Hakim vicdanının, mercimek ve peynirle imtihanı
'Yaşlı adamın davası, Suriyeli mültecilerin kamplarda ne denli zorlu bir hayat yaşadığı konusunda hepimize fikir vermeli.'

Tugay BEK
Geçtiğimiz günlerde asliye ceza mahkemelerinden birinde müdafii olarak gireceğim duruşmayı beklerken başka bir yargılamaya tanık oldum. Dört jandarma eri ve bir astsubay tarafından, yaşlı bir adam elleri kelepçeli olarak mahkemeye getirildi.
Suriyeli olan M.E.İ 4 yıldır Türkiye’de, ailesi ile birlikte Adana’da devletin mülteciler için yaptığı bir konaklama merkezinde kalmaktaymış. Sanık, yaşı kimlik tespitinde 63 olarak geçse de, nüfusa küçük yazılmasından veya zorlu yaşam koşullarından olsa gerek, en az 10 yaş daha büyük gösteriyordu.
M.E.İ 23 Ocak tarihinde kamp alanı içinde bulunan ve Suriyeli mültecilerin tek alışveriş yapma yeri olan BİM markete gidiyor. Devletin kendisine vermiş olduğu kartla birtakım gıda ihtiyaçlarını alan M.E.İ, karttaki kredisi yeterli gelmeyince toplam değeri 15 TL olan 1 kilo mercimek ve 450 gram peyniri elbisesinin içine saklayıp ailesine götürmek istiyor. Durumu fark eden market görevlileri tarafından durdurulan M.E.İ polise teslim ediliyor.
Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı M.E.İ’yi “Bina içinde muhafaza altında olan eşya hakkında hırsızlık” suçundan tutuklama talebi ile sulh ceza hakimliğine sevk ediyor ve talep doğrultusunda M.E.İ’nin tutuklanmasına karar veriliyor.
Hakim, duruşmada hazır bulunan BİM market yetkilisine “Bu olaydan bir zararınız oldu mu, halen şikayetçi misiniz?” diye soruyor. Market yetkilisi 37 gün önceki kininden ve öfkesinden hiçbir şey kaybetmemiş olarak söze başlayarak, “Hakim bey bu olay nedeni ile maddi bir zararımız yok. Ancak bu adam yine hırsızlık yapacak olduğundan cezalandırılmasını talep ediyorum” diye cevap veriyor. Mahkeme Suriyeli yaşlı adam hakkında verilen 3 ay hapis cezasını erteleyip kendisini tahliye ediyor.
Ailesinin en temel beslenme ihtiyacına, çalarak ulaşmak durumunda kalan yaşlı adamın davası, Suriyeli mültecilerin kamplarda ne denli zorlu bir hayat yaşadığı konusunda hepimize fikir vermeli.
Tayyip Erdoğan’nın, G8 zirvesinde “Suriyeliler için 30 milyar dolar para harcadık“ şeklindeki sözleri o dönem çok tartışılmıştı. Belirtilen bu rakam doğru ise ve gerçekten Suriyeli mülteciler için harcanmışsa, neden bu insanların asgari beslenme sorunu dahi giderilmiyor ve bu insanlar hırsızlık yapmak durumunda kalıyor? Diğer taraftan 30 milyar doları harcamaktan kaçınmayan devletin, 15 TL değerindeki 1 kilo mercimek ve 450 gram peynirin peşine düşmesi oldukça garip değil mi?
Bütün isteği çocuklarına bir mercimek çorbası içirmek olan yaşlı adama karşı bu empati yoksunluğu ve tahammülsüzlük yargının geldiği nokta açısından son derece ürkütücü. Anayasa’nın 138. maddesinin 1. fıkrası, “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uygun olarak, vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler” der. 63 yaşında bir adamı 1 kilo mercimek ve 450 gram peynir için tutuklayan vicdan nasıl bir vicdandır? Anayasa, kanunlar ve hukukun uygulanamaz olduğu, OHAL’le yönetilen bir ülkede ne yazık ki vicdanın da askıda olduğunu görüyoruz.
Duruşma sonunda mahkemenin görevlendirdiği tercüman, yaşlı adama Arapça olarak tahliye olduğunu anlatmaya çalışıyor. Tahliye olan her mahkumda tanık olduğumuz ve yaşlı adamın yüzünde de olması beklenen mutluluk ifadesi bir türlü görünmüyor. Bunun yerine telaşlı bir şekilde derdini anlatmaya çalışıyor. Tercüman, hakime dönüp “Hasta olan eşinin sağlık durumunu soruyor efendim” diyor. Ülkemizdeki devlet ve hukuk yapısından bihaber olan Suriyeli sanık, kendisini hapseden devletin ve hakimin, karısının sağlık durumu hakkında da bilgi sahibi olduğunu düşünmüş olmalı. Bu soruya yanıt verme gereği duymayan duruşma hakimi, görevli astsubaya eliyle bir işaret yaptıktan sonra jandarmalar tarafında kelepçelenen yaşlı adam tahliye edilmek üzere yeniden cezaevine götürülüyor.
Bu duruşmanın hemen ardından müvekkilimin de üç aydır tutuklu olarak yargılandığı dosyaya sıra geliyor. Sosyal medya hesabı üzerinden çoğunluğu karikatürlerden oluşan bir dizi paylaşımda bulunması nedeni ile müvekkilim hakkında cumhurbaşkanına hakaret suçundan dava açılmıştı.
Duruşma hakimi, paylaşımların büyük çoğunluğunda suç unsuru bulunmadığını söyleyerek, Tayyip Erdoğan’ın Suriye iç savaşında IŞİD’e destek olduğunu ima eden karikatürü kendi sosyal medya hesabından paylaşması nedeni ile müvekkilimin atılı suçtan mahkumiyetine karar verdi. Böylelikle, 1 kilo mercimek ve 450 gram peyniri bedelini ödemeden evine götürmek isteyen Suriyeli yaşlı adamı cezaevine atan yargı mekanizması, Suriye iç savaşında Türkiye’deki siyasi iktidarın da payı oluğunu ima eden karikatürün paylaşımının suç oluğu “vicdani” kanaatine de varmış oldu.
Evrensel'i Takip Et