‘Uzaylı’ sanılan 15 cm’lik mumyanın trajik öyküsü aydınlandı
Şili’de 2003 yılında bulunan ve hakkında ‘uzaylı’ yakıştırmaları yapılan 15 cm’lik mumyanın başına gelenleri bilim insanları aydınlattı.
Şili’deki Atacama Çölü’nde 2003 yılında bulunan 15 santimlik mumyalanmış iskeletin esrarı ortaya çıktı. Kafatası yapısının Hollywood filmlerindeki ‘uzaylı’ tasvirine benzemesi nedeniyle hakkında “Bu dünyadan olmadığına” dair teoriler türetilen ‘Ata’ adlı iskeletin genetik mutasyonlara uğramış bir insan fetüsüne ait olduğu açıklandı. Bilim insanları beş yıldır söz konusu araştırma üzerine çalışıyordu.
ESKİ BİR MADEN KÖYÜNDE BULUNDU
BBC’nin yansıttığı habere göre Ata'nın kalıntıları, La Noria adlı eski bir nitrat madeni köyünde, eflatun rengi bir kurdeleye bağlanmış beyaz bir kumaşın içine sarılı biçimde bulundu.
Boyu 15 cm olan mumyanın kemiklerinde normal bir insandan farklı olarak 12 çift değil 10 çift kaburga vardı.
BİLİM İNSANLARI ARAŞTIRDI
ABD’nin California eyaletindeki Stanford Üniversitesi'nde mikrobiyoloji üzerinde çalışan Garry Nolan, bu gizemli mumyayı araştırmak istedi. 2013'te bunun bir insana ait olduğu sonucuna varan Nolan, vücudundaki deformasyonların nedenini ise çözemedi.
Nolan ve ekip arkadaşları, yıllar sonra Ata'nın gizemli genetiğini aydınlatan bir makale yayınladı.
California Üniversitesi, Stanford Üniversitesi ve San Francisco Üniversitesi’nden bilim insanlarının ortak yürüttüğü araştırmanın sonuçları ‘Genome Research’ adlı bilimsel dergide yayımlandı.
KABURGA VE İSKELET YAPISI
Ata'nın aşırı ufak olması, kaburga ve iskeletinin şekli ve 6 yaşındaki bir çocuğunki kadar gelişmiş kemiklere sahip olması dikkat çeken özellikleri arasında yer alıyor.
İskeletindeki şekil bozukluklarının yanında, Ata'nın Konjenital Diyafram Hernisi (KDH) olarak bilinen doğumsal anomaliye sahip olabileceği görüldü.
Diyaframın gelişim gösteremediği bu fıtık hastalığı, ölümlere neden olabiliyor.
‘BİZE ÖNEMLİ ŞEYLER ÖĞRETEBİLİR’
The Guardian’ın haberinde Nolan'ın araştırmayla ilgili şu değerlendirmelerine yer verildi: “Şekil bozukluğu o kadar fazlaydı ki, beslenmesi mümkün değildi. Bu koşullar altında yenidoğan bakım ünitesine alınması gerekirdi ama o zamanlar bu imkansızdı.
Bir uzaylı hikayesi olarak başladı ve dünyaca tanındı ama aslında bu, bir insanın trajik hikayesiydi. Bir kadının kusurlu doğan bebeği bir şekilde mumyalandı ve tuhaf bir tarihi eser sanılan bebek ya rehin verildi, ya da satıldı.
Tüm çabaların sonunda büyüleyici bir genetik hikayesi olan bir insanla karşılaştık. Şimdi ondan öğrendiklerimiz, bu gibi hastalığı olanlara yardım etmemiz için bize önemli şeyler öğretebilir. Huzur içinde uyusun.” (DIŞ HABERLER)