Aktif ve dinamik bir topluluk: THBT
'Bütün halkların, kültürlerin tanınması ve öğrenilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yörelerden öğrendiğimiz halk oyunlarını da şenliklere taşıyoruz.'
Hazal GÖÇMEN
ODTÜ
Türk Halk Bilmi Topluluğu(THBT), öğrencisi ile mezunu kendi aralarındaki deyimle fosilleri ile sürekli iç içe olan ve birbirinden öğrenen bir öğrenci topluluğu. Topluluğun ilkeleri, amaçları, işleyişi de aralarındaki bağı sıkı tutmalarını sağlıyor.
THBT oldukça köklü bir topluluk. Hatta bazı efsanelere göre ODTÜ kurulmadan önce bile çalışma yürüttüğü söyleniyor. THBT’nin nasıl bir topluluk olduğundan biraz bahsedebilir misiniz?
Elçin Kuloğlu: THBT olarak dört temel alanda halk bilimi çalışmaları yürütüyoruz. Bu dört temel alan da halk müziği, halk oyunları, halk tiyatrosu, kuramsal çalışmalar ve yöre araştırmaları. Biz temel olarak halktan gelen halka ait olan her şeyi bir şekilde araştırmaya sorgulamaya çalışıyoruz. Halktan aktarımla gelmiş bir tiyatronun veya bir dans figürünün şu anki konumları ve bizim aktarımdaki rolümüz konusunda çalışmalarda bulunuyoruz.
Umur Gerenli: 1961’de topluluğun asıl kuruluş sürecinde ilk amaç halk oyunları oynamak. Topluluğun binası olmadığından çalışmayı eski meclis binasında yapıyorlar. Önce Ankara içerisinde çalışmalar yapıyorlar. İlk kurucular gittikten sonra halk müziği, kuramsal ve daha sonrasında tiyatro eklenerek şu anki halini alıyor. Alt birimlere ayrılmadaki amaç halk biliminin çok boyutlu olmasından kaynaklanıyor. Yalnızca bir yörenin halk oyununu bilsek kültürünü anlamayız, bunun için kuramsal alt birim açmış ama o bile tek başına yeterli değil. Diğer alt birimlerin olma amacı da uygulama içerisinde okumak ile icra ederek öğrenmek arasında farktan kaynaklanıyor. Kitaptan öğrendiğini öğrenip aktarmak topluluğun dinamik yapısını da oluşturmasını sağlıyor. Yalnızca entelektüel paylaşımda bulunmak ile uzun dönemde bir şey başarmak mümkün değil. Toplulukta insanlar arasındaki ilişkiyi sağlayan düşündüklerinde beraber halay çektiklerini, sahnede beraber ağladıklarını, beraber sabahlara kadar bağlama çaldıklarını hatırlamaları.
THBT Kültür İşlerine bağlı sınırlı bir bütçesi olan ve fazlaca alt birime sahip bir topluluk. Tüm bu alt birimlerin çalışmasının devamlılığını nasıl sağlıyorsunuz?
E.K.: Etkinliklerimizi ücretli yapmamızın sebebi bu. Sponsorluk bulmaya çalışıyoruz ama ister istemez onlar da senden şunu bekliyor; eğer sponsor oluyorsam bana birçok koşulu sağla. Ama sonuçta sen bir öğrenci topluluğusun.
U.G.: Buraya gelen insanların gönüllük esasına göre gelmelerini sağlamaya da çalışıyoruz. Halk bilimi çalışmalarına gönül veren insanlarla birlikte çalışıyoruz. THBT’ye derneklerden gelen çalıştırıcılar dahi THBT’nin bu geleneğine aşinalar ve bir ücret talep etmiyorlar. Bir ücret ödememek öğrenciler adına da bir kolaylık sağlıyor, yalnızca ders aralarında gelen bağlama çalmak isteyen arkadaşlarımız bile toplulukta bulunan bağlamalar ile çalmayı öğrenebiliyorlar.
'KÜLTÜRLERDEN ÖĞRENDİKLERİMİZİ ŞENLİKLERE TAŞIYORUZ'
Türk Halk Bilimi Topluluğunda çalışmayı seçtiğiniz kültürleri, yöreleri nasıl belirliyorsunuz?
E.K.: Açıkçası alan seçerken öncelikli amacımız kültür üzerine, halk bilimi üzerine bir teorik alt yapı sağlamak. Bunları sağladıktan sonra alan belirlemekte çok büyük bir kıstasımız yok. Çünkü Anadolu coğrafyasında bulunan bütün halkların, kültürlerin tanınması ve öğrenilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kültürlerden, yörelerden öğrendiğimiz halk oyunlarını da şenliklere taşıyoruz, yarışmalara değil. Çünkü bize göre kültürler yarıştırılamaz.
U.G.: Evet ismi Türk Halk Bilimi topluluğu olabilir ama yaptığımız şey buna uygun değil. Halk dendiğinde, Türk’ü nereden, neye göre ayıracaksın? Irk temelli mi, antropoloji temelli mi, sınıfsal mı? Coğrafyaların kültürleri var aslında. Örneğin Ege’de kültür Egelilerin kendi aralarında çıkarttığı kültür değil Egenin sosyolojik ve ekonomik yapısı kültürleri oluşturuyor.
KENDİ KENDİNİ BESLEYEN BİR SİSTEM
Topluluğun oldukça aktif ve dinamik bir topluluk olmasının sebepleri sizce neler?
U. G.: Topluluğun yaptığı işler genelde birbirinin üstünde yükselen ve bir öncesini aşmayı hedefleyen işler. Bu topluluğun iç dinamiği ve dışarıdaki inşaları çeken bir şey. İçerdeki dinamiği sağlayan da kolektif bir şeyler üretmeyi sağlamanın yanında insanların arkadaşlığı kaybetmiyor oluşu. Dinamizmi sağlayan şey en genel tabiriyle emek. Birileri emek veriyor, emeğinin karşılığını alıyor, daha sonrasında topluluktan aldıklarını topluluğa geri veriyor. Kendi kendini besleyen bir sistem var. Topluluğa ilk girdiğinde, üniversiteli olmayı öğreniyorsun, iş yapma kültürünü öğreniyorsun ve daha sonra bunu aktarıyorsun. Bu da dinamizmi sağlıyor. Fosil diye bir kavram da bu aktarım kültürü yüzünden var. Buranın mantığı küçük bir karınca kolonisi mantığı gibi.