Yardımcı doçentlik resmen kaldırıldı
Mecliste görüşmeleri süren yasa teklifinin, 'yardımcı doçentlik' yerine 'doktor öğretim üyesi' kadrosunu getiren birinci maddesi kabul edildi.
'Yardımcı doçentlik' yerine 'doktor öğretim üyesi' kadrosunu getiren değişikliği içeren yasa teklifinin ilk maddesinin kabul edildiği bildirildi. Yeni düzenleme, teklifin tümünün görüşülüp yasalaşmasının ardından yürürlüğe girecek.
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, üniversitelerdeki mevcut yardımcı doçent sayısını 35 bin 995 olarak açıkladı.
Hürriyet'te yer alan habere göre; Yılmaz, bu sayının yasanın çıkmasıyla birlikte doktor ve öğretim üyesi olacağını söyledi.
Yılmaz, teklif yasalaştığında eser inceleme araştırmasında başarılı olan adayların üniversiteler arası kurulca sözlü sınava gerek kalmaksızın doçentlik unvanının verileceğini, unvan alınmasıyla birlikte de diğer sürelerin başlayacağına işaret etti. Yılmaz, eski kriterler ışığında eser inceleme araştırmasında başarılı olup, sınavda başarısız olanların güncel doçentlik kriterlerine tabi tutulmayacağını bildirdi. (HABER MERKEZİ)
‘TÜM YETKİ ATANMIŞ REKTÖRDE TOPLANDI’
Eylem NAZLIER
İstanbul
‘Yardımcı doçent’ kadrosu yerine ‘doktor öğretim üyesi’ kadrosunu getiren yasa teklifi kabul edildi. Kabul edilen öneri ile üniversitelerde özerkliğin tabutuna son çivi de çakılmış oldu. Yapılan değişiklikte, Cumhurbaşkanı tarafından atanan rektörlerin öğretim üyesi kadrolarını tek başına ataması öngörülüyor.
Yardımcı Doçentliğin kaldırılmasını değerlendiren Eğitim Sen Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Özgür Bozdoğan, “Yetkiler tamamen rektörde toplandı Bilim yapılan bir kurumda atamanın bu şekilde kişileştirilmesi ve merkezileştirilmesi kabul edilen bir durum değil” diyor.
Öte yandan Bozdoğan, Yardımcı Doçentliğin kaldırılmasının üniversitelerde, kadrolaşmanın derinleşeceğine dikkat çekiyor.
‘HİYERARŞİK BİRİM DIŞI BİR SİSTEM OLUŞACAK’
Düzenlemenin çok uzun süredir planlandığını söyleyen Bozdoğan, “Planlı programlı, apar topar yapılmamış bir tekliftir. Burada mesele yardımcı doçentlik doğru mu yanlış mı tartışması değil. Burada önemli mesele yetkilerin tamamen Rektörde toplanmış olması. Cumhurbaşkanı rektörleri atayacak, Rektörler öğretim görevlilerinin kim olacağını belirleyecek. Yukardan aşağıya katı hiyerarşik birim dışı bir sistem oluşacak. Meselenin kendisi bu kadar yalın aslında” diye konuştu.
‘KADROLAŞMA DERİNLEŞECEK’
Bozdoğan şöyle devam etti: “Çok açık bir şekilde kadrolaşmaya da neden olacak” diyen Bozdoğan, “Zaten üniversitelerde bir dönüşüm vardı. Rektör seçimi yapılmıyor. Üniversitedeki akademik kurumlardan onay almamış rektörün, kendisinin belirleyeceği kadroların göreve gelmesiyle ilgili bir düzenleme. Akademinin hem idari olarak hem mali olarak özerk olması gerekiyor. Kendi iç düzenlemesi, kendi iç tasarımı, karar alma mekanizmalarının oluşturulması onların işleyişiyle ilgili kendi kararlarını oluşturabilecek kanaatindeyiz. Akademik unvanlar; hiyerarşik göstergelere dönüştürülmemeli, ticari nüfuz kaynağı olmamalı. İş güvencesi garanti altına alınmalıdır.”