Mahalle: İçe dönük, dışa kapalı
Alper Kaya, Buğra Gülsoy ve Serhat Teoman ikilisinin yönetmenlik koltuğunda oturdukları, 'Mahalle' filmini yazdı...
Alper KAYA
Türkiye’de, 2016 yılı istatistiklerine göre her gün en az 48 kasten öldürme davası açılırken yıl toplamında ise 17 bin 856 dosya gözlemlendi. Çok kolay insan öldürülen bir ülkede, tehlikeli sularda yüzen bir gerilim filmi çekmek herkesin harcı değildir. Üstelik “cinsel taciz” konusunda birkaç ay önce bir kadın yazar, popüler kültür dergilerinden birisinde yazdığı bir yazı ciddi anlamda tefe konulmuşken…
Tiyatro kökenli Buğra Gülsoy ve Serhat Teoman ikilisinin yönetmenlik koltuğunda oturdukları, senaryosunu da Buğra Gülsoy, Serhat Teoman ve Emre Erkan’ın yazdığı “Mahalle” filminin oyuncu kadrosunda, filmin senaristlerinin yanı sıra Selahattin Töz, Hazar Ergüçlü ve Selen Öztürk gibi isimleri de görüyoruz.
İNSAN SOSLU GERİLİM
Türk sinemasının son yıllarda gördüğü en iyi gerilim filmlerinden birisi olmaya aday “Mahalle”, bir “insan” hikayesi. Bunu ayan beyan göstermek için filmin başında ve sonunda yer alan tiratta da iblis ile yaratıcının kavgasını işlemişler. Film, tiyatroya bir saygı duruşu niteliği de taşıyan etkileyici tirat sonrasında tempolu bir örgü ile başlıyor ve bir kaçırma vakası seyrediyoruz. Üç bıçkın genç adam, elinde çantasıyla yolda yürüyen takım elbiseli bir adamı kamyonete atıp tam gaz yollarına devam ediyorlar.
Ardından, yer yer flashbacklerle kaçırılan adama dair mahallelinin tavrına şahit oluyoruz. Biz bu şahitliği sürdürürken üç arkadaş da adamı nereye götüreceklerini tartışıyorlar. Nitekim tahmin edilebileceği gibi içlerinden birisinin evine götürmeye karar veriyorlar.
Hikaye geçmişe döndüğü anlarda akıllara belirli bir tavır kazınıyor. Hatta bu tavrın sonucu olarak sarf edilen bir replik de akıllarda yerini alıyor: “Cillop gibi mahallemiz vardı, nereden çıktı bu adam? Huzur bırakmadı!” İşin aslı gerçekten de böyle mi peki?
SOSYOLOJİK BİR NAKAVT
Günümüzde, Müge Anlı gibi “toplum profesörleri” sayesinde ayyuka çıkan bir kasaba kültürü gerçeği var. Bunu hepimiz biliyoruz. Kasaba, hadi filmdeki kavrama indirgersek, mahalle kültüründe bir racon kendisini gösterir: Mahallede olan, mahallede kalır. Bir de tabii, filmdeki gidişattan hareketle “Biz burada yabancıları sevmeyiz!” geyiği de pek bilinen bir tavırdır. Buğra Gülsoy ve Serhat Teoman’ın ilk yönetmenlik denemeleri olan “Mahalle”de, bu ikisi de var.
“Suç bireysel midir, toplumsal mıdır?” sorusu sosyolojinin temelini oluşturan yegane yaklaşımdır. İki oyuncunun yazıp yönettiği ve oynadıkları “Mahalle” filmi de suç kavramını bireyden ele alıp toplumun en küçük birimlerine yöneltiyor. Suç ve vicdan kavramlarını bireyin sırtına yüklediği kadar, bir arkadaş grubuna, aileye ve mahalle bireylerine de eşit dağıtıyor. Bu yönüyle, hikayenin yüklendiği misyon başarıya ulaşıyor: Seyirciyi, din temelli bir sosyoloji dersiyle nakavt ediyor.
Sözün özü; toplum nefretini kazanabilecek pek çok konuya dair, tehlikeli sularda yüzerek yola çıkan “Mahalle” filmi boğulmadan karaya varmayı başarıyor.