Şekerin tadı kaçmasın
Kadir Yalçınkaya, 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesine karşı, sendikaların, köylülerin, işçi ve emekçilerin vermesi gereken mücadele üzerine yazdı
Kadir YALÇINKAYA
Tek özelleştirmeci hükümet AKP değil, ondan önceki hükümetler de özelleştirme yaptı. Ama AKP hepsine rahmet okutuyor. Öyle ki kamu kamunun çaktığı tek bir çivi bile olsa onu yerinden çıkarıp satmaya çalışıyor.
2002 yılından bugüne kadar onlarca kamu işletmesi satıldı ya da kapatılarak arazileri sermayeye devredildi. Şimdi oralarda gökdelenler yükseliyor. 15 Temmuz sonrası kalanların bir bölümü Varlık Fonu’na devredildi. Varlık Fonu’na devredilmeyen kamu işletmelerinden biri olan ve şeker sektöründe yaklaşık yüzde 70 paya sahip olan Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’ye ait 25 fabrikanın 14’ü (Bor, Çorum, Kırşehir, Yozgat, Erzincan, Erzurum, Ilgın, Kastamonu, Turhal, Afyon, Alpullu, Burdur, Elbistan ve Muş) özelleştirme kapsamına alındı. Geriye kalan 11 şeker, 4 alkol, 2 makine, 1 elektromekanik aygıtlar, 1 tohum işleme fabrikası ile 1 araştırma enstitüsü ise süreç içinde özelleştirme kapsamına alınacak.
Klasik olacak ama yine söylemekte fayda var. Diğer kamu kurumlarında olduğu gibi, şeker fabrikaları da işçi ve emekçilerden kesilen vergilerle kurulmuş işletmeler. AKP Hükümetinin işletme kurmadığı gibi, olanları satmakta üstüne yok. Şimdi bu özelleştirme gerçekleşirse milyonlarca pancar üreticisi, fabrikalarda çalışan binlerce işçi ve fabrikaların bulunduğu illerde şeker fabrikaları etrafında dönen çark durmuş olacak. Başta ABD’li Cargill olmak üzere tatlandırıcı tekelleri ellerini ovuşturarak, daha fazla pazardan pay kapmak için şeker fabrikalarındaki özelleştirmeyi bekliyorlar. Daha fazla pay kapmak için özelleştirme lobisi yapmalarının nedeni de bu. AKP Hükümeti de serbest piyasa ekonomisi gereği özelleştirme yapıyor, AKP Genel Başkanı zaten “Ülkeyi şirket gibi yönetmeli” demişti.
Peki bütün bunlar yaşanırken işçi ve emekçiler tarafında neler yaşanıyor? Başta şeker fabrikalarında örgütlü Şeker-İş olmak üzere ne yapılıyor diye sorarsanız pek umut yok. Şeker-İş Genel Başkanı İsa Gök, yaptığı açıklama ile adeta AKP Hükümetine ve onun başkanına, özelleştirme yapmayın diye yalvarıyor. Şeker fabrikaları özelleştirilmesin diye yapılan açıklama, iktidar ve onun başkanına övgüye dönüşmüş. Afrin operasyonundan girmiş, yerli ve millikten çıkmış bir açıklama. Açıklamanın içinde özelleştirmeye karşı ne yapılacağını aradık bulamadık. İnanmayanlar dönüp Şeker-İş Sendikasının web sitesine bakabilir.
Özelleştirme kapsamı içine alınan fabrikalar ise her koyun kendi bacağından asılır misali, bizim fabrikamız kapatılmasın tartışması yürütüyor, ildeki ekonomiye katkıları anlatılmaya çalışılıyor. Haksızlık etmeyelim bu arada Türk-İş Başkanı özeleştirme dursun diye açıklama yaptı. Ama onların açıklamalarında da ne yapılacağına ilişkin tek kelime yok.
Şurası bir gerçek, eğer özelleştirme karşısında ciddi bir ses çıkarılmaz, fabrikaların bulunduğu illerde, üretici köylüsü, emek örgütleri, Tüm Köy Sen, pancar üreticileri birliği, ziraat odaları, konfederasyon ayrımı gözetmeden özelleştirmeye karşı olan sendikalar ve demokrasi güçleri harekete geçmezse şimdiden geçmiş olsun demek dışında elden bir şey gelmez. Özelleştirme kapsamına alınan şeker fabrikaları ve bu fabrikalarda örgütlü Şeker-İş özelleştirmeye karşı mücadeleyi örgütlemek için geniş bir aydınlatma çalışması yapmalı. Bu sorun tüm üretici köylülerin, pancar üreticilerinin, ziraat odalarının sorunudur. Özelleştirmeye karşı mücadele edilmeyecekse, bir araya gelinmeyecekse, AKP Hükümeti hiçbir engel ile karşılaşmadan 14 fabrikayı daha önceki ekonomi bakanının söylediği gibi, “babalar” gibi satar. Bunların örnekleri fazlasıyla var.
Sadece şeker fabrikaları değil başka kurumların satışı gündeme gelecek. Çünkü hem yerli sermaye hem uluslararası sermaye kâr getiren her alandan kamunun elini çekmesini istiyor. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi önünde bir barikat kurulmaz ve engellenmezse, diğer kurumlara sıra gelecek. Varlık Fonu’na dahil olan kurumların bu kapsama alınmasının önünde engel yok. Tek engel işçi ve emekçilerin, özelleştirme karşısında göstereceği mücadele ve direnç olacaktır. Şeker fabrikalarını özelleştirme kararı alan hükümetin, almış olduğu kararı iptal etmesi, kararlı bir mücadeleyle gerçekleşebilir.
Her şeyde yerli ve milli lafı eden AKP Hükümetinin şeker fabrikalarının satarak ne kadar yerli ve milli olduğunu ortaya koydu. Onlar “yerlilik ve millilik” söylemini emekçileri kendi politikalarına bağlamanın aracı haline getirdiler. Asıl olarak onların yerliliği de milliliği de sermayeden yanadır. İşçiler ve emekçilerin yapacağı tek şey ise kayıtsız şartsız özelleştirmeye karşı mücadele etmek, iktidarın sahte yüzünü açığa çıkarmaktır.