Yasal düzenlemeler ve kadınların mücadelesi
Umut, her bir genç kadının gözlerinde, mücadele deneyimlerinde ve kazanımlarında!
Yurt odalarından sohbetler, kampüs içinden tartışmalar, şenliklerden mesajlar, kahvaltıda buluşan kadınlar... Genç kadınların yaşamlarından gelen yüzlerce mektup, yazı, röportaj dergimizin sayfalarında yer aldı. Bu sayımızda genç kadınların içinde bulunduğu tabloyu öne çıkan başlıklar ile özetlemeye, çıkarılan ve çıkarılması gündemde olan yasaların ne ifade ettiğini açıklamaya çalıştık. Sayfamıza sığdırabildiğimiz kadarıyla genç kadınların gerçek Türkiye’sini tartıştık. Gerçekler karamsar olduğu kadar umut da veriyor. “Umut nerede?” diye soracak olursanız cevabımız: Umut, her bir genç kadının gözlerinde, mücadele deneyimlerinde ve kazanımlarında! Hem de 8 Mart 1857’de “Eşit işe eşit ücret” diye haykıran Cotton Tekstil işçisi kadınlardan bu yana!
BOŞANMAYA ARABULUCULUK, DEVLETE SORUMSUZLUK!
Hazırlıkları süren düzenlemeye göre boşanma, nafaka, mal paylaşımı, tazminat, velâyet, çocukla kişisel ilişki kurma gibi konularda vatandaşlar aile mahkemesi hâkimi tarafından arabulucuya yönlendirilecek. Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan afişte bu uygulamanın “ekonomik, hızlı, gizli ve gönüllü” çözüm olduğu söyleniyor. Uzlaşmazlığa neden olan sorunlar gizli kalacak. Hem de ne gizlilik! Uzlaşma olarak ifade edilen bu çözümün kamu düzenine aykırı olup olmadığının nasıl denetleneceğinin cevabı yok! Toplumda kadınların koşullarının erkekler ile aynı olmadığı düşünüldüğünde boşanma süreçleri kadın açısından daha da eşitsiz bir hale getirilmesi sonucu ortaya çıkmış oluyor. İstanbul Sözleşmesi ve bu sözleşmeye uygun olarak çıkarılan Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Yasası da arabuluculuk yasa tasarısı ile tartışmaya açılmış oluyor. Çünkü bu sözleşmede “Kadına yönelik şiddet söz konusu olduğunda arabuluculuk uygulanamaz.” şartı var. Bu sözleşme şimdilerde “Kadın haklarını fazla genişletiyor, ülke gerçeklerine uygun değil.” tartışması ile kadına yönelik şiddeti önlemek şöyle dursun, ülke gerçeği kisvesi altında kadınlar şiddete mahkûm edilmek isteniyor. Aynı zamanda boşanma ve kadına karşı şiddeti “özel alan” olarak kabul edilerek, devletin bu konudaki sorumluluğu da kaldırılmak isteniyor.
MÜFTÜLÜKLERE NİKAH YETKİSİ
Müftülüklere resmi nikah yetkisinin verilmesiyle, kadınların Medeni Kanun ile elde ettiği hakların ortadan kaldırılmasının; evlilik, miras, boşanma haklarında güvencesiz bırakılmasının önünü açıldı. 2015 yılında resmi nikah kıymadan dini nikah kıyan imam ve çiftlere ceza verilmesi ortadan kaldırılmış; 2016’da bir yasa iptaliyle çocukların cinsel ilişkiye rıza yaşı 15’ten 12’ye indirilmişti. Bu tasarıyla çocuk yaşta evliliklerin ve erkeklerin çok eşliliğinin önü açılmış oluyor. Nikahı hangi memurun kıyacağı aile içinde kadınlar üzerinde yeni bir baskı ve şiddete dönüşebilir, bu baskı altında kadınlar istemeseler de din görevlisinin nikahına zorlanabilir. Medeni hakların din görevlilerine devredilmesi laikliğe aykırı. Laikliğin olmadığı yerde ise en çok zararı kadınlar görüyor. Yine bu düzenleme ile birlikte evde yapılan doğumlarda, çocukların doğum bildiriminin sözlü beyanının da yeterli sayılması getirildi. Kız çocuklarının yaptıkları doğumların bildirimine ilişkin zorunluluk ortadan kalkıyor. Böylece kız çocuklarını hamile bırakan istismarcılar tespit edilemeyecek ve dava açılamayacak.
