Yerler kirlenmesin diye teneffüse çıkarılmayanlar
'Eeee okulunuz ücretsizmiş en azından, hemi de ülkedeki ilk ücretsiz özel meslek lisesiymiş.' dedik. 'Yıllık 3000 lira veren herkese ücretsiz' dedi.

Kayhan Geyik
Küçükçekmece
Saramago’nun romanlarını okurken kahramanların neden isimsiz olduğunu düşündünüz mü? Hayır hayır romanın kahramanları açığa çıkıp, okuldan atılmasınlar diye değil! Saramago’nun romanlarında karakterleri tanıyabileceğimiz, belirgin bir özellikleri vardır. Kırmızı şapkalı kız, doktor ya da gözlüklü öğrenci gibi onun belirgin bir fiziksel özelliği ya da statüsü! Yoksa Genç Hayat’ta yazı yazdı diye, kimi okuldan atarlar? Bizim arkadaşımızın ismi de öyle. Ona yazı boyunca “Yerler kirlenmesin diye teneffüse çıkarılmayan İOSB’li” diyeceğiz. Şu organize sanayilerinin içlerinde mantar gibi biten, ücretsiz okullar var ya, hani şu devletin sanayi-devlet işbirliği diyerek öğrenci başına pirim verdiği özel okullar. Hah İkitelli Organize Sanayi Bölgesi Meslek ve Teknik Lisesi onlardan biridir. Burada okuyanlara kısaca İOSB’li derler. “Yerler kirlenmesin diye teneffüse çıkarılmayan” ünvanını nasıl kazandığını öğrenmek için ise biraz sabredeceksiniz.
Bizim yerler kirlenmesin diye teneffüse çıkarılmayan İOSB’limiz, İmam Hatip’te başarılı olamayınca, başarı oranının daha yüksek olduğu İOSB’ye gelmiş. (Şişirilmiş notlar). Biz “İmam Hatip mi İOSB mi?” diye soruyoruz ve “İmam Hatip rahattı, daha kendi halimizdeydik, baskı daha azdı. İOSB’de sıkı yönetim var” cevabını alıyoruz.
Biz mevzu İmam Hatip’le açılınca AKP’nin örgütlülüğünü soruyoruz ve sandığımızdan daha kapsamlı bir gençlik örgütü faaliyeti içinde olduğunu öğreniyoruz. Özel sohbetlerin sadece AKPce değil, Hak-Par, hatta Hizbullah türü ne idiği belirsiz örgütlerce de sürdürüldüğünü söylüyor arkadaşımız. Yalan olmasın, sohbetlere gitmiş, yemeklerini sevmiş, sohbetlerini de hala gidilebilir buluyor. Eskisi gibi bulgur, pilav falan da vermiyorlarmış, daha modern yemeklere geçmişler diye duyduk. Bir de İmam Hatipler’de dönem dizilerinden etkilenen çok genç olduğunu, bu gençlerin çoğunun polis olmaya heveslendiğini söylüyor. Bir süre önce Genç Hayat’ta buna benzer yazılar okumuştuk, çok şaşırmıyoruz.
TEL, DEDEKTÖR, TUŞLU TELEFON: İOSB
Yerler kirlenmesin diye teneffüse çıkarılmayan İOSB’limiz, “lisenin etrafı tellerle kaplı” dediğinde, yani diyoruz, zaten çoğu lise giderek bu hale geldi, “güvenlik kameraları var” dediğinde, kamera olmayan yer mi kaldı diye iç geçiriyoruz, sonra “bazen dedektörle aramaların olduğunu” söylediğinde bi durduk. “Bileklik, küpe, uzun saçla girişin yasak olduğunu” söylediğinde, tek tipleştiriyorlar falan diyecektik ama arkadaşımız durmadı, telefonun geçen seneye kadar yasak olduğunu bu sene tuşlu, kamerasız telefonların serbest olduğunu söyledi. Tabii biz Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir süredir askerlere telefon serbestiyesi tanıdığını söylediysek de, yerler kirlenmesin diye teneffüse çıkarılmayan İOSB’li arkadaşımız, kendisinin bir okulda okuduğu konusunda ısrarlı davrandı.
3000 LİRA VEREN HERKESE ÜCRETSİZ!
“Eeee okulunuz ücretsizmiş en azından, hemi de ülkedeki ilk ücretsiz özel meslek lisesiymiş.” dedik. “Yıllık 3000 lira veren herkese ücretsiz” dedi. Hep birlikte geriliyoruz giderek. Bu böyle olmaz okuldan bi anı anlat da ferahlayalım diyoruz. “Yok mu şöyle ilginç olaylar?” diyerek, Beyaz Show tornasından çıkmış bir iki soruyla havayı neşelendireceğiz ama yerler kirlenmesin diye teneffüse çıkarılmayan İOSB’li arkadaşımız, “Okula yemekle girmek yasak olduğundan, bir sınıf arkadaş kendi aralarında gizlice okula çiğ köfte söylemişler, okul yönetimi öğrencileri yer misin yemez misin diyerek… (Disiplin sorunlarını çözme anlayışı olarak ailenizi mi arayalım, yoksa biz mi dövelim diyen ustalardan bahsediyor, yerler kirlenmesin diye teneffüse çıkarılmayan İOSB’li arkadaşımız.)
