TTB'ye destek verenlere operasyon: Gözaltı ve eyleme saldırı
Barış çağrısı yapan TTB yöneticilerinin gözaltına alınmasına sosyal medyada tepki gösterenler gözaltına alındı, Çapa'daki eyleme ise polis saldırdı.
Afrin operasyonuna ilişkin barış çağrısı yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alınan TTB yöneticilerine destek olduklarını açıklayan ve barış çağrısını yenileyerek serbest bırakılmalarını talep edenlere yönelik baskılar sürüyor. Ankara'da sabah saatlerinde düzenlenen ev baskınlarıyla çok sayıda kişi gözaltına alındı. Öte yandan gözaltıları Çapa’daki İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi önünde protesto etmek isteyen yurttaşlara polis saldırdı.
ANKARA'DA EV BASKINLARI
Ankara'da sabah saatlerinde düzenlenen ev baskınlarıyla aralarında tutuklu HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın danışmanı Songül Akbay’ın da bulunduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında Tarım Orkam Sen Genel Başkanı Hamit Kurt da bulunuyor.
KESK’ten konuyla ilgili yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bu sabah saatlerinde sosyal medya paylaşımları nedeniyle Ankara’da gerçekleştirilen operasyon sonucu aralarında üye sendikamız Tarım Orkam Sen Genel Başkanı Hamit Kurt’un da bulunduğun çok sayıda kişi gözaltına alınmıştır. Bu duruma karşı saat 11.00’da Tarım Orkam Sen Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenlenecektir.”
Öte yandan Öğrenci Kolektifleri üyesi Aysu Simge Taştan, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği üyesi Cevahir Canpolat, Kaos GL üyesi Ali Erol ve Seyri Sokak muhabiri Sibel Tekin ile Emek Erez'in de evlerinde polis arama yaptı.
Ali Erol’un gözaltına alınması gerekçesinin ise “Savaş bir halk sağlığı sorunudur. #TTB’ninyanındayız” tweeti olduğu öğrenildi.
KEMAL AYTAÇ'IN EVİNDE ARAMA
Dünkü Adalet Nöbeti’nde TTB’nin bildirisi okunduğu gerekçesiyle gece Avukat Kemal Aytaç’ın evinde de polis araması yapıldı. CHP Milletvekili Barış Yarkadaş'ın sosyal medya hesabından konuyla ilgili açıklaması şöyle:
"44 haftadır 'Adalet Nöbeti'nin tutulmasını sağlayan Av. Kemal Aytaç'ın evi gece polis baskınına uğradı. Aytaç'ın evi arandı. Dünkü Adalet Nöbeti'nde TTB'nin son bildirisi okunmuştu. Soruşturma buna dair mi bilmiyorum! Kimseye nefes aldırmak istemiyorlar!" (HABER MERKEZİ)
'ÇAPA'DA DÜZENLENMEK İSTENEN EYLEME SALDIRI'
İstanbul Tabip Odası, Demokratik Üniversite Girişimi ve SES Aksaray Şubesi, Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyesi 11 kişinin derhal serbest bırakılmasını istedi.
Çapa'da bulunan İstanbul Tıp Fakültesi bahçesinde açıklama yapmak için bir araya gelen çok sayıda sağlık emekçisi, polis tarafından engelendi. Basın emekçilerinin de alana sokulmadı. Öte yandan sağlık emekçileri itilerek hastaneden uzaklaştırılmaya çalışılıdı. Bunun üzerine sağlık emekçileri, Çapa'dan Cağaloğlu'nda bulunan İstanbul Tabip Odası'na yürüdü.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı, ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş, Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel, Raşit Tükel'in öğrencileri, Halkevleri, Kaldıraç ve Demokrasi İçin Birilk üyelerinin de katılımıyla tabip odasında basın toplantısı düzenlendi.
Basın toplantısının düzenlendiği salona "İyi hekimlik, sağlık hakkı, barış ve demokratik üniversite talebinin kararlı savunucuları TTB Merkez Konseyi Üyesi arkadaşlarımız acilen serbest bırakılsın" yazılı pankart ile Prof. Raşit Tükel, Prof. Dr. Taner Ören ve gözaltındaki diğer TTB Merkez Konsey üyelerinin fotoğraflarının yer aldığı "Onurumuzdur" yazılı dövizler asıldı. Fotoğrafların altına çiçekler bırakıldı.
