Ülkü Tamer 81 yaşında hayatını kaybetti
İkinci Yeni şiir akımının önemli temsilcilerinden Ülkü Tamer 81 yaşında hayatını kaybetti.
İsmail AFACAN
İstanbul
Türkiye şiirinin usta kalemi, Oyuncu, Gazeteci ve Çevirmen Ülkü Tamer yaşamını yitirdi. Muğla’nın Bodrum ilçesinde yaşamını yitiren Tamer, 81 yaşındaydı. Usta şairin ölüm haberini Barış Pirhasan sosyal medya hesabından yaptığı “Ülkü Tamer’i kaybettik... Şu anda düşünmek, konuşmak, yazmak gelmiyor içimden...” paylaşımıyla duyurdu.
Usta şairin yaşamını yitirmesinin ardından Türkiye Yazarlar Sendikası, PEN Türkiye ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yazılı açıklama yaptılar. Ülkü Tamer’in arkadaşlarından ve kuşakdaşlarından Adnan Özyalçıner ve Gülsüm Cengiz ise duygularını Evrensel aracılığıyla paylaştı. Usta şairin Türkiye şiiri açısından önemine dikkat çeken Özyalçıner ve Cengiz, dostları Ülkü Tamer hakkında şunları dile getirdi:
'GENÇ BİR ŞİİR'
Adnan Özyalçıner: Ülkü Tamer 1950 kuşağının en genciydi, 1950 kuşağı şairlerinin de en genci, şiirin de en genci oldu.
Ülkü, bizim a dergisi topluluğunun en afacanıydı. Şiirin de en afacanı oldu.
Ülkü Tamer şiiriyle acılı, sevgisiz dünyamızın oyunbazıydı. Çocuksu bir dünyası vardı. Ciddiye aldığımız birçok şeyi tiye almaktan çekinmezdi.
Yaşamı gibi şiiri de doğa, insan, sevda şiiriydi. Yaşam tadında. Çiçekli, kokulu...
Ülkü’nün şiiri genç bir şiirdir. Çünkü en gencimizdi. Şiiriyle de genç kaldı. Hep de genç kalacak.
'ŞİİRLERİYLE YAŞAYACAKTIR'
Gülsüm Cengiz: Şiirlerini hep sevdiğim, alçakgönüllü kişiliğine değer verdiğim Ülkü Tamer’i yitirdiğimiz için çok üzgünüm. 1970’li yıllarda dergilerden okuduğum şiirlerinden, Pullar Savaşı adlı ölümsüz çocuk kitabından ve çevirilerinden tanımıştım onu. 1981 yılında, Görsel Yayınlarda çalışırken bir öğlen arası Bilge Durbaş ile birlikte gittiğimiz Sanat Olayı’nda tanıştık ilk kez yüz yüze. Derginin ilk editörüydü. Şimdi, Cağaloğlu’daki her karşılaştığımızda yüzünde beliren alçakgönüllü gülümsemesi ve içtenliği geliyor aklıma. Ülkü Tamer şiiri, ülkemiz şiirinin özgün halkalarından biridir. Halkımızın kültüründen, yaşamın bütünselliğinden ve insan gerçeğinden kaynaklanan şiirleri yaşamda karşılığını bulmuştur. Sözcük ve söyleyiş zenginliğini dışa vuran dizeleri sayısız insanın yüreğine dokunmuştur. Kimi bir ağıt olmuştur 14 yaşında vurulan bir çocuk için, kimi bir umut şarkısı güneşe gereksinim duyduğumuz karanlık dönemlerde söylenen. Şiirlerinin bunca ezgilenmesinin, ezgilerle insanların yüreklerine ulaşmasının nedeni, şiirinin kendi içinde ezgisinin bulunmasındandır. Şimdi o “öte gecelerde” olsa da, dizeleriyle yüreklerine dokunduğu insanların dilinde, şiirleriyle yaşayacaktır.
ÜLKÜ TAMER DE SONSUZLUKTA…
Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS): “Sevgili şairimiz, üyemiz Ülkü Tamer ‘Soğuk Otların Altında’da ‘Ama kimler ölü şimdi? /Yaşamaya başlayan kim?’ diye sorar ve sürdürür şiirini: ‘Bir unutuşa indirecekler bizi. Tutup bir göle indirecekler evi / Her akşam leylekler geçecek üstünden çarşılara taşınan / İlk leyleği gören haykıracak: ‘Bak, bahar geldi!’ Bahar geldi ve şairimizi yitirdik. Şiirimizin ‘güzel atlısı’ Ülkü Tamer’i, şiirin ‘uç beyi’ İlhan Berk’in toprağında sonsuzluğa uğurluyoruz. Onu soğuk otlarının altında unutmayacağız. Baharlar içinde uyusun.”
