Yabancı basında Afrin: 'NATO, seyirci kalamaz'
Afrin kent merkezinin TSK ve beraberindeki ÖSO gruplarının kontrolüne geçmesi, yabancı basında öne çıkan gündemler arasındaydı.
Afrin’in TSK ve ÖSO güçlerinin kontrolüne geçmesi yabancı basında da öne çıkan gündemler arasındaydı. Özellikle Almanya ve İngiltere basınında uyarıcı yazılar dikkat çekti.
Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) gazetesinde yer alan yorumda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın asıl hedefinin Kürtler olduğu belirtilerek, “Türkiye’nin sınırlarını içeride ve dışarıda teröristlere karşı savunma hakkı var, ancak NATO üyesi Türkiye’nin Suriye’de savaşan Kürt milisini cezalandırma eylemi ve bununla bağlantılı olarak ABD’ye yönelik ‘Osmanlı tokadı’ tehdidine aynı şekilde karşılık vermek gerekir. Türkiye’nin operasyonunun sert şekilde kınanmamış olmasının tek nedeni, Suriye’nin Esad ve yabancı güçler için bir bombardıman alanına dönüşmüş olması olamaz. Şu ana kadar ülkeyi terk etmemiş olanlar, ki buna hastanelerdeki çocuklar da dahil, artık hedefe dönüşüyor” ifadeleri kullanıldı.
Stuttgarter Zeitung gazetesinde de Afrin operasyonu bağlamında NATO-Türkiye ilişkileri ele alınarak şöyle denildi: “Erdoğan’ın NATO’nun Türkiye’ye Suriye’ye yönelik operasyonda destek vermesi yönündeki talebi saçmalık. Ancak ittifak gerçekten de artık olanlara seyirci kalamaz. NATO, üye devletlerin liderlerini düzene bağlı kalmaya çağırmalı. Çünkü Erdoğan askeri maceraları ile ülkesinin siyasi istikrarını olduğu kadar ittifakın savunmaya hazır olma halini de tehlikeye atıyor.”
GUARDIAN: YPG YANIT VERMEYE HAZIRLANIYOR
İngiltere merkezli The Guardian gazetesi ise “Afrin’de kalan YPG’liler ‘vur-kaç taktiğiyle’ saldırmaya hazırlanıyor” dedi. Gazetenin Ortadoğu Muhabiri Martin Chulov imzalı habere göre, YPG’li bazı güçler kent merkezinden çekilirken, bazıları TSK ve ÖSO güçlerine “vur-kaç taktiğiyle saldırma amacıyla Afrin’de kaldı”.
Guardian’ın haberinde şu ifadelere yer verildi: “Kürt güçler geri çekilmelerinin gerekçesini daha fazla sivilin zarar görmemesi diye açıkladı. Öte yandan, çok daha ağır ateşli silahlar ve modern hava güçlerine sahip, yabancı destekçileri olmayan düşmanları karşısında, Kürtler zorlu bir mücadeleyle karşılaştı” .
Kürtlerin geri çekilmesi ile Suriye savaşında yeni bir cephenin açıldığı belirtilen haberde, “Suriye’nin kuzeyi sadece ülkenin diğer yerlerinden göç eden insanlarla değil, aynı zamanda yabancı destekli isyancı gruplar, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın müttefikleri, bölgesel ve İslamcı güçlerle dolu” denildi. Türkiye’nin Afrin’in düşmesiyle Suriye’nin kuzeyinde avantaj sağladığı görüşüne de yer verildi.
ANKARA-WASHINGTON AÇMAZI SÜRÜYOR
Guardian’ın haberi şöyle devam ediyor: “YPG’nin ikinci ve daha büyük kalesi, sınırdaki yaklaşık 480 kilometrelik alanı kaplıyor. Ankara, Kürtlerin aralarındaki mesafeyi kapamasını engellemek amacıyla, son 18 ayda arada kalan 93 kilometrelik alanda ağırlığını artırmaya çalıştı. Kürt gruplar da, Rus birliklerin iki yıl önce konuşlandığı Tel Rıfat’a geçti.”
YPG’nin Rusya’dan Afrin’de kendilerini savunmasını istediği belirtilen haberde, Moskova’nın bu çağrıyı reddettiği hatırlatıldı: “Rusya ve ABD daha önce farklı nedenlerle YPG’yi desteklemiş ancak daha sonra Ankara’yla ilişkileri korumak amacıyla çatışmaların dışında kalmayı tercih etmişlerdi. Rusya ve Türkiye, Suriye üzerinden kendilerine bir yerleşme alanı bulmuşken, Ankara ve Washington arasındaki YPG açmazı ise sürüyor”.
Habere göre, Afrin’den göç edenler büyük oranda Halep’in batısı ve kuzeyindeki kırsal bölgelere göç ederken, göç dalgası karşısında gıda yardımı giderek zorlaşıyor.