İlk olarak Doktor İncilay Erdoğan söz aldı. Çapa'da yapılmak istenen basın açıklanmasının engellenmesine tepki gösteren, "Bu ülkenin doktorlarına hastanenin kapısı kapatıldı. Kantine bile geçmemize izin verilmedi. Çay içmemize izin verilmedi. Bu İstanbul Üniversitesinin tarihine kara leke olarak geçsin. TTB merkez konsey üyelerimiz serbest bırakılmasını talep edecektik. Gözaltında tuttuklarını sananlara sözümüz şu, bizim de gözümüz sizin üzerinizde. Bu ülke bizim, gelecek bizim" dedi.
Hastanede okunmak üzere hazırlanan basın metnini okumak üzere söz alan Doktor Coşkun Canıvar, "Akademinin bağımsızlığı ve bilimsel özerklik için mücadeleden vazgeçmeyen, sağlığın metalaştırılmasına, toplumun sağlıksızlaştırılmasına karşı duruşmasında asla taviz vermeyen meslektaşlarımız; seçilmiş İstanbul Üniversitesi Rektörü, İstanbul Tıp Fakültesi öğretim üyesi, TTB Merkez Konsey Üyesi Prof. Dr. Taner Gören de gözaltına alınan hekimler arasındalar. Bu gözaltı saldırısına öğretim üyelerinin yanında yer alarak tepki göstermesi gereken İstanbul Üniversitesi yönetimi, tam aksine Taner Hoca ve Raşit Hocaya 3 ay süreyle görevlerinden uzaklaştırma kararı aldı" dedi.
Canıvar'ın sözlerı sık sık alkışlar ve sloganlarla kesildi. "Baskılar bizi yıldıramaz" sloganları atıldı.
'BARIŞI SAVUNMAK SUÇ DEĞİLDİR'
"Raşit Hoca ve Taner Hocayı bilimden, eğitimden, hekimlikten uzaklaştırabileceğini sananlar, kendilerinin bu kurumu bir üniversite yapan tüm değerlere ne kadar uzak olduklarını bir kez daha kanıtlamış oldular" diyen Canıvar, sözlerine şöyle devam etti:
"TTB Merkez Konseyi'nin oluşturan tüm arkadaşlarımız gibi ölüm ve nefret politikalarına karşı yaşamı ve barışı savunmuşlardır. Bu gözaltılar, bu saldırılar karşısında akademiyi, hekimliği, emeği, düşünce ve ifade özgürlüğünü savunan herkesi bulacaktır. Bizler Taner Hocanın ve Raşit Hocanın öğrencileri, çalışma arkadaşları, meslektaşları, hastaları olarak buradan bir kez daha çağrı yapıyoruz, barışı savunmak suç değildir."
GÜRSOY: ONURLU DURUŞ VE MESLEKİ DAYANIŞMAYLA BASKI REJİMİNE KARŞI ÇIKABİLİRİZ
Basın metnin ardından elli yıllık Türk Tabipleri Birliği'nin tarihinin tanığı ve emekçisi Prof. Dr. Gencay Gürsoy söz aldı. Bugünleri adlandırmakta güçlük çektiğini dile getiren Gürsoy, askeri cunta yönetiminde bile dayanabildikleri iyi-kötü bir hukuk olduğunu söyledi. Gürsoy, "Askeri mahkemelerde bile hukukun temel çizgilerine sadakat gösteren hakimler, yargıçlar vardı. Bugün bunları bulamıyoruz" dedi. Onurlu duruş ve mesleki dayanışmayla inşa edilmek istenen baskı rejimine karşı çıkabileceklerini vurgulayan Gürsoy, Hacamatçılar Derneği'nin kendilerine karşı yaptıkları eylem duyurusunu hatırlattı ve şöyle dedi: "Biz bura olacağız. Demokrasiyi, insan haklarını, barışı ısavunmaya devam edeceğiz. Biz öğrencilerimize öğretiyoruz, savaş bir halk sağlığı sorunudur. Tartışacak yanı yoktur."
