İranlı Ava anlatıyor: İran’da kadınların öfkesi örgütlü güce dönüşüyor
Tehditler ve toplumsal baskı nedeniyle okulunu bırakıp Türkiye’ye gelen İranlı E. Ava ile ülkesini, yaşadıklarını ve kadınların mücadelesini konuştuk.
Hilal TOK
2017 yılının sonlarında İran’ın hiç beklenmedik bir bölgesinde, İslam’ın ve rejimin hakim olduğu Meshed şehrinde toplumsal ayaklanmalar başladı. Ekonomik boyutlu bu ayaklanmalarda özellikle emekçiler en temel ihtiyaçlarının dahi karşılanamaz hale gelmesine ve bunun karşısında rejimin kemer sıkma politikalarına tepki gösteriyordu. Meshed’de başlayan bu ekonomik temelli ayaklanmaların ardından tepkiler ülke geneline yayıldı ve birçok şehirde eylemler hak ve özgürleri talep eden mücadele çağrılarına dönüştü. Binlerce kişi sokaklara dökülürken korku rejiminin bu mücadelelere cevabı sert oldu. Tehditler, gözaltılar, tutuklamalar, işkenceler, ölümler... Ancak buna rağmen özellikle işçi, kadın ve öğrenci eylemlerinde geri adım yok.
İki ay önce patlak veren eylemler sırasında sokağa çıkanlara verilen tutuklama kararlarından biri de A. Samad’e çıkmıştı. A. Samad, sırf rejimi protesto ettiği, düşüncelerini özgürce haykırmak istediği için suçsuz yere vaktini hapishanede geçirmek istemedi ve ülkeyi terk etme kararı aldı. E. Ava da toplumsal baskıdan ve aldığı tehditlerden kurtulmak için okulunu yarıda bırakarak arkadaşı A. Samad ile birlikte Türkiye’ye geldi. E. Ava ülkesindeki baskılardan bunalmış, eşit ve özgür bir yaşam için tüm o karanlığın içinde mücadele eden bir kadın. Tebriz’de yaşayan E. Ava kısa bir zaman önce Türkiye’ye geldi. Okuluna burada devam etmek ve eğitimini tamamlamak istiyor. Ülkesini, yaşadıklarını, kadınların, işçilerin, mücadelenin durumunu sorduğumuz derin bir sohbete giriyoruz E. Ava ile. En büyük arzusu artık rejimin son bulması ve İran’da işçi sınıfının iktidara geldiği bir sosyalizmin yaşanması... Bu konuda oldukça umutlu, çünkü rejim her ne kadar engeller koysa da baskının insanları artık bıktırdığını ve öfkenin çoğaldığını düşünüyor. Özellikle de kadınlar arasında...
9’UNDA BAŞÖRTÜSÜ, 13’ÜNDE EVLİLİK...
İran’daki kadınlar hangi baskılarla, ayrımcılıklarla, yaşıyor?
İran’da baba izni olmadan kadınlar evlenemiyor. Koca izni olmadan İran’dan çıkamıyorlar. Kız çocukları 9 yaşında başörtüsü ile dolaşmak zorundalar. Boşanan kadınlar çocukların velayetlerini alamıyorlar. Sadece evlenmeden önce bir sözleşme yapılırsa kadın çocuklarını alabiliyor. Sözleşme yoksa, çocuklar annelere verilmiyor. ‘İslam’ yönetiminin insanlar üzerinde etkisi çok olmuş. O yüzden bir kız evlenirken ‘Ben boşanma izni istiyorum’ diye sözleşme yaptırmıyor genelde. Kanuni evlilik de imam nikahı. Mesela erkeğin yasal olarak 4 kadınla evlenmesinde sorun yok. Ama kadın mahkemeye gidiyor ve kocası başkası ile evlendiği için boşanmak istediğini söylüyorsa ‘Kaçıncı evliliği? Dört tane dolmamışsa sorun yok’ diye cevap alıyor. Bu yüzden kadınlar boşandıktan sonraki toplumsal baskılar ve hukuki engeller sebebiyle boşanmayı çok tercih etmiyorlar. Birçok kadın intihar etti İran’da. Kanunda olmasa bile boşanmış kadın toplumsal baskıdan ötürü mutlaka babasının evine dönmek zorunda ve çoğu zaman ev vermiyorlar kadına.
Futbol statları da kadınlara yasak. Ya da erkeklerin spor yaptığı yerlere gitmek... Üniversitede bazı bölümleri de seçemiyorlar. Çünkü erkeklere oranla daha az kontenjan açıyorlar bölümlerde ya da hiç açılmıyor.
Kadın 18 yaşını doldurduğu halde bir kere babadan izne dair imza alırsa pasaport alabiliyor ve yurt dışına çıkabiliyor, ama 18 yaşından önce her çıkışta babadan izin kağıdı alması lazım. Baba yoksa büyükbaba ve amcadan, hiçbir şekilde anne karışamaz. Çocukların lise diploması bile babaya veriliyor, annenin bunları alması yasal değil.
