Bir kürtaj pornografisi: The Crossbreed
Alper Kaya, Biray Dalkıran'ın son filmi The Crossbreed'ı (Melez) yazdı.
Alper KAYA
Los Angeles’a yerleştikten sonra film eğitimi alan Biray Dalkıran, ideolojik sapkınlık açısından Hollywood standartlarında olan fakat kendisinin 2006’daki ilk filmi Araf’tan daha kötü bir yapımla Türkiye sınırlarına giriş yaptı: The Crossbreed (Melez)
Angela Durazo, Nathan Schellerup, Malinda Farrington, Danny Winn ve Katy Bentz’den oluşan oyuncu kadrosuyla dikkat çeken The Crossbreed’in hikayesi Biray Dalkıran’a, senaryosu ise Biray Dalkıran ve Şafak Güçlü ikilisine ait.
Film, evli olmadan beraber yaşadığı sevgilisi ve iş arkadaşı John’dan hamile kalan gazeteci Amy’nin ikiz bebeklerini aldırma kararıyla başlıyor. Lilith ile şeytanın aşkına dair efsaneyi araştırmak üzere bir kasabaya giden çifti, tekinsiz bir rahiple kardeşi karşılıyor ve tahmin edebileceğiniz üzere olaylar gelişiyor.
İDEOLOJİK TAVIRDAN ÖTEYE GEÇİYOR
The Crossbreed, Biray Dalkıran’ın Lilith efsanesini farklı bir formatta aktarmayı planladığı izlenimini uyandırsa da ilk kırk dakikasında beşi flashback olmak üzere altı kez, filmin toplamında ise yedi kez kürtaj sahnesini izleyiciye dayatmasıyla görkemli bir kürtaj pornografisinden pek de öteye geçemiyor. Dahası, Dalkıran’ın ilk filmi Araf’ta ve bu yıl vizyona gireceği açıklanan Araf 2’de de kürtaj konularının işlenmesi yönetmenin ideolojik tavırdan da öteye geçtiği izlenimini uyandırıyor.
KÜRTAJ YASAĞINA ÇANAK TUTUYOR
İlk filmi hakkında İslami kanattan gelmemesine rağmen adını sureden alan filmin yönetmeni olarak çeşitli kanatlarda propagandası yürütülen Biray Dalkıran; bu kez de İncil’den bir alıntıyla filme başlıyor ve sinematografik dil açısından yanlış yürüttüğü flashbackler ve sahne geçişleri ile en az filmin öyküsü kadar sıkıntılı bir yapımı izleyiciyle buluşturuyor.
Akış, diyaloglar ve oyunculuklar ile ciddi olarak eleştirilmeyi hak eden The Crossbreed’in asıl eleştirilmesi gereken noktası; demokratik açıdan pranga vurulması hedeflenen her toplumda gündeme ilk getirilen konulardan birisi olan kürtaj yasağına çanak tutması ve bunu da tek bir sahnede değil, izleyicinin gözüne her seferinde bütün “sertliği” ile dayatıldığı toplam yedi sahnede gerçekleştirmesi olsa gerek.