JES’ler Aydın’ın can damarını kirletiyor
Bilim insanları JES'lerin tarıma, doğaya ve sağlığa etkilerini raporladılar ama yetkililer hâlâ önlem almıyor.
Özer AKDEMİR
İzmir
Aydın’da jeotermal enerji santralleri (JES) bölge tarımının can damarı olan akarsuları ve sulama göletlerini her geçen gün kirletmeye devam ediyor. Bu kirlilik yıllardır bilimsel raporlarla kanıtlansa da yetkililerin önlem almamaları nedeniyle katlanıyor.
Germencik Çevre ve Doğa Derneği'nin (GERÇED) geçtiğimiz günlerde Germencik Hıdırbeyli sulama göleti ve Hıdırbeyli ovasına yaptığı çevre araştırma ve değerlendirme gezisinden çarpıcı gözlemlerle döndü. Dernek sözcüsü Dr. Metin Aydın bu gözlemlerine dair yaptığı açıklamada Hıdırbeyli göletinin kuzey kısmında jeotermal kuyuların çakıldığını, bu kuyulardan suların dere ile Hıdırbeyli sulama gölüne aktığını dile getirdi.
JES'LER BÖLGENİN CAN DAMARINI KİRLETİYOR
Aydın'ın aktarımlarına göre göletin batı kısmında da durum farklı değil. Göle 30-40 mesafede yeni jeotermal kuyusu çakılmış ve kuyudan çıkan akışkan karayolu kazılarak drenaj boruları ile direk Hıdırbeyli sulama göletine bağlanmış. Hıdırbeyli mezarlık mevkisinde yer alan sulama kanalına JES’lerden yoğun miktarda akışkanın salındığını ifade eden Aydın, bu akışkanında Germencik içinden geçen çay ile Menderes nehrine gittiğini tespit ettiklerini aktarıyor. Aydın'ın verdiği bilgilere göre Hıdırbeyli göleti 230 hektar tarım arazisi sulamasında kullanılıyor. Yani bölgenin ana sulama suyu kaynağıdır. GERÇED olarak bu alanda kurulacak JES için daha önce dava açtıklarına işaret eden Aydın bu davanın halen devam ettiğini belirtiyor.
SULARDAKİ BOR
Aydın’daki içme ve kullanma suyu ihtiyacının yaklaşık yüzde 80’inin yeraltı su kaynaklarından karşılandığını vurgulayan Aydın, Türkiye’de üretimde olan JES'lerin yüzde 67’sinin Aydın’da olduğunu, Aydın’daki JES'lerin de yüzde 50’sinin Germencik ve etrafında yer aldığını belirttikten sonra bilimsel bir çalışmanın çarpıcı tespitlerini aktarıyor;
”2010 yılında Ege Üniversitesinden Mustafa Bolca ve arkadaşları Germencik Alangüllü’de jeotermal akışkanların kimyasal özellikleri ve çevreye olan etkileri ile ilgili çalışma yapmışlardı. Bu çalışmada JES akışkanların yerüstü ve yeraltı sularına karışarak kirlenme yaptığı; jeotermal akışkanların boşaltım gösterdiği dere sularının Hıdırbeyli sulama barajında toplandığı; bu suların tarımda kullanılınca tarım arazilerinin olumsuz etkilendiği; sularda yüksek oranda bulunan Bor’un bitkilere toksik etki gösterdiği; sular içinde bulunan ağır metal ve kimyasal maddelerin besin yolu ile insan ve diğer canlılara geçebileceği saptandı".
Dr. Metin Aydın'ın açıklamalarında dikkat çektiği bir başka konu ise JES'lerin yol açtığı radyoaktif kirlilik. Buna dair de yine 2010 yılında Mustafa Bolca ve arkadaşları tarafından Alangüllü bölgesindeki jeotermal kaynakların kimyasal özellikleri ve içerdikleri radyoaktif maddelerle ilgili yapılan başka bir çalışmaya atıfta bulunuyor.
UYARI ÜSTÜNE UYARI
Bu çalışmada Bolca ve arkadaşları JES’lerin Alangüllü bölgesinde 78 adet bitki örneğinde, su ve toprakta ağır metal, kimyasal madde ve radyonükleit kirlenme yaptığını ortaya koyuyorlar. Bu bilimsel çalışma sonucunda da bilim insanları raporlarında oldukça verimli tarım arazilere sahip Alangüllü’de zararlı etkilerin ortadan kaldırılması için çalışmalar yapılması gerektiği; bu çalışmalar yapılmadığı takdirde zararlı etmenlerin etkilediği alanların daha hızlı artacağı; bu toprakların tarımsal olarak kullanımının ortadan kalkacağını deklare ediyorlar.
ÖNLEM ALMAK YERİNE YENİ JES'LER YAPILDI
Yıllardır bilinen uyarılara rağmen geçtiğimiz günlerde bölgede yaptıkları incelemede Alangüllü’de bulunan JES’lerin saldığı akışkanların zararlı etkilerini giderici herhangi bir çalışma yapılmadığını gözlemlediklerini aktaran Aydın, “Bu bölgeye 3 tane daha yeni JES yapılmış, bu jeotermaller akışkanlarını artarak salmaya ve su-toprak-tarım ürünlerini zehirlemeye devam ediyorlar" diyor. Aydın’da nüfus başı en fazla kanserli hastanın ve ölümlerin olduğu ilçeler arasında Germencik’in geldiğine dikkat çeken Aydın, yaşanan sağlık sorunlarının yanı sıra tarımsal üretimin can damarı durumundaki incir ve zeytinde yaşanan verim kaybı ve bozulmaların kaynağında da bu çevresel sorunların, özellikle de JES'lerin aranması gerektiği kanısında.