Çalışma yaşamındaysa kanuni olarak yasak yok. Fabrikalarda kadın erkek karışık çalışıyorlar mesela, birlikte sömürülüyorlar. Kadınların eğitim görmesine dair de kanunda bir yasak yok ama yine toplumsal baskı oluyor kız çocuklarının okumasına karşı. Ayrıca ilkokul ve lise eğitimi İran’da kız-erkek ayrı oluyor. Ancak üniversitede karma eğitim var. Ama karma üniversitede bir erkekle yan yana, el ele gezmek yasak, bu disiplin soruşturması demek.
Otobüslerde de kadınlar bir tarafta, erkekler başka bir tarafta seyehat ediyor yani otobüs ikiye ayrılmış durumda.
Kanunda evlilik yaşı da 13 ama daha erkenden aile izni ile dini olarak evlendirmek yasal. Buna dönük tepkiler de oluyor bazı kesimlerde...
Bir iki sene önceye kadar kadınlar daha pasifti ayaklanmalarda. Ama şimdi daha tepkililer. Daha örgütlüler. Çünkü artık öyle bir noktaya geldi ki baskı, kadınlar susmuyor ve rejimin karşısında boyun eğmiyorlar.
İRANLI KADINLARIN İNADI: BEYAZ ÇARŞAMBA
Bu baskılara, özellikle örtünme zorunluluğuna karşı kadınların tepkilerini gördük yapılan eylemlerde... Beyaz Çarşamba eylemleri çok yankılandı. Bu eylemler nasıl ortaya çıktı, şimdi durum ne?
Beyaz Çarşamba muhalif bir gazeteci olan Masih Alinezhad’ın çağrısıyla başladı. Genel olarak gençler yanıt verdi bu eyleme ancak ayrı ayrı mesleklerden, sınıflardan kadınlar da vardı. Bu eylemlere kadınların çocuklarıyla katıldığına da şahit olduk. Eylemler zamanla kitleselleşti. Mesela emekli kadın öğretmenler toplanıp eylemler yapmaya başladı, işçi kadınlar eylemlere katılmaya başladı. Çocukları siyasi suçtan dolayı içeride olan annelerin mücadeleleri (Gerek cezaevi önünde beklemek olsun, gerek dışarıdakilere bilgi akışı olsun) daha da görünür oldu. Kadınlar tehditlere ve güçlüklere karşı geri adım atmıyor.
BAŞÖRTÜSÜNÜ ÇIKARTTIĞI İÇİN CEZA ALAN KADINLAR...
Enghelab (Devrim) Sokağı’nda bir yüksekliğin üzerine çıkıp bir sopaya bağladığı beyaz çarşafını sallayan Vida Movahed tutuklandı. 19 aylık bebeği olan Vida Movahed’den bir süre haber alınamadı. Yakın zaman önce mahkemesi yapılan Vida Movahed 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Vida Movahed’in yanı sıra başörtüsünü çıkaran Narges Hoseini de 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Eylemler sırasında tutuklanan, öğrenci hakları ve medeni haklar için faaliyet yürüten Leyla Hasan Zadeh 6 yıl hapis ve 2 yıl yurt dışına çıkma yasağı cezasına çarptırıldı.
Duruşması henüz yapılmayan ve beklemede olan bir sürü kadın var.
Her kadın bununla karşı karşıya aslında. Mesela biz dışarıda yürüyoruz, saçın çok dışarıda olursa, ojen olursa, makyajın çok olursa, pantolonun biraz kısa olursa zaten seni alıp götürüyorlar. Ve tutanak tutuyorlar, para cezası veriyorlar veya toplumda aşağılanma gibi cezalar veriyorlar.
Rejimin kadınları engellemek için başka yolları da var. Mesela kadınların başörtülerini çıkarmak için çıktığı yükseltilere kadınlar çıkamasınlar diye dik engeller yapıldı. Ama kadınların eylemlerini destekleyen erkekler, gece saatlerinde engellerin üzerine ahşaptan zeminler yaparak kadınların o yükseltilere çıkmasına olanak sağladılar.
Mesela kısa bir zaman önce bir video ulaştı bana. Bir kadın başörtüsünü çıkarmış yürüyor, bir adam önüne arabayı kırıp kadını darbediyor. Eskiden insanlar buna tepki vermezdi can korkusundan, ama şimdi kadına yardıma koşuyorlar, tepki veriyorlar...
YÜZ BİNLERCE KİŞİLİK TELEGRAM KANALLARI İLE HABERLEŞME
İran internetin bile çok kısıtlı kullanıldığı bir yer. Kadınlar nasıl birbirlerinden haberdar oluyorlar, nasıl örgütleniyorlar, eylem kararı alıyorlar?
İçerdeki örgütlenmeler ya dışarıdakilere bağlı olarak yapılıyor ya da bireysel olarak yapılıyor, iki kişi, arkadaşlar kendi arasında vs... Ama arkadaşlar akrabalar bir örgüte bağlı olsalar bile hangi örgüte, neye bağlı olduğu bilinmiyor. Çünkü işkence ve sıkı takip var, güvenlik için gizliliğe dikkat ediyoruz. Mesela 100 bin kişilik telegram kanalları var, buralar haberleşme ağı olarak çalışıyor ve çok geniş bir kitleye hitap ediyorlar. Medyada göremediğimiz şeyleri oradan paylaşıyoruz. Sosyal medyadaki çağrıyı görenler direkt belirlenen yere gidiyor. Çağrıları genelde fenomen yazarlar, partiler veya siyasiler yapıyor.
