22 Şubat 2018 20:32

1972-1980 dönemi, direnişlerin arttığı bir dönem olarak da bilinmektedir. Bu dönemde işyeri işgali eylemlerinde önemli bir azalma görülürken, dönem boyunca 200 kadar direniş saptanmıştır. Özellikle 1975, 1976 ve 1978 yılları direnişlere yoğun bir şekilde başvurulduğu yıllardır.

DGM VE PROFİLO DİRENİŞİ

1976 yılında gerçekleştirilen DGM Direnişi, siyasal önderlik altında gelişen ve sendikal yaşamla bağlantısı sınırlı siyasal taleplerle ülke çapında gerçekleştirilen ilk eylemdir. Dönemin DİSK yöneticileri, “işçileri serbest bıraktık” gibi açıklamalar yapsa da, o dönem işyerlerinde kurulan işyeri komiteleri bu direnişte etkili bir rol üstlenmiştir. DGM Direnişi sonrasında gelişen Profilo Direnişi yaşanmıştır.

12 EYLÜL’E GİDEN SÜREÇ

1970’li yıllarda belirgin bir yükseliş içine giren işçi-emekçi hareketinin ve sosyalist hareketlerin yükselişini engellemek adına gerçekleştirilen ilk ciddi katliam, 1 Mayıs 1977 yılında İstanbul Taksim’de 1 Mayıs kutlamaları sırasında yaşanmıştır. Ancak 1 Mayıs 1977’de bu amacın tam olarak başarılamamış olması, sonraki süreçte kontrgerilla faaliyetlerinin daha geniş bir alanda yürütülmesini beraberinde getirmiştir. Kontra faaliyetler sağ-sol çatışması, Alevi-Sünni çatışması (Maraş ve Çorum olayları) üzerinden geliştirilmiş ve bütün bu olaylar 12 Eylül’e giden yolun temel kilometre taşları olmuştur.

1977’den itibaren yaşanan ekonomik sıkıntılar artmaya başlamıştır. Bu dönemde işçi sınıfının örgütlülük düzeyi, sendikal mücadele sonucunda ücretlerin yükselmesi, işçilerin özellikle büyük işletmelerde elde ettikleri haklar, kıdem tazminatının yaygınlaşması gibi gelişmeler kaynakların sermayedarlar tarafından yağmalanmasının ve sömürünün arttırılmasının önünde bir engel oluşturmuştur. Sermayedarların karlarını arttırmasının önüne geçen bu engeller  karlarının artışını sadece ekonomik önlemlerle sağlayamayacaklarını, aynı zamanda işçi sınıfı mücadelesinin ve yükselen kitle hareketinin bastırılmasıiçin siyasal baskı mekanizmalarını da devreye sokması zorunluluğunu beraberinde getirmiştir.

TARİŞ DİRENİŞİ

1970’li yılların sonuna gelindiğinde hem işçi eylemleri hem de ekonomik sıkıntı artmıştır. Buna ek olarak sık sık yaşanan hükümet değişiklikleri, özellikle kamuya ait fabrikalarda kadrolaşma girişimlerini gündeme getirmiş, o dönem koşullarında zor olmakla birlikte, işçilerin siyasi görüşleri doğrultusunda işe alınıp, işten çıkarılması sık sık gündeme gelmiştir.

1980 başında Süleyman Demirel azınlık hükümetinin İzmir TARİŞ’te faşist kadrolaşma amacı ile daha önce işe alınmış işçileri çıkarıp, yandaşı olan işçileri işe alma girişimine karşı direnen işçilere polis saldırmıştır. Bunun üzerine başlayan ve tüm şehre yayılan Tariş Direnişi, 22 Ocak’ta polisin arama yapma bahanesiyle fabrikaya girmesiyle başlamıştır. Dönemin DİSK yönetimi kanlı olayların çıkacağı gerekçesiyle 31 Ocak 1980’de direnişi bitirmeye karar vermiş, ardından TARİŞ yönetimi bir hafta üretime ara verdiğini duyurmuştur. İşçilerin kitlesel olarak işten çıkarılacağı haberlerinin duyulması üzerine işçiler işyerini terk etmeme eylemi başlatarak direnişe geçmiştir.

Türkiye işçi sınıfı tarihinde birçok kitlesel grevler, işyeri işgalleri gibi direnişler görmek mümkündür. Türkiye işçi sınıfı, 15-16 Haziran Direnişi, fabrika işgalleri gibi çok sayıda başarılı eylemlere imza atmıştır. TARİŞ direnişini, o ana kadar yapılan bütün grev ve direnişlerden ayıran en önemli nokta, Türkiye’nin ekonomik ve politik değişiklerinin nirengi noktası 24 Ocak Kararları’nın arifesine denk gelmiş olması ve sadece işçilerin değil, İzmir halkının önemli bir bölümünün de bu direnişe sahip çıkmasıdır.

Sosyalist-komünist örgütlenmelerin büyük bir işyerinde işçilerle birlikte ve mahalle halkının ve öğrencilerin de desteğini alan TARİŞ olayları hem devlet, hem de işçi üzerindeki kontrolünü yitirdiğini gören DİSK yönetimi açısından son derece önemlidir. 

TARİŞ Direnişi’nin, orada çalışan işçilerin olağanüstü çabalarıyla, sendikalar, devrimci örgütler, meslek örgütlerinin yanı sıra İzmir halkının Gültepe, Çimentepe, Çiğli ve diğer semtlerdeki halkın olağanüstü çabalarıyla, her türlü polis ve jandarma baskısına rağmen günlerce sürmesi önemlidir.

GREV GREVİ DOĞURDU

TARİŞ Direnişi gerçekleştiği günlerde sınıf hareketinin birleşmesinin olanaklarını yaratmakla birlikte, İzmir başta olmak üzere ülke çapında yarattığı duyarlılıkla, olası bir genel grev için en ideal ortam oluşmuştur.

1980 yılının başında gerçekleşen TARİŞ Direnişi’nin arkasından çok sayıda grev ve direniş peş peşe gerçekleşmiş, işkenceler ve siyasi cinayetler hızla artmıştır. Bütün bu yaşananlar, ülke tarihinin en önemli olaylarından birisi olan 12 Eylül darbesiyle birlikte, işçi sınıfı mücadelesi ve sendikal hareket açısından çok daha zorlu ve sancılı bir döneme girilmiştir.

Evrensel'i Takip Et