25 Mart 2018 07:41
Son Güncellenme Tarihi: 25 Mart 2018 21:18

Erdoğan’ın hedef gösterdiği Boğaziçi’de eğitim hakkına operasyon

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedef gösterdiği Boğaziçi Üniversitesi’nde yurtlara polis baskın düzenledi. Yurt ve öğrenci evlerinden gözaltılar yaşandı.

Paylaş

Çağrı SARI
İstanbul

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini hedef göstermesinin ardından bu sabah polis baskınları yaşandı. Sabah saat 5:00 sularında Kuzey Kampuse gelen polisler, eş zamanlı olarak 2. yurt ve 4. yurtta GBT kontolü yaptı. Polislerin Kuzey Kampusü kütüphanesi sesli çalışma bölümünde de GBT kontrolü yaptığı ifade edildi. Baskın ve aramalar sırasında Maksist Fikir Topluluğu (MFT) üyeleri Ada Kök ve 2 kişinin gözaltına alındığı bildirildi. Evrensel'e konuşan öğrenciler, baskın sırasında akrep tipi zırhlı araç, TOMA  ve gözaltılar için boş otobüs getirildiğini ifade ettiler. 

Öğrenciler, yurt baskınıyla aynı zamanda kamera kayıtlarından tespit edilen ve ikametgahı belirlenen bazı öğrenci evlerine de baskın yapıldığının bilgisini paylaştı. Polisin elinde bir arama listesi olduğunu tahmin ettiklerini ifade eden öğrenciler, listede  kaç kişinin olduğunu bilmediklerini ifade ettiler.

REKTÖR İLE ÖĞRETİM ÜYELERİ GÖRÜŞME YAPACAK

Öğrenciler, yurt baskınıyla aynı zamanda kamera kayıtlarından tespit edilen ve ikametgahı belirlenen bazı öğrenci evlerine de baskın yapıldığının bilgisini paylaştı. Polisin elinde bir arama listesi olduğunu tahmin ettiklerini ifade eden öğrenciler, listede  kaç kişinin olduğunu bilmediklerini söyledi. Bu arada bugün üniversite rektörü ile öğretim üyeleri arasında bir görüşme yapılacağı öğrenildi.

ÖZGÜRLÜKÇÜ ÜNİVERSİTE YOK EDİLMEK İSTENİYOR

Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesine dönük açıklamalarını Evrensel’e değerlendiren Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, Boğaziçi gibi “özgürlükçü” yapısıyla bilinen bir üniversiteye yapılan müdahalenin, Türkiye’de üniversitelerin tam anlamıyla yok edilmek istendiğinin açık göstergesi olduğunu ifade etti. Eğitim Sen Üniversiteler Şubesi Başkanı Görkem Doğan ise hükümetin daha önce de Boğaziçi’ne dönük hamlelerde bulunduğunu anımsatarak AKP’nin Boğaziçi Üniversitesine ‘Rabia’ bayrağını dikmek istediğini söyledi.

Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere: Cumhurbaşkanının açıklamaları talihsiz. Hatırlarsanız kılık kıyafete, başörtüsüne takan rektörler vardı. Biz de insanların okuma haklarının ellerinden alınmaması gerektiğini, hangi görüşten olursa olsun, hangi kılık kıyafeti olursa olsun eğitim hakkının anayasal bir hak olduğunu, yasak getirilmemesi gerektiğini söylüyorduk. O dönem, öğretim üyeleri solcu dediği, komünist dediği öğrencilerle mücadele vermişti. Bunun bedelini de bize ödettiler. Şimdi gelinen nokta o yıllardaki rektörlerin ve siyasilerin, üniversiteye sokmadığı öğrencilere söylenen sözlerle bugün Cumhurbaşkanının söylediği sözler aynı kapıya çıkıyor. Bu faşizmdir. Üniversitelerin özgürlüğüne müdahaledir. Bu şekilde Türkiye üniversiteleri hiçbir şey kazanmaz. Hangi dini görüşten olursa olsun hangi dilden konuşursa konuşsun, üniversitede okumak herkesin hakkıdır. Üniversitede öğrenciler düşüncelerini özgürce ifade edebilir. Nitekim Boğaziçi’de de karşıt iki görüş vardı. Üniversiteliler birbirlerine müdahale etmeden görüşlerini ifade etmişlerdi. Fakat polis üniversiteye girip kaba kuvvet kullandıktan sonra ortalık karıştı. Bu diğer üniversitelerde çok görüyorduk ama  Boğaziçi gibi özgürlükleri iyi kullanan bir üniversiteye yapılması, artık üniversiterin Türkiye’de tam anlamıyla yok edilmek istendiğinin açık göstergesidir. Zaten tepeden inme kararlarla rektörler artık atanıyor.Yardımcı doçentlik kaldırılıyor. Ben bunu üniversiteleri ele geçirme hamlesi olarak görüyorum.