Ülke dışından yayın yapan televizyonlar bazen ideolojik olarak yön veriyor İranlı halka, bunlar takip ediliyor ama bunlar hep yasa dışı.
EYLEMCİ KADINLARA İŞKENCE, TECAVÜZ, AŞAĞILAMA...
Tutuklamalar, gözaltılar da çok oluyor. Hapishanede, gözaltılarda neler yaşıyor kadınlar?
Dayak, aşağılama, tecavüz... Cezaevlerinden gerçekten çok acı veren hikayeler duyuyoruz. Neredeyse her gün ölüm gerçekleşiyor cezaevinde; ya idamdan ya işkenceden...
Bazı işkence sebepli ölümleri ‘İntihar etti’ diye açıklıyorlar. Mesela bizim birkaç kadın arkadaşımız tutuklandı, nerede nasıl durumda bilmiyoruz. Bilgi verilmiyor.
Atena Daemi ve Golroh İrayi adlı iki kadın 50 günden fazladır Garçak Hapishanesinde tutuklular ve çok kötü durumdalar. Tutukluluklarının 10. gününde açlık grevine başladılar.
Atena dergi dağıtımı üzerine tutuklanmış ve 7 yıl cezaya mahkum olmuş bir kadın. Golroh ise roman yazma suçuyla 3 yıl cezaya mahkum oldu.
Atena’nın ailesi tutuklamaya itiraz ettiğinde annesi ile ablasını da darbedip içeri aldılar ve birkaç saat sonra bıraktılar. Çok kötü koşullarda yaşıyorlar. Anlatması bile güç geliyor. Ben İran’dan buraya geldim ama oradaki baskıyı hâlâ üzerimde hissediyorum, yürürken hep arkama bakıyorum ‘Acaba takip ediliyor muyum?’ diye...
İRANLI KADINLARIN VE ERKEKLERİN ORTAK DERDİ: EMEK SÖMÜRÜSÜ
Ülkenin genel olarak sınıfları ve ekonomik durumları nasıl?
Muhalif olanlar genel ortalamanın altında geçim ücreti ile yaşıyor. Ama refah içinde yaşayanlar genelde rejimden yanalar. Çünkü rejimden olmayan insan doktor olsa bile çalışamaz hale geliyor. Kumpas kuruyorlar, devre dışı bırakıyorlar... Onun için iki tabaka oluşmuş. Mesela Tahran’a gidiyoruz çok zengin, çok paraları olanlar da var ama akşam evleri olmadığı için mezarda yatanlar da çok.
İran’da ülke dışına çok yansımayan ama epey fazla sayıda işçi eylemleri olduğundan da haberdarız aslında. İşçilerin özellikle işçi kadınların bu toplumsal harekette yeri ne?
Kanuni olarak eşit ücret görünüyor ama uygulamada kadın işçiler erkek işçilerden daha az ücret alıyorlar. Fabrikalarda hak gaspları olduğu için sürekli eylemler oluyor. Bizim telegram kanallarına sürekli videolar geliyor fabrikalardan. Rejim, oralardaki eylemlere her ne kadar daha ılımlı olsa da yine tutuklamalar ve baskılar kaçınılmaz oluyor.
Muhaliflerin eylemlerine işçiler de geliyor, kadın işçiler de var hatta. Mesela Ney Şeker Haft Tape’de büyük bir eylem vardı. Ve o eylemdeki en güçlü konuşmayı bir kadın işçi yaptı. Eylemlerde tutuklanan işçiler için diğer işçiler de ‘Tutuklular serbest bırakılsın’ talebiyle eylemler yaptı. İran’daki işçilerin en büyük sorunu haklarını alamaması, ödemelerin çok uzun süre boyunca yapılmaması... Bu yüzden ödemeleri yapılmayan işçiler haklarını almak için eylemler yapıyor. Sadece geçtiğimiz hafta bile 42 işçi eylemi gerçekleşti.
İSTEMEDİĞİN BİR YAŞAM İÇİNDE VAR OLMAK ÇOK ZOR
İran’da kadınların politikleşmesi ve örgütlenmesinin önünde büyük engeller olduğu görülüyor. Böyle bir atmosferde sen nasıl muhalif oldun ve mücadeleye giriştin?
Erken yaşlarda politik olmaya başlıyorsun aslında İran’da, çünkü kız çocuğu olduğun için baskılarla 9-10 yaşlarında yakından tanışıyorsun. Okulda olsun, dışarıda olsun... Zaten ailem politik olduğu için rejimin onların üzerinde de baskısı vardı, bunu görüyordum. Bu gibi durumlarda ister istemez politik oluyorsun çünkü istemediğin bir yaşam içinde var olmak çok zor.