COCKBURN’DAN ETNİK TEMİZLİK UYARISI
İngiliz Independent gazetesinin Ortadoğu uzmanlarından Patrick Cockburn da Afrin’deki gelişmeleri kaleme aldı. Cocburn, Afrin merkeze giren ÖSO gruplarının çoğunun eski IŞİD ya da el Kaide üyeleri olduğunu belirtti.
ANF’nin Türkçeye çevirdiği Cockburn’ün makalesinin öne çıkan bölümleri şöyle:
“Afrin’in Türk ordusu ve Suriyeli isyancı güçlerin eline geçmesi kaçınılmazdı, ama tehlike sürüyor. Şu anda temel soru, şehrin el değiştirmesinin ardından bölgedeki Kürt çoğunluğun etnik temizliğe maruz kalıp kalmayacağı. Bir Arap gücü olan ÖSO savaşçılarının ilk eylemi, mitolojik bir Kürt kahramanının Afrin merkezindeki heykelini yıkmak oldu. ÖSO savaşçılarının çektiği videolar, çoğunun eski IŞİD ya da el Kaide savaşçısı olduğunu ve Kürtler ile gayrimüslim azınlıkları ortadan kaldırılacak düşmanlar olarak gördüklerini ortaya koyuyor.”
‘RUSYA TÜRK DEVLETİNE ALAN AÇTI’
“Tillerson sadece ABD’nin Suriye’de kalacağını -oysa IŞİD’e karşı savaş kazanıldıktan sonra bunun olmayacağı konusunda Türkiye’ye söz vermişlerdi- açıklamakla kalmadı, aynı zamanda Başkan Beşar Esad’ın çekilmesini ve İran etkisinin geriletilmesini hedeflediklerini söyledi. Bunlar gerçekçi olmayan hedefler olsa da Türkiye ve Rusya’yı bir araya getirmeye yetti.
Başkan Putin Rusya’nın Afrin hava sahasını koruyan şemsiyeyi kaldırdı ve Türk hava kuvvetlerinin bölgeyi dilediği gibi bombalamasına olanak tanıdı. Bu belirleyici oldu: YPG güçleri kararlı ve deneyimli askerler olsalar da hava savunmasından ve ağır silahlardan yoksunlar ve bu durumda kazanamayacaklarını biliyorlardı.
Herhalde Rusya, Türkleri, Kürtlerin müttefiki olan ABD ile sürekli bir çatışmaya kilitlemek istiyor. Harekatın sürdüğü bölgede üstün güç olduğundan da, aynı zamanda Türkiye’yi kendisine bağımlı kılmayı amaçlıyor.”
‘GELECEK AÇISINDAN HAYRA ALAMET DEĞİL’
“Afrin’in düşmesinden sonra ne olacak? Gözlemlenmesi gereken ilk şey, şehrin etnik temizlikle ‘Araplaştırılmasına gidilip gidilmeyeceği. Karşı tarafta yer alan etnik ya da dini toplulukların ortadan kaldırılması, Suriye iç savaşının sık sık karşılaşılan bir yüzü haline gelmiş durumda.
Türkler açısından bu kolay bir zafer olmuş olabilir; ama sonuçta bir zafer ve Suriye krizinde onları daha önemli bir oyuncu haline getirecek. Ama tabii ellerindeki kartlardan fazlasına da oynayabilirler.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan muzaffer; belki fazla muzaffer. Pazar günü, ‘Afrin’in merkezinde teröristlerin paçavralarının yerine güven ve istikrarın simgeleri dalgalanıyor’ dedi. Şehirdeki Kürt simgelerinin tahrip edilmesi gelecek açısından hayra alamet değil. Bazı Suriyeli Kürt liderler, Erdoğan’ın Suriye’nin kuzeyinde Türk denetiminde bir Sünni blok yaratmayı planladığını düşünüyor.
ERDOĞAN ŞİMDİ NE YAPACAK?
“Kritik soru, Erdoğan’ın bu noktadan sonra ne yapacağı. Afrin’i almış olabilir, ama Suriye’deki asıl Kürt bölgesi Fırat’ın batısındaki Arap şehri Menbic’den başlayıp Irak sınırına kadar uzanıyor. Burada, Afrin’den farklı olarak, Kürtler ve Kürtlerle bağlantılı güçler ABD korumasında. Menbic çevresinde ABD’nin zırhlı araçları görünür biçimde devriye geziyor. Ayrıca YPG’nin belli başlı üslere yakın savaşması daha kolay olacak.
Kürtler ABD’nin kendilerini terk edebileceğinden korkuyor. Ama ABD Suriye’de kalacaksa, kendi çıkarları açısından bir kara gücüne muhtaç ve bunun için tek aday Kürtler. Bir Kürt lider, ‘ABD Kürtleri terk ederse Suriye’den çıkmak zorunda kalır’ demişti. ABD’nin desteği sona erebilir, ama bu henüz yaşanmış değil. Erdoğan Suriye’deki büyük Kürt bölgesine karşı harekete geçmek istiyorsa, zamanını beklemek zorunda kalacak.” (DIŞ HABERLER)