16 Şubat 2018 01:03

4 işçinin öldüğü TÜPRAŞ: Üretim durmasın kâr azalmasın!

TÜPRAŞ'ta iş cinayetinde 4 işçinin ölümünün üzerinden 4 ay geçti ama rafinerideki çalışma koşulları iş cinayetinin yaşandığı gün olduğu gibi sürüyor.

Paylaş

Turan KARA
İzmir

TÜPRAŞ’ta geçtiğimiz yıl 4 işçinin ölümünü getiren taşeronlaştırma, özelleştirme ve kâr hırsı doludizgin devam ediyor. Ölümlerin üzerinden 4 ay geçmiş olmasına rağmen, rafinerideki çalışma koşulları iş cinayetinin yaşandığı gün olduğu gibi sürüyor. Ölümleri getiren koşullarda değişme olmazken, TÜPRAŞ’ın kârında ise yine büyük değişiklikler var: TÜPRAŞ’ın iş cinayetinin yaşandığı 2017 yılı net kârı, önceki yıla göre yüzde 112.6 artarak 3.81 milyar lira oldu! İşçiler, iş cinayetlerine karşı mücadelenin öncülüğünü sendikaları Petrol-İş’in Aliağa Şubesinin yapması gerektiğini söylüyor. 

 {{334921}}

TÜPRAŞ YÖNETİMİNİN SUÇU YOK MU?

Mahkemede yaşanan gelişmeleri konuştuğumuz TÜPRAŞ işçileri, iş cinayetini getiren temel nedenleri şöyle sıraladı: Az işçi ile çok iş yapmak, işletmenin rutin bakımlarının taşeron firmalara devredilmesi ve kâr hırsı. Söz konusu nedenlerin yaşanan iş cinayetinin ardından hâlâ devam ettiğine dikkat çeken işçilerin mahkeme sürecinden çıkacak sonuçtan da beklentisi yok.

TÜPRAŞ’ta yasal normlarda iş güvenliği ve işçi sağlığı kurallarına uyulmasının TÜPRAŞ gibi 30 yıllık bir rafineri için iş güvenliği önlemlerinin alındığı anlamına gelmediğini söyleyen işçiler, “Örneğin işletmede bir çeşit yazılı olmayan norm kadro anlayışı var. Bu teamüllere göre işletiliyor, 30 yıl öncesinin ve kamu işletmesinin özellikleri ile doğmuş teamüller. Bunlar hem eskidi hem de artık kamu şirketi değil özel şirket. Uluslararası standartlara uygun hale gelmesi gerekir. İzmir rafinerisi 1 milyon metrekarelik alana yayılmış, 112 tankı bulunan ve 970 bin metreküp petrol işleme kapasitesi varken personel sayısı 39. İzmit’te ise 93 tank, 912 bin metrekare ham petrol kapasitesi mevcutken ve 560 bin metrekare alan bulunuyorken, 61 personel ile çalışılıyor. Diğerleri de farklı. Baş operatörler, kontrol operatörleri ve altında çalışan işçiler ve bunların iş yükü değişiyor” dedi.

‘BAKIM ÜRETİMİ DURDURACAK MI?​’

AKP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ’ın TÜPRAŞ patlamasının ardından yaptığı “Şu an rafinede hayat normale dönmüş gözüküyor. İşletme çalışmaya devam ediyor” açıklamasını hatırlatan işçiler, “30 yıllık fabrikanın bakım onarım işi haliyle yeni ve de modern fabrikaya göre olmaz. Bakım gerektiren koşullar ‘Üretimi durduracak mı, durdurmayacak mı’ kriterine göre yapılıyor, Eğer üretim duracaksa, görmezden geliniyor, ta ki arıza üretimi durdurana kadar. Eğer üretim durmuyor ama sağlıksız koşullarda üretiliyorsa da görmezden geliniyor” diye konuştu. 

İŞ CİNAYETİNDEN SONRA HER ŞEY AYNI...

İş cinayetinden sonra her şeyin aynı olduğunu, işçi sağlığı ve güvenliği açısından görmezden gelinen bir çok şeyin olduğunu vurgulayan bir işçi, şunları söyledi: “Kimse çalışmama hakkını kullanamıyor. İşçi doğrudan amirle karşı karşıya geliyor bu da ciddi sıkıntılı bir durum. Taşeron olduğunda zaten sendika orada olamıyor ve onlar hem iş eğitimi, teknik  bilgisi olmadığı gibi hem de baskıyla çalışıyor. Tehlike buradan doğuyor.” 

