Fatih Yaşlı: Tel Rıfat, parçalanmış Suriye manzarasını derinleştirir
Tel Rıfat’a yönelik operasyonu Evrensel'e değerlendiren Akademisyen Fatih Yaşlı, parçalanmış Suriye manzarasının derinleştiğine dikkat çekti.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatih Yaşlı, Tel Rıfat’a yönelik bugün başlayan operasyonu Evrensel'e değerlendirdi. “Parçalanmış bir Suriye manzarasının derinleştiği”ne vurgu yapan Yaşlı, AKP hükümetinin Rusya ve İran’la yakınlaşmasının da nesnel sınırlarına geldiğine işaret ederek “ABD’yle ve Batıyla yeni bir Suriye uzlaşı söz konusu olabilir” dedi.
Türkiye’nin daha şimdiden seçim atmosferine girdiğine de dikkat çeken Yaşlı, “Bu atmosferde iktidarın ihtiyaç duyduğu şey bu politikalar üzerinden yükseltilecek Osmanlıcı-milliyetçi bir dalga olacak. Tam da bu nedenle, yeni birtakım askeri girişimlerde bulunulması pek şaşırtıcı olmayacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
RUSYA İLE YAKINLAŞMADA NESNEL SINIRLARA GELİNİYOR
Tel Rıfat’ın kontrolünün TSK-ÖSO güçlerinin eline geçmesi Suriye’deki askeri ve siyasi durum açısından ne anlama gelir?
İdlib’deki TSK kontrol noktalarını da dahil ettiğimizde Tel Rıfat’ın alınmasıyla birlikte Suriye’nin kuzeybatısı ya da artık meşhur olan o tabirle Fırat’ın batısı tamamen TSK-ÖSO güçlerinin kontrolüne geçmiş olur. Fırat’ın doğusunda ise ABD-YPG varlığının bulunduğunu bildiğimize göre, bu parçalanmış bir Suriye manzarasının derinleşmesi demektir.
Burada belki iktidarın Rusya ve İran’la son dönemdeki taktik yakınlaşması üzerinden Fırat’ın batısında kalan bölgenin bir vadede Şam yönetimine devredileceği gibi bir kanaat söz konusu olabilir, ancak ben buna katılmıyorum.
Çünkü birincisi, iktidar hâlâ yeni-Osmanlıcı bir perspektifle hareket ediyor ve bir yandan o bölgede kendine bağlı bir ÖSO devletçiği kurmaya çalışırken, öte yandan uzun vadede Şam yönetimini devirmeyi hedefliyor. Örneğin bu bağlamda, önümüzdeki süreçte Halep yeniden hedef tahtasına yerleştirilirse şaşırtıcı olmaz.
İkincisi ise Rusya ve İran’la yaşanan yakınlaşmanın giderek nesnel sınırlarına doğru geliniyor. İktidarın ABD ve Batıyla yeniden yakınlaşma çabası, ABD’yle yürütülen pazarlıklar, güvenli bölge arayışları, Patriot alımına açık kapı bırakılması vs. tüm bunlara bakıldığında ABD’yle ve Batıyla yeni bir Suriye uzlaşı söz konusu olabilir önümüzdeki süreçte.
MENBİC’E OPERASYON MÜMKÜN GÖRÜNMÜYOR
Erdoğan’ın da hafta sonu “Tel Rıfat’la harekâtı tamamlayacağız” demesini hatırlarsak, buradan Menbic operasyonundan vazgeçildi sonucu çıkar mı?
Menbic’de belki bir süre sonra birtakım askeri blöfler görebiliriz ama eğer işler bir “çılgınlık” seviyesine gelmemişse, tam anlamıyla bir rasyonalite yitimi söz konusu değilse, ABD’yle askeri bir karşı karşıya geliş, hele tam da yeni bir mutabakat zemini aranıyorken bana pek de mümkün görünmüyor açıkçası.
SEÇİM ATMOSFERİ NEDENİYLE ASKERİ GİRİŞİMLER SÜRER
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP Hükümeti’nin iç politikadaki gücü açısından Suriye’deki operasyonların etkili olduğu açık, bundan sonrası için hükümetin dış politikada ne yapması beklenir?
Savaş politikaları hem “Cumhur ittifakı”nı yani İslamcılarla milliyetçiler arasındaki koalisyonu tahkim etmenin, hem de muhalefeti “iç düşman” kategorisine yerleştirip susturmanın bir aracı olarak kullanılıyor. Türkiye daha şimdiden seçim atmosferine girdiği için, bu atmosferde iktidarın ihtiyaç duyduğu şey bu politikalar üzerinden yükseltilecek Osmanlıcı-milliyetçi bir dalga olacak. Tam da bu nedenle, yeni birtakım askeri girişimlerde bulunulması pek şaşırtıcı olmayacaktır.
ABD’DEN SURİYE’YE YENİ BİR SALDIRI OLASILIK DAHİLİNDE
İngiltere üzerinden diplomatik gerilimin de yükseltildiği ne hesaba katararak, kısa vadede Rusya ve ABD’nin Suriye’deki pozisyonlarının nasıl ilerlemesini bekliyorsunuz?
Rusya’ya yönelik gayet organize olduğu görülen diplomatların sınır dışı edilmesi meselesinin “yeni soğuk savaş”ı ne kadar derinleştireceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Bu soğuk savaşın en sıcak cephelerinden biri Suriye olduğuna göre, bunun buraya yansımaması imkânsız. Önümüzdeki süreçte, ABD ve İsrail’in Suriye’ye yönelik yeni bir saldırı başlatması, Batının da bunu desteklemesi, hatta Fransa’nın aktif rol oynaması olasılık dâhilinde görünüyor. Böylelikle Suriye’nin parçalanması süreci hız kazanırken, aynı zamanda Lübnan’a kadar uzanan “İran koridoru” da İsrail’in güvenliği adına kesilmiş olacak. Dolayısıyla sözünü ettiğiniz gerilimi ilk gözlemleyeceğimiz yerlerden birisi Suriye olabilir. Hiç şüphesiz ki bundan, iktidarın aynı anda hem ABD’yi hem Rusya’yı idare etmeye yönelik siyaseti de etkilenecektir. (İstanbul/EVRENSEL)