SAİK: HÜKÜMETİ HASTALARIMIZ VE ÖĞRENCİLERİMİZ ÖNÜNDE DÜŞÜRDÜĞÜ DURUMDAN DOLAYI KINIYORUM
Türk Tabipler Birilği Delegayonu üyesi ve İstanbul Üniversitesi Demokratik Üniversite Girişim Üyesi Prof. Doktor Pınar Saik ise bugün Çapa'da karşılaştıkları durmunun son derece onur kırıcı ve düşündürü olduğunu kaydetti. Yaklaşık 15 dakika sürecek bir eylem için karşılarına silahlı polislerin ve hastalarına baktıkları özel güvenlik birimlerinin dikildiğini söyleyen Saik, "Öğrencilerimizin ve hastalarımızın önünde bizi bu duruma düşürdüğü için hükümeti kınıyorum. Üniversite yönetiminin yemeyip içmeyip bir karar alarak üniversitedeki en değerli ve öğrencilerin örnek aldığı hocalarımız uzaklaştırmasını kınıyoruz" dedi. Saik dayanışma çağrısı yaptı ve ekledi: "Bugünlerin de geçeceğine ve gelecekte çok daha iyi koşullarda yaşayacağımıza inanıyorum."
TÜRKKAYA: UZAKLAŞTIRMA KARARI DERHAL GERİ ÇEKİLMELİDİR
Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği adına söz alan Gülhan Türkkaya, "Kıymetli insanların yanlarında olduğumuz bildiriyoruz. Son olarak, İstanbul Üniversite Rektörlüğü'nün hocalarımız için adığı 3 ay görevden uzaklatırma kararının hukuki dayanağının olmadığını ve derhal geri çekilmesini talep ediyoruz" dedi.
SES Aksaray Şubesi Güneş Cengiz ise şunları söyledi:
"Bizler hastahanede çalışmaya başladığımızda Tabib Odası ve SES yetkili sendikaydı. Ve gerçekten çok güzel etkinlikler bilgilendirmeler çalışmalar yapılıyordu. Oda ve sendika aracılığıyla onlar bize yaşam felsefesini ve mücadele hattını öğrettiler. Onların bu üniversitede çalışma hakkı var. Öğrencilerim onların tecrübesine, hastaların onların tedavilerine ihtiyacı var."
Raşit Tükel ve Taner Gören'in öğrencilerinden Çağla Kılıç, "Öğrecileri olarak onlardan öğrendiğimiz gibi tüm bu haksız yaptırımların karşısında duruyoruz" dedi. Kılıç, geleceğin hekimleri olduklarını vurguladı ve hekimlik yeminlerini tekrarlardı. (HABER MERKEZİ)
GEBZE EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİNDEN TTB’YE DESTEK
“Savaş bir halk sağlığı sorunudur” başlıklı açıklamanın ardından hükümet temsilcilerinin hedefi haline gelen, hakkında soruşturma başlatılan ve evlerine baskın düzenlenen TTB üyelerinin gözaltına alınmasına bir tepki de Gebze Emek ve Demokrasi Güçlerinden geldi.
Gebze Eğitim-Sen Şubesinde gerçekleştirilen basın toplantısına Eğitim-Sen, MMO Gebze Temsilciği, İHD, CHP, EMEP, HDP ve ÖDP temsilci ve yöneticileri katıldı. Gebze Emek ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını Eğitim-Sen Şube yöneticisi Eylem Bahadır okudu.
Eylem Bahadır AKP’nin herhangi bir politikasını eleştirmek hedef gösterilmek, yargılanmak, gözaltına alınmak, tutuklanmak için yeterli olduğunu belirterek “17 aydır devam eden OHAL, ülkede demokrasi, adalet eşitiki özgürlük, insanca yaşam isteyen herkesi hedef almıştır. Son olarak TTB yöneticilerine yönelik saldırılar, tüm barış yanlılarına yönelik açık bir susturma operasyonudur. Hekimlerin görevi yaşatmaktır. Yeminine bağlı kaldığı için hekimler cezalandırılamaz. İstiyorlar ki, tüm toplum tek sıra halinde arkadalarında dizilsin! Dizilmeyeceğiz. Kimse bizlerden tabutlara yaslanıp poz vermemizi, poz verenleri alkışlamamızı beklemesin!
Gençlerimizin ölmemesi, çocuklarımızın geleceğinin karartılmaması, ekmeğimizin daha fazla küçülmemesi için hemen barış demeye devam edeceğiz. Başta düşünce ifade özgürlüğü olmak üzere, temel hak ve özgürlükleri, hukuku askıya alarak suç işleyen iktidarı bu politikalardan derhal vazgeçmeye çağırıyoruz” dedi.
