Durdurun dünyayı
Kanla ateşle kavrularak savrulan dünyamızı durdurmak gerek. İnmek için değil, yaşamı sürdürmek için...
YOK EDİCİ GÜNLER
Gök gürlediğinde yağmur yağar, toprak suyunu içerek yeşerir, ortalık serinlerdi. Ne gök gürlüyor ne yağmur yağabiliyor şimdi. Roketler gürlüyor, ateş yağdırıyor, toprağın altını üstüne getirerek ortalığı kavuruyor. Önüne gelen ne varsa yok ederek.
İNSANSIZLAŞMAK
Yıkıcı bir çağ bu yaşadığımız. Yakıcı. Yürek paralayan. Kan dökücü. Üstelik bizi birbirimizden ayırarak bir araya gelmemize izin verilmeyen bir çağ. Tekleştiren. Yalnızlaştıran. Sessizleştiren. İnsansızlaşmamız için.
SEVGİ ORDUSU
Bir sevgi ordusu yaratmak gerek. Betonları kırarak dünyayı topraklaştıracak bir sevgi ordusu. Ağacı ağaca, suyu suya, havayı havaya, çiçeği çiçeğe kavuşturacak; yürekleri yeniden sevgiyle dolduracak olan.
DURDURUN DÜNYAYI
Kanla ateşle kavrularak savrulan dünyamızı durdurmak gerek. İnmek için değil, yaşamı sürdürmek için...
KORİDOR
Karanlığa açılan kapılarla aydınlığa açılan kapıların sürekli açılıp kapandığı alacakaranlık, dar koridorundan geçiyoruz...
BU KENTE
Her gün biraz daha sıkışıyoruz. Metroya, metrobüslere, tramvaya, otobüslere, minibüse, caddelerle sokaklara, blok apartmanlardaki dairelere -hücrelerimize- tıkıştırıyorlar. İnsan silolarına dönüştürdükleri bu kentte...
SEVMEK
“Bir insanı sevmekle başlar her şey!” demişti Sait Faik.
Çünkü acıları sevince dönüştürmenin mutluluğudur sevmek.
YENİDEN
Bir şeye yeniden başlamak eskinin kalıntılarını yinelemek olmamalı. Yenilemek yerine yeniden yapım olmalı.
ŞARKILI GÜNLERDE
Sessiz kaldığımız sürece sesimiz içimize kaçar. Dilsizleşiriz. Sesimizi çıkardığımızdaysa güçlenir. Şarkı söylediğimiz günlerde daha gür çıkmak için...
GÖLGESİZ
Güneşin kavurduğu tarlanın ortasında tek bir ağaçtı o. Gölgesinde orakçıların dinlenip su kırbalarının serinlediği. Şimdi ne orakçıları var o ağacın, ne de makineli tüfeklerin yapraklarını döküp saçarak obüslerle roketlerin dallarını yakıp kül ettiği gölgesi...
ÖYKÜ
Yaşamdır öykü. Sevgiye açılan. Dünyayı özgürce kucaklayarak insanı insan yapan. Kuşu kuş, çiçeği çiçek yapan da öyküdür. Her şeyi yeniden.
AFRİN
“Afrin, Afrin” diye diye “aferin”e dönüştürdük Afrin’i. Ne kuşların göklerden yerlere inip ağaç dalları arasında sindiklerini görüyor gözümüz, ne açmaya korkan çiçekleri. Yalnız gökyüzünü yırtan uçakların gürültüsü...