VİRGÜLÜN BOYNU BÜKÜK
PEN Türkiye: “Şiire virgülü eklemişti, şimdi bir virgül eksildi. Şiirin de, virgülün de boynu bükük kaldı. Ülkü Tamer. Virgülün şairi. Türkçe’nin çocuğu. Türkçe’nin gençlerinden. Çocukluğun Türkçe’si. Böyle bir alçakgönüllülük ancak virgülde bulunur. Şiirde, başka uğraşlarında, hayatta kendini şiirin bir parçası kıldı, virgül oldu.
Virgül, şakacıdır, şendir, kendini sıradanlaştırmayı bilendir, noktaya, ünleme, noktalı virgüle yol açar, yer verir, bazen ünlem, bazen üç nokta, bazen nokta, ama en çok da soru işareti yerine geçer Ülkü Tamer’in şiirinde. Boşluk şiire nasıl dahilse, virgül de şiirin bahçesindeki çocuktur.
Cemal Süreya ‘suçsuzluğun şiiri’ demişti Ülkü Tamer şiirine. Sanki Edip Cansever de “Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk/hiçbir yere gitmiyor” dizelerini biraz da Ülkü Tamer için yazmış gibidir.
Büyük şairlerin en genciydi her zaman, hep öyle kaldı. Antep’ten de, çocukluktan da fazla uzaklaşmamıştı. Oysa uzun boyu, mavi kanatlı kuşları, aklı bir karış havada şiirleriyle gökyüzüne en yakın oydu. Fakat çocukluk bu ya, hepsini gökyüzünde unuttu, şiirini de orada unuttu, kedilerin, atların arkadaşı oldu.
Nietzsche’nin felsefe için ‘şenbilgi’ demesine benzer bir biçimde, Ülkü Tamer için de şiir ‘şen söz’, ‘şen yazı’ sayılırdı. Ülkü Tamer gitti. Attila İlhan’ın dizeleriyle “Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız” . Şimdi “Üşür ölüm bile”.
ÇOK SAYIDA ŞİİRİ BESTELENDİ
Şair Ülkü Tamer’in çok sayıda şiiri bestelenerek, milyonlarca müziksevere ulaştı. Bestelenen bu şiirlerden bazıları şunlar:
ÜLKÜ TAMER SONSUZLUĞA UĞURLANDI
Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Sekreteri Hakkı Zariç, Islık Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Fahri Özdemir, Şair Küçük İskender, Yazar Latife Tekin, Oyuncu Salih Kalyon, Ressam Hanefi Yeter ve Şair Özkan Mert’in aralarında bulunduğu çok sayıda arkadaşı ve sevenleri Ülkü Tamer’i son yolculuğunda yalnız bırakmadı.
Cenaze töreninde konuşan Oyuncu Salih Kalyon, “Türk edebiyatına, çeviri dünyamıza çok büyük katkıları olmuş bir şairimizdi. Aydınların azalmasıyla, toplumun aydınlanması da azalmış oluyor. Süratle karanlığa bürünen bir ülkede aydınlarımızı kaybede kaybede, iyice karanlıkta kalınca anlayacağız Hanya'yı Konya'yı" dedi.
Şair Küçük İskender, "İkinci Yeni içinden çıkıp, aynı anda toplumcu gerçekçi çizgisini hiçbir zaman kaybetmeyen, ikisini harmanlayabilen, bunu yaparken hem sosyalist kanadı çok iyi besleyen, hem imgeyi besleyen en önemli şairlerimizden biriydi. Belki de İkinci Yeni'den bize emanet son kalan şairlerden biriydi. 11 yaşındayken tanıştığım ilk şairdi. Ben onu iyi ki görmüşüm ki, şair olmaya karar vermişim. Toprağı bol olsun, ışıklar içinde yatsın. Birçok insanın sadece ona bir şarkı sözü yazarı değil, 'Virgülün Başından Geçenler'i (bir şiiri) de irdeleyerek, nasıl toplumsal olayları mizahla ve ironiyle dile getirdiğini hiçbir zaman unutmamasını ve göz ardı etmemesini diliyorum" diye konuştu.
'24 YILLIK HAYAT ARKADAŞIMI KAYBETTİM'
Neslihan Tamer de acısının büyük olduğunu belirtip, "Ülkü'yle 24 yılımı paylaştım, iyisiyle kötüsüyle. O dünyanın en iyi insanı idi. Ve benim için değil herkes için öyleydi, çok iyi bir şairdir. Bunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum. Gençler yetiştirdi. Onun bu güzel yüreğine hayrandım. Yenilerin gelmesine hep katkıda bulundu, dünyanın en iyi insanıydı, karıncayı bile incitmezdi. Hayvanları çok severdi, kedisi onun ardından hala yastığında yatıyor" dedi.
