Şekerde özelleştirme yüz binlerce işçi ailesini etkileyecek
DİSK/Gıda-İş Genel Sekreteri Levent Gökçek 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesine dair kararı Evrensel WebTV’ye değerlendirdi.
Görkem KINACI
İstanbul
AKP hükümeti, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı eliyle Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’nin 14 fabrikasını özelleştirmek için düğmeye bastı. Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’nin 31 fabrikasından 14’ü için nisan ayında ihaleler yapılacak. DİSK’e bağlı Gıda-İş sendikasının Genel Sekreteri Levent Gökçek, özelleştirilmenin bu fabrikaların kapanacağı, dolayısı ile on binlerce işçinin ve ailesinin bundan etkileneceği anlamına geldiğini belirtti.
Evrensel WebTV’ye konuşan DİSK/Gıda-İş Genel Sekreteri Levent Gökçek, şimdilik 14 fabrikanın ihale işlemlerinin başladığını, özelleştirmenin bundan sonraki süreçte diğer şeker fabrikalarına da sıçrayacağını ifade etti.
BÜTÜN ÖZELLEŞTİRMELERİN SONU HÜSRAN OLDU
Gıda-İş olarak özelleştirmelere tamamen karşı olduklarını belirten Gökçek, “Şeker fabrikaları Türkiye açısından, Türkiye işçisi, emekçisi, üreticisi açısından sadece şeker fabrikası değildir. Özelleştirme dediğimiz süreç işçiler açısından o fabrikalarda çalışan, aynı zamanda oradaki tarımda çalışan üretici köylüler açısından çok ciddi yıkımlara uğratabilecek bir sonucu doğuracak diye düşünüyoruz” diye konuştu. Bugüne kadarki özelleştirme uygulamalarına bakıldığında hep aynı sürecin yaşandığını söyleyen Gökçek, SEKA, Sümerbank, Et ve Balık Kurumu ve TEKEL gibi çok ciddi olumsuz örnekler yaşandığını hatırlattı. Gökçek bütün bu özelleştirme örneklerinin gerek ülke ekonomisi gerek bu kurumlarda çalışan işçiler, emekçiler açısından büyük olumsuz sonuçlar doğurduğunu söyledi.
ŞEKER FABRİKALARI SADECE ŞEKER FABRİKASI DEĞİL
Şeker fabrikalarının oralarda çalışan işçiler ya da kurulduğu bölgedeki yurttaşlar açısından sadece bir fabrika olmadığını belirten Gökçek, “Bu fabrikalar Türkiye'nin önemli üretim tesislerinden ama aynı zamanda kamusal üretim yapan ve sosyal ve ekonomik kalkınmayı da sağlayan üretim tesisleri olarak karşımıza çıkıyor. Muş’ta bir şeker fabrikası var mesela, Yozgat’ta bir şeker fabrikası var, Burdur’da bir şeker fabrikası var. Bu fabrikalar İç Anadolu’dan Doğu Anadolu’ya, Karadeniz’den Trakya’ya, Ege’ye, Akdeniz’e kadar oradaki işçi aileleri için çok ciddi bir istihdam yaratıyor. Özelleştirme süreci ile en başta sosyal hak kayıpları yaşanacak. İşsizlik oranı çok ciddi şekilde artacak. Çünkü mesela alana göz diken Amerikan tekeli Cargill istihdam sağlamasıyla övünüyor. Diyor ki ‘Biz bu şeker fabrikalarının özelleştirilmesi dahilinde 600 işçiyi çalıştıracağız’. Fakat 600 işçi nedir ki? Şeker fabrikalarında zaten yaklaşık 18 bin işçi çalışıyor. Ailelerini de kattığımızda yüz binlerce işçi ve emekçi ailesi oluyor. Ciddi işsizlikle karşılaşacak arkadaşlarımız. Yine örgütsüzlük ve sendikasızlıkla karşı karşıya gelecekler” diye konuştu.
TEKEL’İN ARDINDAN HİÇBİR İZ KALMADI
TEKEL’in özelleştirilmesinin ardından geriye o fabrikalardan hiçbir iz kalmadığını söyleyen Gökçek, “Tekelin yaklaşık 6 tane sigara fabrikası, 14 tane de içki üreten fabrikası vardı. Geriye bunlardan hiçbir iz kalmadı. Bu arazilere AVM'ler, rezidanslar, çeşitli rant aracı haline getirilebilecek inşaatlar yapıldı. Biz şeker fabrikaları sürecinin de olumsuz süreç yaşayacağını düşünüyoruz. O yüzden bu özelleştirmeye karşı duruyoruz” dedi. Levent Gökçek, bugüne kadar özelleştirilen yerlerde, işçilerin daha ağır çalıştırılmadığı, daha düşük ücrete çalıştırılmadığı, toplu işten çıkarmaların olmadığı bir özelleştirme süreci yaşanmadığını vurguladı.
