İş cinayetlerinin sayısı tırmanmaya devam ediyor
Kayseri'den Barış Timur, iş güvenliği ve işçi sağlığına dair yazdı.
Barış TİMUR
Kayseri
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) raporuna göre 2017 yılında en az 2006, AKP’nin 15 yıllık iktidarı döneminde ise 20 bin 500 işçi yaşamını yitirdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın açıkladığı sayılar ise bu bahsettiğimiz verilerden çok daha az.
Türkiye iş cinayetleri ve meslek hastalıklarında dünyada 3, Avrupa’da ise 1. sırada. İş cinayetlerindeki artış, uzmanlara göre daha çok inşaat sektöründe yaşanmaktadır. Bunların çoğu düşme ya da yukarıdan düşen bir cisim sonucu meydana gelmektedir. Yani önlenebilir tedbir alındığında işçilerin yaşamı korunabilir. Kısaca önlenebilecek kazalardan işçiler hayatlarını kaybediyor. Ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın açıkladığı verilerde iş cinayetlerinin sayıları çarpıtılmakta ve giderek azalan iş kazası tablosu gösterilmektedir.
İŞÇİLERDEN YANA TARAF ALMALIYIZ
İşçi Sağlığı ve Güvenliği bölümlerinde hocaların, ülkemizde yaşanan iş kazaları, cinayetleri hakkında verdikleri bilgilere de bir göz atalım. Türkiye’de iş güvenliği konusunda en güvenli alanlar petro-kimya alanları imiş. Buradan güvenlik anlayışımızı bir kez daha gözden geçirmemiz sonucu ortaya çıkıyor. Bugün Aliağa’da petro-kimya, demir fabrikalarında onlarca işçi iş cinayetlerine kurban gitmektedir. İş cinayetlerinin sayısı her geçen artmaktadır. Bu bölümde okuyan ve ileride bu mesleği yapacak olan bizlerin güvenlik anlayışı, iş cinayetlerinin yaşanmadığı çalışma şartlarını sağlamak olmalıdır.
RAMAZZİNİ’DEN BUGÜNE
İşçi sağlığı ve iş güvenliği kavramı ile ilgili ilk yazılı bilgiler Antik Yunanlı düşünür Heredot’a kadar dayanmaktadır. Zamanın yaşayan bilim insanları bir takım “tanımlamalardan” ve “önlemelerden” bahsetmişlerdir. İşçi sağlığının “babası” olarak kabul edilen Ramazzini, daha 1700’lerin başlarında birçok “meslek hastalığını” tanımladı ve işçilerin bu hastalıklardan korunması için “yasal tedbirler” alınmasını önerdi. Daha sonrasında Sanayi Devrimi ile gerçekleşen ve gelişen çalışma ortamları ile birlikte bazı Avrupa ülkelerinde, özellikle İngiltere’de, işçi toplulukları ağır çalışma koşullarından ve ölümle sonuçlanan kazalardan oldukça rahatsız olamaya başladılar. 1836 yılında Londra’da işçi derneği kuruldu. Derneklerin kurulması ile birlikte işçilerin, ağır ve uzun çalışma koşullarına karşı, iş cinayetlerine ve meslek hastalılarına karşı Avrupa genelinde eylemler düzenlemeleri, beraberinde bazı yasal düzenlemeleri de getirdi. 1880’lerde Alman işçi sınıfının içinde muhalif görüşleri bastırmak için “sosyal güvenlik” sistemine geçildi. Sosyal sigorta sistemi, iş kazalarını ve meslek hastalılarını önlemekten ziyade, olası durumlarda işçiye tazminat hakkı tanıyan bir sistem oldu.