BOĞAZİÇİ’NE RABİA BAYRAĞINI DİKMEK İSTİYOR

Eğitim Sen Üniversiteler Şubesi Başkanı Görkem Doğan: Boğaziçi’ne yönelik bir süredir yüklenme durumu var. Boğaziçi’ne dair daha önce de Erdoğan tarafından “yerli milli değilsiniz” açıklaması yapılmıştı. Bu iktidarın kurumları fethetme gibi bir arzusu var. Yargı, ordu, üniversiteler. Şimdi de Boğaziçi’ne ‘Rabia’ bayrağını dikmek istiyorlar. Bunu yaptıkları her kurum kişiliksizleşiyor. Bunlar Türkiye’nin değerli kurumları. Şimdi de Boğaziçi’ni hedefe oturtuyor.

EMEK GENÇLİĞİ: TÜM ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİNE ÇAĞRIMIZ ESTİRİLMEYE ÇALIŞILAN KORKU RÜZGARINA KARŞI DAYANIŞMA

Boğaziçi Emek Gençliği, Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanlarla ilgili yaptığı açıklamada estirilmeye çalışılan korku rüzgarına karşı dayanışma çağrısı yaptı.

Emek Gençliği tarafından Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanlarla ilgili yapılan açıklamada “Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve tüm üniversite gençliğine çağrımız, estirilmeye çalışılan korku rüzgarına karşı hep birlikte ve güçlü bir şekilde dayanışmadır” denildi

Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananların yerli ve milli öğrencilerle “terörist” öğrencilerin karşı karşıya gelmesi değil; OHAL süreciyle birlikte artık hiçbir farklı sese tahammül edemeyen Erdoğan/sarayın meslek odalarından gazetecilere, akademisyenlerden sanatçılara her muhalifi susturma, sindirme operasyonun bir ayağı olduğu vurgulanan açıklamada “Gençliği “yerli milli” olanlar ve olmayanlar olarak saflaştırıp kendi iktidarına karşı çıkacak herhangi bir sesten bile korkan iktidar, şimdi de üniversite gençliğini baskı altına almaya çalışıyor.

Boğaziçi Üniversitesi, farklı her sesin bir araya gelip demokratik bir zeminde tartışma yürütebildiği bir okul olarak bilinir. Fikir özgürlüğü de hem akademik üretim hem bilgi üretimi açısından en önemli gereksinimdir. Tam da bu sebeple iktidar sahipleri neredeyse her konuşmasında Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini ve akademisyenlerini hedef alıyor” denildi.

Erdoğan/AKP yönetiminin politikalarının ülkeyi uçuruma sürüklediği; bu uğurda gençliği kutuplaştırmak, bölmek istediği vurgulanan açıklamada şöyle denildi: “Boğaziçi Üniversitesi’ni bu yüzden hedef tahtasına koyuyor. Şimdi Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri başta olmak üzere tüm Türkiye gençliği bir araya gelmenin olanaklarını oluşturmak, kutuplaştırma oyunlarının karşısına demokratik bir üniversite talebi ile dikilmek zorundadır

Boğaziçi Emek Gençliği olarak Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve tüm üniversite gençliğine çağrımız, estirilmeye çalışılan korku rüzgarına karşı hep birlikte ve güçlü bir şekilde dayanışmadır. Kendinden olmayanı "vatan haini" ilan eden zihniyetin üniversite içinde muhbirliği kışkırtmasının karşısında, geçmiş deneyimlerimizden en iyi bildiğimizi yapalım! Bilimsel, demokratik bir eğitim ve üniversite etrafında kenetlenelim.

Ne ülkemizin yönetimini ne de üniversitemizi tek adama bırakmayacağız!”

HDP: BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ YALNIZ DEĞİLDİR

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hedef göstermesinin ardından bugün sabah saatlerinde gözaltına alınan Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine bir destek de Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) geldi. HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, yaptığı yazılı açıklamada, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin yalnız olmadığını kaydetti.

Erdoğan'ın "Bu gençlere üniversitede okuma hakkı vermeyeceğiz" sözlerinin de bir ihlal olduğuna yer verilen açıklamada, “Anayasa'da koruma altına alınan 'eğitim hakkı' tek bir kişinin talimatı ile ortadan kaldırılabilecek bir hak değildir. Savaş ve işgal çığırtkanlığına tepki göstermek, yaşam hakkını savunmak suç değildir” denildi.

Açıklamanın devamında şöyle denildi: “Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin ve gençliğin ifade özgürlüğü, eğitim ve savaş karşıtlığı haklarının savunucusu ve destekçisiyiz. Öğrencilerin haklı ve demokratik talepleri, muhalif duruşları bizim ve ülkede barış talep eden her yurttaşın talebidir, özlemidir. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri yalnız değildir. Onlarla ve gençlerle dayanışma ve mücadeleyi ortaklaştırma çabalarımız kesintisiz devam edecektir.”

