İddialar ve gerçeklerin ardından
Çukurova Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Derneği Üyesi Ahmet ve Rasim ile Afrin Operasyonu'na dair konuştuk.
Arif NUSLU
Adana
Dergimizin geçen sayısında “Afrin Operasyonu’na dair 10 soruda iddialar ve gerçekler” başlığıyla Afrin Operasyonu ayrıntılı bir biçimde ele alındı. Bu sayımızda da Çukurova Üniversitesi’nde okuyan Atatürkçü Düşünce Derneği üyesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencisi Rasim ve Makine Mühendisliği öğrencisi Ahmet ile “iddialar ve gerçekler” üzerine konuştuk.
Türkiye’nin milli güvenliği operasyonlarla ya da Afrin operasyonu ile sağlanabilir mi?
Ahmet: Elbette hayır. Afrin’de Amerika ile savaşıyoruz, sınırları korumak ve milli güvenliği sağlamak için bu yeterli değil. İçimizdeki emperyalizme karşı da mücadele etmeliyiz. Özelleştirmelerin sonu gelmeli, ABD üsleri kapatılmalı ve NATO’dan ayrılmalıyız. Rusya da bir emperyalist devlettir. Topyekün bir antiemperyalist mücadele vermemiz gerekiyor. Ama sonuçta bu harekat milli güvenliğin sağlanması için atılan bir adımdır ancak yeterli değildir.
Peki bu cevap üzerinden şöyle devam edelim. Afrin operasyonu antiemperyalist bir hamle midir?
Ahmet: Bir yönüyle evet, bir yönüyle hayır. Afrin’e girerken sadece Amerika’ya değil Rusya’yı da tehdit ederek girdik. Lakin sonuç olarak Rusya Tel-Rıfat’a çekilerek Halep ile demiryolumuzu keserek bize cevap vermiştir. Yani hem antiemperyalist hem antiamerikan sayılabilir.
Anti-emperyalist mücadele hakikaten “hem evet hem hayır”lı bir perspektife sıkıştırılabilecek bir mesele mi?
Rasim: AKP’nin burada önemli bir kozu var artık elinde. 2019 seçimlerine giderken “Bakın biz Afrin’e girdik.” propagandası üzerinden bir seçim yatırımı yaptıklarını da görüyoruz. AKP hükümeti dışarıya karşı antiemperyalist fakat içeride ne yazık ki öyle davranmıyor ama öncelik olarak milli güvenliğimizi sağlamamız gerekiyor. Ardından içeride de güçlü bir şekilde emperyalizme karşı mücadele yürütmemiz gerekiyor.
Türkiye uzun zamandır Suriye’ye müdahil olmuş durumda. Suriye’de yaşayan halkların durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ahmet: Suriye’deki halklar kendi iradesiyle karar verip kendi devletini işletmeye başlarsa eğer bizim sınır güvenliğimiz konusunda bir sorun kalmaz.
Türkiye’nin oraya müdahalesi bu dediğinin önüne geçmiyor mu?
Ahmet: Oradaki halklar hiçbir zaman kendi başlarına karar vermedi ki. Amerika’dan destek alan insanlardan bahsediyoruz.
Türkiye’nin de ÖSO’yu ya da diğer cihatçı örgütleri desteklemesine nasıl yaklaşmak gerekiyor?
Ahmet: Bu AKP’nin hatası, bunu Türkiye’ye mal edemeyiz ki.
'SAVAŞ İLE HUZUR VE BARIŞ GELMEZ'
Hükümet operasyonun adını “Zeytin Dalı Operasyonu” olarak açıklamıştı ve oraya barış ve huzuru götüreceklerini her fırsatta dillendiriyorlar. Barış ve huzur bu şekilde gelebilir mi?
Rasim: Bana kalırsa savaş ile huzur ve barış gelmez.
Ahmet: Çok inanmasam da eğer oraya girdikten sonra oradaki emperyalist ülkeleri uzaklaştırırsak neden olmasın.
Türkiye emperyalist devletlerin “rızası” ile Suriye’ye girip sonra onlara karşı savaşabilir mi?
Hasan: Ama şu an onlarla da aramız iyi değil, neden olmasın.
Rasim: Bizim Afrin’e girerek tek düşüncemiz şu an ulusal bütünlüğümüz sağlamak olmalı. Onun dışında sonrasında asla ve asla emperyalist bir politika ile hareket etmeye kesinlikle karşıyız.
Hükümet son yıllarda “Osmanlı gibi olmak” vurgusunu dilinden düşünmüyor ve bunu en ücra yerlere kadar yaymaya çalışıyor. Bu koşullarda AKP’nin sadece Afrin’e müdahale ile sınırlı kalmayacağını, huzur ve barış getirmeyeceğini görmemiz gerekmiyor mu?
Rasim: Hükümet eğer oraya girip oradaki halkları sömürecekse biz buna zaten karşıyız ve eğer böyle bir durum olursa karşısında da duracağız. Bu bir ulusal bütünlük meseledir ve AKP kendi isteyerek girmedi, koşullar bunu ona zorladı.
'HERKES DÜŞÜNCESİNİ İFADE EDEBİLMELİ'
Özellikle Afrin Operasyonu başladıktan sonra ülkenin birçok yerinde yüzlerce insan barışı savunduğu için gözaltına alındı ve tutuklananlar oldu. Bu konuya dair düşünceleriniz neler?
Rasim: Bu duruma kesinlikle karşıyız, herkes kendi düşüncesini ifade edebilmeli. Kimse Afrin Operasyonu’nu desteklemiyor diye terörist değildir. Hükümet bunu yapıyor ne yazık ki. Bu politikalar geçmişte kimliğinde Kürt illerinde doğduğu yazdığı için işkence yapılan insanların yaşadıklarına benzer durumlar.
Ahmet: Benden olmayan yaşamasın diye düşünüyor hükümet. İnsanları korkutmak için uyguladığı politikalardan bir tanesi.
Son olarak gençliğe nasıl bir ülke nasıl bir yaşam sunulduğunu ve “Ne yapmalı?”yı konuşalım istiyorum.
Ahmet: Valla sunulmuyor ya da sunuluyor da bizim mi haberimiz yok. Her şey dayatma üzerine olduğu için şansımız çok az. Öyle bir sistem var ki bizim düşünmemize dahi şans vermek istemiyorlar.
Rasim: Birlikte mücadele etmemiz gerekiyor, tek çıkış yolu olarak bu görünüyor.