Arap basınında Suriye saldırısı, tepki ve yorumlar
Suriye’ye saldırı Arab basının manşetlerindeydi. Suudi Arabistan destekli basın saldırıyı yetersiz bulurken Mısır basınında tepki hakimdi.
Ali KARATAŞ
Suriye, kendisine yönelen saldırı nedeniyle geçtiğimiz hafta sadece Ortadoğu’nun değil dünyanın birinci gündemi olmaya devam etti. ABD’nin önderliğinde İngiltere ve Fransa’nın katılımıyla gerçekleştirilen saldırı, Arap basının manşetlerinde yer aldı.
SUUDİLER SALDIRIYI YETERSİZ BULDU!
Hemen hatırlatalım; Arap basınında Suudi Arabistan’ın hatır sayılır bir ağırlığı var. Bu nedenle konuyle ilgili yer alan haber ve yorumlarda “saldırının yeterli olmadığı” görüşleri yer aldı.
Örneğin al Kuds al Arabi, “Trump bir anlaşmaya karşılık saldırıyı iptal etti. Trump Obama’yı mı tekrar ediyor?” başlıklı başyazısında, saldırının “sınırlı” kalması nedeniyle Trump’ı kararlı olmamakla suçladı ve bu yönüyle Obama’ya benzetti. Yine Suudi Al Arabiye televizyonu memnuniyetsizliğin bir ifadesi olarak ABD Savunma Bakanı James Mattis’in, “Suriye’deki hedeflere yönelik hava saldırıları, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a güçlü bir mesaj göndermeyi amaçlayan sadece tek darbedir” dediğini aktardı.
MISIR’DAN BEKLENMEYEN TAVIR
Saldırıya en ilginç tepki son dönemde Suudi Arabistan’a yakınlaşan Mısır’dan geldi. Mısır’ın yarı resmi devlet gazetesi al Ahram, saldırıyı değerlendirdiği başyazısında “Suriye’den elinizi çekin” başlığını kullandı. Net ifadelerle saldırıya karşı çıkılırken Suriye halkının kendi kaderini tayin hakkı savunuldu.
Lübnan Hizbullahı ve Suriye rejimine yakınlığı ile bilinen al Akhbar gazetesi, saldırıyı “Üçlü Saldırganlık 2018: Şam ayakta” manşetiyle duyurdu. Haberde, “İngiltere, Fransa ve İsrail’in “Mısır’da Nasır’a karşı başlattığı üçlü saldırganlıktan 62 yıl sonra ve Irak işgalinin 15. yıl dönümünde aynı işgalciler, Amerika’nın önderliğinde yıllardır onların vekillerine karşı savaşan Şam’a saldırmak için geri döndüler” ifadeleri yer aldı.
Saldırıya karşı bir pozisyonda yer alan Rai al Youm Gazetesi de “Suriye’ye karşı üçlü saldırganlık” başlığı ile duyurdu. Başyazarı Abdulbari Atwan da ABD Başkanı Trump’ın saldırı öncesi açıklamalarının altında yatan sebepleri irdeledi. Olan biteni ve karşılıklı yapılan açıklamaları hatırlatmak için Middle East Online sitesinin haber-yorumuna da yazı dizimizde yer verdik.
ABD, FRANSA VE İNGİLTERE SURİYE’YE SALDIRI BAŞLATTI
Middle East Online
ABD, İngiltere ve Fransa, iddia durumundaki kimyasal silah saldırısına tepki olarak Cumartesi günü Beşar Esad’ın Suriye rejimine karşı bir saldırı dalgası gerçekleştirdi.
Trump, eylemi duyurmak için Beyaz Saray’a adımını attığında Suriye’nin başkenti Şam’dan acımasız yedi yıllık bir iç savaşta yeni bir döneme işaret eden patlama sesleri yükseliyordu.
