İnsan olarak bizler savaş karşıtı olmalıyız
Afrin operasyonuna ve savaşlara karşı olduğunu söyleyen Ford işçisi yazdığı mektupla Suriyeli işçilere 'Kaçmak çözüm mü?' sorusunu yöneltiyor.
Ford Otosan işçisi
Kocaeli
Evrensel okurlarına iyi günler diyerek mektubuma cevap veren, eleştirileri olan arkadaşıma yanıt vermek istiyorum.
Öncelikle eleştiriniz için teşekkür ederim. Önceki yazım tamamıyla kendi görüş ve düşüncelerimden ibaret değildi. Çevremdeki işçi arkadaşlarımın düşüncelerini de yansıttım mektubuma. Size verdiğim bu yanıt tümüyle kendi görüşlerim çerçevesinde. Aslında Suriyeli göçmenlerden şu sorunun yanıtını almayı çok isterdim. Kaçmak çözüm mü? Suriye iç savaşından kaçan Suriye vatandaşlarının bu soruya kişisel yanıtını öğrenmek, neden bu yolu seçtiklerini bilmeyi çok isterdim. Yabancı bir ülkeye sığınmak ve orada iş bulup çalışmak, o ülkenin ekonomik durumuyla da alakalı değil midir? Geldikleri ülke bizimkiyse buradaki vatandaşlar zaten iş bulmakta zorlanırken, onların gelmesi sömürücülere fırsat vermiyor mu? Bunu siz de belirtmişsiniz. Bizim savaşımız halklar arasında yaşanmamalı. Bizim savaşımız emperyalizme karşı. Yani bizim kendi sorunlarımız bize yetmez gibi sığınmacılara kucak açıyoruz ama onlar Avrupa’ya gitmek isterken bizler onları zorla sınırlarımız içinde tutuyoruz. Sığınmacılar da biliyor ki, Avrupa’nın şartları daha iyi. Ve birçoğu Avrupa’ya kaçak yolla gitmeye çalışırken canlarından oluyor. Yani bu durum tam anlamıyla çıkmaz yol değil midir? Onlar teknelerde boğulurken, yine üzülenler bizler oluyoruz, içimiz yanıyor. Öte yandan kalmaları da bizlere çalışma koşulları yönünden sıkıntı çıkarmıyor mu? Yani canım kardeşim çatışma ortamı oluşmadan önlem alınmalı. Savaş sadece onları etkilemiyor hele bu savaş emperyalizme karşı yapılıyorsa kaçmanın çözüm olmak bir tarafa dursun yangın gibi alevi başka tarafa taşıyor, her tarafı kaplıyor. Bunlar benim şahsi fikirlerim. Öncelikle tartışmamız gereken sığınmacılar değil Afrin operasyonu olmalı.
AKP kendi ideolojisi yüzünden bizim askerimizi şov edasında savaşa gönderiyor ve bunu politik mesele haline getiriyor. Zaten gerçek olan da, politik olarak başkanlık seçimi için oy yükseltmeyi amaçlamasıdır. Ayrıca Kürt kökenli yurttaşlarımız ayrılıkçı gibi gösterilmeye çalışılarak; hem onlar, hem de kendine muhalif olanlar aynı kefeye konularak hain ilan ediliyor. Bakın bunlar önce Irak’ı şimdi Suriye’yi, yarında bizi karıştıracaklar demenin politik yoludur. Yani Afrin operasyonuyla destekleyenler ve karşı çıkanlar diye halkı bölmek amaçlanmıştır. IŞİD bu bölgedeyken ve ülkemizde kanlı eylem yaparken operasyona girişmeyenler şimdi operasyona başlamıştır. Hem bu sayede gündem işsizlik, yoksulluktan çıkmış, OHAL unutulmuş, herkes Afrin operasyonuyla ilgilenmeye başlamıştır. Bilboardlara afişler asarak, askerimiz için dua etmemiz istenerek bu operasyonun kendi çıkarlarına hizmet etmesi amaçlanmıştır. Şimdiye kadar yaşamış olduğumuz tecrübeler, terörün çatışma ortamında bitmeyeceğini yıllardır gösterirken, başka ülkede sınır ötesi terör operasyonu adı altında yürütülen harekat aslında bizlerin daha çok düşman kazanmamıza neden olmakta. Komşu ülke ve onların halklarının bizlere bakış açısının olumsuz yönde etkilemesine sebebiyet vermekte.
