CHP'li Tüm: Bireysel silahlanmaya karşı kitlesel eylemler yapacağız
Bireysel silahlanmaya karşı soru önergeleri ve açıklamalarıyla dikkat çeken CHP'li Mehmet Tüm ile bireysel silahlanmaya karşı kampanyayı konuştuk.
Ercüment AKDENİZ
İstanbul
Bireysel silahlanma sorunu son yıllarda Türkiye’de de ciddi artış gösterdi. Suriye savaşı ve izlenen savaş politikaları da bu artışı tetikledi. Konu Meclis gündemine de geldi, çeşitli biçimlerde tartışıldı, tartışılıyor. Bireysel silahlanmaya verdiği soru önergeleri ve yaptığı açıklamalarla dikkat çeken CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm, bu kez büyük bir kampanyaya hazırladıklarını söylüyor. Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Türkiye’de silahlanmaya dair verdiği bilgiler ise oldukça çarpıcı. “Savaş politikaları silah lobilerini güçlendirdi” diyen Tüm, hem sorularımızı yanıtladı hem kampanya hakkında bilgiler paylaştı...
Bireysel silahlanma tüm dünyada ve Türkiye’de önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Siz bir süredir bu konuda çeşitli çalışmalar yaptınız. Bireysel silahlanmadaki olağanüstü artışın nedenleri nedir? Silah lobileri mi? Bu sorunu ‘yeni’ kılan nedir?
Bireysel silahlanma sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada uzun yıllardan beri önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bunun en önemli nedeni elbette ki emperyalist savaşlardır. Silah tüccarları, savaşların gölgesinde yüz milyarca dolar kazanırken, halklar yoksulluk içinde bu savaşların bıraktığı ağır tahribatı yıllarca çekmeye mahkûm edilmektedir. Tüm savaşlarda olduğu gibi Suriye iç savaşının da kazananı ne yazık ki silah lobisi ve bu kanlı pazarın tüccarları olmuştur. Ülkemizde artan bireysel silahlanmayı savaştan bağımsız düşünmek bu açıdan doğru olmayacaktır; IŞİD’in ülkemize yönelik saldırıları, güneyimizde milyonları mağdur eden savaş ve özellikle iktidarın savaş yanlısı politikaları ve yaklaşık bir yıl önce önlenen darbe girişimi, toplumda derin huzursuzluk, güvensizlik ve geleceksizlik hissini artırmıştır.
RUHSATSIZ SİLAH SAYISI 25 MİLYONA DAYANDI
Özellikle son üç yılda bireysel silahlanmadaki olağanüstü artış, bu sorunun düşündüğümüzden çok daha büyük bir problemle karşı karşıya olduğumuzu bizlere gösteriyor. İçişleri Bakanlığı’nın ve emniyet birimlerinin açıkladığı rakamlar, basitçe geçiştirilecek rakamlar değil. Bugün Türkiye’de 25 milyona yakın ruhsatsız silah bulunuyor. Sosyal medya sitelerinde 200-300 liraya otomatik silahlar satılıyor. İnternette bir tıkla ‘adrese teslim’ silah alışverişi yapılabiliyor. Hiçbir denetim, kontrol veya önlem yok. Bu silahlarla her gün cinayetler işleniyor. Silahlı saldırı olaylarında son üç yılda yüzde 61’lik bir artış söz konusu. Kadın cinayetlerinin yüzde 80’i ateşli silahlarla gerçekleşiyor. Bu röportajı yaptığımız sırada örneğin; birileri bir yerlerde öldürülüyor.
Öte yandan, iktidarın bireysel silahlanmadaki ve bu silahlarla işlenen suçlardaki olağanüstü artışa dair denetim veya önlem bir yana tek bir açıklama dahi yapmaması ve Meclis’e sunduğumuz araştırma önergelerinin sürekli reddedilmesi, başka hesapların mı yapıldığı noktasında bizleri düşündürüyor. Şu an elimde resmi rakamlar olmadığı için net bir sayı veremiyorum ancak uluslararası kuruluşların araştırmalarına baktığımızda Türkiye’de son yıllarda silah lobisinin ciddi ölçüde güçlendiğini görüyoruz. Özellikle 696 sayılı KHK ile sivil milislere yargı zırhının sağlanmış olması ve Savunma Sanayi Müsteşarlığının Cumhurbaşkanına bağlanmasının ardından silah ticaretinin önemli ölçüde arttığını görüyoruz. Bunlara ilişkin çalışmalarımız devam ediyor, önümüzdeki günlerde daha net bir şekilde bu sayıları ortaya koyacağız.
ORDU VE EMNİYET ENVANTERİNDE CİDDİ EKSİLME OLDU!
Yaptığınız açıklamalar, Meclis’e sunduğunuz önergelerde 15 Temmuz darbe girişimi sonrası silahlanma oranlarına da dikkat çektiğiniz gözleniyor. AKP ne yapmaya çalışıyor sizce? Siyasal bir destek, siyasal bir teşvik mi var bireysel silahlanma bu konusunda?
15 Temmuz darbe girişiminde Emniyet’in silah envanterinde bir azalma olduğunu biliyoruz. Nitekim Ankara Valiliği darbe girişimi sırasında yazılı olarak zimmet kaydı tutulmaksızın silah ve mühimmat dağıtımı yaptığını açıkça beyan etti. Hatta dağıtılan bu silahlardan biriyle bir cinayet işlendi ve katil mahkemede cinayet silahını 15 Temmuz’da Emniyet’ten aldığını itiraf etti. 15 Temmuz’dan sonra ordu ve emniyetin silah envanterinde ne kadar eksilme olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Soru önergelerimize ve bilgi edinme başvurularımıza yanıt verilmiyor. Bizi tedirgin eden noktalardan biri de bu.
