Şehir hastanesine yatırılan parayla 8 hastane yapılabilirdi
Şehir hastanelerini anlatan çarpıcı cümle: Bilkent Şehir Hastanesine aktarılan kaynaklarla Ankara’da 500'er yataklı 8 hastane yapılabilir
Şükran DOĞAN
Ankara
“Bilkent Şehir Hastanesine aktarılan kaynaklarla Ankara’nın değişik yerlerine 500’er yataklı 8 hastane yapılabilir.”
Bu çarpıcı cümle Tüketici Hakları Derneği tarafından düzenlenen Şehir Hastaneleri panelinde dinlediğim Prof. Dr. Ahmet Saltık ve TTB Eski Genel Başkanı Dr. Bayazıt İlhan tarafından yapılan sunuma ait. İlhan ve Saltık; sağlık alanının özelleştirmelerle kârlı bir hizmet alanına çevrildiğini, 10-15 yıllık hastanelerin şirketlerin önünü açmak için bir bir kapatıldığını, dünya sermayesi ile nasıl iç içe çalışıldığını ve iktidarın “yerli-milli” söyleminin nasıl bir aldatmaca olduğunu ortaya koyan bir panel verdiler. Sağlık hizmetlerini, koruyucu ve önleyici olmaktan çıkararak hastalanma sonrasına endeksleyen özelleştirme politikalarının geldiği nokta daha çok hasta, daha çok hastane, daha çok yatak… Panelde aktarılan bu değerli bilgileri özetle aktarmak istiyorum.
HASTA GELMEZSE PARASI DEVLETTEN
İlhan ve Saltık’ın yaptığı sunuma göre; kamu-özel ortaklığını düzenleyen yasada vatandaşın sağlık hakkından hiç söz edilmezken, yüklenici firmaların kârları temel alınıyor. Tüm ülkede 18 şehir hastanesi yapılıyor, toplamda 30 olması hedefleniyor. Türkiye de kamu-özel ortaklığı ile yapılan ve adına şehir hastaneleri denilen model, İngiltere’den alınmış bir özelleştirme modeli. Orada sağlık sistemini iflas noktasına getiren bu uygulama dünyanın çeşitli ülkelerinde de uygulanıyor ve zararları da biliniyor. Dahası var. Bu şirketlere sadece Türkiye’de hazine ve kullanım garantisi veriliyor. Şehir hastanelerinde yüklenici firmaya yüzde 60-70 doluluk garantisi veriliyor. Doluluk sağlanmadığında devlet açığı ödeyecek. Tıpkı otobanda, köprülerde verilen araç garantisi gibi şirketlere hasta garantisi veriliyor.
Dünyada 900-1000 yatak kapasitesi üstündeki hastaneler hantal bulunuyor ve ideali 600 yatak kapasitesi olarak kabul ediliyor. Türkiye’de yapılan şehir hastaneleri ise 3 bin yatak kapasitesini aşabiliyor. Ankara’da Bilkent ve Etlik olarak, toplam 7 bin 200 yatak kapasiteli iki şehir hastanesi yapılması karşılığında, çeşitli semtlere dağılmış 15 hastane kapatılıyor. Öte yandan hizmet insanların ayağına götürülmüyor, aksine hem şehir içi ulaşım açısından, hem hastanenin kapsadığı alanın büyüklüğü açısından ulaşmak güçleşiyor.
BAKANLIK BİLKENTTE 25 YIL KİRACI
Bedava verilen arsalar üzerine kurulan sağlık tesislerinde Sağlık Bakanlığı kiracı durumunda. Bilkent için 25 yıllığına kontrat yapılmış ve sadece yıllık kira bedeli olarak 341 milyon lira yüklenici şirket Dia Holdinge ödenecek. Sağlık Bakanlığı hem kira ödeyecek hem de bakım giderlerini karşılayacak. Kapatılan hastanelerin görüntüleme, laboratuvar sistemleri açılacak şehir hastanelerine taşınmayacak. Yüklenici şirketten AR-GE, görüntüleme, ileri teknoloji gerektiren hizmetler, laboratuvar hizmetleri gibi hizmetler satın alınacak. Ayrıca mekanın içi ve dışındaki tüm kafe, berber, otopark, kırtasiye, alışveriş merkez vb. her şey firma tarafından kiraya verilecek. ‘Beş yıldızlı otel’ gibi yapılan bu hastanelerde verilecek sağlık ve otelcilik hizmetlerine SGK’nin yapacağı geri ödemeler yetmeyeceğinden vatandaşın cepten ödemeleri artacak.
DEV PROJELER, DEV SORUNLAR
Sağlık hizmetine, mücadelesine yıllarını vermiş iki kişi de bu devasa projelerin beraberinde dev sorunlar getireceğini gözler önüne seriyor. Şöyle; büyük ölçekli hastaneler çeşitli sorunları da içinde barındırmakta. Örneğin; Bilkent’e günde 100 bin kişinin girip çıkacağı düşünülürse, sadece enfeksiyondan korunması bile büyük sorun teşkil edecek.
Mersin Şehir Hastanesi 1300 yataklı ve 375 bin metre kare alana sahip, çalışanlarının bile içinde kaybolduğu söylenmekte. Hastalar yol bulamadıklarında telefonla golf arabası çağırarak yolunu öyle buluyor. Hastane içinde yol bulmak için navigasyon sistemi hayata geçirilmiş. Bilkent 3 bin 704 yataklı ve 1 milyon metrekare üstünde alana kuruluyor, orada bu sorun nasıl çözülecek? Oysa Bilkent’e aktarılan kaynaklarla Ankara’nın değişik yerlerine 500’er yataklı 8 hastane yapılabilir. Aynı zamanda mevcutlar da korunur ve kolay, hızlı, nitelikli sağlık hizmeti de böyle verilebilir.
BİNLERCE KİŞİ İŞSİZ KALACAK
Şehir hastaneleri büyük bir işsizliği de beraberinde getirecek. Panelde dikkat çekilen bir önemli husus da bu: Ankara için hazırlanan çevresel ve sosyal etki değerlendirme raporunda Ankara’da 4 bin 807 sözleşmeli çalışanın işten çıkarılması bekleniyor. Taşerondan kadroya geçen ama ihtiyaç fazlası olarak görülecek çalışanların ilde havuzda toplanacağı ve ihtiyaç olan illere gönderileceği yönünde hazırlıklar yapıldığı söyleniyor. İki merkezde toplanacak olan bu sistemin kente de zararları var. Bilkent yakında açılacak ama gidecek yol yok. ODTÜ ormanları bu amaçla yok ediliyor. Tıpkı 4 yıl önce Malazgirt Bulvarı açılırken olduğu gibi. Altyapısı düzenlenmeden, hesaba katılmadan verilen kararlar, kent yapısını da bozmakta. Peki, nasıl yapılmalı? Mevcut hastaneler korunmalı. Hastanelerin iş yükünü azaltacak biçimde, doğru planlamayla, kent dokusuna uygun, 200-600 arası yatak kapasiteli ve kamu zararı oluşturmadan sağlık hizmet verilebilir.
İşte böyle diyor, sağlık alanındaki uzman hocalarımız. Gerisi, sağlığın ticarileştirilmesine yol veren politikalara karşı; sağlık hizmeti veren tüm sağlık emekçileri ile kamudan ücretsiz, nitelikli ve ulaşılabilir sağlık hizmeti almak isteyen tüm kesimlerin birlikte mücadelesinde…