CİNAYETLER KORUMA ALTINDA
2017 yılında basına yansıyan kadın cinayeti sayısı 409, cinsel istismara uğrayan çocuk sayısı ise 387. Öldürülen kadınların birçoğu kendisini öldüren erkekler hakkında şikayette bulunmuş hatta uzaklaştırma kararı aldırmış olanlar da var. Güvenlik güçlerinin yaklaşımı ise kadınları korumak yerine şiddet uygulayan ile arabuluculuk yapmaktan yana. Yetkililerin görevini suiistimal etmesinin karşısında herhangi bir yaptırım yok. Koruma altındaki kadınların öldürülmesi ise Aile Bakanlığı’nı harekete geçirmeye yetmiyor.
EŞİTLİK DIŞARI, CİNSİYETÇİLİK İÇERİ
2017-2018 eğitim öğretim yılına başlamadan yapılan müfredat değişikliği; kadınların yaşamını, kazanılmış medeni haklarını hedefine koyan muhafazakâr toplum inşasının en önemli adımlarından biri oldu. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren, demokratik laik eğitime dair olan son kırıntıları da ortadan kaldıran bu değişiklik ile birlikte ders kitaplarına kız çocuklarının evlendirilmesini meşrulaştıran, kadının toplumsal rolünü aile sınırları içine hapseden metinler girdi. Dünyada çocuk istismarı konusunda ilk on ülke içerisinde olan Türkiye’de çocuklara, gençlere verilecek dersler bu istatistikleri meşrulaştıracak, kız çocuklarının eğitimdeki fırsat eşitsizliğini derinleştirecek biçimde şekillendirildi.
İSTİSMARIN İSTİSMARI
Geçtiğimiz günlerde basına yansıyan haberlerle birlikte Türkiye’de çocuğun cinsel istismarı konusu toplumda tepki topladı. Hükümet yetkililerinin cinsel istismarın önlenmesine dönük bir yasa tasarısı çalışması yaptıklarını açıkladılar. Bu tasarıya göre çocuğa karşı işlenen suçlarda 12 yaş kriteri getiriliyor. Başta Diyanet olmak üzere, çeşitli cemaatlerin yaptıkları açıklamaları hatırlayalım; “9 yaşında, 12 yaşındaki kız çocukları evlenebilir” Yani çocuk istismarı, çocuklara karşı işlenen bir suç olduğu için değil, arada “nikah” olmadan yaşanan bir cinsel birliktelik olduğu için bir suça indirgenmek isteniyor. Bulunan çözümü de Cumhurbaşkanı zina tartışmasını başlatarak açıklamış oldu; çocukların istismara uğramasına dönük tepkiyi, 12 yaşındaki çocukları “evlenilebilir” hale getirerek dindirmek!
HER DÖRT ÜNİVERSİTE MEZUNU KADINDAN BİRİ İŞSİZ
Hükümet Türkiye ekonomisinin yüzde 11 büyüdüğünü açıkladı. Son 15 yıl içinde kadın işsizliğinde ciddi bir artış yaşandı; geldiğimiz son durumda her üç kadından biri, her üniversite mezunu dört kadından biri işsiz. İş bulma umudu olmadığı için iş aramayan kadın sayısı ise yaklaşık 1,4 milyon olarak tahmin ediliyor. Kadınlar yarı zamanlı, düşük ücretli, güvencesiz işlere mahkum ediliyor. Yasalar ile de desteklenen kayıt dışı ve güvencesiz çalışma koşulları nedeniyle çalışan her iki kadından biri için emeklilik neredeyse imkansız hale geldi! Büyüyen ekonomi istihdam yaratmıyor çünkü; patronlar işçiyi daha çok çalıştırarak büyüyor. İş yasasına göre haftalık çalışma süresi 45 saat. Ancak her dört kadından biri haftada 50 saatin üzerinde çalışıyor. Türkiye’de her on kadından7’si açlık sınırının altında yaşıyor.
GENÇ KADINLAR ÜNİVERSİTEDE BARINAMIYOR!
Gençlik ve Spor Bakanlığının 2017 Nisan ayında açıkladığı sayılara göre ülke genelinde KYK yurdu sayısı 727, yatak kapasitesi 601 bin 19. YÖK’ün açıklamalarına göre 2016-2017 eğitim-öğretim yılında, toplam 7.200.000 üniversite öğrencisi bulunuyor.
6 milyon öğrencinin devlet yurdunda kalmak gibi bir seçeneği yok. Şehir dışında üniversiteye giden genç kadınlar açısından durum daha da zorlaşıyor. Devlet yurtlarında kantinden, çamaşır yıkamaya kadar pek çok ihtiyaç paralı hale gelirken, yönetimler giderek daha baskıcı uygulamaları hayata geçiriyor. Geçtiğimiz yıl medyaya yurt önlerinden kaçırılan kadın öğrencilerin haberleri yansımıştı. Genç kadınların nitelikli, ücretsiz barınma ve güvenli yaşam talepleri karşılanmak bir yana devlet yurtlarında sosyal etkinlik olarak hayata geçirilen uygulamalar arasında, ‘nasıl iyi bir anne/eş olunur?’ başlıklı söyleşiler, ‘ev ekonomisine katkı’ vb kurslar, dini telkinlerin yapıldığı etkinlikler bulunuyor. Öğrencilerin ücretsiz barınma talebini karşılamak yerine genç kadınları denetimsiz, gerici cemaat ve vakıfların yurtlarına mahkum ediyor.