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRENCİLERİ: NE MÜMKÜN ZULM İLE BİDÂD İLE İMHÂ-YI HÜRRİYET

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini hedef alan açıklamalarına üniversitenin Türk Dili ve Edebiyatı bölümü öğrencileri de tepki gösterdi:
“Türkiye’de, özellikle son süreçte, özgür düşünceye, barış isteğine ve yaşama hakkına dair söz söylemek dört duvar ardına kapatılmanın en temel bahanelerini oluşturmaktadır. Siyasi konjonktüre dair farklı bir fikir beyan etmek engellenmekte, “makul ve muhbir vatandaş”lar tarafından hızlıca suç sayılmakta, genel kanaate uymayan en küçük ifade çeşitli biçimlerde yaftalanmaktadır. Son bir hafta içinde Boğaziçi Üniversitesinde olan biten de bu çerçeveden bağımsız değildir. Bugün, 25 Mart 2018’de yeni bir şafak operasyonuyla 3 sıra arkadaşımız, sınıf arkadaşımız, yurt/oda/ev arkadaşımız gözaltına alınmış, toplam gözaltı sayısı 7 olmuştur. 7 arkadaşımız, özgürlüklerinden şu an için yoksundur.

Bugün arkadaşlarımızı özgürlüklerinden alıkoymak, hatta bununla yetinmeyip eğitim haklarının ellerinden alınacağına dair tehditler savurmak özgür, eşit ve bilimsel eğitimi hiçe saymak, bu ilkeleri temel alan akademilerin özerkliklerini yok etmek demektir.

Arkadaşlarımızın ranzalarından, odalarından, evlerinden, okulun kamusal alanından yaka paça alınmasına önayak olan muhbirler de tarihin tüm jurnalcileri gibi bir gün özgürlük ve adalete ihtiyaç duyacaktır.

Bizler, Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden öğrenciler olarak, her alanda olduğu gibi edebiyat tarihinde de bu yaşananların örneklerini gördük, görüyoruz ve mücadele etmezsek görmeye de devam edeceğiz. Ancak tarih boyunca hak ihlallerine çanak tutan jurnalcilerin sürgüne mahkûm ettiği edebiyatçılar ve onların düşünceleri, insanlık sahnesinde er ya da geç kazanmıştır. Arkadaşlarımız Boğaziçi Üniversitesine geri dönecek, muhbirler kaybedecektir. Düşünce özgürlüğü kazanacak, taassup yenilecektir. Savaş naraları kaybedecek, barış şiirleri okunacaktır. Çünkü her daim istibdat kahrolmuş, hürriyet kazanmıştır. Çünkü jurnalciler gitmiş, Namık Kemal’in Hürriyet Kasidesi kalmıştır:
Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten”

ERDOĞAN HEDEF GÖSTERMİŞTİ

TSK ve ÖSO militanlarının Afrin'e girmesi üzerine lokum dağıtan gruba müdahale eden üniversiteliler hakkında Erdoğan, "Lokum dağıtanlara bu şekilde davrananlara haddini bildirmek benim ve devletin görevidir. Okul bahçelerinde terör estirenlere meydanı bırakmayacağız" demişti. Erdoğan, dün yaptığı konuşmada da “O komünist, o vatan haini, terörist gençler onların masalarını dağıtıyor. O terörist gençlerle ilgili her türlü çalışmayı yapıyoruz. Bu gençlere üniversitede okuma hakkı vermeyeceğiz” sözleriyle üniversitelileri hedef göstermeye devam etmişti.

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERDEN CEVAP GELMİŞTİ

Erdoğan’ın sözleri üzerine Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi öğrencilerinden verilen yanıtta “Hükümetin güvenlik politikalarını eleştirmek terör örgütü propagandası değildir” diyen üniversite öğrencileri “Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının devletin güvenlik politikalarını eleştirmeye hakkı olduğunu ve gözaltına alınan arkadaşlarımızın fikrini ifade etme hakkını savunuyoruz” denilmişti.

BOĞAZİÇİ, ERDOĞAN’IN HEP HEDEFİNDE!

Boğaziçi Üniversitesi uzun süredir iktidarın hedefinde, “yerli milli değilsiniz” diyerek Erdoğan’ın sık sık gündemine gelen üniversite, rektörlük seçimleri nedeniyle aylarca gündemdeki yerini korumuştu. Boğaziçi Üniversitesi’nde  2 yıl evvel yapılan rektörlük seçimlerinde Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, rekor oyla seçilmşti.  Ancak Prof. Dr. Barbarosoğlu’nun yeniden ataması aylarca bekletilmiş, 29 Ekim gecesi Resmi Gazete’de yayınlanan 676 sayılı KHK’yle devlet ve vakıf üniversitelerinde rektörlük seçimlerini kaldırmıştı.  Rektör atama yetkisinin cumhurbaşkanına verilmesininin  ardından Erdoğan jet hızıyla Prof. Dr. Mehmed Özkan’ı Boğaziçi Üniversitesi’ne atadığını duyurmuştu. Bunun üzerine Barbarosoğlu istifa ederek akademik hayatını noktaladığını açıklamıştı. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

'Hasret' 26 Mart'ta Ankara'da

SONRAKİ HABER

‘Demokrasi ve kardeşlik ittifakı kurmalıyız’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa