Savaşın, istismarın, geleceksizliğin gölgesinde genç olmak
'Dışarıda savaş politikası, içeride tahammülsüzlük ve gerçeği örtbas etme çabalarıyla birleşiyor.'
SAVAŞIN, İSTİSMARIN, GELECEKSİZLİĞİN GÖLGESİNDE GENÇ OLMAK
Memleketin temel gündemlerinin başında Afrin operasyonu geliyor. Canlı yayında tepelerin bombalanışını, top atışlarını gösteren bir medya; savaşa karşı çıkan tüm kesimlere yönelik saldırının yoğunlaştırılması; ifade özgürlüğünün kırıntılarının bile ortadan kaldırılmaya çalışıldığı günler yaşıyoruz. Basın açıklaması ya da mitingler bir yana, artık “tweet bile attırmayan”, gerçeklerin üstünü örtmek için varını yoğunu ortaya koyan bir iktidar söz konusu. Bir yandan da her gün artan çocuk istismarı haberlerini görüyoruz. Hamile bırakılan çocuklar, tecavüze uğrayan bebekler, çürümenin bir başka yüzü…
ÇOCUKLARINI KORUYAMAYAN AMA 'GÜÇLÜ TÜRKİYE'!
Afrin operasyonu sürdürülürken, “Güçlü ordu, güçlü devlet, güçlü Türkiye” söylemlerine de çokça şahit oluyoruz. Üçüncü havaalanı da, yerli tank-top da, milli otomobil de “Güçlü Türkiye” için. Ama bunca çocuk istismarının, kadına yönelik şiddetin, tacizin, tecavüzün arttığı bir dönemde “Güçlü Türkiye” nerede? İşsizliğin artışının durmadığı, emekçinin cebinin her gün daha fazla boşaldığı bir yerde “Güçlü Türkiye” nerede? Çocuğunu koruyamayan, gencinin gelecek sorununu çözemeyen; tam tersine çürüme ve geleceksizlik bataklığını halkın başına musallat eden bir “Güçlü Türkiye”nin kime ne faydası olur? Bunun faydası sadece “Tek adam tek parti rejimi” isteyenlere ve sınırların ötesinde yayılmacı emperyalist bir politika güderek kendi çıkarlarını dayatanlara olur.
Afrin operasyonu sonuçlandığında artık “Güçlü Türkiye” gerçekleşmiş mi olacaktır? Bunun için yoksul, emekçi çocukları ölmeye devam mı edecektir? Hep mi yoksullar kaybedecektir? Bu onların kaderi midir? ABD, Rusya gibi güçler Türkiye ile oynamaktan vaz mı geçecektir? 35 yıldır bitmeyen Kürt sorunu çözülmüş mü olacaktır? Sınır güvenliği, komşularla ilişkilere ilişkin var olan sorunlar bitmiş mi olacaktır? Gençlerin geleceksizliği artacak mıdır, azalacak mıdır?
SAVAŞ UÇAĞINA YAKITI EMEKÇİLER KOYUYOR, SAVAŞTA ÖLEN DE EMEKÇİLERİN ÇOCUKLARI OLUYOR…
Bir yandan ABD karşıtı, “emperyalistlerin düşmanı” gibi kendini göstermeye çalışan “yalan propagandası”. Diğer yandan son örneği ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’la yapılan görüşmede olduğu gibi emperyalistlerle pazarlıkların “tam gaz” sürdürülmesi, “ortaklık” teklifleri… Türkiye egemenlerinin bölgede yayılmacı emelleri uğruna sürdürülen bu savaşın, hiçbir emekçi ailenin çıkarına olan bir tarafı, gençliğin gelecek sorununa çözüm olma ihtimali yoktur. Dışarıda savaş politikası, içeride tahammülsüzlük ve gerçeği örtbas etme çabalarıyla birleşiyor. Bu politikaların iç içe geçip yaygınlaşacağı, yalanın gerçekle mücadelesi keskinleşerek sürecek. Bombalar yağdıran uçakların yakıtını cebinden ödeyenler, savaşta ölmeye ve öldürmeye itilenler, geleceksizlikle terbiye edilenler eğer sürece müdahale etmezse; bir araya gelip “gerçeğin değirmenine su taşımazsa” bu memleketin ne çocukları ne gençleri güvenli bir ortamda yaşayabilir.