'Öğretmenine sahip çık ki çocuklarının geleceği olsun!'
Genç bir eğitim emekçisi, Evrensel'e yazdığı mektubunda hükümet tarafından getirilen 'performans eğitim sistemi'ne dikkat çekti.
Bir eğitimci
Bursa
Genç bir eğitim emekçisiyim. Hükümetin yürürlüğe koymak istediği “performans sistemi”yle ilgili fikirlerimi yazmak istiyorum.
Öncelikle eğitim ve öğretim meselesinin ülkenin ekonomik-sağlık-Kürt sorunuyla birlikte en önemli ve en can alıcı sorunu olduğunu düşünüyorum. Muasır medeniyetlerin neden bu seviyeyi yakaladıkları, bizim ise neden ekonomik ve sosyal açıdan ilerleyemediğimiz apaçık ortada. Ortadoğu ve Orta Çağ gericiliğinin, Vandal kapitalizmle harmanlanmasının bize sunduğu acı ve vahim reçete “performans sistemi.”
Bir eğitim emekçisi olarak, beden gücüyle çalışan emekçilerin affına sığınarak şunları belirtmek istiyorum: Okullar ne torna atölyesi, ne demir çelik fabrikası, ne inşaat sahası ne de tekstil atölyesi değildir. Kaldı ki buralarda uygulanan performans sistemi ve örneğin kaizen sisteminin işçilerin çalışma koşullarını 1800’lü yılları aratmayan, köleden beter bir hale getirdiğini gerek çevremden gerekse gazetenizden öğreniyorum. Bu performans sisteminin işçileri birbirine nasıl düşmanlaştırdığını ve böldürdüğünü bir işçi çocuğu olarak biliyorum. Aynı durumun bizim başımıza da gelmemesi için sendika gözetmeksizin ve sendikasız tüm eğitim emekçileri olarak mücadele edip, gündemdeki taslağın geri çekilmesini sağlamalıyız.
ADALETSİZLİK ARTAR, SORUNLAR BÜYÜR
Düşünün; dersi dinlemeyen, evde çalışmayan, derse hazırlıklı gelmeyen ve sonucunda sınavlardan düşük not alan bir öğrencinin duygusal yaklaşarak öğretmeni hakkındaki performans değerlendirmesi ne kadar adil olabilir? Bu olumsuz düşünceler ve yargılarla etkilenmiş anne-babaların, velilerin, öğretmenleri değerlendirmesi ne kadar etik ve hakkaniyetli olur? Anne-babalar veli toplantısına bile zor gelirken öğretmenleri hiç tanımadan nasıl ve neye göre performanslarını değerlendirecek?
Öğretmenin öğretmeni değerlendirmesini düşünecek olursak; kişisel bir husumeti olan ve yahut iktidar yanlısı ve onun karşısında muhalif olan bir öğretmenin ideolojik ve fikirsel çatışması kimin ekmeğine yağ sürer? Zaten halihazırda hiçbir şekilde muhalefet istemeyen, derin kutuplaşmaların olduğu ülkede bu kimin elini güçlendirir? Başı açık, etek giyer, kot pantolon giyer, makyaj yapar, namaz kılmaz, cumaya gitmez, kandil kutlamaz vb. bahanelerle performans değerlendirilmesi yapılması kime yarar sağlar? Skolastik, Orta Çağ eğitim sistemini geri getirmez mi? Çağdaş, modern, bilimsel ve laik eğitim sistemine vurulan bir darbe değil midir?
Gelelim öğretmen-amir (müdür, müdür yardımcısı) değerlendirmesine; bir okul müdürünün bir fabrika patronu gibi ya da holding CEO’su gibi öğretmenlere performans değerlendirmesi yaparak düşük not vermesi sonucunda eğitimcinin daha geri bir göreve itilmesi kime ve neye hizmet eder? Geçmişten gelen Cemaatin (FETÖ), iktidar ile bağlantılı diğer tarikat ve cemaatlerin üyeleri, MEB’in en üst düzey kadrolarında görev yapan kişiler ve iktidar yanlısı olarak yargısız infaz yapmaz mı?
Şahsi fikrim şudur ki mevcut iktidar kendi ideolojik ve gerici “eğitimci” kadrosunu oluşturmak için zemin hazırlamaktadır. Bu onun ön çalışmasıdır. MEB’in verilerine göre 140 bin bana göre ise 250 bin öğretmen açığı bulunmaktadır. MEB okullarda ücretli öğretmen çalıştırarak bir öğretmene vereceği maaşı 2 ya da 3 öğretmene vererek işveren gibi davranıyor. Eşit işe eşit ücret ilkesi gereği aynı ders saatine giren öğretmenlerin aynı ücreti alması gerekir. Aynı özlük haklarına sahip olarak kadrolu yapılmalıdır. Getirilmesi düşünülen performans sistemi, eğitim sisteminin içinde bulunduğu sorunları çözmeyecek, daha da kötü hale getirecektir.
ÖĞRETMENİN PERFORMANSINI BIRAK, UYUŞTURUCUYA BAK
Bizler ne imalat robotu, ne makine ustası değiliz. İlk önce insanız ve ülkemizin gelecek nesillerini çağdaş, modern, bilimsel ve laik eğitim sisteminde sosyal güvencesi olan ve gelecek kaygısı taşımayan eğitimciler ve öğretmenler olarak yetiştirmek istiyoruz. Bizler de anne babayız. Bizim de çocuklarımız var. Bizi işimizden, ekmeğimizden, mesleğimizden etmenize, itibarsızlaştırmanıza, işsizler ordusuna katmanıza izin vermeyeceğiz.
Hükümet derhal bu taslağı geri çekmelidir! Öğretmenin performansı ile uğraşacağınıza her ilkokul, ortaokul, lisede uyuşturucu satan “uyuşturucu baronlarına” darbe vurun. Devlet olarak öğrencilerin parasız, eşit, bilimsel ve laik eğitimini sağlayın. Öğretmenleri tehdit eden, cinnet geçiren, psikolojisi bozuk, alkolik, asosyal, şiddet uygulayan velilerden korumanın çaresini bulup. O velileri de rehabilite edip topluma kazandırın. Dünyada sadece ilk 500 değil ilk 100’e giren üniversitelerdeki altyapı (Okul öncesinden liseye kadar) oluşturulsun. Gerçek “milli ve yerli” eğitim sistemi için kafa yorsun.
Hangi görüşe sahip olursa olsun tüm velilere, örgütlü (Eğitim-Bir-Sen, Türk-Eğitim Sen, Eğitim-İş, Eğitim Sen) ve örgütsüz öğretmenlere seslenmek istiyorum. Bu sorun gerçekten “ülkenin beka” sorunudur. Öğretmenine sahip çık ki çocuklarının geleceği olsun. Performans sistemine dur de!..