Suriyeli işçi: Kimin için savaşacağız?
Çağlayan'da tekstil atölyesinde çalışan Suriyeli işçi, göç nedenini anlatıyor: Esad askeri olmak ya da ÖSO ve IŞİD’e asker olarak hibe olmak istemedim
Çağlayan’da bir tekstil atölyesindeyiz. Atölyenin sahibi de, yanında çalışanlar da Suriyeli. Evlerini, işlerini, okullarını, hayallerini... Her şeylerini yitirdikleri savaştan kaçıp gelmişler Türkiye’ye. Hepsinin bir yakını Suriye’de can vermiş. “Askerler, siviller, karşı taraf askerler...” diye tarif ettikleri curcuna içinde onlara düşen ölüm ve açlık olmuş. Bu nedenle Türkiye’nin Afrin’e operasyonu da dahil hiçbir savaşı desteklemiyorlar. Esad askeri ya da ÖSO ve IŞİD’e asker olarak hibe edilmek istemediklerini anlatıyorlar ve Suriye’nin içine itildiği durumu “Suriye halkı için bir gelecek yaratmıyorlar, her gün ölün diyorlar” sözleriyle tarif ediyorlar.
İlk olarak sohbete üç yıldır atölye sahibi olarak iş yapan Mehmet’le başlıyoruz. 58 yaşında. Suriye’de de tekstil atölyesi varmış ve 150 kişi çalışıyormuş. 5 yıl önce Halep’teki evi ve işyeri bombaların altında yok olunca, eşi ve çocukları birlikte ilk önce Antep’e oradan Çağlayan’a gelmiş. “Neden kaçtınız?” sorumuza Mehmet, “En az dört beş örgüt Suriye’nin içinde. Kimin ne için savaş açtığını bilmeden çıkıp geldik. Tek derdimiz bombaların altında ailemizi kurtarabilmek. Sonrasında açılan bir sınır vardı o da Türkiye. Hiç sorgulamadan geldik. Geriye bıraktığımız kimi akrabalarımız öldü, kimisi hâlâ yaşamaya çalışıyor. Şimdi zor bela iş yapmaya çalışıyoruz. İki ay çalışıyor, iki ay boştayız. Yaşamak için başka yol bırakmadılar bize, böyle yaşamaya mecbur kaldık” yanıtını veriyor.
SAVAŞ ÖLÜM DEMEKTİR
Ali atölyede makineci olarak çalışıyor, 26 yaşında. O da kardeşiyle birlikte savaşın orta yerinden kaçmak zorunda kalmış. Suriye’de üniversite öğrencisiymiş. Savaş başlayınca okulunu, ailesini bırakıp Türkiye’ye gelmiş. Bekar evlerinin olduğu bir pansiyonda kalıyor. Söz Afrin operasyonuna geliyor. Savaşın mağduru olan Ali şunları söylüyor: “Biz savaştan kaçıp geldik ama orada tekrar savaş çıkarıyorlar. Toprakları paylaşmaya çalışıyor. Buradaki savaşa Türkiye’de katılıyor. Askerler, siviller, karşı taraf askerler... Neyin ortasında olduğumuzu bilmiyorduk. Onlar da bilmiyorlar bence. Savaşın zorluklarını bir başka memlekette yaşayarak, ailelerimizin öldürülmesiyle gördük. Şimdi ben çıkan savaşa nasıl derim ki iyi bir savaş. Savaş hepimiz için kötü. Her şeyden önce ölüm demektir.”
SAVAŞ KİME YARAR SAĞLAYACAK?
4 çocuk babası Muhammed atölyede yatıp kalkıyor. Kazandığı tüm parayı ailesine gönderiyor. Ama 2 yıldır ne onların yanına gidebiliyor, ne de onları Türkiye’ye getirebiliyor. Sınırdan geçmek için çok yüksek paralar istendiğini ve artık ticarete dönüştürüldüğünü anlatan Ali, Afrin operasyonu için şunları söylüyor: “Neden Halep’te çıkartılan savaşla aynı. Herkesin tek isteği oranın kaynakları. Yıllardır savaşın olmadığı bir yerde neden şimdi savaş çıkıyor? Türkiye bize kapılarını açarken, şimdi neden savaşı destekliyor? Biz zaten mağduriyet yaşarken, tekrar savaşın olması kime yarar sağlayacak? Biz ölmemek için kaçıp geldik ama orada hâlâ bizim insanlarımız var. Suriye halkı için bir gelecek yaratmıyorlar her gün ölün diyorlar.”
‘BENİM ARKADAŞIM VARDI AFRİNLİ, O DA ÖLMÜŞ‘
Atölyenin en genci Hasan. 17 yaşımda Çağlayan’a gelen Ali şimdi 21 yaşında. “Ailem savaştan ölmemem için buraya gönderdi. Kilis’te kaldım, oradan Bursa, sonra İstanbul Çağlayan son durağım oldu. Esad askeri olmak ya da ÖSO veya IŞİD’e asker olarak hibe olmak istemedim. Ailemde beni gönderdi buraya. Onlarda arkadan geldi şimdi Kilis’teler” diyen Ali, şöyle devam etti: “Ailemiz, evimiz, okulumuz her şeyimiz yok oldu. Şimdi yok pahasına hayat mücadelesine yarınımızı düşünmeden girdik. Bizim olmayan bir savaşın kayıplarını yaşadık yıllarca. Büyük devletler girdi ülkemize, sonra her yerde karşı karşı gelen bir sürü asker... Kim kimin tarafı... Taraf olmazsan öldürülüyorsun. Bugüne kadar herkesin bizden istediği tek şey topraklarımız oldu. Afrin’de istenen de o. Teröristleri temizlemek değil dert. Ben bizim kanallar da gördüm siviller ölüyor. Benim arkadaşım vardı Afrinli. O da ölmüş. Neden öldüğünü bilmiyorum ama oradaki arkadaşlarım bu haberi gönderdiler. Kimsenin ölmesini istemiyoruz. Burada da orada da savaş istemiyoruz. Korkusuzca yaşamak istiyoruz. Topraklarımıza dönme hayali kurarken, umudumu her geçen gün daha da yitiriyorum. Ama kimse ölmesin, savaş olmasın.” (İSTANBUL)