İçişleri Bakanlığı birkaç hafta önce resmi sitesinde yayınladığı faaliyet raporunda kayıp silah sayısını 106 bin olarak açıkladı. Bakanlığın 2014 yılına ait raporunda ‘kayıp silah’ sayısı 14 bin olarak açıklanırken 2017 yılında bu sayı 106 bine kadar çıkıyor. Dünyanın hangi ülkesinde olursanız olun, kayıp silah sayısında sadece üç yılda yüzde 720’lik bir artış varsa orada devletin alarm vermesi gerekir. Bizde ise hiçbir şey olmamış gibi yalan yanlış beyanlarla konu kapatılmaya çalışıyor. Üstelik bir de Bakanlık genelgesiyle sivillere tanınan mermi hakkı hiçbir gerekçe olmaksızın 5 kat artırılarak 200’den 1000’e çıkarılıyor.
İktidarın söylemlerinde silahlanmaya dönük çok açık olmasa da üstü örtük siyasal bir destek ve teşvikten bahsetmek mümkün. Ekonomik krizi OHAL’in faşizan metotlarıyla aşmaya çalışan siyasi iktidar, kullandığı militarist şiddet diliyle topluma da şiddet enjekte ediyor. Sosyal medya hesaplarında ‘yasaklı’ silahlarla fotoğraflar çektiren, silahlı videolarla muhalefeti açıkça tehdit eden, öldürmekten söz eden kişilere göz yumuluyor. Siyasi partilerin binalarına dönük silahlı saldırılar bir şekilde kapatılıyor. Cumhurbaşkanın danışmanından tutun da milletvekillerine kadar birçok kişi, muhalefeti işaret ederek ‘silahlanmanın gerekliliğinden’ söz ediyor.
‘TBMM’DE KOMİSYON VE YASAL DÜZENLEME ŞART’
Geçtiğimiz günlerde bireysel silahlanmaya karşı hedefi büyük bir imza kampanyası başlattınız. Zira 1 milyon imza toplamak gibi bir hedef bu. Bu kampanyayı başlatmanızın gerekçesi nedir? Kampanyanın talepleri ve nihai hedefi nedir?
Şu ana kadar bireysel silahlanmanın siyasi boyutu üzerinde durduk; silahlanmanın sosyolojik bir boyutu da var. Şiddet sarmalı toplumun her tarafında etkisini gösteriyor. Siyasetten bağımsız olmamakla birlikte kadın cinayetlerinden doğadaki canlı katliamlarına kadar her yerde ateşli silahları görüyoruz. Örneğin iki gün önce Kocaeli’nde bir cani tamamen keyfi şekilde bir yunus balığını tarayarak paramparça hale getiriyor. TV’lerde dizilerde alkol sansürlenirken silahlar sürekli gözlerimize sokuluyor, çocuklar için oyuncak silah reklamları her geçen gün artıyor. Biz tüm bunlara karşı bir kampanya başlattık. Talebimiz çok açık; biz güvensiz, huzursuz ve mutsuz bir toplumda yaşamak istemiyoruz. Silah ediniminin zorlaştırılmasını, silahlanmanın kontrol altına alınmasını ve bir an önce TBMM bünyesinde bu konuya ilişkin bir komisyon kurularak gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını istiyoruz.
ÖLÜME DEĞİL YAŞAMA SAHİP ÇIKALIM
Kampanyanın başarıya ulaşacağını düşünüyor musunuz? Bu yönde nasıl bir çağrınız, mesajınız var?
İmza kampanyasının başarıya ulaşması ülkemizde eyleme, harekete geçmekle mümkün oluyor. Biz sivil toplum kuruluşlarının, mağdur ailelerin ve toplumsal barışı savunan insanların katılımıyla Meclis önünde büyük bir eylem yapmayı planlıyoruz. ABD’de geçtiğimiz hafta sonu 1 milyona yakın insan bireysel silahlanma ve silah lobilerine karşı eylem yaptı ve Beyaz Saray’ı kuşattı. Bizim için de imza kampanyası, hükûmete adım atması için acil çağrı niteliği taşıyor. Ardından hem kamuoyu yaratmak, hem farkındalığı artırmak, hem de hükûmeti silahlanmayı kontrol altına alması için zorlamak amacıyla kitlesel eylem yapmayı düşünüyoruz. Şu an sosyal medyada da #Silahlanmaya1MilyonKereHayır etiketiyle paylaşımlarımız sürüyor. Şu ana kadar toplumun hemen her kesiminden olumlu dönüşler aldık ve alıyoruz. Yine sivil toplum kuruluşlarının desteklerini alıyoruz. Bireysel silahlanmanın kontrol altına alınması ve azalması sadece Cumhuriyet Halk Partisi’nin veya mağdur ailelerin değil, hepimizin ortak isteğidir. Bu nedenle kampanyamızın topluma daha fazla yayılmasını istiyoruz.İnsanları bize destek vermeye ve ölümlere değil, yaşama sahip çıkmaya çağırıyoruz. Silahların namlusu sevdiklerimize dönmeden önce, herkesi harekete geçmeye davet ediyoruz. Bu kampanyanın başarıya ulaşacağına inancım tamdır, çünkü arkasında büyük bir toplumsal destek var.