AMERİKAN TATLANDIRICI TEKELİ CARGILL ÜLKEMİZDE AT KOŞTURACAK
Şeker fabrikalarının halk sağlığı açısından da önemli olduğunu söyleyen Gökçek, “Çünkü nişasta bazlı şeker dediğimiz, ana maddesi fruktoz olan ve kanser, siroz, çeşitli inmeler çok gibi çok ciddi rahatsızlıklara yol açabilecek bir ürün, ki bunu biz söylemiyoruz bu işin uzmanları, tabipler, meslek odaları söylüyor. Amerikan tatlandırıcı tekeli olan Cargill dediğimiz şirket, emperyalizmin tekel şirketlerinden biri. Dünyada tatlandırıcı/şeker üretiminin yaklaşık yüzde 60'ını gerçekleştiriyor. Bu yasayla, yani bu ihaleye çıkarılacak satış işlemiyle, Cargill'in aslında ülkemizde çok rahat at koşturmasını ve halk sağlığını ciddi anlamda olumsuz etkileyecek bir sebep ilişkilerini doğuracağını düşünüyoruz” dedi.
BU ÜLKENİN İŞÇİSİ, EMEKÇİSİ YERLİ VE MİLLİ DEĞİL Mİ?
Bu özelleştirme kararlarını alan siyasi iktidarın, grevlerin, işçi hareketlerine karşı koyarken hep ‘yerli ve milli’ lafını kullandığını hatırlatan Levent Gökçek, “Şunu sormak istiyoruz. Bu ülkenin işçisi, emekçisi, üretici köylüsü yerli ve milli değil mi? Siz ve yerli ve milli olan şeker fabrikalarını özelleştirerek aslında Amerikan tekeline ülkemizin pazarlarını, ülkemizin değerlerini peşkeş çekiyorsunuz. Bu anlamda da bizim karşı durmamız gerekiyor” dedi.
2015’E KADAR CİDDİ ORANDA ŞEKER İHRAÇ EDİYORDUK
Türkiye’nin 2015 yılına kadar çok ciddi şeker ihraç eden bir ülke olduğunu, şeker ihracatının ciddi ekonomik kalkınma sağladığını belirten Gökçek, alınan kararlarla 2015 yılında yaklaşık 170 bin ton şeker ithalatı gerçekleştiğini, yine 2016 yılında şeker ithalatının önünü açabilmek için gümrük vergisinin sıfırlandığını ifade etti. Son OHAL KHK'si ile şeker kurumunun kapatılarak bu alanın sermayenin ve piyasanın insafına terk edildiğini belirten Gökçek, tüm sendikaları, tüm emek ve meslek örgütlerini, demokratik kitle örgütlerini ve emekten yana tüm kesimleri özelleştirmeye karşı birleşmeye, mücadele etmeye çağırdı.
ŞEKER-İŞ’İN TUTUM DEĞİŞTİRMESİ GEREK
Türkiye Şeker Sanayi AŞ fabrikalarında Türk-İş'e bağlı Şeker-İş’in örgütlü olduğunu belirten Gökçek, sendikayı şu sözlerle eleştirdi ve mücadeleye çağırdı:
“Buradan bir eleştiride getirmek istiyorum. Sonuçta bu fabrikalarda Şeker-İş’in üyeleri var ve işçiler açısından ciddi hak kayıpları olacak, işçilerin hakları gerileyecek. Ama burada Şeker-İş sendikası basiretsiz bir tutum alıyor ve bunun aşılması lazım. Yani burada sendika ve konfederasyon ayrımı yapmadan bizim bir mücadele hattı ortaya çıkarabilmemiz gerekiyor. Yine Ankara'daki imza kampanyası OHAL sebebiyle yasaklanmış durumda. Yine işçinin emekçinin karşısına OHAL'in çıkarıldığını görüyoruz. Burada Şeker-İş'in bağlı olduğu konfederasyon Türk İş, OHAL'e çok ses çıkarmıyordu, hatta yer yer desteklediği de oluyordu. Ama kendi eylemlerine karşı da OHAL'in çıkarıldığını görüyoruz. Yine burada dediğim gibi hiçbir sendika ve konfederasyon ayrımı gözetmeden tüm sendikaları, emek ve meslek örgütlerini özelleştirmeye dur demeye, bu ülkenin milyonlarca işçisi, emekçisi, üretici köylüsü için birleşmeye, mücadele etmeye çağırıyoruz” (EVRENSEL WEBTV)