Savaş kutuplaştırmayı artırıyor, işçileri düşmanlaştırıyor
Afrin operasyonu, fabrikalarda ayrışmayı büyütüyor. İstanbul'da görüştüğümüz işçiler 'Birlik olursak hem savaş olmaz hem de hakkımızı alırız' diyor.
Vedat YALVAÇ
İstanbul
Afrin operasyonu sonrası savaşa hayır diyenler birer birer gözaltına alınıp tutuklanırken, patronların ve müdürlerin de kışkırtmasıyla fabrikalarda ayrışma büyüyor, savaşa karşı çıkanlar üzerindeki baskı artıyor. Öyle ki “Savaş iyi bir şey değil. Çünkü insanlar ölüyor” diyen işçiler, “Sen teröristsin, seni şikayet edeceğim”, “Ben asker olsam çeker kafana sıkardım” sözlerini işitir hale gelmiş. Savaş nedeniyle yaşanan kutuplaşmaya tepki gösteren barış yanlısı bir işçi çözüm sürecine geri dönülmesini için işçilerin birlik olması gerektiğine dikkat çekti: “Birleşip mücadele verirsek başarılı oluruz. O zaman savaş da olmaz, hakkımızı da alırız. Birleşmediği sürece hiçbir sorun çözülmez.”
SENİ BAŞKANA ŞİKAYET EDECEĞİM
Gıda fabrikasında çalışan Ardahanlı Kürt bir işçiyle başlıyoruz konuşmaya. “Savaş iyi bir şey değil. Çünkü insanlar ölüyor. Savaş olmasın, kimse ölmesin, çocuklar yetim kalmasın” diyen 1 çocuk babası işçi, şunları söyledi: “Ben herkes için üzülüyorum. Asker de babasının, anasının oğlu, Suriye’deki de anasının, babasının oğlu.” Bu sözleri işyerinde de dile getirmiş ve ‘terörist’ olmakla suçlanmış: “Demez olaydım. Bana döndü ‘Sen PKK’lısın. Seni Başkana şikayet edeceğim’ dedi. Biz hepimiz biriz, Türk’ü, Kürt’ü yok bu işin. Herkesin kardeşçe yaşaması lazım. İnsanı insan gibi görmesi, hor görmemesi, tepeden bakmaması gerekir.”
SANKİ BAŞKA ÜLKEDE YAŞIYOR
İşçilerin sabah 08.00’de fabrikaya gelir gelmez kahvaltı yapılan salonda televizyonu açtığını ve savaşı konuşmaya başladığını dile getiren kağıt ambalaj fabrikasında çalışan bir işçi, şunları aktardı: “Amerika’ya kafa tutuyoruz. Girme dediği halde giriyoruz. Teröristlere karşı savaşıyoruz’ diyorlar. Bir tane usta sanki başka bir ülkede yaşıyormuş gibi, ‘Bak ülkede zam yok. Savaş halidir istese maaşlarımızı bile vermeyebilir. Ama bak herkesin elinde telefonları var’ diyor. Müdürler de savaşı konuşuyor; ‘Savaş halindeyiz, tabii ki şehit olacak. Onlar cennete gidiyor’ diyorlar.”
SEN DE TERÖRİSTMİŞSİN
Türk kökenli bir işçi olduğunu ve ısrarla hangi partiye oy verdiğini soran arkadaşına HDP’ye oy verdiğini söylediğini dile getiren işçi, sonrasını şöyle aktardı: “Önce bir irkildi. Geri durdu ve şunu söyledi; ‘Sen de teröristmişsin. Ben asker olsam çeker kafana sıkarım.’ Ben de böyle siyaset mi olur? Sen AKP’ye diğeri, MHP’ye, ben de HDP’ye oy veririm. Elimizde falçata vardı, ‘O zaman çekip bir birimizi keselim. Böyle kutuplaşarak siyaset mi olur’ dedim.”