MMO Gebze Temsilcilik Başkanı Sinan Yücel ise ülkede 17 aydır devam eden OHAL’e karşı demokrasiyi savunmaktan asla geri durmadıklarını belirterek şunları söyledi: “Hekimlerin en temel görevi insanı yaşatmaktır. Görevini yerine getirdiği için hiçbir hekim ceza alamaz. Bu insanlar er ya da geç haklı bulunacak serbest kalacaklardır. Burada amaç bugün iktidar politikalarına karşı gelen kim varsa onları susturmaktır. Bu süreçten hep birlikte kurtulacağız. MMO olarak TTB’nin yanındayız.”
EMEP İlçe Başkanı Hasan ATİK; Yaşanan durumun OHAL ve Afrin politikalarının bir sonucu olduğunu dile getirerek: “Hükümet kan politikası yürütüyor. Ölümler üzerinden siyaset yapılamaz, bu kabul edilebilir değil. Sesini çıkaran barış isteyen herkesi susturmaya çalışıyorlar. Ya biat edeceksiniz ya arkamızdan geleceksiniz diyorlar. Bu savaşın faturası işçi ve emekçiler açısından ağır olacaktır. Birlikte barış diyeceğiz, birlikte yaşamı savunacağız” diye konuştu.
CHP İlçe Başkanı Musa Yılmaz ise “AKP faşizmi son yıllarda iç yüzünü iyice açığa çıkarmıştır. Demokrasisi oturmamış ülkelerde OHAL’e başvurulur. OHAL faşizmin kendi varlığını sürdürmesinin kılıfıdır. Savaş anti demokratik bir yöntemdir. Biz halkların kardeşliğini benimsemiş insanlarız. “Savaşa Hayır” diyoruz. Faşizm sadece Kürt halkına karşı değil, zihniyete ve düşüncelere karşı kendini gösteriyor. AKP önce problemleri yaratıyor, sonra çözmüş gibi gösterip kahramanlığa soyunuyor. Gebze’de Hünkar Çayır’ını hatırlayalım. Başbakan izni olmadan bu arazi satılamaz. Bütün işlemleri gerçekleştirdiler, Gebze’de bulunan STK’lar ve siyasi partiler sürece sahip çıktı. Tepki karşısında farklı bir algı yaratarak Başbakan Binali Yıldırım devreye girdi ve sorunu çözdü dediler. Bütün olaylarda benzer yol izliyorlar. Birlikte hareket edeceğiz, faşizme boyun eğmeyeceğiz” dedi.
İnsan Hakları Derneği Kocaeli Temsilcisi Azize Adıgüzel ülkede her saniyede bir suç işlendiğinin altını çizerek "En temel hakkımızdan bile söz etmemize tahammül edemiyorlar. Yaşam hakkını savunmadan diğer haklarımızı talep etmemiz mümkün değildir. Türkiye’de demokrasi isteniyorsa Kürt sorununun demokratik çözümü olmazsa olmazdır" dedi.
ÖDP İlçe Başkanı Recep Karadeniz AKP'nin iç ve dış politikada tamamen sıkışmış durumda olduğunu söyleyerek "Ancak bugün barışı savunmak iki halkın ortak mücadelesi ile gerçekleşebilir. Bizler bir arada yaşamı savunmalıyız. Mücadele sokaktan geçiyor, birlikte hareket edeceğiz" diye konuştu.
HDP Gebze İlçe Eşbaşkanı Mustafa Altunbaş hükümetin zamanında barışı savunmayanlara hain dediğini ifade ederek şöyle konuştu: "Şimdi barış diyenlere hain diyorlar. Daha dün Bursa’da HDP ve EMEP il başkanları dahil olmak üzere gözaltı operasyonları yapıldı. Bu saldırılar geniş çaplı bir saldırıdır. Bunlara karşı tek çözüm birlik olmaktan geçiyor. TTB’nin yanındayız."