HATIRLAYALIM
· 2009 Temmuz’unda Milli Eğitim Bakanlığı yönetmelik değişikliğiyle ortaokul ve lise öğrencilerinin nişanlanmasını serbest bıraktı.
· 2013 Eylül ayında evli öğrencilerin açık öğretim lisesine yönlendirilmesi düzenlemesi getirildi.
· 2014 yılında 20 bine yakın aile 16 yaşından küçük kızlarını evlendirebilmek için dava açtı. Hükümetin ön açıcı tutumu mahkemelerin evlendirmelere izin veren kararlarını çoğalttı. 2015’in mayıs ayında Anayasa Mahkemesi, resmi nikah kıymadan dini nikah kıyan imam ve çiftlere ceza verilmesini ortadan kaldırdı. Önceden çocuk yaşta evlilikleri yasaklayan yasalar, dini nikahla bu evliliklerin meşrulaştırılmasına zemin hazırlayacak şekilde esnetildi.
Anayasa Mahkemesi yine bir yasa iptaliyle “Çocukların cinsel ilişkiye rıza yaşının 15’ten 12’ye indirilmesi”nin önünü açtı.
· 2016 Kasım ayında çocuk istismarcılarının evlilik yoluyla cezasız bırakılmasını öngören bir önerge AKP hükümeti eliyle Meclise getirildi. Önerge, halkın tepkileriyle geri püskürtüldü.
2017 Mayıs ayında çocuk istismarının önlenmesi için hazırlanan araştırma önergesi, AKP milletvekillerinin oy çokluğu ile reddedildi.
BU RAKAMLARIN SORUMLUSU KİM?
· Son 10 yılda 482 bin 908 kız çocuğu devletin izniyle evlendirildi.
· Son 6 yılda 142 bin 298 çocuk anne oldu ve bu çocukların büyük kısmı dini nikâh ile evlendirildi. Evlilik yaşı kız çocuklarda 12 yaşına kadar düşüyor. Çocuk yaşta evliliklerde Türkiye dünyada ilk onun içinde
· Son 10 yılda çocuk istismarı vakaları yüzde 700 arttı. Çocuk tecavüzlerinin sadece yüzde 5’i ortaya çıkıyor yüzde 95’i gizli kalıyor.
· Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre yılda ortalama 17 bin çocuk istismarı davası açılıyor, bu davaların yüzde 45’i mahkumiyetle sonuçlanmıyor.
KADINLARIN MÜCADELELERİNDEN NOTLAR
- Kadınlar yaşam tarzları ve giyimleri gerekçesiyle saldırıya maruz kaldı. Bunlardan bazıları: İstanbul’da Melisa Sağlam “Ramazan’da böyle giyinmeye utanmıyor musun?” denilerek Ercan Kızılateş tarafından minibüste saldırıya uğradı. İstanbul Eminönü’de bir adam “Üstüne başına dikkat et, milleti azdırıyorsun” diyerek Canan Kaymakçı isimli kadına sözlü saldırıda bulundu. Maçka Parkı’nda çalışan güvenlik görevlisi kadınların kıyafetini gerekçe göstererek parktan çıkarmaya çalışmıştı. Buna karşın kadınlar “Kıyafetime karışma” diyerek yürüyüşler gerçekleştirdi.
- 2012 yılında kürtajın yasaklanması tartışmalarında “Her kürtaj bir Uludere’dir.”, “Tecavüze uğrayanlar doğursun gerekirse devlet bakar.” açıklamalarının ardından ülke çapında kadınların eyleme geçmesi kazanımla sonuçlandı ve kürtaj yasaklanamadı.
- Çocukların, istismarcılarıyla/tecavüzcüleriyle evlendirilmesi; çocuk evliliğinin teşviki, boşanma davalarında arabuluculuk ve uzlaşma uygulanması gibi kadın ve çocuk haklarını gasp eden önerge kamuoyu tarafından duyulur duyulmaz büyük tepki topladı. Twitter'da önergeye tepki olarak #TecavüzMeşrulaştırılamaz etiketiyle on binlerce tweet atıldı. Pek çok şehirde kadınlar eylem yaptı ve yasa tasarısı meclisten geçemedi.