150 kişilik fabrikanın çoğunluğunun AKP’ye oy verenlerin oluşturduğunu söyleyen işçi, devam etti: “Daha çok İsmail Ağa Cemaatine mensup işçiler çalışıyor. Herkes baskı altında. Ben yeni girdim işe. Boyahanede bir usta var. Geçenlerde yanımıza gelip yanımızdaki ustaya bunları AKP’li yapacağız ona göre, başlayın örgütlemeye’ dedi. Ben de ‘Kralınız gelse beni AKP’li yapamaz’ deyince hemen somurtup gitti. Bir tane göçmen işçi var. 5 vakit namaz kılıyor. AKP’ye oy vermiyor. ‘Sen 5 vakit namaz kılan bir insansın nasıl AKP’li olmazsın’ diyorlarmış. O da ‘Dini AKP getirmedi ki ona inanayım’ demiş. Kendi anlattı.”
İNSANLAR BİRBİRİNE NEFRETLE BAKIYOR
7 Haziran seçimleri sonrasında yaşanandan daha büyük bir kamplaşmanın oluştuğuna dikkat çeken mobilya aksesuar fabrikasında çalışan bir işçi, fabrikada insanların birbirine nefretle bakar hale geldiğini söyledi “Biri bir şey dediği zaman hemen terörist ilan ediyor” diyen işçi devam etti: “Bu savaşı kendi çıkarlarına olduğuna inanıyorlar. Bunun aksini savunup ‘Bu savaşın faturasını bizim cebimizden çıkacak dediğimiz’ zaman bile kabul etmiyorlar. İşçinin birine ‘Asgari ücret belirlendiği dönem işçiden fedakarlık bekleyenler savaş için neden bu kadar para harcıyorlar?’ diye sorduğum da ‘Sanan ne, sen devletin işine karışamazsın’ yanıtını aldım. Ölen YPG’lisi olsun, askeri olsun ‘neden ölsün’ dediğimiz zaman, ‘Vatanımızı koruyoruz. Yanı başımıza kadar gelen teröriste göz yumacak değiliz’ diyorlar.”
SAVAŞLA BİR ŞEY ÇÖZÜLMÜYOR
23 yaşında bir çocuk babası gıda işçisi de çözüm sürecine dönülmesini istiyor. Her gün ölüm haberleri geldiğine dikkat çeken işçi, “PKK’nın kökünü kurutacağız diyor. Nasıl kurutacaksın? ’90’lardan beri vuruyor, vuruyor bitmiyor. Savaşla bir şey çözülmüyor. Çözüm sürecinde ne kadar güzeldi. Ne asker ölüyordu, ne sivil ölüyordu, ne başkası...”
2013’te kurulan çözüm masasına dönülmesi gerektiğini söyleyen mobilya işçisi, bunun da ancak işçiler birleşirse gerçekleşeceğine inanıyor: “Birleşip emeğin mücadelesini verirsek başarılı oluruz. O zaman siyasette de başarılı oluruz. O zaman savaş da olmaz, hakkımızı da alırız. Birleşmediğimiz sürece hiçbir sorun çözülmez.”
‘ZARARI HEP BİZ GARİBANLARA’
Çalıştığı fabrikada savaşın pek konuşulmadığını anlatan Tokatlı ve Türk kökenli 2 çocuk annesi metal işçisi, “Geçenlerde bizim orada bir kadının oğlu askere gitti. Giderken de şehit olabilirim demiş. Annesi de dönmüş bunu anlatıp ‘Vatan sağ olsun’ diyor. Ben vatan sağ olsun demem. Çocuklarımız pisi pisine ölüyor. Devletin işine böyle geliyor. Saf insanları böyle kandırıyorlar. Savaşı devletler çıkarıyor. Çünkü bundan çıkarları var. Halk savaş istemiyor, devlet onları savaşa ikna ediyor. Madem vatanı kurtarmak istiyorlar zenginler, vekiller çocuklarını göndersinler savaşmaya” diye tepki gösterdi. Savaşarak bir yere varılamayacağının söyleyen işçi şunları söyledi: “Kardeşçe bir yere varmak lazım. Savaşın zararı hep biz garibanlara. Bak kaç şehit oldu. Analar hep ağlıyor. Devletin hiç umurunda değil.”
