'Afrin'i Antakya'ya bağlamak halklar arasında barışa hizmet etmez'
Bölgedeki siyasi partiler Afrin’in Antakya’ya bağlanarak vali atanması iddiasını yorumladı: Türk ve Kürt halkı arasındaki sorunları derinleştirir.
Serpil BERK
Diyarbakır
Gaziantep’te kurulan Afrin Kurtuluş Kongresi Sözcüsü Hasan Şindi geçtiğimiz günlerde Afrin’in Antakya’ya bağlanacağı ve vali atanacağı yönünde bir söylemde bulunmuştu. Afrin’e sınır güvenliği tehlikede denilerek başlatılan operasyon sonrası Antakya’ya bağlanması yönündeki iddiaları Bölge’deki siyasi partilere sorduk. Afrin’in Antakya’ya bağlanarak vali atanması iddiasının gerçekçi olmadığını ifade eden siyasi parti temsilcileri, amacın başından beri söylendiği gibi sınır güvenliği olmadığını, atılacak böylesi bir adımın Türk ve Kürt halkı arasındaki sorunları derinleştireceğinin altını çizdiler.
‘AFRİN’İN YAPISI BOZULMAK İSTENİLİYOR’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul, Afrin’e başlatılan operasyonun başından beri güvenlik sorunu olarak adlandırılmasının kabul edilemeyeceğini dile getirerek, “Afrin’i Hatay’a bağlamak ve vali atamak gösteriyor ki Türkiye orada kalıcı olmak istiyor. Bu nereden bakılırsa bakılsın uluslararası hukuka, evrensel hukuk kurallarına aykırıdır ve işgal girişimi olarak adlandırılacaktır. Türkiye bundan sonra işgal olmadığı konusunda dünya kamuoyunu inandırma noktasında ciddi sıkıntı yaşayacaktır. Anlaşılıyor ki Türkiye’nin politikası oranın demografik yapısını bozmak, Guta’dan İdlip’e gelen cihatçı çetelerin bir şekilde Afrin’e getirilmesini sağlayarak Afrin’de Kürt yoğunluğunu dağıtmayı planlıyor. Hedef sadece Afrin değil Suriye’de Kürtlerin bir statü sahibi olmasını engellemeye dönük bir çabadır” dedi.
‘HALKLAR ARASINDAKİ SORUN DERİNLEŞİR’
Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Başkanı Mesud Tek, Türkiye’nin bölgeye yönelik hedeflerini açığa vuran bir çok açıklama yapıldığını belirterek, “Bu açıklamalardan birisi ‘Biz orayı eski sahiplerine vereceğiz’ idi. Eski sahipleri derken Osmanlı’yı kastediyorlardı biz orayı tekrar alacağız anlamında söylediğini düşünüyorum. Türkiye’nin Afrin’den çıkmasını hatırlatan uluslararası devletlere de yaptığı açıklamalarda oraya kalıcı olmaya gittiğini belirtti Türkiye hükümeti yetkilileri. Amaç iddia edildiği gibi orada ki halkı kurtarma, teröristlerden orayı arındırma değil. Başka bir ajandası olduğunu anlıyoruz ve bu ajanda bölge barışına Türkler ve Kürtler arasında ki barışa hizmet etmez. Türk ve Kürt halkı arasındaki sorunu derinleştirir” diye konuştu.
‘GERÇEKÇİ BİR YAKLAŞIM DEĞİL’
Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP) Genel Başkan Yardımcısı Nusrettin Maçin ise Ortadoğu’da dönemsel olarak bir adım ileri iki adım denilen bir süreç yaşandığını ifade ederek, “Ortadoğu’da savaş 15-20 yılı bulacak. Tarafların kendi öznel istemleri doğrultusunda veya olması gereken ulusal çıkarlar açısından, bazı grupların bazı devletlerle iş birliği var ve bunlar değişkendir. Afrin’de süreç bitmedi, geri planda neler yaşandığını bilemiyoruz. Türkiye’de iktidar Afrin’de kazandığı psikolojik üstünlüğün sarhoşluğunu yaşıyor bize göre ve Afrin’in Antakya’ya bağlanmasını gerçekçi bir yaklaşım olarak görmüyoruz” dedi.
'VALİ ATAYARAK SINIR GÜVENLİĞİ SAĞLANMAZ'
Emek Partisi ( EMEP) Bölge Örgütü Yöneticisi Umut Yeğin ise, sınır güvenliği gerekçe gösterilerek yapılan operasyonun gerçek yüzünü bugün ‘Afrin’i Hatay’a bağlayıp vali atayalım’ söylemleriyle kendini daha net bir şekilde gösterdiğini kaydetti. Yeğin, “İçeride halkın iradesini hiçe sayarak onlarca belediyeye atanan kayyımlar yetmezmiş gibi şimdi de başka bir ülkenin topraklarına kayyım atamak meselenin “sınır güvenliği” olmadığını açık bir şekilde göstermiştir. Başka bir ülkenin topraklarında bir şehri Hatay’a bağlayıp, oraya vali atayarak “sınır güvenliği” sağlanmış olmayacak” dedi.
‘KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN ADIM ATILMALI’
“Afrin ele geçirildikten sonra ülkede işçiler, emekçiler açısından huzurun sağlandığını kim söyleyebilir” diyen Yeğin, şunları söyledi: “Aksine bu operasyonların faturası yine emekçi halka kesildi. Eğer mesele gerçekten sadece Afrin, ‘sınır güvenliği’ ise neden ‘Bir gece ansızın Sincar’a gireriz’ denmeye başlandı? Bunun sonu yoktur. Sincar’a, Menbiç’e, hatta Kandil’e dahi girilse, Kürtlerin bir ulus olarak varlığı tanınmadıkça, demokratik hak ve talepleri sağlanmadıkça bu ülke ‘güvenli’ olmayacak. Aksine sorunlar daha fazla çözümsüz hale gelerek birlikte yaşamanın koşulları her geçen gün biraz daha azalacak.”
Ülkenin güvenliğinin Afrin’e yerel yönetici atayarak sağlanamayacağını vurgulayan Yeğin, “Eğer iktidar ülkenin, bu topraklarda yaşayan tüm halklar için ‘güvenli’ olmasını istiyorsa, öncelikle bu yayılmacı politikalarından vazgeçerek Afrin’de ki güçlerini geri çekmeli ve Kürt sorununun demokratik çözümüne dair adımlar atmalıdır. Ülkede yaşayan her ulustan işçi ve emekçiler ancak o zaman güvenli olacaktır” dedi.