Şehirdeki bir AFP muhabiri saat 04.00’te ardı ardına patlamalar duyduğunu, ardından uçak sesinin geldiğini söyledi. Başkentin kuzey ve doğu köşelerinden yükselen dumanlar görülebiliyordu.
‘TEK SEFERLİK ATIŞ’
ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, saldırılarda Şam yakınlarında ve Humus eyaletinde bilimsel bir araştırma merkezi, depolama tesisleri ve komuta merkezi de dahil olmak üzere hedeflerin vurulduğunu söyledi. Savunma Bakanı Jim Mattis, ek saldırıların planlanmadığını belirtti, “Şu anda bu tek seferlik atış” dedi.
KARANLIK YOL
Rusya Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada yüzden fazla Cruise füzesi ve güdümlü füzenin ateşlendiği ve bu füzelerden “önemli bir bölümünün” vurulduğu belirtildi.
Açıklamada, ABD, İngiltere ve Fransa tarafından Suriye’ye yönelik düzenlenen füze saldırılarında Rusya’nın Hmeymim hava üssü ve Tartus’taki deniz üssü etrafında hava savunmasıyla kaplı alanların hedef alınmadığına dikkat çekildi.
Fransa Savunma Bakanı Florence Parly, Fransa’nın Akdeniz’deki fırkateynlerden Cruise füzeleri fırlattığını ve saldırının bir parçası olarak savaş uçaklarını ana üslerinde konuşlandırdığını söyledi.
İngiltere Savunma Bakanlığı, dört İngiliz Tornado jetnin Humus şehrinin 15 mil (25 kilometre) batısında bir üsse Storm Shadow füzesi fırlattığını söyledi.
Rus ordusu herhangi bir saldırıya cevap vereceğine söz vermişti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin yönetimi de Trump’ın Amerika’yı tehlikeli bir yola soktuğu konusunda defalarca uyarıda bulunmuştu.
‘BÖLGESEL SONUÇLARINDAN SORUMLULAR’
İran saldırıların kırılgan Ortadoğu’daki potansiyel etkisi konusunda uyarıda bulundu. İran Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri, kanıt olmadan ve Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün bir pozisyon almasını beklemeden, bu askeri saldırıyı gerçekleştirdi” denildi. “Onlar bu maceraperest hareketin bölgesel sonuçlarından sorumlular.”
SURİYE’YE NEDEN SALDIRDILAR?
Ruze CENDELİ
Suriye’nin Doğu Guta bölgesindeki Duma kentinde kimyasal silah kullanıldığı iddiası, bu sefer ABD tarafından çok daha fazla ciddiye alındı ve herhangi bir resmi kanıt ortaya çıkmadan Suriye’nin füzlerle vurulmasıyla sonuçlandı.
Baştan belirtelim, Suriye’de kimyasal silah kullanma iddiası yeni değil. İlk olarak Dera’da 2013 yılında kullanıldığı iddia edilmişti. O zaman İsviçreli Tahkikat Komitesi Başkanı, kimyasal silahı IŞİD’in kullandığını tespit etti. Bu süreçten sonra bütün kimyasal silahların Suriye’nin dışına çıkarılması konusunda bir anlaşmaya varıldı.
O zamandan bu yana, muhalefet daima kimyasal silahların kullanıldığı iddialarında bulundu. Örneğin Suriye Ordusu, İdlib’e yöneldiği 2017 yılında bu sefer Han Şeyhun’da kimyasal silah kullanıldığı iddiası ortaya atıldı. Bu iddia yine uluslararası kamuoyunda ciddi bir etki yarattı ve ordunun ilerlemesi durdu. Han Şeyhun’a el Nusra hakim olduğu için hiçbir kurum iddiaları araştırmak için bölgeye giremedi.
