Çaldağı nikel madenciliği yüzünden uçurumun kıyısında!
Deneme üretimi 3 yıl önce durdurulan Çaldağı'ndaki nikel madeni için üçüncü kez bilirkişi keşfi yapıldı.
Özer AKDEMİR
Manisa
Turgutlu Çaldağı'da yapılmak istenen nikel madenciliğine karşı açılan davada üçüncü kez yapılan bilirkişi keşfi madenin yöre açısından ne derece büyük bir tehdit olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Önceki ÇED Raporu iptal edilen madenin deneme üretimi 3 yıl önce durmuş olmasına rağmen, Çaldağı’da hala onbinlerce ağacın kesiminin devam ettiği görüldü. Yöre halkı ve uzmanlar maden işletmesinin 200'de biri olacağı ileri sürülen deneme üretim tesislerini olumsuz etkilerinin de şimdiden görülmeye başlandığı ifade ettiler.
ÇALDAĞI'NA SAHİP ÇIKTILAR
Madene 2006 yılında verilen ÇED Raporunun Manisa 2. İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmesine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile şirketin itirazı Danıştay tarafından bilirkişi raporunun yetersizliği gerekçesi ile iptal edilmişti. Yerel mahkeme yeni bilirkişilerle yeniden maden alanında keşif yapılması kararı vermişti. Madende önceki gün yapılan bilirkişi keşfine Turgutlu ve köylerinden çok sayıda otobüsler ve özel araçlarıyla yurttaş katıldı. Keşfe katılanlara madenin deneme üretim tesislerinin olduğu yerde jandarmanın tarafından üst araması yapıldı. Maden işletme ruhsat sahasının başladığı yerde tekrar durdurulan yurttaşlar keşif heyetini burada beklediler. "Çaldağı insan ve hayvanlar için yaşam kaynağıdır", ""2. ÇED oyununu da bozacağız" yazılı pankartlar taşıyan yurttaşlara CHP Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer'in yanı sıra Manisa ve Turgutludan birçok siyasi parti, dernek, meslek örgütü temsilcileri de destek verdi. Keşif heyeti gelmeden önce yapılan basın açıklamasında Çaldağı'nın yörede yaşayan canlılar, tarım ve sağlık açısından yaşamsal önemde olduğunun altı çizilerek, nikel madeninin tam bir felaket olacağı ifade edildi.
MADEN KAPALI AMA AĞAÇ KATLİAMI SÜRÜYOR
Mahkeme heyeti, dokuz kişilik keşif heyeti ve madene karşı dava açan TMMOB odaları, EGEÇEP avukatlarının yanı sıra yörede yaşayan çiftçi temsilcilerinin de katıldığı keşifte ilk önce maden deneme tesisine cevher çıkarılan açık ocak alanı görüldü. Alana giderken yol boyunca orman işletmesi tarafından on binlerce ağacın kesildiği ve yol kenarlarına istiflendiği, bu ağaçların kamyonlar tarafından sürekli taşındığı gözlemlendi. Madenin resmi olarak yaklaşık 3 yıldır kapalı olmasına rağmen ağaç kesimlerinin devam etmesi, yöre halkının "maden kamyonları köylerden sabaha karşı gizli gizli geçiyor. Maden gizlice çalışıyor" iddialarını akla getirdi.
BİLİRKİŞİLER NUMUNE ALAMADI
Madenin açık ocağının bulunduğu alanda oluşan ve köylülerin "cehennem çukuru" dedikleri dev çukurun içinin suyla dolu olduğu görülürken, bilirkişi heyetinin yanlarında gerekli malzeme olmaması gerekçesiyle yöredeki su ve toprak örnekler almaması tartışmalara neden oldu. Mahkeme Başkanı M. Emin Aydemir keşif heyetinin gerek duyarsa başka bir gün gelip örnek alınabileceğini belirtirken, madene karşı dava açanlar kurumlar ise numune alımı sırasında orada olmak istediklerini dile getirdiler.
‘ŞİRKETİN YETERİNCE AVUKATI VAR’
Burada yapılan konuşmalarda madenle ilgili itirazlarını dile getiren davacı kurum avukatları bilirkişi heyetinden bölgede yapılmak istenen madencilik faaliyetinin ormanlara, yöredeki sulara, tarım ürünlerine, sosyal dokuya ve çevreye vereceği zararlara dair bulguların ortaya konmasını ve ÇED raporundaki bu risklerin giderilmesine dönük öngörülerin bu açıdan değerlendirilmesini istediler. Her söz aldığında madeni savunan Bakanlık Hukuk müşaviri Cansu Cevher'e CHP Eski Milletvekili Hasan Ören "şirketin yeterince avukatı var" diye tepki gösterdi. Bakanlık yetkilisi ve şirket avukatları ise ÇED olumlu raporunun mevzuata uygun olduğu, madenle ilgili risklerin gerçekleşmesi durumunda gereken önlemlerin alınacağını ileri sürdüler.
HAZİRAN’DA AKAN ÇEŞME ŞUBAT’TA NEDEN KURUMUŞ?
Maden pasa döküm alanının incelenmesi sırasında TEMA Temsilcisi deneme üretimi sonrası yığılan pasanın zamanla aşağıya kaydığının ve yörede ilk kez köylerin sel sularına maruz kaldığını ifade etti. Yine pasa döküm alanının yakınında bulunan bir çeşmenin kurumuş olması da madencilik faaliyetinin daha ilk aşamalarında bile yöredeki sulara olumsuz etkisi nedeniyle olabileceği iddiaları dile getirildi. Keşifte maden işletmesine izin verilirse kullanılacak önemli miktardaki suyun nereden alınacağı da tartışma konusu yapıldı. Bakanlık ve şirket yetkilileri suyun Gediz'den alınacağını ileri sürerken davacı kurumlar ise DSİ'nin Gediz'in suyunun verilmeyeceği yönünde açıklaması olduğunu belirttiler. Keşif sırasında söz alan çiftçiler madenin işletilmesi durumunda Turgutlu Ovasının ünlü çekirdeksiz üzümleri, zeytin, incir ve pamuğunun zarar göreceğini, bölgede sadece tarım ürünlerinden elde edilen gelirin 16 yıl süreceği belirtilen madencilikten gelecek paradan daha fazla olduğunu dile getirdiler.
TARİHİN KORUDUĞU ŞANSLI AĞAÇLAR!
Maden ruhsat sahasında kalan alanda keşfedilen 3. derece arkeolojik sit alanında yapılan incelemede ise çok geniş bir arazi olan maden sahasındaki yüz binlerce ağacın kesildiği, sadece arkeolojik sit olarak belirlenen küçük bir alandaki ağaçların bir ada gibi kaldığı görüldü. Sadece yapılan yüzey araştırmaları sonrası ortaya çıkarılan yapı kalıntılarının olduğu alanda parçalanmış çok sayıda kilden yapılmış eşya parçalarının olduğu görülürken, keşfe katılan köylüler bölgede birçok lahit olduğunu ve bunları ilk bilirkişi keşfi sırasında heyete kendilerinin gösterdiklerini ifade ettiler.
Keşif, madenin şu an kapalı olan deneme üretim tesisleri önünde tamamlanırken, bu tesislerdeki havuzlarda yer alan sülfirik asitli suyun azalan miktarı da tartışma konusu oldu.