre taşıması ile ilgili daha önceki beyanını tekrarladı. Talha Güneş ise avukatların sordukları sorularda ne istediklerini sorarak “Yoksa marjinal gruplara istihbarat toplamak için mi istiyorlar” diye sordu.

AVUKATLARA VE KADINLARA HAKARET

Mehmedin Baraç, avukatların Avrupa’daki birçok örnekle sanıkların soykırım ve savaş suçlusu olarak yargılanması talebine karşı kendisini, Almanya'da TIR’la insanların üzerine giden saldırganın yanındaki kişinin bir gecede serbest bırakıldığını, Reina katliamcısına silah sağlayan kişinin kırmızı bültenle aranmasına rağmen Avrupa tarafından iade edilmediğini söyleyerek savundu. Baraç’ın bir müşteki avukata “Dört göz” demesi ailelerin tepkisine neden oldu. Diğer sanıklar gibi avukatları yalan söylemekle suçlayan Baraç, “Devletin koskoca hakimi savcısı mı yalan atacak, avukat mı yalan atacak? Bence avukat yalan atıyor” dedi. Kendisine küfür edildiğini iddia eden Baraç, “Ben kadından bir şey beklemem ama erkek adam lafını alıp söyler” sözleri mahkeme salonunda kadınların öfkelendirdi.

Sanık Esin Altıntuğ, 7 Ekim 2015 tarihinde hücre evi olmasına ilişkin kendisini “O fotoğraflardaki kişi ben değilim. Ben o tarihte İstanbul’da Hilton Otel’de kalıyordum" diyerek savundu.

Mütalaasını veren savcı, Yakup Şahin’in nakil talebinin değerlendirilmesini, yazılan yazıların beklenmesini, firari sanıkların tutuklama kararının devamını ve sanıkların tutukluluğunun devamını istedi.

Savcı ayrıca müşteki avukatların, Ankara ve Antep'te IŞİD soruşturmalarını yürüten savcılar ile Antep Emniyet Müdürlüğü hakkındaki suç duyurusu talebini, bir kısım sanıkların HTS kayıtlarının istenmesi ve istihbarat raporlarının istenmesi taleplerinin reddini istedi.

SAVCILAR HAKKINDA SUÇ DUYURUSU TALEBİ REDDEDİLDİ

Mahkeme heyeti, Yunus Durmaz'ın adli tıp ve otopsi raporunun yeniden istenmesine, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığından Savaş Yıldız'ın iletişim kayıtlarının istenmesine, kamera tutanaklarında x ve y hakkında soruşturma olup olmadığı için Antep savcılığına yazı yazılmasına, Antep emniyetine yazılan müzekkerelerin tenkidine, tanık polis B.B.D. hakkında idari veya adli soruşturma olup olmadığı konusunda Antep emniyetine yazılan müzekkerenin tenkidine, sanık Suphi Alpfidan yönünden muhbir görüşme tutanağı olup olmadığı konusunda istihbarat daire başkanlığına müzekkere yazılmasına, soruşturmayı yürüten savcılar hakkında suç duyurusu talebine mahkeme yer olmadığına, katılan vekillerinin tanık dinlenmesine talebinin reddine, yazılan müzekkerelere cevap yazılmadığında suç duyurusunda bulunulacağından müşteki avukatların belgeleri elden alma yetkisi talebinin reddine, sanıkların tutukluluk halinin devamına ve diğer duruşmanın 4-5 Nisan 2018 tarihine ertelenmesine karar verildi.   

10 EKİM AİLELERİ: BARIŞ DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ

10 Ekim-Der açıklama

10 Ekim Ankara Katliamı davasının 7. duruşması sonrası aileler, yaralılar ve avukatlar basın açıklaması yaptı. Açıklamada, ‘Barış demeye devam edeceğiz’ denildi.

İki gün süren duruşmada ara kararın ardından katliamda hayatını kaybedenlerin aileleri, yaralılar ve avukatlar açıklama yaptı.  Avukat Ahmet Özdel, mahkemenin yazdığı birçok ara karara Gaziantep Emniyet Müdürlüğü ve ilgili mahkemelerden cevap gelmemesini eleştirdi. Özdel şunları söyledi: “Bizlerin, katılımcıların ve ailelerinin ısrarlarıyla bu cevaplar gelecek. Eğer aileler, yaralılar, halk gelmezse bu mahkemelerden adalet gelecegine inanamayız. Hak verilmez alınır. Israrla bunu takip etmemiz gerekiyor. Mahkeme takip ettiğimiz için tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.”

‘TTB DESTEĞİNE POLİS UYARISI’

10 Ekim-Der Başkanı Mehtap Sakinci Coşgun, barış çağrısı yaptıkları için TTB yöneticilerin gözaltına alınmasını kınadıklarını söylediği sırada polis tarafından uyarıda bulunuldu. Coşgun konuşmasının devamında, “Biz 2 yılı aşkın süredir büyük bir mücadele veriyoruz. Bize kimse altın tepside adalet vermeyecek. Bizim canlarımız çok değerliydi. Burada olmaya devam etmek zorundayız” dedi. Davanın bir sonraki duruşması 4-5 Nisan’a ertelendi. 

Evrensel'i Takip Et