Doğu Guta’da kimyasal silah kullanımıyla ilgili iddianın diğerlerinden bir farkı var. Bu iddia, Suriye rejimin bölgeye tamamen hakim olmak üzere olduğu bir dönemde geldi. “Kimyasal silah kullanıdığı” iddiasının zamanlamasında dikkat çekici bir diğer nokta İslam Ordusu’nun tümden bölgeden çıkması için görüşmeler devam ediyorken gündeme gelemesi. Suriye Ordusu zaten Duma hariç Guta’nın yüzde seksenini almıştı. Peki o zaman sorun neydi?
SALDIRILARLA İLGİLİ İDDİALAR
Bazı kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre İslam Ordusu’nun elinde çok büyük rakamlarda dolar vardı. Bu paraları çıkarmak istediler lakin Suriye yönetimi izin vermedi.
İkincisi nokta ise Guta’dan yabancı subayların çıkarılması meselesiydi. İddialara göre bölgede Suudi Arabistan ve İsrail başta olmak üzere birçok ülkeden subaylar mevcuttu. Bu konuda da anlaşma sağlanamadı. Hemen hatırlatalım; Ruslar kimyasal silah kullanıldığı iddiası ortaya atılmadan yaklaşık iki ay önce bu konunun gündeme geleceği konusunda kamuoyunu uyarmışlardı.
Burada bir üçüncü faktöre dikkat çekmekte fayda var; Saldırının yapılmasında esas sebeplerden biri de Trump’ın içerde yaşadığı sorunlar. Kongrede Trump’ın Rus istihbaratıyla ilişkileri olduğu konusunda ciddi tarışmalar var. Trump sert konuşarak ve kışkırtıcı tweetler atarak Rus karşıtı olduğunu ispatlamak istiyor. Suriye’ye karşı düzenlenen saldırıda İngiltere ve Fransa’nın simgesel katılımı, Almanya ve İtalya’nın ise katılmayı reddetmeleri meselenin ABD ile ilişkili olduğunun kanıtı.
Suriye’de en yoğun saldırıya maruz kalan yer Tayfur Havaalanı. Hatırlanacağı üzere kısa bir süre önce İsrail de buraya saldımıştı. Bu durum ABD ile İsrail arasındaki koordinasyonun bir ifadesi.
Suriye’ye yapılan saldırı sonrasında devam eden tartışmalardan biri de Türkiye’nin bundan sonra ne yapacağı. Türkiye, Batının strajtejik olarak ortağı. Konumunu değiştirmesi de pek mümkün gözüküyor. Rusya ile ilişkileri ise taktiksel. Ortadoğu’da yaşanan krizler, içerdeki Kürt meselesi ve darbe girişimi Rusya ile taktiksel adımların atılmasına olanak sağladı. Zaten İran’ın Suriye ile ittifakı İslam Devrimi'nden bu yana müttefiklik mertebesinde. Bu nedenle Rusya ile ilişkilerin Astana ve Soçi buluşmalarındaki düzeyde sürdürülmesi pek mümkün gözükmüyor.
SURİYE’DEN ELİNİZİ ÇEKİN
Al Ahram
Başyazı
Suriye topraklarında yaşanan olaylar mantığın ve hayal gücünün ötesinde bir duruma işaret ediyor. Suriye, güvenli ve güven veren bir ülke iken yıllar boyunca güçler arası hesaplaşmaların yaşandığı ve yeni silahların test edildiği bölgesel ve uluslararası savaşlar için bir arenaya dönüştü. Siyasi, etnik ve mezhepsel gerginlikler için dünyanın en hassas ülkelerinden biri olan ülkede jeopolitik haritayı yeniden çizmek için korkunç girişimler gerçekleştirildi.
Suriye’nin ıslah edilmesi için düzenlenen konferanslar, sahada somut sonuçlara ulaşmayı başaramadı. Muhalefet bölünmüş ve her grup destekçisinin gündemini temsil ediyor. Suriye rejimi, devlete karşı silah taşıdıkları için herkesi terörist olarak görüyor.
