'Sen mi güçlüsün? Hayır ben!'
Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğrencileri, 'güçlü kadın' algısına dair yazdılar.
Siyaset Bilimi Ve Kamu Yönetimi Öğrencileri
Kocaeli Üniversitesi
Güçlü bir kadın mısınız? İsterseniz bu soruyu cevaplamadan önce herkesten duyduğumuz “güçlü kadın” nedir ona bakalım.
Güçlü kadın, zeki, kendine güvenen, başarılı bir kariyeri olan, ekonomik özgürlüğünü elinde tutan, bunların yanısıra psikolojik olarak da sağlam durabilen kadındır. İşte tüm bunlar “güçlü kadın” dendiğinde hemen hepimizin sayacağı özelliklerdir.
Peki sizlere bunun bir oyun olduğunu söylesek... Hem de farkında olmadan hepimizi içine çekmeyi başarabilen bir oyun. Özellikle de 8 Mart haftalarında sıkça karşılaştığımız ve belki de bir çoğumuzun da katılmış olduğu panelleri ele alırsak bu oyunu anlamak daha kolay olacaktır. Bu tür panellerde, kadınlar sizlerin de bildiği gibi CEO, üst düzey yönetici, bankacı, oyuncu, model vb. meslek gruplarındandır. Peki, bugün tekstil fabrikalarında insani olmayan koşullarda çalışan bir kadın güçlü değil midir? Öncelikle 8 Mart’ın Dünya Emekçi kadınlar günü olmasına sebep olan olayı hatırlayalım. ABD’nin New York kentinde binlerce dokuma işçisi kadın daha iyi çalışma koşulları için çalıştıkları fabrikada greve başladı. Polis, kadın işçilere saldırmış ve fabrikaya kilitlemişti. Daha sonrasında fabrikada çıkan yangında barikatlar yüzünden kaçamayan 120 kadın işçi can verdi. 1910 tarihinde yapılan 2. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda bu yangında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak anılma önerisi getirildi ve oy birliği ile kabul edildi. Şimdi tekrar soralım kendimize, bugün dünyadaki herkes için oldukça önemli olan 8 Mart, emekçi kadınlar anısına bu önemi kazanmışken gerçekten fabrikada çalışan bir kadın işçiye “güçlü” diyemez miyiz? Güçlü kadına kapitalizmin biçtiği rol CEO olmak mıdır?
KAPİTALİZM VE 8 MART
Evet kapitalizmin biçtiği rolden bahsediyoruz. Panellere katılan konuşmacı kadınların kapitalizmin yaratmaya çalıştığı kadın figürünü temsil ettiklerinin farkındayız. Gelen kadınların yüksek statüde olmaları, birçoğunun “mükemmel” fiziğe sahip oldukları ve konuşmalarında “siz de başarabilirsiniz” mesajını verdiklerini görüyoruz. İşte bu kapitalizmin yaratmak istediği ve rol model olarak diğer kadınlara gösterdiği bir figürdür. Bugün bir kozmetik mağazası 8 Mart’a özel indirim yapıyorsa kapitalizm buraya da var gücüyle el atıyor demektir. Aslında bunu görebilmek o kadar da güç değil. Bugün kapitalizm böyle bir günü bile kendi temel bağlarından koparıp içini boşaltmış ve sermaye çarklarına bağlamıştır. Öyle ki bugünü zenginliğine zenginlik katacak güne dönüştürmekle kalmamış aynı zamanda hemen hiçbir kadının sorgulamayacağı kadar olağan bir gün haline getirmiştir. Bu sebeptendir ki hiçbirimiz 8 Mart’ta kadınlara çiçek verilmesini garipsemediğimiz gibi hatta ve hatta kozmetik mağazalarının indirim yapmasını bekler hale gelmiş durumdayız.
Aslında tüm bunlar gösteriyor ki özünde Dünya Emekçi Kadınlar günü olarak anılan 8 Mart bugünlerde kapitalist güçler tarafından git gide artan bir şiddet ile bu düzenin bir parçası haline getirilmeye çalışılıyor.
GÜCÜMÜZ BİRLİĞİMİZDE
Peki biz kadınlar bu konuda ne mi yapmalıyız? Şöyle ki sistem şartlarında işçi kadın tek başına Ceo olan bir kadından güçsüzdür. Ama işçi olan kadınları güçlü yapacak şey ise örgütlenme gücü yani sayıları ve bir araya gelişleridir.. Tüm yapmamız gereken etrafımızda gelişen bütün bu olayların bilincinde olmak, bizi bu oyunun içine sürüklemelerine izin vermemek ve 8 Mart’ı ana değerlerinden koparmamak olacaktır. Ayrıca 8 Mart’ta ölen işçilerin hatırlanmalarının en güçlü sebebi birliktelikleridir. Bu dünya üzerinde bıraktıkları iz kadın hareketine kazandırdıklarıdır. Onları hatırlanır kılan dünya üzerinde bıraktıkları izdir. Kapitalizmin bu oyunlarına karşı koyabilmemizin en güçlü yolu örgütlenmek ve örgütlü mücadelededir.