Ülkü Tamer, Gümüşlük Mahalle Mezarlığı'nda toprağa verildi.
ÜLKÜ TAMER KİMDİR?
Ülkü Tamer 1937'de Gaziantep'te dünyaya geldi; çocukluğu ve ilköğrenim yılları bu kentte geçti. Ortaöğrenimine İstanbul'da devam etti. Robert Kolej'den 1958 yılında mezun oldu. Lise yıllarında şiirleri edebiyat dergilerinde yayımlanmaya başladı. İlk şiiri 1954 yılında Avni Dökmeci'nin yönetimindeki Kaynak dergisinde yayınlandı: "Dünyanın Bir Köşesinden Lucia".
Öğrenimine bir süre Gazetecilik Enstitüsü'nde devam etti.1964-1968 yıllarında oyunculuk yaptı. Milliyet Yayınları'nda danışman-editör olarak çalıştı. Yayıncılık ve çevirmenlik yaptı; Milliyet, Karacan Yayınları'nı yönetti. Milliyet Çocuk ve Sanat Olayı dergilerini çıkardı.
Şiirleri 1954'ten itibaren Kaynak, Pazar Postası, Yeditepe, Yeni Dergi, Papirus, Sanat Olayı gibi dergilerde yayımladı. İlk şiir kitabı Soğuk Otların Altında 1959'da çıktı. 1950'li yıllarda ortaya çıkan İkinci Yeni şiir akımının önde gelen temsilcilerinden biri oldu. İkinci Yeni'ye, bu akımın ana karakteristikleri oluştuktan sonra dahil olduğu halde, kendine özgü imge dünyası ve süssüz, sade söyleyişiyle dikkati çekti. Çoğunlukla keskin bir ironiyle örülmüş derin acıların ve beşeri trajedilerin dile geldiği şiirlerinde 1970'lerden sonra toplumsal duyarlıklar da öne çıktı.[kaynak belirtilmeli] Yayımladığı yedi şiir kitabını 1986'da "Yanardağın Üstündeki Kuş" (1986) adlı kitapta bir araya getirdi.
İkinci yeni’ye kıymayın efendiler: ‘Okuru azalttınız’ suçlamasına karşı İkinci Yeniciler ne demişti?
1991 yılında dört öyküsünü içeren "Alleben Öyküleri" adlı öykü kitabını, 1997'de ise "Alleben Anıları" adlı öykü kitabını yayımladı.[3] Bunu, 1998'de yayımlanan "Yaşamak Hatırlamaktır" adlı anı kitabı izledi. Oyunculuk dönemi anılarını içeren "Bir Gün Ben Tiyatrodayken" 2003'te yayımlandı.
Euripides, W. Shakespeare, A. Çehov, B. Brecht, A. Miller, E. lonesco, J. Steinbeck, T. S. Eliot, H. Ibsen gibi yazarlardan otuzun üzerinde oyun çevirdi. Bu oyunlarının pek çoğu özel tiyatrolarca sahnelendi. Birçok şiir antolojisi de hazırladı.
Edith Hamilton'dan Mitologya çevirisiyle TDK 1965 Çeviri Ödülü'nü kazandı. "İçime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür"(1966) adlı kitabıyla 1967 Yeditepe Şiir Ödülüne, 1979'da çevirileri nedeniyle Macaristan Halk Cumhuriyeti'nce verilen Endre Ady Ödülü'ne, "Alleben Öyküleri" adlı öykü kitabıyla 1991 Yunus Nadi Ödülü'ne, 2014 yılında "Bir Adın Yolculuktu" adlı kitabı ile Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü'ne değer bulundu.
GÜLE GÜLE ÜLKÜ
Sevgili arkadaşımız Ülkü Tamer, 1950 kuşağının ve biz a dergisi topluluğunun en genciydi. Şiirinde de gençti. Haşarı bir çocuğun bakışıyla bakardı dünyaya. Şiiri de haşarıydı.
O, şiirinde de, yaşamında da virgülü sevmiştir hep. Virgülü yazdı, virgülü yaşadı, devamı sevdiğinden.
Kuş sesleriyle çocuk gülüşlerinin karıştığı şiirleriyle yer aldığı yaşam kavgasındaysa, istemese de noktayı koydu.
Virgülse şiirlerinde kaldı / kalacak. Dünyada çocuk gülüşleri sürdükçe. Güle güle!
a dergisindeki arkadaşları adına
Adnan Özyalçıner-Adnan Işık