AKP’Lİ İŞÇİ: TÜRKİYE’DEN YENİ BİR SURİYE YARATMAK İSTİYORLAR
Vana üretimi yapan bir metal fabrikasında çalışan bir AKP’li işçi, fabrikasında ağırlıklı görüşün operasyona destek yönünde olduğunu aktardı.
ABD ve Rusya’ya karşı bir tepkinin olduğunu dile getiren işçi, “Pek çok işçi bu iki ülkenin orayı silahlandırdığını ve savaşı devam ettirmek istediklerini düşünüyor. Bu iki ülkenin güç dengeleri kurmak istemeleri bu savaşa neden oluyor. Ben de böyle düşünüyorum. Bölge kendi kaderine bırakılsa sorunların çözüleceğini düşünüyorum. Perde arkasında ne yaşandığını bilmiyorum ama gazetelerden, televizyonlardan öğrendiğim kadarıyla ‘Halkımızı korumak için girmek zorundayız’ deniliyor. Ama gerçek neden o mu bilmiyorum” dedi.
“Afrin operasyonu oy için yapılıyor” tespitine katılmayan işçi, ancak operasyonun AKP’nin işine yaradığını söyledi.
SAVAŞ OLMAMASI LAZIM
“Fikir ne olursa olsun insan hayatına karşı kastedecek kadar değerli değildir” diyen işçi, devam etti: “İnsanların bir birini anlaması için bir sürü iletişim kanalı var. Ama savaşa başvuruluyor. Rusya ve Amerika Türkiye’yi savaşın için çekmeye çalışıyor. Türkiye’yi parçalamak istiyor. Türkiye’den yeni bir Suriye yaratmak istiyorlar. Yıllardır bizi de PKK diye diye birbirimize kırdırttılar. Ben Kafkas göçmeniyim ama benim ailemde Kürt’ü de var, Alevi’si de var. Partilerin yaptığı siyaset bizi de kendi aramızda ayrıştırdığını düşünüyorum. Partilerin görüşleri üzerinden insanlar birbirine hakaret ediyor. Fabrikada hangi siyaset fazlaysa diğeri azınlıkta kalıyor, yalnızlığa itiliyor, az konuşuyor.”
ÇÖZÜM SÜRECİNDE HEYECANLANMIŞTIM
Çözüm sürecinde döneminde çok heyecanlandığını söyleyen işçi, şunları söyledi: “Selahattin Demirtaş’ın konuşmaları, İmralı’dan gelen mektuplar, hükümetle yapılan görüşmeler olunca ‘Çok şükür artık kimse ölmeyecek, herkes anladı artık, her şey düzelecek’ dedim.” Çözüm sürecini ne AKP’nin ne HDP’nin, ne de PKK’nin bitirdiğini düşünüyor. “Birileri düğmeye bastı” diyen işçi, masaya tekrar dönülmesini istese de hükümetin artık dönemeyeceğini düşünüyor. İşçi şöyle devam etti: “O kadar çok şey oldu ki dönmemesi için. Geri döndüğü zaman nasıl anlatacak? Ama gönül ister ki dönülsün.” Savaşın bitirilmesi konusunda sendikalara, sivil toplum kuruluşlarına büyük iş düştüğünü düşünen işçi, “Savaşı bitirecek bir kitle oluşturabilirler” dedi. “Savaşa hayır” diyenlerin gözaltına alınmasını ise “Sırf fikrini söylüyorlar diye insanların tutuklanması doğru değil” diye tepki gösterdi.