TAŞERON ŞİRKET HAK EDİŞİ ALMA DERDİNDE

İşletmenin bakım onarım işlerinin rutin işler olduğu halde taşerona verilmesinin maliyet-kâr ilişkisi ile doğrudan bağlantısı var. Yaşanan faciada patlamaya sebep olan davranış, bir rafineri işçisi için sıradan ve günlük bilgi olmasına rağmen, teknik eğitim almamış bir taşeron işçi için cana mal olan eksiklik oluyor. İşçiler taşeron çalışmaya ve iş cinayetlerine karşı kapsamlı bir mücadeleyi ancak Petrol-İş Aliağa Şubesi öncülüğünde verilebileceğini düşünüyor.

CİDDİ BİR KAMUOYU OLUŞTURMAK GEREKİYOR

Konuyla ilgili açıklama yapan Petrol İş Aliağa Şube Temsilcisi Veysel Gündüz “TÜPRAŞ’taki patlamayla ilgili mahkeme sendikayı taraf olarak kabul etmiyordu, ailelerin de vazgeçmesiyle kamu davasına dönecektir. Bu artık sendikayı aştı toplumsal bir vaka haline geldi. Bunu bir şekilde siyasilerin gündemine oturtmamız lazım. Ciddi bir kamuoyu oluşturmak gerekiyor. TÜPRAŞ’ta iş düzenlemesini birçok yere göre iyi noktaya getirdik, kişisel koruyucu ekipmanlarını şu anda hepsine veriyoruz. Sorun ise müteahhit firmaların işe aldıkları iş güvenliği ve çevre uzmanlarının gerekli belgeleri taşıdıkları halde bu iş kolunda deneyime sahip olmamalarından kaynaklanıyor” diyerek iş güvenliği için belge sahibi olmanın yetmediğini vurguladı.

‘İSG UZMANI BAĞIMSIZ OLMALI’

Gündüz şöyle konuştu: “Bizim sektörde baktığında her şey standartlara ve yasalara uygun, ama nitelik açısından uygun mu, değil. Belge olması yasal açıdan yeterli ama nitelik açısından yeterli değil. En büyük sıkıntımız bu. TÜPRAŞ diyor ki; ‘Ben gerekli şartları koyuyorum ve bunlar belgeli.’ Bir de her zaman söylediğimiz gibi iş güvenliği uzmanlarının işverene bağlı olmadan yani direkt Çalışma Bakanlığına bağlı olarak çalışması gerekiyor. Öbür türlü sonuçta kendi şirketinde çalışıyor ve şirketinin işini engellemiş oluyor, patron bunu kabul etmez. Temel sorun bağımsız olmamaları.” 

Petrokimya sektöründe kağıt üzerinde belge sahibi olmanın yeterli olmayacağına dikkat çeken Gündüz, “Mesela kazanın olduğu esnada bizim kadrolu işçi arkadaşımız asla o tanka girmezdi. Çünkü bizim işçi arkadaşımız şunu bilir kör tapayı aldıktan sonra işlem yapılmaz. Ama bunu müteahhitten gelen arkadaşımızın bilebilme şansı yok, ama belgesi var. Taşeronda bu niteliği sağlamak mümkün olmuyor. Tek firma olsa bunu kontrol etme şansımız olabilir ama 50’ye yakın firma var” dedi. 

NE OLMUŞTU?

TÜPRAŞ Aliağa Rafinerisinde bakım çalışması yapılan tankta meydana gelen patlama sonucu 4 taşeron işçi hayatını kaybetmişti. 11 Ekim 2017’de yaşanan faciada çok büyük kayıpların sınırından dönülmüştü. 4 ay sonunda Karşıyaka İş Mahkemesinde başlayan davada ilk olarak “Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak” iddiasıyla haklarında dava açılan 5’i tutuklu 8 sanıktan tutuklu olanlar tahliye edildi. Hayatını kaybeden işçi yakınları “Zararlarının karşılandığı ve şikayetçi olmadığını” beyan etti. Tutuklu sanıklar taşeron firma Beka Proje Sahibi Bedrettin Karataş, Montaj Ustabaşı Ali Battal, İşletme Emniyet Uzmanı Esfet Bilici, Şantiye Müdürü Muhammed Hulusi Gözüak, Bakım Başmühendisi Mehmet Emin Tuna ifadelerini vererek bilirkişi raporuna itiraz etti. 

ÖNCEKİ HABER

Afrin operasyonu ülkeyi daha güvenli hale getirmedi

SONRAKİ HABER

‘Nefret ortamı kimlikleri gizlemeye zorluyor’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa