Köleliğin adı kuryelik olmuş
İstanbul'dan Murat Doğan, Yurtiçi Kargo'nun bir 'aktarma' istasyonundan izlenimlerini yazdı.
Murat DOĞAN
İstanbul
Bir rivayete göre Almanya’da misafir olduğu yıllarda arkadaşının evine gelen kuryeyi görünce kurye sisteminin ilgisini çekmesi üzerine Türkiye’de bu sistemi uygulamaya karar veren kişi bugünkü Yurt içi kargonun doğuşunun adımlarını atmış oldu. Hikaye güzel; sadece buradan bakınca bir başarı öyküsünün kısa özeti gibi gelebilir bizlere.
Tabii ki her madalyonun bir de arka yüzü bulunmakta ve biz bu arka yüzüne bir göz atmak için Yurtiçi Kargonun depo durağında bulunan ve aktarma diye tabir edilen istasyonuna giriyoruz. İçeride onlarca kamyon var. Devasa havalandırmaların çalışması içerideki yoğun egzoz dumanını temizler mi bilinmez. Yüzlerce işçi çeşitli illerden gelen kargo paketlerini şubelere ulaştırmak için kamyonetlere bandrolleri kontrol ederek yüklemekteler. Yüklenen araçlar ise belli bir saatte çıkış yaparak kendi şubelerine doğru yola çıkıyorlar.
ÇOK SOĞUK
Kargoların toplanıp dağıtıldığı bu merkez çok büyük ve işçilerin ısınma sorunu çalıştıkları bantların yükseğine monte edilmiş ısıtıcılar vasıtası ile çözülmeye çalışılmış. Soğuk havalarda bu sistemin yetersiz kalışını, işçilerin kalın elbiselerle çalışmasından ve “Çok soğuk” sözlerinden anlıyoruz. Belirli saat dilimlerinde çay saatleri, çalışan işçilerin koşturması ile başlıyor. Genelde bizim şahit olduğumuz çay saati sohbetleri akşam verilen çay molasında oluyor. Asgari ücret belli olmadan sessiz bir bekleyiş hakimdi. Sohbetlerine iştirak edebildiğimiz işçilerle asgari ücreti konuştuğumuzda görüşler “Ne kadar zam olursa olsun emeklerinin karşılığını alamayacakları” yönündeydi. Tabii ki “Daha ne versinler bir şükretmesini bilin” diyenler de vardı. Asgari ücrete yüzde 14 oranında yapılan zam ise ne çok memnuniyet ne de sevinçle karşılandı. İlginç bir sessiz kabullenme hakim.
AFRİN TARTIŞMASI
Genel profil daha ziyade CHP ağırlıklı. Siyasi tartışmalar ise kaçınılmaz. Ülke sorunları bir birine karıştırılarak yüksek ses tonuyla konuşuluyor. Afrin operasyonunun başlamasıyla birlikte sohbetler bu yöne kaydı. Kimileri bu operasyonun kaçınılmaz olduğunu, “teröristlerin temizlenmesi” gerektiğini, sınırlarımızın güvenceli hale getirilmesini savunuyor.
Kürt işçilerin bir kısmı suskun bir kısmı ise bu harekatın hiç bir işe yaramayacağını örnekleriyle anlatıyorlar. 40 yıla yakın devam eden bu çatışmaların son bulması için haziran seçimleri öncesinde olduğu gibi diyalog sürecinin oluşturulması gerektiğini dile getiriyorlar.
CHP’li işçiler ise bu konuda 2’ye bölünmüş durumda. Bir kısmı bu harekatın seçim yatırımı olduğunu, “Zaten sınırları bu hale getiren de AKP değil mi?” derken, diğer kısım ise harekatı savunuyor.
AKP DE ZENGİNLER SAVUNUYOR
Çay ve sigara içilen bölümün diğer sakinleri ise araçlarını Yurtiçi Kargoya kiralayan şoförler. Onlar ile daha sık görüşme ve konuşma imkanımız oluyor. “Bir dokun bin ah işit” durumundalar. Önceleri genel sorunları konuşuyoruz. Pahalılık, işsizlik, çocuklarının geleceği, emeklilere yapılan zammın yetersizliği... Sohbet ilerledikçe önceleri oy verdikleri AKP’nin de zenginleri savunduğunu dile getiriyorlar.
Şoförler araç sahipleri ve kiralanan araçlara tutulan şoförlerden oluşuyor. Tutulan şoförler genelde emekli, az bir kısmı ise genç. Araç sahibi ile anlaşmalılar. Ücretlerini araç sahiplerinden alıyorlar. Ancak Yurtiçi Kargonun kuralları uygulanıyor. Tabii şoförlerin lehine olacak kurallar değil. Şoförleri daha fazla çalıştırma kuralları geçerli.
İNSAFSIZ KOŞULLAR
Şoförlerin sabah 6’da araçlarının başlarında olması gerekiyor. Yetkililer gerekçe olarak, şoförlerin kargoları terminaller vasıtası ile bandrollerini okutarak teslim alması ile sorumluluğa girmeyecekleri olarak açıklıyor. Gerçek bu mu diye sorduğumuzda ise şoförlerden aldığımız yanıt “Ne alaka bizi de çalıştırıp az olan personel sayısını kapatıyorlar” oluyor. Yurtiçi Kargonun şoförler dahil kadrolu çalışanları için 8 saat çalışma kuralı uygulanırken, kiralanan araçların şoförlerinde bu süre 13-15 saate kadar çıkıyor. Genel çalışma saati şoförlerde 13 saatten aşağı olmuyor. Yurtiçi Kargo yetkilileri ise bu insafsız çalışma saatlerine nedendir bilinmez, hiç müdahale etmiyor.
Bu ağır çalışma saati ve verilen ücretin çok az olması genel konuşulan konu. Emeklilerin “Evde oturacağıma”, “Kahvede oturacağıma” diye başlayan cevapları, konuştukça değişiyor. Emekli maaşlarının azlığı, geçim sıkıntısı ve “Bu yaşta kim bizi işe alır” sözleri dökülüyor ağızlardan. Genç şoförler ise işsizlikten yakınarak, “İş bulana kadar bari harçlığımı çıkarayım” diyor.
Şubelerde ise durum daha farklı. Aktarma olarak adlandırılan ana dağıtımdan getirilen kargolar şube çalışanlarınca karınca gibi tek tek ilgili mahallelere tasnif ediliyor. Tabii kargolar her zaman hafif paketlerden oluşmuyor. Çok ağır kargolar çalışanlar tarafından kaldırılıyor. Bir işçi şöyle diyor: “Abi hamallığın adını modernleştirip kuryelik koymuşlar.” Asgari ücretin çok az üzerinde maaş alıyorlar. Ağır çalışma şartları şubelerde de devam ediyor. Başarı hikayesinin arka yüzünde ise abartı değil, eksik anlatımlarımız da olsa bunlar yaşanıyor.