MİSAFİR VARSA TENEFFÜS YOK
Biz lisenin ne kadar öğrenci merkezli bir lise olduğunu ise ancak şunları söylediğinde anlıyoruz. “Okul yönetiminin bağlı olduğu sanayiler olduğu için, gerçekte kim yönetiyor, kim kime bağlı biraz karışık. Herkes bir üstüne nasıl hesap vereceğinin derdinde. Bu yüzden mesela yönetimin bir misafiri (bir iş adamı vs. olduğunu düşünüyor) geldiğinde öğrenciler numaradan makinelerin, tezgahın başına veya laboratuara indiriliyor, makinelerin başına ya da laboratuara sadece misafirler geldiğinde inmiyoruz ama biri geldiğinde ders ne olursa olsun laboratuara göstermelik inişler yapıyoruz, yalandan deneyler! Kaçak işçi çalıştırılıyormuş gibi okulda bir misafir var diye teneffüse çıkartılmadığımız oluyor mesela” “Yok ya sizi niye teneffüse çıkarmasınlar, sen de var ya okulu karalayacan illa” diyoruz ki, “yok karalamıyorum” diyor, “yerleri siliyorlar ya misafirden önce, kirletmeyelim diye çıkarmıyorlar”
OLUK OLUK BİLİM AKIYOR
Hayda, yerler kirlenmesin diye teneffüse çıkarılmayan lise öyle mi? Eğitimi sorsak şimdi ne gelir acaba! Eğitim, işe dayalıymış, temel bilimler yok, teknik öğretiyorlar, iş öğreniyoruz diyorlar yani çıraklık okulu bir bakıma. Temel dersler öylesine veriliyormuş. Kıyak bir demokrasi dersleri varmış bir de, yalnız ülke atmosferine uygun bir şekilde, demokrasinin hiç adı geçmemiş. Üniversiteden umudu olan çok az genç varmış lisesinde ama herkes bir milli piyango motivasyonuyla girecekmiş sınava. Neyseki okulun “ücretli” hafta sonu kursları varmış.
Yook biz bu yerler kirlenmesin diye teneffüse çıkarılmayan İOSB’li den umut verici bir şey duyamayacağız. İktidar medyası kıvraklığıyla hemen konuyu sosyal hayatına çeviriyoruz. Omzunu hafif ittirerek “pişt ee aşklar falan durumlar” diye soruyoruz. “Yok, sosyal hayat da yok ki, sosyal aktivite, sosyalleşeceğimiz alan da yok zaten. Sabah 8:30, akşam saat oluyor 5:00 hafta sonu ben çalışıyorum mesela, en azından cumartesi, mahallede sosyalleşebileceğimiz, hobi edinebileceğimiz bir şey yok, belediyenin diksiyon kursunu bile denedim inanır mısınız?” diyor. Biz yasaklanan telefondan sonra, her şeye inandığımızı yeniden hatırlatıyoruz.
'YAŞAMADAN ÖLELİM İSTİYORLAR'
Çok kardeşli, çok ağabeyli, çok ablalı, çok çalışmalı, çok baskılı, az eğitimli, az güvenli, az imkanlı, bir hayatları var arkadaşlarımızın. Gelecekten az beklentileri, önlerinde uzun yolları var. Geleceğin işçilerini yetiştiriyor bu liseler elbette ama bu işçilerin bir askeri disiplinle yetiştirilmelerinin, haksızlığa ses çıkartamaz, başlarını kaldıramaz, duruma getirilmek istenmelerinin de bir amacı olsa gerek diye düşünüyoruz. İOSB’li arkadaşımızın kendisi böylece geleceğin metal işçisi olarak, metal işçilerine bugün dayatılan kölelik koşullarının, iktidar ve patronlarca nasıl eğitim hayatının içinde örgütlenerek geldiğini gösteriyor bize. Bunu İOSB’li arakadaşımızla da paylaşıyoruz. “Evet, öyle yapıyorlar, öylece çalışıp, hiç yaşamadan ölelim istiyorlar.” diyor.
Biz İOSB’li arkadaşımızla sohbetimiz boyunca aynı şeyi daha derinden hissediyoruz. Meslek liselerinin sorunu tek bir meslek lisesinin kendi yönetimiyle verdiği mücadelenin ötesinde, bütün eğitim ve iş hayatının yeniden düzenlenmesiyle mümkündür. Bu nedenle nitelikli, bilimsel bir eğitim için mücadele, işsizliğe, geleceksizliğe, staj sömürüsüne, ağır ve kölece çalışmaya karşı mücadeleyle birleşmelidir.
Evrensel'i Takip Et