Bu bölgeye huzur ve barış götürüldüğünü ve ülkemizin terörden korunmaya yönelik bir operasyon olduğunu iddia edenler, aynı nedenlerle dünya halklarına zulüm eden ABD’nin neler yaptığını görmediğimizi zannediyorlar galiba. İnsan olarak bizler savaş karşıtı olmalıyız, sebep her ne olursa olsun. Ülkemiz Suriye veya diğer komşu ülkeler açısından da barışçıl tutum sergilemeli. Savaş istemiyoruz. Savaşların yıkımlarını da görmek istemiyoruz. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Bazı şeyleri anlamamız için bizlerin başına mı gelmeli? İşçiler olarak AKP’nin Afrin operasyonunun sebebinin ilgimizi başka tarafa çekmek olduğunu biliyor ve buna artık aldanmıyoruz. Kısacası savaş istemiyoruz.
TARTIŞMA NASIL BAŞLADI?
Kocaeli’den Ford Otosan işçisi gazetemizde 9 Şubat tarihinde yayınlanan “Bizim evlatlarımız bizim olmayan bir savaşta ölmesin” başlıklı mektubunda savaşa karşı olduğunu belirterek “AKP bizim olmayan savaşa bizim askerimizi gönderiyor. Üç milyon Suriyeli kendi ülkesinden kaçmış, bizim ülkemizde sefa sürüyor... Savaş istememenin nesi suç? İnsanların ölmemesini istemenin nesi suç? Bunu söyleyenler neden tutuklanır? Hepimizin kendi öz evlatları bu savaşa dahil olsaydı kaçımız bu savaşı isterdik ya da bu savaşa girmemeyi isterdik? Niye bizim askerimiz gidiyor da, 3 milyon Suriyeli burada ellerini kollarını sallayarak geziyor? O topraklar onların vatanı değil mi? Terör insan öldürerek biter mi? 40 yıldır terörle mücadele edilip de bir sonuç alamayan bizler, halen askeri operasyonla sonuç alınabileceğini mi düşünüyoruz? Yitip giden onca cana yazık. Politikacılar o ceylan derisi koltuklarda oturabilsin diye gencecik insanları ölüme göndermek ne diye ve bunu söyleyebilmenin nesi yanlış ve suç! Biz bu savaşı istemiyoruz. Bizim evlatlarımız bizim olmayan savaşta ölmesin. Suriye iç işlerine karışmaktansa kendi ülkemizde işsizliği, fakirliği, ayrışmayı çözelim” dedi.
Bu mektuba Kocaeli’de yanıt veren bir metal işçisi ise 13 Şubat’ta gazetemizde yayınlanan “Olan Suriye’nin yoksul halkına ve işçi ve emekçilere oluyor” başlıklı mektubunda, Ford işçisinin savaşın kendi savaşları olmadığı fikrine katıldığını ancak Suriyelilerle ilgili tespitlerini eleştirdiğini belirtti. İşçi mektubunda şu ifadelere yer verdi:
“Sen bugün Kocaeli’den çıkıp başka bir ile bile gitsen zorlanırsın yaşamak için, insanın alıştığı bildiği her zaman daha kolaydır, bu insanlar dilini yolunu bilmedikleri bir ülkeye gelip yaşamak zorunda kalmışlar hem de bir savaştan kaçıp. Neden, çünkü emperyalist ülkeler Suriye’de dün IŞİD’i beslerken, bugün IŞİD’i temizlemek için paylaşım savaşını sürdürüyorlar. Yani olan yine ne Suriye’nin zenginlerine ne de onların siyasetçilerine oldu, olan yine Suriye’nin yoksul halkına bir de bizi onlarla tehdit ettikleri ve hep azına mahkum etmeye çalıştıkları için bize oldu. Bizlerin ise Suriyeli Kürt-Türk demeden birleşmemiz lazım. Senin de dediğin gibi politikacılar o ceylan derisi koltuklarda oturabilsin diye gencecik insanları ölüme göndermek niye, savaşa karşı olmanın da nesi suç.”