SES AYDIN ŞUBESİ: TTB YÖNETİCİLERİ DERHAL SERBEST BIRAKILMALIDIR
Sağlık Emekçileri Sendikası (SES) Aydın Şubesi, TTB’ye yönelik karalama kampanyasını ve gözaltıları kınadı. Sendika binasında düzenlenen basın açıklamasında gözaltına alınan TTB yöneticilerinin derhal serbest bırakılması ve başlatılan işlemlerin sonlandırılması çağrısı yapıldı. Açıklamaya sendika, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcileri de destek verdi.
Açıklamayı okuyan SES Aydın Şube Eş Başkanı Öznur Özağaç, "Hekimlerin görevi yaşatmaktır. Yeminine bağlı kaldığı için hekimler cezalandırılamaz" dedi.
Barış demeye devam edeceklerini vurgulayan Özağaç, "TTB’nin metnini sahiplendiğimizi ve dayanışma içinde olduğumuzu, TTB’ye yönelik Cumhurbaşkanı ile kimi yandaş kurum ve medya tarafından başlatılan karalama kampanyasını ve hedef gösterme tutumunu kınadığımızı belirtiyoruz. Gözaltına alınan TTB yöneticileri derhal serbest bırakılmalı, başlatılan işlemler sonlandırılmalıdır.” diyerek noktaladı. (Aydın/EVRENSEL)
DEÜ'DE TTB'YE YÖNELİK OPERASYONLAR PROTESTO EDİLDİ
SES İzmir Şubesi, TTB'ye yönelik operasyonla ilgili gözaltına alınan hekimler arasında bulunan Prof. Dr. Funda Obuz'un görevli olduğu Dokuz Eylül Hastanesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde basın açıklaması düzenledi.
Sağlık çalışanlarının yanı sıra taşeron işçilerin ve tıp öğrencilerinin de katıldığı açıklamada 'TTB Onurumuzdur' ve 'TTB'nin Yanındayız' yazan gözaltındaki hekimleri fotoğrafları taşındı. Açıklamada sağlıkçıların barışı istemeye devam edeceği belirtilirken üniversite yönetimine gözaltılara karşı harekete geçme çağrısı yapıldı.
Basın açıklamasını barış bildirisi imzacısı olduğu için üniversitedeki görevinden uzaklaştırılan Prof. Dr. İzge Günal yaptı. Savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunu hatırlatan Günal "TTB sadece bir doğruyu dile getirdiği için gözaltında. Tıp fakültelerinde bu ders olarak okutuluyor. TTB bunu ilk kez yapmıyor. Ülke artık bir diktatörlülükle yönetiliyor. Bu rejimden dolayı gözaltındalar. Hadi savaştan yanasınız görüş açıklama hürriyeti nerede kaldı. TTB görüşünü açıklamayacaksa kim açıklayacak. Sadece devletin dedikleri uygulanacaksa o zaman odalara, kitle örgütlerine ne ihtiyaç var. Burada açıkca herkese gözdağı verilmek isteniyor. O zaman bizim yapmamız gereken hepimizin her ortamda sesimizi çıkarmamız gerekiyor. Ayrıca üniversite yöneticilerinin de tepki göstermesi ve hekimlerin serbest bırakılması için açıklama yapmalı" dedi.
Açıklamanın ardından Obuz'un odasının önüne kırmızı karanfil bırakıldı. (İzmir/EVRENSEL)
SAMSUN'DAN TTB'YE DESTEK: SAVAŞA HAYIR
Samsun'da emek ve meslek örgütleri ile siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri, düzenledikleri ortak basın açıklamasıyla barış çağrısı yaptıkları için gözaltına alınan TTB yöneticilerine desteklerini beyan ettiler.
Grup adına basın açıklamasını okuyan Özlem Deveci, dünyanın her yerinde tabiplerin temel görevinin insanları yaşatmak olduğunu belirtti.
"Barış talebimizi ve haykırışımızı boğmaya çalışanlara karşı bir kez daha 'Savaşa hayır, barış hemen şimdi!' diyoruz" ifadelerini kullanan Deveci sözlerini şöyle sürdürdü:
"Samsun emek ve demokrasi güçleri olarak metnini sahiplendiğimizi ve dayanışma içinde olduğumuzu, TTB’ye yönelik Cumhurbaşkanı ile kimi yandaş kurum ve medya tarafından başlatılan karalama kampanyasını ve hedef gösterme tutumunu kınadığımızı belirtiyoruz." (Samsun/EVRENSEL)