7.4'lük büyüme rakamı: Etkisi küçük, faturası ağır!
Evrensel'in Ekonomi Editörü Bülent Falakaoğlu, TÜİK'in açıkladığı büyüme rakamları üzerine yazdı.
Bülent FALAKAOĞLU
Türkiye ekonomisine ilişkin 2017 yılı büyüme rakamları açıklandı.
Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı rakamlar beklendiği gibi yüksek geldi. Türkiye ekonomisi 2017 yılında yüzde 7.4 büyüdü.
Dünyanın sayılı büyüme rakamlarından biri!
Lakin havası yok!
Şöyle ki...
AKP hükümetleri önceden yüksek büyüme rakamları ile övündüğünde toplumda bir karşılığı olurdu.
Yükselen inşaatlara bakan...
Borçla da olsa tüketebilen...
Tek haneli enflasyonu gören...
Vatandaşın büyük çoğunluğu, hükümetin ‘İstikrar sürsün ekonomi büyüsün’ sözüne ikna durumdaydı.
Şimdi durum farklı.
Yüzde 7.4’lük büyümenin özeti şöyle: Kendisi büyük, etkisi küçük, faturası ağır!
Durum böyle olunca da...
Başbakan Binali Yıldırım’ın büyük bir heyecanla söylediği, “Rekor büyümeye imza attık” sözü heyecan yaratmıyor, haliyle!
KURLAR DA, AÇIK DA REKOR KIRIYOR
Tıkanan ekonomiyi harekete geçirebilmek için hükümet geçen yıl devreye girmişti.
Şirketlere, Kamu Garanti Fonu’ndan 200 milyar lirayı aşkın kredi kullandırıldı.
Şirketlere istihdam desteği verildi ve sosyal güvenlik ödemeleri ötelendi.
Bu desteklerin yanı sıra...
Tüketim artsın diye devlet KDV ve ÖTV gibi bazı dolaylı vergilerde geçici indirimlere gitti. Devlet vergi alacaklarını öteledi.
Ekonominin çarkları dönmeye başladı. Ekonomik büyüme hızı dünyanın en yükseklerinden biri oldu.
Tüm bunlar olurken ülke parasının en çok değer kaybedenlerin başında gelmesi...
Doların 4 TL, avronun 5 TL olması...
Büyümenin yurttaşlara bir takım faturalar çıkardığının göstergesi aslında!
Üretim ithalata bağlı olduğu için...
Büyümenin gazına basıldığında dış ticaret açığı, cari işlemler açığı büyüyor.
Türkiye cari açığı da rekorlar kırıyor.
Cari açığı ve bir yıl içinde ödenmesi gereken 170 miyar dolarlık dış borcu kapatmak için döviz talebi arttıkça kurları durdurmak imkansız oluyor.
Üretim dışa bağımlı olunca kurların yükselmesi fiyatları da yukarı çekiyor. Enflasyon yükseliyor, hayat pahalılığı katlanılamaz hale geliyor.
Devlet teşvik verdikçe kasası boşalıyor, bütçe açığı artıyor. Açığı kapatmak üzere vatandaşa farklı vergiler salınıyor.
ETKİSİ OLDUKÇA SINIRLI
Geçen hafta TÜİK 2017 işsizlik rakamlarını açıkladı.
Orada da gördük ki...
Yüksek büyümeye rağmen Türkiye’de işsizlik oranı, 2017’de 2016’ya göre değişmeyerek yüzde 10.9 oldu.
İşsiz sayısı ise 124 bin kişi artarak 3 milyon 454 bin kişiye çıktı.
Üstelik de bu tablo...
Sanayi sektörü yüzde 9.2...
İnşaat sektörü yüzde 8.9...
Ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinin toplamından oluşan hizmetler sektörü yüzde 10.7...
Büyümesine rağmen yaşandı!
Niye böyle oldu?
Çünkü..
‘İstihdama seferberliği’, teşvikli işçi alıp mevcut işçiyi atma seferberliğine döndü.
Tüketim artışı 2017 yılında yüzde 6.2 olarak açıklandı. Söz konusu artış bir kısmı krediyle oldu. Tüketim borçları artırdı, enflasyonu tetikledi.
Geçmiş yıllarda düşük faizlerle tüketim insanları mutlu kılıyordu lakin artık borçlar vatandaşı zorluyor.
Son dört yılın en yüksek büyüme oranı işsizliği azaltmayıp, hayatı pahalı hale getirince... Hükümetin, ‘millet moral bulsun’ diye yaptığı büyüme rekoru anonsları da etkisiz kalıyor doğal olarak.
Öte yandan...
Milli gelirin TL bazında artmasına rağmen dolar bazında 210 dolar eridiğini de hatırlatalım.
2016 yılında kişi başı milli gelir rakamı 10 bin 807 dolarken 2017 yılında kişi başına 10 bin 597 dolara geriledi.
EMEĞİN PAYI DÜŞTÜ
Ekonomi büyürken emekçilerin milli gelir pastasından aldıkları pay küçüldü.
2016 yılında milli gelirden yüzde 35 pay alan ücretlilerin payı 31’e geriledi. Sermayenin aldığı pay ise yüzde 53’lere tırmandı.
Büyüyen ekonomik gelir eşit dağılmadı.
Ekonomi büyürken gelir eşitsizliği de büyüdü.
‘Ekonomi büyüyor’ lafının neden etkili olmadığı çok açık değil mi?
HESAP ŞÜPHESİ!
2015 yılında hükümet milli gelir hesaplama yöntemini değiştirdi.
Eski hesaba göre 719 milyar 620 milyon dolar olan gayrisafi milli hasıla, yeni hesaplama yöntemi ile 861 milyar 467 milyon dolara çıktı.
Hesap yöntemi değişimi ile kağıt üzerinde gelir 142 milyon dolar arttı.
Yeni hesapla büyüme oranı ile enerji tüketimi arasındaki paralellik kayboldu. Eski yöntemle hesaplanan büyüme ile Türkiye’nin enerji tüketimi, elektrik üretimi artış oranları birbirine yakındı. Yeni yöntemde bu yakınlık kayboldu. Ekonomik büyüme, enerji üretimi ve tüketimindeki artışın çok üzerine çıkmaya başladı.
TÜİK eski hesaba göre büyüme sonuçlarını vermekten de vazgeçti!
Emekçilerden çok sermayeyi büyüten milli gelir artışının eşitsizliğinin yanı sıra şüphe edilecek hesap yanının da sorgulanması gerekiyor!