Suriye’de şu anda Rus, İran, Türk ve Amerikan askeri üsleri var. Her çatışma, yatışmaya yaklaştığında ardından askeri bir kızışma gerçekleşiyor. Bu ikilem henüz açık bir cevabı bulunamayan yeni bir “kimyasal” krize yol açtı. Bu Amerika ve Batı’nın Rusya ve İran karşısında kullandığı bahane… Batının filoları şimdi Suriye’ye saldırmaya hazırlanıyor. Arap zirvesi de bunun için hazırlıklara başladı. Batı, Arapların kararını ve duruşunu takmıyor. Araplar bile Suriye konusunda bölünmüş durumda. Herkes siyasi bir çözüm ihtiyacı hakkında konuşuyor. Mağdur olan halkın yarısı oraya buraya dağılmış durumda yarısı kamplarda yaşıyor.
Suriye’den ellerinizi çekin ve onu kendi halkına bırakın. Onlar “tek başına” kendi kaderlerini ve geleceklerini belirleme gücüne sahipler.
TRUMP’TAKİ KARIŞIKLIĞIN ARKASINDAKİ DÖRT OLASILIK
Abdulbari ATWAN
Rai al Youm
ABD Başkanı Donald Trump, attığı tweetler yüzünden bir karikatür figürüne dönüştü. İfadeleri sallantılı, tereddütlü ve akrobatik bir karakteri yansıtıyor. Dünyanın geleceğini ve istikarını kontrol eden bir devletin başkanını değil.
Üç gün önce bize dedi ki “Suriye’de savaş en fazla bir iki gün içinde olacak”. Rusya’yı akıllı ve yeni füzelerle tehdit etti. Perşembe günü söylediklerinin hepsini geri çekti. Bizlere “Askeri harekatın uygulanmasına karar vermek için yakında Suriye ile ilgili danışmanlarıyla buluşacağını” söyledi.
ABD Savunma Bakanı Jim Mattis, Kongrenin önünde medyada ve sosyal ağlarda klor ve sarin gazı kullanımı konusunda birçok gösterge olmasına rağmen Duma’da kimyasal silah iddiasının “kanıtı olmadığını” söylediğinde Trump’ta soğuk duş etkisi yarattı.
Burada ABD müdahalesinin şüpheli gecikme sürecinin dört ana sebebi olabilir;
Birincisi; ABD yönetiminde Guta’da kimyasal saldırı ile ilgili kesin delil bulunmadan Suriye’ye karşı hızlı bir saldırı konusunda destekleyenler ve karşı çıkanlar arasında bir bölünme yaşandı.
İkincisi; Amerikan yönetimine bu silahların kullanılmadığına ve büyük bir yalana kurban gittiğine dair kesin bilgiler uluştı.
Üçüncüsü; bu tehditlere karşı koymak için ne pahasına olursa olsun Rusya’nın almış olduğu ciddi tavır. Bu durumda ABD ile askeri çatışma dünya savaşına dönüşecek.
Dördüncüsü; Amerika’nın Fransa, Britanya ve Almanya gibi müttefiklerinin Rusya ile çatışmaya yol açacak ve üçüncü dünya savaşının fitilini ateşleyecek bir askeri müdahaleye muhalefet etmeleri.
İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in dışişlerindeki en yüksek danışmanı Ali Velayeti’nin Şam’a yaptığı ziyaret ve Suriye Devlet Başkanı Esad’la başkanlık sarayında buluşması iki ülkenin yüksek alarm seviyesinde olduğunu gösteriyor.
Rus Lider Putin, Suriye’deki müttefikleri ve İran “Soğuk Savaşın ilk turunu” belki de bir kurşun atmadan kazanmış olabilirler. Lakin sağı solu vuran azgın bir boğa gibi davranan Trump’ın adımlarını dıştalamamız gerkir. Derin Devlet, Trump’ı şafakta bir saldırı başlatma konusunda dizginlemekte zorlanıyor.
Not: Bu yazı geçtiğimiz Perşembe günü yayınlandı.